Şanlıurfa Müzesi Müdürü ve Göbeklitepe Kazıları Başkanı Müslüm Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Göbeklitepenin dünyanın en eski tapınak merkezi olarak kabul edildiğini söyledi.
Neolitik döneme ait alandaki çalışmalar sırasında çıkan birçok eserin kendi alanında ilk olma özelliği taşıdığına işaret eden Ercan, Göbeklitepenin bir dini merkez olarak kullanıldığını ve yapılan jeo radar taramalarında bölgede 23 tapınak yapısıyla karşılaştıklarını belirtti.
Ercan, tapınakların merkezinde T harfine benzediği için T steli diye adlandırılan 2 dikilitaşın karşılıklı şekilde bulunduğunu dile getirerek, bu dikilitaşların etrafında da halka şeklinde sıralanan daha küçük dikilitaşların betimlendiğini anlattı.
T biçimindeki dikilitaşların, o dönemin insanları tarafından inandıkları kutsal varlığı sembolize ettiği şeklinde yorumlandığını bildiren Ercan, Müzemizde sergilenen küçük boyutlu bir domuz figürü var. C tapınağındaki merkez stellerin önünde adanmış tarzda bulunmuştu. Buradan da anlaşılıyor ki bu steller Göbeklitepe insanı için kutsalı sembolize ediyordu. O dönemin insanları yılın belli bir dönemi toplanıyorlar ve bu tapınaklarda kutsallarına kurbanlar adıyorlar ve ibadet ediyorlar. İbadetlerden sonra da asıl yaşam alanları olan ovalara geri dönüyorlar diye konuştu.
İlk resim yazısı örneği olarak düşünülebilir
Ercan, Göbeklitepede çıkan eserlerin o dönemin ölü gömme geleneği ile ilgili de bilgiler verdiğine dikkati çekerek, 12 bin yıl öncesinde mezar geleneğinin bulunmadığını, açıkta bırakılan ölülerin yırtıcı kuşlarca yenildiği, böylece ölünün ruhunun göğe erdiğine inanıldığını aktardı.
Gökyüzüne gömme şeklinde nitelendirilen bu olayın Göbeklitepede dikilitaşlara işlendiğini vurgulayan Ercan, şöyle devam etti:
Göbeklitepede yürütülen kazılarda bulunan bir dikilitaş üzerindeki sahnenin, bir olayı konusal olarak anlatmasından dolayı ilk resim yazısı olabileceği düşünülebilir. Figürde akbabanın kanadının ucunda insan başı ve stelin alt tarafında başsız insan vücudu sahnelenmiş ve etrafta turnalar, akrepler gibi değişik figürler betimlenmiş. Bu doğadan bir sahne, bir konu aktarımı, gördüğü anı resmetme olayı olduğu gibi yazının ilk örneği olarak da değerlendirilebilir. çünkü bir konu aktarımı söz konusu. Yani gelişi güzel yapılmış figürler değil. Bir ölü kültü, bir inanış, stelin üzerine resmedilmiş. Bu inanışı milattan önce 6 bin 500lerde çatalhöyükte duvar resmi olarak görüyoruz.
Anadolu Ajansı