Zengin kelime dünyasını şiirlerine aktaran şair: Cahit Sıtkı Tarancı

"Sanat için sanat" ilkesiyle şiirlerini kaleme alan usta şair, eserlerinde yaşama sevinci, aşk ve ölüm temasının yanı sıra yalnızlık ve çocukluğuna duyduğu özlemi işledi

Haberler 13.10.2023 - 00:43 Son Güncelleme : 13.10.2023 - 00:43

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder/ Dante gibi ortasındayız ömrün/ Delikanlı çağımızdaki cevher,/ Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,/ Gözünün yaşına bakmadan gider./ dizelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda önemli şiire imza atan şair ve yazar Cahit Sıtkı Tarancının vefatının üzerinden 67 yıl geçti.

Tarancı, Diyarbakırda ticaret ve ziraatle uğraşan Pirinççizadeler ailesinden Bekir Sıtkı Bey ile Arife Hanımın oğlu olarak 4 Ekim 1910da dünyaya geldi. Ailesi tarafından kendisine ilk olarak Hüseyin Cahit adı konuldu.

Soyadı Kanununun çıktığı yıl akrabaları Pirinççioğlu soyadını aldığı halde, o dönem pirinç ekiminden çok zarara uğrayan şairin babası Bekir Sıtkı Bey, bu duruma kızarak Pirinççioğlu yerine çiftçi anlamına gelen Tarancı soyadını aldı.

İlk okulu Diyarbakırda okuyan Tarancı, ardından sırasıyla Kadıköydeki Saint Joseph Lisesi ve Galatasaray Lisesine devam etti.

- LİSEDE ŞİİR YAZMAYA BAŞLADI

Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Tarancının ilk eserleri Galatasaray Lisesinin çıkardığı Akademi ile dönemin ünlü Servet-i Fünun dergilerinde yayımlandı. Tarancı, Fransızcayı ilerleterek, Stephane Mallarme, Charles Baudelaire ve Arthur Rimbaud gibi Fransız şairlerin eserlerini okumaya başladı.

Garip akımından etkilenen ve serbest şiir denemeleri yapan Tarancı, Cumhuriyet döneminin önemli şair ve yazarlarından Ziya Osman Saba ile 1928de tanışarak yakın dost oldu. İki şairin arasında Türk edebiyatını etkileyen yazışmalar, Tarancının vefatına dek sürdü.

Usta şair, 1931de girdiği Mülkiye Mektebinden ikinci senenin sonunda atılınca, eğitimine Yüksek Ticaret Okulunda devam etti ancak memuriyet sınavını kazanıp Sümerbankta çalışmaya başladıktan sonra bu okuldan da ayrıldı.

Ömrümde Sükut adlı ilk şiir kitabını, Mülkiye Mektebinde okuduğu 1933te yayımlayan Tarancı, Karabüke atanması üzerine Sümerbanktaki memuriyetten ayrıldı ve öykülerini yayımladığı Cumhuriyet gazetesinde çalışmalarını sürdürdü.

Aynı yıllarda Peyami Safa ile tanışan usta şair, Cumhuriyet Gazetesi sahipleri Nadir Nadi ve Doğan Nadinin desteğiyle üniversite öğrenimini tamamlamak üzere Parise gitti. Paris Radyosunda Türkçe yayınlar spikerliği de yapan Tarancı, 1938-1940ta Sciences Politiqueste yüksek lisans yaptı. Paristeyken yazar Oktay Rifat ile tanıştı.

- OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİYLE CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN DÜZENLEDİĞİ YARIŞMADA BİRİNCİ OLDU

İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla Paristen bisikletle kaçarak Lyon ve Cenevre yoluyla Türkiyeye dönen Tarancı, 1941-1943te askerliğini Balıkesirin Burhaniye ilçesinde yaptı. Ayrıca askerliği sırasında Türk şiirinin önemli örneklerinden biri olan Haydi Abbas eserini kaleme aldı.

Askerlik sonrası İstanbula yerleşen ailesinin yanına gelen usta edebiyatçı, kısa bir süre babasının iş yerinde çalıştı, daha sonra Ankaraya taşınarak, Anadolu Ajansında ve çalışma Bakanlığında görev yaptı.

Türk şiirinin klasikleri arasında yer alan Otuz Beş Yaş şiirine imza atan Tarancı, 1946da bu eseriyle Cumhuriyet Halk Partisinin düzenlediği şiir yarışmasında birincilik elde etti ve yurt çapında tanınan bir şair haline geldi.

Tarancı, 1951de Cavidan Tınaz ile evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini Düşten Güzel adlı kitapta bir araya getiren usta şair, 1953te geçirdiği bir kriz neticesinde felç oldu. Tarancı, yatağa bağlı ve yarı bilinçli olarak İstanbul ve Ankarada çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Bir yıl kadar Diyarbakırdaki baba evinde bakıldı.

Tedavi için devlet tarafından 1956da Avrupaya götürülen şair Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956da Viyanada 46 yaşındayken vefat etti. Cenazesi Ankarada Cebeci Asri Mezarlığına defnedildi.

Ailesinin Diyarbakırdaki evi 1973te Cahit Sıtkı Müze Evi olarak da ziyarete açıldı.

- SANAT İçİN SANAT İLKESİYLE ŞİİRLERİNİ YAZDI

Vezin ve uyaktan kopmayarak, kurallar çerçevesinde şiire farklı bir boyut kazandıran Tarancı, dönemin şairleri arasında yaşanan Sanat, sanat için mi yoksa toplum için mi yapılır? tartışmasına, Sanat, sanat için yapılır cevabıyla dahil oldu.

Usta şair, Sanat için sanat ilkesiyle yazdığı şiirlerinde, yaşama sevinci, aşk gibi konuların yanı sıra ölüm temasına fazlaca yer verirken yalnızlık ve çocukluğuna duyduğu özlemi de şiirlerinde ele aldı.

Tarancı, barış, sevgi ve huzur dolu bir memleket isteğini işlediği Memleket İsterim adlı ünlü eserini 1946da kaleme aldı.

Yaptığı bir açıklamada şiirin kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı olduğunu vurgulayan şair, Şiir, ulaşmak istediğim esas mefkuredir. Şekilsizlik içinde güzellik avına çıkanlar, kendi kendilerini avutmaktan başka bir şey yapmaz. Şiirdeki esas rol, kelimelerin istifidir. ifadelerini kullanmıştı.

Türk edebiyatında saf şiir anlayışının önemli temsilcilerinden biri olarak görülen Tarancının eserleri Varlık, Kültür Haftası, Yücel, İnsan, Ülkü ve Pınar adlı dergilerde de yayımlandı.

İlk şiirlerinde hece ölçüsünün alışılmış kalıplarının dışına çıkan biçimiyle edebiyat çevrelerinde dikkati çeken Tarancı, eserlerinde genellikle açık ve sade bir üslup kullandı. Yaşamı boyunca birçok esere imza atan Tarancı, 1933te Ömrümde Sükut, 1946da Otuz Beş Yaş, 1952de Düşten Güzel adlı kitapları okuyucuyla buluşturdu.

Tarancının vefatından sonra, kitaplarında yayınlanmayan şiirler, şiir çevirileri ve kendisi için yazılanlar Sonrası adlı kitapta toplanarak 1957de yayımlandı. Arkadaşı Ziya Osman Sabaya yazdığı mektuplar da aynı yıl, Ziyaya Mektuplar adlı kitapta toplandı.

Gazetelerde çıkan 22 öyküsü ise Selahattin Öner tarafından 1976da Cahit Sıtkı Tarancının Hikayeciliği ve Hikayeleri adlı eserde bir araya getirildi. Şairin vefatının 50. yılında gazetelerde çıkan öykülerinin önemli bir kısmı Can Yayınları tarafından Gün Eksilmesin Penceremden başlığıyla edebiyatseverlerin beğenisine sunuldu.

Usta şairin yaşamı boyunca kaleme aldığı şiirlerden bazıları şunlar:

Abbas, Aşk Vakti, Batan Gemi, Ben Aşk Adamıyım, Bir Umut, Bir Kapı Açıp Gitsem, Bugün Hava Güzel, Can Yoldaşı, çilingir Sofrası, Gidiyorum, Hatıralar, Hepimize Dair, İlk Aşklar, İki Ses, Gündüz, Her Günkü Ölüm ve Gün Eksilmesin Penceremden

Ana Sayfaya Git