Şehrimizin bir siyasi üçlüsü var biliyorsunuz. Bunları siyasi troyka diye tarif
ediyorum. İsimlerini vermeyeceğim zaten herkesin malumu yeniden ilana
gerek yok.
Ta başından beri ilimizin üzerine bir kabus gibi çökmüş, ticari, sosyal, siyasal
ahlaki tüm alanlarda etkileri hiç azalmamış aksine gün be gün artmıştır.
Şehrimizin kabusu olmuş bu Troykanın icraatları dur durak bilmiyor. Bu
günlerde Ak Parti il başkanı seçiminde de etkileri fazlasıyla hisediliyor.
Gün geçmiyor ki bu troyka haksızlık ve zulüm olabilecek bir icraata imza atmış
olmasınlar. Bu zulüm ve haksızlık öyle sıradanlaştı ki artık kimse karşı
çıkmıyor hakmış gibi kabullenilmeye başlandı.
Birine işkence çektirmek için illaki tırnaklarını söküp derisini soymaya gerek
yok. O kişinin emeğini , hakkını , hukukunu çiğnediğinizde o kişi kendini
savunamıyor ve susuyorsa bundan daha beter bir işkence yöntemi yok
demektir.
İşte bize olan tam da bu.
Derimiz soyuluyor, tırnağımız çekiliyor manevi şahsiyetimiz hakarete uğruyor
bizde sadece susuyor ve sabır çekiyoruz.
Peki ne uğruna, niçin?
Ak Parti davasına yıllarını vermiş olan insanlara bir dokunsak bin ah işitiyoruz
isyan noktasında herkes
Nedir bu dert gerçekten?
Yılarca tüm emeklerini harcadılar, sabır etiler , umutlarını bağladılar Ak
partiye.
Uğruna yaşamlarını feda ettikleri bu dava, şimdilerde maalesef
menfatçıların, fırsatçıların ve sahte dava adamlarının elinde oyuncak olmuş
durumda.
Hak- Batıl mücadelesinin hak erleri olan gerçek Ak Partili insanlarımız artık
haykırıyor ve isyan ediyor.
İşte haykıran Ak Parti tabanının sözleri bunlar. Dahası var, buyurun
Bizler ilimizde yılarca partiye ve Cumhurbaşkanımıza hizmet eden gerçek Ak
Partililer olarak kandırıldık , ihanete uğradık ve de sömürüldük. Dahası
partimizden dışlandık peki neden?
Şu an yeni İl başkanı atanıyor ve ayak oyunları ilk günkü gibi durmadı.
Ak Parti Genel Merkezi Halkın sesine kulakları tıkamış durumda.
İlimizin siyasi troykasının ve bağlantılı menfaat çevrelerinin sesi daha çabuk
ulaştırılıyor genel merkeze.
Genel Başkanımıza yalan söylüyorlar boyuna.
Dayı yeğeni her birini merkez ilçelerden birine başkan yaptılar genel merkeze
başarı diye yutturdular. Kim yapıyor bu organizasyonu biliyorsunuz.
Bu halkın sesine davanın gerçek sahiplerine kulak vermenin zamanı gelmedi
mi?
Peki bu partililerin isyanı etmeye hakkı var mı?
Neden olmasın ki!
O halde Kim bu hak erleri fedakar ve isimsiz kahramanlar?
Bu insanlar ki Diyarbakır da Ak Parti teşkilatlarının değişik kademelerinde
görev aldılar. Yılarca PKK nın şehir yapılanmalarından korkmadan
DEP,HADEP,HEP, HDP her ne varsa kıran kırana mücadele ettiler.
Yaz , kış demeden çoluk çocuklarının rızkının peşinde değil otobüslerle
davaları için şehir şehir gezdiler.
Parti bayraklarını elleriyle direklere tırmanarak astılar. HDP gençliğinin tehdit
ve küfürlerine maruz kaldılar halkına ihanetle suçlandılar.
Bir taşeron firmanın asgari ücretli işinde çalışmaya bile tenezzül etmediler.
Partide gönüllü çay dağıttılar, büyüklere korumalık yaptılar. İşlerinden
güçlerinden oldular. Parti kongrelerinde parti lehine bağırıp çağırdılar slogan
attılar, bir simit bir su ikramını dahi mahrum bırakıldılar.
Herkesin işinde gücünde olduğu dönemde ilçe ilçe gezip teşkilatlara destek
verdiler.
Bu karşılık beklemeyen gerçek dava erlerine ne oldu peki?
Ak Parti her seçimden güçlenerek çıktı. Parti güçlendikçe menfaat çevreleri
partiye dadandı.
Dava nedir bilmeyen her dönemin kefen soyucuları teşkilatlarda
palazlanmaya başladı. Bunlar azgın birer mütaahite dönüştü.
Taşeron hizmeti, personel, kamu binaları inşaatları iş kur derken Troykanın
adamları ile iş tutmaya başladılar. Bu troykanın birer piyonu haline geldiler.
Adeta avcı oldular onlar için. Bir dediklerini iki etmediler. Karşılığında pay
aldılar. Ankaralarda güzel karşılandılar güzel bürolar açtılar. Bırak bölgeyi
ülkeye açıldılar.
Partiye hizmet eden gerçek dava adamları ise kendileri ve yakınları için iş
başvurusu yaptılar ancak hiçbir işe alınmadılar. Zor günde partiye hizmet
etmiş olmak önemini yitirdi çünkü iyi günün dostu çoktu.
Sırtlarını falan hacı abiye, filan eski bakana fiş mekan çaycıya, şunun abisine
bunun kardeşine dayayan yaşadı.
Bunlar bırakın bu parti emekçilerine haklarını vermeyi gelen kadroları da
HDP-CHPlilere para karşılığı sattılar.
Asıl dava sahipleri paraya razı olmalarına rağmen dahi iş bulamadılar.
Kadın kollarında hizmet eden onlarca okumuş okumamış genç kız, ev kadını
bacılarımız teyzelerimiz ortada kaldılar.
Kimisi ruhsal sorun yaşadı tedavi gördü kimisi ailesi tarafından dışlandı kimisi
sığınacağı bir yuva kuramadı kimisi eşini terk etmek zorunda kaldı.
Yerel yönetimlerden de dışlandılar mimlenmişlerdi çünkü. Ancak devletin
sosyal yardımları ile hayatlarını ikame edebilenler şanslı sayıldı.
Tüm bu yaşanmışlığın sebebi vefa ile hak kavramını bilmeyen ve genel merkez
ile bunlar arasında süzgeç görevi gören her türlü siyasi ünvanı elde etmiş
vesayetçilerimiz değil mi?
İşte Bunlar, hakkı sahibine vermek ve dürüst olmak yerine içlerindeki aşağılık
kompleksini yenmek için çalıştılar.
Ağalık sistemine karşı olduklarını söylediler yıllarca, sonra köy satın alıp
ağacılık oynadılar. İçlerinde kalmış ve tatmin edilmeyen büyük aile ve sahiplik
özentisini tatmin ettiler adeta.
Holding oldular mal ,servet ,makam, dünyevi olarak her şeyi istediler ve de
aldılar. Dünyaya açıldılar, gökdelenler inşa ettiler ve malikhanelerde
yaşamaya başladılar.
Tüm bunlara karşılık Ak Partiye bunca emek vermiş gariban hemşerilerimize
randevu dahi vermekten kaçındılar.
Danışmanlarını devreye koydular menfaatsiz hiçbir yaraya derman olmadılar.
Pençelerini ilimize, kurumlarımıza batırdıkça batırdılar.
Ak parti ve Recep Tayyip Erdoğan a olan teveccühü sömürdükçe sömürdüler.
Milletin Sesini ve çığlığının duyulmasını engellediler, engellemeye de devam
ediyorlar.
Sizce Ak Parti bu Troykanın etkisinden kurtulup il başkanı seçiminde halkın
sesini dinleyecek mi? Sistem böyle devam edecek mi?
Evet sistem böyle ne yazık ki
Gerçek Partililerin ise ittiat ve bağlılıkları test edilecek yeniden
Şimdi siz söyleyin yeni il başkanımız kim olacak..
Gelen gideni aratır mı dersiniz..
Ya da ne gelen olacak, ne de giden
Küsmek yok yola devam diyerekten.
Vesellam