Bir ilin ekonomik gelişmişlik düzeyi o ilin ticaret odasına bağlı üye sayısı ve
üyelerin sahip olduğu kapasite ile ölçülür.
Ticaret odaları kalkınmanın, istihdamın ve sosyal gelişmenin lokomotifidir aynı
zamanda.
Ticaret ve sanayide öncü rol oynayan bu odaların ekonomik gücü ve temsil
kabiliyetleri, aynı zamanda ilin yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetin iktisadi
planlamalarında ana belirleyici rolü üstlenmesine neden olur.
Bu odalar ayrıca üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılar, meslek faaliyetlerini
kolaylaştırır, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlar.
Ticaret ve sanayi odasının yetkileri sorumlulukları ve gücü oldukça büyük bir o
kadar da önemlidir.
Tüm bu gücün ilimizin kalkınması ve vatandaşlarımızın lehine kullanılması
halinde şehrin ekonomik kalkınmışlık seviyesinde büyük ilerlemeler olacaktır.
Ticaret ve Sanayi Odasının alanlarıyla ilgili o kadar büyük sorunlar var ki
hangisini anlatsak bilemiyoruz doğrusu.
Organize sanayi bölgesinin arsa sorunları
Hayvancılık organize bölgesindeki hava paralarını
Odalardaki ayrımcılıklar ve tek adam yönetimleri, yöneticilerin şahsi amaçları
için odaları kullanmaları,
Siyasi heves ve beklentilerini mi dersiniz.
Kısacası ne ararsanız var.
Tüm bunlar bu günün sorunları değil elbet.
Böyle geldi ve böyle de devam edecek gibi görünüyor.
Asıl sorun Ticaret odası başkanı olmak isteyen şahısların amaçları ve
beklentileri.
Şimdiye kadar kim oda başkanı olduysa bir sonraki dönemde gözünü meclise
dikti.
Adaylar Seçime giderken son derece eşitlikçi, esnaftan yana, yatırımcıyı koruyan
medeni modern bir profil çizdiler.
Seçilen adaylar sonradan derebeyliklerini ilan ettiler.
Eş akraba dostlarını yanlarına topladılar.
Etraflarında dar bir oligarşik çevre oluşturup yatırımcının aleyhine kendi
şahıslarının lehine ne varsa yaptılar.
Hem Ak Parti hem de HDPnin desteklerini ayrı ayrı almasını bildiler.
İki tarafı da istekleri doğrultusunda kullandılar.
Tüm hedeflerine ulaştılar da..
İlimizi sömüren hem yerel yönetimler hem de iktidar partisinin meşhur
Troykasının desteğini aldılar.
Hatta o Troykanın birer parçası olmak için bin bir takla atılar.
Esnafı, sanayiciyi, küçük orta ölçekli işletme sahiplerini, tüccarları çer çabuk
unuttular.
Odanın kaynaklarını çarçur ettiler.
Yetmedi Dünyayı defalarca turladılar.
O fuar senin bu fuar benim diyerekten gezmedikleri gitmedikleri yer kalmadı.
Lüks otellerde boy gösterdiler, bol bol resim çekip kendi ailelerinin ne kadar
güçlü ve kadim olduğunu ispata çalıştılar.
Oy isterken elini öptüğü esnafa el öptürdüler.
Ticaret odasının yönetiminin temsilcisi olduklarını unutup kendi şahsi ikballerini
ve siyasi emellerini gerçekleştirdiler.
Taş üstüne taş koymadılar.
En basitinden Ticaret mallarının niteliklerinin belirlenmesine yönelik bir
laboratuvarlar kuramadılar ilimizde.
Uluslararası kalibrasyon, test ölçme laboratuvarımız bile kurulamadı.
Olan da yetersiz.
Bu nedenle belgelendirme hizmetleri sunulamıyor.
Bu hizmetler aracı kuruluşlar üzerinden başka illerde kurulan merkezlerde
yapılıyor maalesef.
Birçok ülkenin merkez noktasında bulunan İlimiz bir lojistik üs olamadı
Örneğin çiftçilerimizin kredibilitesini artıran Lisanslı depomuz kurulamadı.
Orta ölçekli esnaf kredilere ulaşamıyor.
Oda aidatlarını bile ödeyemez halde.
Fırsatçı adaylar aidatları ödeme karşılığında oy bile talep ettiler utanmadan.
Kısacası geçmişe bakıp şimdiye kadar görev almış oda başkanları ne halde idi?
Ve de sonradan nerelere geldiler her kesin hatırlamasını isteriz
Önümüzdeki nisan ayında seçimler yapılacak.
Tek adam olma hevesinde olan ve geçmişi aratmayacak kişiler tek tek ortaya
çıkmaya başladı.
Elbette kendi işlerinde başarılı olmuş başka amaçlar için odayı kullanmayacak
dürüst ve sağlam adaylar elbet çıkacaktır.
Ama süreci tek adamlıktan kurtarıp kolektif ortak bir akla götürecek dürüst ve
istekli mesleki grupların lıyakatlı temsilcilerinden oluşmalıdır.
Bu gruplar siyasi mülahazalara bulaşmamalı ve sadece Diyarbakırın geleceği ve
kalkınması için çalışmalıdır.
Ortak hedef ve amaç etrafında birleşilmelidir.
Bunun için kapsayıcı olmalı ve kimseyi dışlamamalıdır.
Halkla ve resmi kurumlarla barışık olunmalı, kimsenin şahsi istikbali için
kendilerini kullandırtmamalıdır.
Bu birliktelik sadece Diyarbakırı önemsemeli
Geçmişi unutup halkımız ve işverenlerimiz için yeniden beyaz bir sayfa açmalıdır.
Böyle bir ortak akıl ve güç birliği tüm bu sorunları çözebilir.
Aksi halde böyle gelmiş böyle gidecek deyip başka nisanlara gün sayacağız
Oda seçimleri ile ilgili gelişmeleri merakla izlemeye devam edeceğiz