Türkiye’de Uyuşturucu Bağımlılığı ve Manevi çözüm Yolları raporuna göre, son bir yıl içerisinde 150’nin üzerinde kişi uyuşturucudan hayatını kaybetti.
Yine uyuşturucu bağlantılı kazalardan ise 145 kişi öldü. 2005 yılında uyuşturucudan gözaltına alınıp tutuklananların sayısı 4 bin 125 iken bugün bu rakam 25 binin üzerinde. 2010 yılında sadece esrar yüzünden gözaltına alınanların sayısı ise 28 bin 625 olarak belirlendi.
Diyanet- Sen tarafından, Türkiye’de Uyuşturucu Bağımlılığı ve Manevi çözüm Yolları adlı bir rapor hazırlandı. Birleşmiş Milletler, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi ve TÜİK verileri referans alınarak hazırlanan rapora göre Türkiye’de uyuşturucu kullanımı her geçen gün ciddi artış gösteriyor. Bağımlı sayısı birçok ülkeye göre Türkiye’de daha az görülüyor ancak son yıllarda ülkemizde de hızlı bir artış gözleniyor. Türkiye’de son bir yıl içerisinde 150’nin üzerinde kişi uyuşturucudan hayatını kaybetti. Yine uyuşturucu bağlantılı kazalardan ise 145 kişi öldü. 2005 yılında uyuşturucudan gözaltına alınıp tutuklananların sayısı 4 bin 125 iken bugün bu rakam 25 binin üzerinde. 2010 yılında sadece esrar yüzünden gözaltına alınanların sayısı ise 28 bin 625 olarak belirlendi.
MADDE BAĞLANTILI SUçLAR ARTIŞ GÖSTERİYOR
Geçmiş yıllarla kıyaslandığında suç türü açısından madde bağlantılı suçlar sürekli artış gösteriyor. Bu suçlardan 2007 yılında 8 bin 320 olan tutuklu ve hükümlü sayısı 2008’de 10 bin 533’e, 2009’da 15 bin 447’ye yükseldi. 2010 yılının Mayıs ayı itibariyle ise madde bağlantılı suçlardan ceza infaz kurumlarında 23 bin 800 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. 2009 yılında sadece eroin ile ilgili yapılan operasyonların sayısı bin 743 iken bu sayı 2010 yılında ise 2 bin 619’a çıktı. 2009 yılında eroin ile ilgili gözaltına alınan şüpheli sayısı 4 bin 140 iken bu sayı 2010 yılında ise 5 bin 417’ye çıktı. 2010 yılında eroin yakalamalarında görülen düşüşe rağmen gerçekleştirilen operasyon sayısında yüzde 50, yakalanan şahıs sayısında ise yüzde 21 artış görüldü.
Rapora göre, polis kayıtları baz alındığında Türkiye’de yaklaşık 9 binin üzerinde sokak uyuşturucu satıcısı var. Örneğin İstanbul’da uyuşturucu kullanmaktan dolayı haklarında işlem yapılanların sayısının 40 bini aştığı ifade ediliyor. Bu rakam sadece ulaşılabilen ve operasyonlarda yakalananların sayısını gösteriyor. Ancak bunun dışında henüz polisiye operasyonlarla ulaşılamayan binlerce bağımlı bulunuyor.
TÜRKİYE UYUŞTURUCUDA KIRMIZI ALARM VERİYOR
Türkiye’de 2009 yılında yatarak bağımlılık tedavisi gören en küçük kişinin yaşı 11, en büyük kişinin ise 65 olarak saptandı. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (EGM-KOM) Daire Başkanlığı’na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) tarafından hazırlanan 2010 yılına ait Türkiye Uyuşturucu Raporunda çarpıcı veriler yer aldı. Tedavi görenlerin ilk kullanım yaşı ortalaması 21 olarak bildirilen raporda, yatarak tedavi gören 2 bin 594 kişinin yüzde 35,08’i yaşamları boyunca en az bir kez enjeksiyon yoluyla madde kullandığını belirtti. Enjeksiyon yoluyla madde kullananların ilk enjeksiyon yaşı ortalaması 28 olarak saptanırken, enjeksiyon yoluyla en erken ilk madde kullanım yaşı 12, en büyük yaş ise 52 olarak kayıtlara geçti
Son yıllarda ise uyuşturucu madde kullanımında ve erişiminde internetin de büyük bir etkisi bulunuyor. Kullanıldığında esrar etkisi veren baharat veya bitki olarak nitelenebilecek ürünler dünyada yayılmaya başladı. Özellikle internet aracılığıyla pazarlama hızla yayılmış ve hedef kitlesi her geçen gün artma eğilimi gösteriyor.
UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE çÖZÜM ÖNERİLERİ
Raporda, uyuşturucu ile mücadelede çözüm önerileri de getirildi. Bu önerilerden bazıları şöyle:
-İlköğretimin ikinci kademesinde uyuşturucu ve madde bağımlığı konusunda dersler olmalı veya en azından bu noktada bütün okullarda MEB tarafından zorunlu olarak sınıflarda uyuşturucu ve madde bağımlığının zararları bir bir anlatılmalı.
-Ortaöğretim (Lise) düzeyinde ise sağlık taramaları yapılmalı. Öğrencilere uyuşturucu ve madde bağımlılığının zararlarının insanın hayatında nelere mal olduğu anlatılmalı.
-Okullardaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bir kısmı ünite olarak uyuşturucuya ayrılmalı. Öğretmenler öğrencilere uyuşturucu ve madde bağımlılığının manevi ve dini açıdan zararlarını anlatmalı, dini açıdan yasak olduğu öğrencilerin hayatlarına mal olacak yanlış davranışlarda bulunulmaması konusunda bilgi verilmeli.
-Diyanet İşleri Başkanlığı gençliğimizi tehdit altına alan bu veba ile mücadele konusunda imamlara yeterli bilgiyi vermeli. İl ve ilçe müftülükleri bünyesinde oluşturulacak birimlerde uzman kişiler imamlara bu konuda yeterli bilgileri aktarmalı. İmamlar ise bunu bulundukları bölgelerdeki camilerde ailelere uyuşturucunun sakıncaları konusunda uyarılarda bulunmalı.
Uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile ilgili kolay erişim engellenmeli. Bu noktada ise sanal dünya internette büyük önlemler alınmalı. Okullarda ve evlerde öğrencilerin uyuşturucuya kolay erişimi noktasında internet filtreleri kullanmalı. Bunun için ise BTK ve bu noktada yetkili merciler gerekli takipleri yeterince yapmalı ve bu sitelere erişim engellenmeli.
-Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı ile ilgili bir birim oluşturularak, MEB’e yeterli materyal ve Ar-Ge faaliyetlerinde bulunarak bilgi sağlamalı. Oluşturulacak bir çok bağımsız site ile öğrencilere uyuşturucunun zararları anlatılmalı. Sosyal medya bu noktada etkili bir şekilde kullanılmalı. Uyuşturucunun kararttığı hayatların hikayeleri ve görüntüleri bu noktada takipçilere ulaştırılmalı.
-Her ilde bulunan üniversiteler ile MEB ve diğer yetkili kurumları arasında işbirliği sağlanarak, üniversite de görevli personelin bu noktada yardımcı olmaları sağlanmalı.
-Madde bağımlılığı tedavi merkezlerinin sayısı ile bu kurumlarda çalışan personelin sayısı ve çeşitliliği artırılmalı ve eğitimli personellerin bu kurumlarda çalışması sağlanmalıdır. Madde bağımlılığı merkezlerinin tüm yurtta yaygınlaşması sağlanmalıdır. Önleme etkinliklerin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmalı. Önleme etkinliklerini yürütecek kuruluşlara destek verilmeli.