Elazığın Ağın ilçesinde büyük bir bölümü Keban Baraj Gölü altında kalan Hastek Kalesi, mimari özellikleri ve öyküsüyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Kaynaklarda hakkında pek fazla bilgi bulunmayan Hastek Kalesi, kimi araştırmacılara göre, milattan sonra 1. yüzyılda yapılmış Roma İmparatorluğunun doğu sınırındaki bir karakolu. Bazı kaynaklara göre ise 1018de yöre halkı tarafından Türk akınlarından ya da Bizans saldırılarından korunmak amacıyla kullanılan sığınaklar olduğu tahmin ediliyor.
Kale sınırları içerisinde bir kaya üzerine Kral Aeimariesin, hayatını kaybeden eşi için yazdığı hüzünlü satırlar ise kalenin öyküsüne farklı bir anlam katıyor.
İlçeye bağlı Yenipayam köyü sınırları içinde bulunan ve sadece kayıklarla ulaşılabilen kale, Keban Baraj Gölüne dik inen kayalıkların alttan itibaren kat kat oyulmasıyla yapılmış ve birbirine gizli geçitlerle bağlantılı 3 kattan oluşuyor. Her katta geniş kullanımlı bir salonu ve bir depoyu andıran odalar ile bunları birbirine bağlayan dar galeriler, yer yer havalandırma, ışık alma ya da düşmana karşı savunma yeri olarak kullanılan mazgal delikleri yer alıyor.
Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürü Bülent Demir, Hastek Kalesi ile ilgili ilk araştırmayı 118 yıl önce Berlinli eskiçağ tarihçisi Hauntun yaptığını söyledi.
Hauntun bu araştırmasının sonuçlarını bir kitabında yazdığını, ancak bu bilgilerin bugüne kadar toplumla pek paylaşılmadığını ifade eden Demir, Hastek Kalesi kaya yerleşim alanı ve nekropolu Roma dönemi özelliklerini yansıtmaktadır. Halk arasında kaya sığınakları olarak bilinse de Romanın doğu sınırlarında bulunan sınır karakollarından biri olduğu bilim adamları tarafından tespit edilmiş ve söylenmiştir. ifadelerini kullandı.
Sıra dışı mimarisi ile görenlerini hayrete düşüren Hastek Kalesi ile ilgili bugüne kadar ortaya konulan en önemli ayrıntının Haunt tarafından kale içerisinde bulunan bir kaya bloku üzerine kazılmış yazıt olduğunu aktaran Demir, yazıtın Latince olduğunu ve 11 satırdan oluştuğunu dile getirdi.
Yazıtı tercüme eden Hauntun, dönemin yerel kralının, ölen eşine duyduğu sevgiyi Hastek Kalesinde ortaya çıkardığını vurgulayan Demir, Bir prenses ya da kontese dair yazılmış olan bu vezinli yazıtta, prenses ya da kontesin muhtemelen orta Anadoludan Hastek bölgesine getirilmiş bir gelin olduğu düşünülmektedir. dedi.
Demir yazıtın tercümesini de şöyle aktardı:
Burada vaktiyle evlenerek memleketime getirdiğim iyi duygular taşıyan Athenais yatıyor. Bu mezarın önünden gelip geçenlerden onu bir gül ile ya da başka bir çiçekle onurlandırana tüm göksel güçler bağışlayıcı olsun. Fakat eğer bir başkası mezara zarar vermek amacıyla gelirse tüm yer altı tanrıları ona kötülük yapsın. Bunları yazan babasıyla aynı adı taşıyan Aeimariestir ve kısa bir hayat sürmüş olan eşini severdi. Onun babası da benimle aynı adı taşımaktaydı ve annesi Antonia da Luciusun kızıydı.
Kalenin 2 bin yıl öncesine ait yerleşim izlerini bugüne taşıması açısından önemli olduğunu vurgulayan Demir, Bölgeyi ziyaret edecek tarih severler, Hastek Kalesinin doğal güzelliğinin yanı sıra günümüzden asırlar önce yaşamış bir yerel kralın karısına duyduğu aşkın, bir kaya bloku üzerine işlenmiş biçimine de tanıklık edeceklerdir. diye konuştu.
MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN BİR YER
Ağın Belediye Başkanı Yılmaz Serttaş ise kayaların oyulmasıyla yapılmış olan Hastek Kalesinin sıra dışı mimarisi ve baraj manzarası ile mutlaka görülmesi gereken bir yer olduğunu söyledi.
Kale hakkında yöre halkı tarafından kulaktan dolma bir çok hikaye anlatılmasına rağmen yazıttaki aşk hikayesinin kaleye farklı bir anlam kattığını aktaran Serttaş, tarihi yazıtın özellikle baraj sularının çekildiği aralık-mart ayları arasında ve kuraklık dönemlerinde görülebildiğini belirtti.
Serttaş, yazıtın tercümesi ile kısmen de olsa bilgi sahibi olduklarını ancak bölgede daha fazla yazıt bulunduğunu bildirerek, Bunların incelenmesi gerekir. Kalenin sırrının daha fazla çözülmesi için uzmanları, arkeologları ve tarih profesörlerini ilçemize davet ediyoruz. dedi.