Evet, değerli kamuoyuna sunmak üzere!
Diyarbakır Söz Gazetesi kapsamlı çalışmasıyla ciddi ve değerli tespitleriyle bazı kamu kurum ve kuruluşlarının bünyesinde yapılan usulsüzlükler, yolsuzluklar, keyfiliğe dayalı rantiyeci şebekelerin tekelleşme şekillerini ortaya çıkarıp, maskelerini düşürmüştür.
Yayın hayatı boyunca, kurumların nasıl Politize olduğunu tüm çıplaklığıyla su yüzüne çıkarmıştır ve çıkarmaya da devam edecektir.
Çünkü bizim ana ilkelerimizin başında, hakkı, hukuku, adaleti "ayaklar" altına alan, şeref, onur ve haysiyeti de "ranta" satan, devletin malını har vurup harman savurarak, zimmetine geçiren "kirli zihniyetlerle" mücadele etmektir.
Ki bunda da başarılı olduğumuza inanıyoruz.
Zira diyoruz ki, bu ülke taşıyla, toprağıyla, milletiyle, devletiyle, bir bütünlük içerisinde çalışma azmini devam ederken bu güzel maddi ve manevi yapının temeline kirli ellerin, yanlış anlayışların, mafya türü çalışan şebekelerin temelini oyup, manevi tahrip kalıplarını koymaya hiç kimsenin hakkı yoktur ve haddi de değildir.
***
Dünkü “MANŞETTEN” köşemizdeki yazıda da belirtildiği gibi, kendimize ilke olarak kullandığımız slogan, tarihi derinliklere dayalı gerçek bir slogandır.
Yani “Haksızlığa ve zulme karşı susan, dilsiz şeytandır” ve “bir memlekette namuslu insanların, namussuzlar kadar cesaretli ve yürekli olmadıkları takdirde o memleket yıkılıp, yok olmaya mahkûmdur” düsturuyla yola çıkıp hakka ve halka hizmet anlayışıyla yayıncılık yapmaya devam edeceğiz.
Ama ne çare ki görünen odur ki birileri, devletin imkânları gölgesinde yanlış kimliklerini adeta devlet zırhı altına alarak, koruma gayreti içerisinde oldukları da aşikârdır.
Elbette ki, devletin mührünü, imzasını, imkânını kullanarak yola çıkıp, olayları, gerçekleri tersyüz etme çabasında olduklarının da farkındayız.
Bakanlık gibi, Genel Müdürlükler gibi ve Valilikler gibi devletin çok değerli bürokratlarını yanıltma gayretiyle çalışmakta olduklarını da görüyoruz.
Bu itibarla diyoruz ki gerçekten DSİ 10. Bölge Müdürlüğü gibi, Karayolları gibi keza Yargı mekanizması gibi, Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği gibi çok önemli, devletin ve milletin can damarı durumunda olan bu kurumları kirli amaçlar uğruna birilerine peşkeş etmeye çalışanları da kesinlikle deşifre etmeyi kendimize en kutsal ve şerefli görev telakki etmekteyiz.
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Bakınız, 8 Mayıs 2014 tarihli Altar Tarım İşletme şirketi adına Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’na hitaben Devegeçidi Sulama Birliğinin yasadışı uygulamalarını şikâyet etmek üzere yazılan dilekçe…
Ve 21 Mayıs 2014 tarihli Gazetemizin manşetinde yer alan “Sulama değil Soyan Birlik” yazı muhtevasına Bakanlıkça yazılan cevabi yazıda aynen şöyle denilmektedir:
“13.05.2014 tarihli ve 541 445 82-003.48102 sayılı yazınız.
Diyarbakır İli sınırları içinde idaremizce inşa edilerek işletmeye açılan Devegeçidi Sulamasını devralan Devegeçidi Sulama Birliğinin faaliyetleri ile ilgili dilekçeniz incelenmiştir.
Söz konusu dilekçenizde belirtilen hususlarla ilgili olarak tarafınıza daha önce DSİ 10. Bölge Müdürlüğü’nde verilen ekteki yazıya ilave edilecek husus bulunmamaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
Bayram Tiryaki
Genel Müdür adına Daire Başkanı”
***
DSİ 10. Bölge Müdürlüğü’nün de Altar şirketine hitaben yazmış olduğu savunma dilekçesinin tümüyle gerçek dışı olup, 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununun ilgili maddeleriyle bağdaşmayan bu resmi yazı Altar şirketine geldiği gibi Bakanlığa da gitmiştir ve bu gerçek dışı yansıtmalara uyarak Altar şirketine okuduğumuz üst yazıyla gönderilmiş durumda.
DSİ 10. Bölge Müdürlüğü’nün gerek 21 Mayıs 2014 tarihli Söz Gazetesinin haberine yönelik olsun, gerek Altar şirketinin Bakanlığa yazdığı yazı olsun…
DSİ 10. Bölge Müdürlüğü İşletme ve Bakım Şube Müdürü Mehmet Yaşar Ceylan tarafından üç sayfadan ibaret olarak, yazdığı resmi yazının son bölümünde 7. maddeden ibaret yazdığı yazının gelişen ve oluşan birliğin yanlış ve hileli uygulamalarını adeta örtbas ederek, birliğin usulsüzlüklerini görmezlikten gelerek tersyüz edip, pırıl pırıl berrak ve dürüst bir birlik olarak göstermesi de gerçekten düşündürücüdür.
Düşündürücü olduğu kadar da tehlikelidir.
Zira Birliğin 6172 Sayılı Kanunun ruhuna aykırı olarak çalışma stili, savunulacak gibi değildir.
DSİ 10. Bölge Müdürlüğü’nün 7 maddeden ibaret yazdıkları yazının tümünü buraya yazamayız.
Ancak tüm bunlara rağmen gerek Bakanlık adına Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Bayram Tiryakinin yazmış olduğu yazı olsun ve gerek DSİ 10. Bölge Müdürlüğü İşletme ve Bakım Şube Müdürü Mehmet Yaşar Ceylan olsun ve gerek de DSİ 10. Bölge Müdürlüğü’nce olsun.
Kamuoyu adına sormak istediğimiz önemli bazı sorular var.
Bu soruları cevaplandırmak için hodri meydan diyoruz, gerçekçi olun, tekelcileri, evrakta sahtecilik yapanların, rantiyecilerin usulsüzlükleri örtbas etmekle bir yere varamayacağını hatırlatıp bu sorularımıza cevap verin.
***
BİR: Diyarbakır merkez Yaytaş Köyü Ayşık Mezrası 150/1 150/2 150/4 parsellerin ortasından akan Sulama Kanalı ile paralelindeki yol, bugüne kadar neden kamulaştırılmamasını lütfen kamuoyuna açıklar mısınız?
Nerede ise 40 yıldan beri akan bu su aynı parsellerin içinden aktığı halde vatandaşı mağdur edip, hala da kamulaştırılmamasıyla beraber bu araziye yıllardan beridir, Birlik tarafından su verilmemektedir.
Bunun cevabı nedir?
Devletin köylüyü böylesine mağdur etmeye ne hakkı vardır, hukukun neresinde bunun yeri vardır.
Sayın Mehmet Yaşar Ceylan’ın “Dilekçede yer alan proje harici alanlar için, idaremizden herhangi bir su talebinde bulunulmamıştır ifadesi de doğruları içermemektedir.
Hele ki, "Mahallinde yapmış olduğumuz incelemeler neticesinde Devegeçidi Deresi içerisinde sedde yapmak suretiyle göl oluşturulduğu, burada toplanan ve sulama kanalından da buraya akan suyun traktörün kuyruk mili ile çalışan pompalar vasıtasıyla bahse konu alandaki arazilerin sulandığı, ancak sulama tesisinin kullanılmadığı görülmüştür” demesi bizce yalandır, hem de kuyruklu bir yalan olup medya olarak bizim de yapmış olduğumuz araştırma neticesinde tarihi Devegeçidinin akan deresinin neresinde sedde yapılmışsa onu fotoğraflayıp, kamuoyuna göstermelidir.
İKİ: Eğer bunu ispat etmezse, kendisinin yalancı olduğunu kamuoyuna ilan edeceğimizi haber veriyoruz.
ÜÇ: Gerçekten köhneleşmiş, patlak, çatlak durumuna girmiş, yine kendilerinin itirafıyla çok eskiye dayalı yapılan bir kanalın bakımsız ve onarımsız olduğu için onarıma ihtiyaç olmasını itiraf eden Sayın Ceylan’ı bir bilirkişi heyeti marifetiyle o mevkiye davet edip, gerçekten işletmeci Altar Tarım Şirketi tarafından delik deşik edip, suyu o dereye akıtıp, sedde yapıp, oradan su çekmesini ispat etmiyorsa veyahut edemiyorsa yine onurlu bir insan olup olmama kuşkusuyla karşı karşıya kalacaktır.
DÖRT: 2010–2011–2012–2013 yıllarına ait Birliğin tahsil makbuzlarını, tahakkuk defterlerini ve kimden ne kadar para aldığını ve nasıl para harcandığını, paranın hangi bankada tutulduğu, nereye harcandığını, her yıla ait DSİ’nce onaylanan bütçenin resmi ve gerçekçi harcama defteriyle tahakkuk evrakları var mı? Varsa kamuoyuna açıklanmasını bekliyoruz?
BEŞ: Aynı yıllara ait, birlik bünyesinde çalışan personellerin aldığı maaş oranı ne kadardır? Sosyal Güvenlik Kurumuna yatırılan primler ve makbuz oranları nedir? Birlik Başkanı Şefik Yakar'ın aldığı maaş oranı ne kadardır?
ALTI: 2011 ve 2012 yıllarına ait, İl Vali Yardımcısı Başkanlığında oluşturulan inceleme komisyonun hazırladığı raporlarda yer alan eksiklikler neden halen giderilmedi? Valilik ve DSİ, İçişleri Bakanlığı bu konuda hangi hukuki işlemi başlatmıştır?
YEDİ: Üye kayıt defterinde, üyelik bilgileri neden eksik. Raporlarda ifade edildiği şekliyle, Sulama Birliği "bakkal defteri" zihniyetiyle mi yönetiliyor?
SEKİZ: 2012 yılı için birlik üyeleri ve su kullanılıcılarından sulama beyannameleri neden alınmadı? Birlik bugüne kadar, çiftçileri bilgilendirmeye yönelik neden herhangi bir eğitim semineri düzenlemedi? Eğitim adı altında, Birlik tarafından yapılan harcama var mı?
DOKUZ: Birlik çiftçiyi sömürürcesine para tahsiline giderken neden SGK'ya 458 bin lira borçlu? Vergi Dairesine de, 70 bin lira borçlu? İşletme zarar ediyorsa, Bakanlık neden müdahale edip, Yönetimi fes etmiyor?
ON: Birliğe ait Sulayıcı Kullanıcı kayıt defterlerinde neden karalama ve daksil kullanımı yapılmış? Hangi usulsüz işlem burada kapatılmak istenilmiş? Üye kayıtları ve tahsilâtları neden kurşun kalemle yazılmış? Oysaki defterlerde ve tahsilâtlarda kurşun kalem kullanılmaması, mürekkepli kalemlerin kullanılması gerektiği belirtilmektedir.
ONBİR: Deve Geçidi Sulama Birliği'nde kadrolu personellerin, Birlik yönetimiyle "akrabalık" dereceleri nelerdir? Birliğin kendisine ait, Vinç aracı var mı? Yoksa neden birliğin bünyesinde, Vinç Operatörü kadrosuyla eleman bulunduruyor. Teknisyen kadrosundaki personellerin "Tekniker" eğitim durumları nedir?
ONİKİ: Diyarbakır valiliği Denetim Komisyonun 13. 05. 2013 tarihli Deve Geçidi Sulama Birliğine ait denetim raporunda yer alan, 2011 yılı denetim raporunda; belirtilen eksik ve aksamaların hemen hemen tamamına yakın aynen devam etmektedir ibaresi, ne anlama gelmektedir?
ONÜÇ: Şikâyet ve Valilik Komisyonlarınca tespit edilen tüm bu usulsüz işlemlere rağmen neden, Sulama Birliği Yönetimi halen görevde tutuluyor ve haklarında hukuki işlem başlatılmıyor? Birliği koruyan siyasi ve bürokratik güç kim ve kimlerdir?
Diyarbakır Söz Gazetesi olarak, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala, Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç ve DSİ 10 Bölge Müdürlüğüne bu soruları yanıtlamaları çağrısında bulunuyoruz.
Ve diyoruz ki, Sayın Ceylan bunları ispat etmezse yine onurlu bir insan olup olmama sorusundan kendini kurtaramaz.
Saygılarımızla.
Diyarbakır Söz Gazetesi.