Ak Partinin ülke çapında yaptığı il ve ilçe kongrelerindeki hava erken bir seçime
gidildiğine dair önemli bir işarete benziyor.
Cumhurbaşkanı Sayın R.Tayyip Erdoğanın çoğunluğuna iştirak ettiği bu
kongrelerdeki konuşmaları adeta birer genel seçim konuşması gibi.
Parti teşkilatlarındaki hareketlilik yer kapma mücadeleleri ile değişim dönüşüm
sürecinin yoğun yaşanması her partili için yeni umutların oluşması anlamını
taşıyor.
Aynı heyecan ve hareketlilik diğer partilerde gözlenmiyor.
CHPnin bildik klasik siyasetindeki değişmezlik ile beyaz, laik, solcu Türk elitinin
kemikleştirdiği bu %25lik seviyeden bir tık ötesine dahi geçemeyeceği açık
olarak gözüküyor.
CHPdeki alevi oylarının bir tarafa kaymayacağı K.Kılıçtaroğlunun Esedçi
siyaseti ile açık bir şekilde belirginleşiyor.
HDPnin Sur olayları ile beraber yaşadığı güvensizlik bunalımı ve tabanın tepkisi
son sürat devam ediyor.
HDPye oy veren seçmen onlara o kadar kızgın ki hiçbir aktivitelerine iştirak
etmiyor.
HDPnin hem mecliste hem de yereldeki temsilcilerinin görevden alınıp
cezalandırılmasına halk tepki vermiyor.
Bu birkaç yıl öncesi dahi hayal edilemeyecek bu gelişmeler o dönemler yaşansa
idi kıyamet kopartacak birer hadise olurdu. Ancak bu gün sıradan bir vakıa
olarak kimsenin dikkatini bile çekmiyor.
Yıllardır belediyelerdeki vurdumduymazlık, başıboşluk, halkı küçümsemenin
getirdiği bir sonuç bu.
Ülkenin bilmem neresinden getirilen ısmarlama isimlere emanet edilen
belediyeleri halk sahiplenmedi.
Rant ve rüşvet odaklı hizmet anlayışı sorumsuz bazı odakların tekeline bırakıldı.
Surdaki olaylardan halk onları sorumlu tuttu.
HDP tek başına seçime girecek bu kesin.
Eş Başkan değişiklikleri parti teşkilatlarına hareket kazandırmaya yetmedi.
Dolayısıyla hızla güç kaybetmeye devam ediyorlar.
Görünen o ki HDP için başarı barajı aşmaktır.
Ancak barajı aşsalar da, belediyeleri tekrar kazansalar da yeni siyasal
konjüktürde onlara belediyelerin teslim edileceğine dair hiç bir garanti yok!
MHP tüm umutlarını Ak Partiye bağlamış bekliyor.
İYİ partinin onlardan ne götüreceğini kestirmek zor.
Ancak en büyük sürprizin CHP-SAADET ittifakında yaşanacağı tahmin ediliyor.
Üst akılların organize ettiği bu oluşumun halk nezdinde karşılık bulup
bulmayacağı merak konusu.
Ancak bu ittifakta önemli olan kimin Cumhurbaşkanı adayı olacağı sorusudur.
Abdullah Gülün ismi geçse de böyle bir riski alacak kadar cesaretli olup
olmayacağı belirsizliğini koruyor.
Avrupa birliği çevrelerinin işareti ile aday olabilecek Abdullah Gülün Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü siyasi kişiliği karşısında kazanma şansı oldukça zor
görünüyor.
Ancak İYİ parti milliyetçi oylarının çoğunluğunu alır, Güneydoğuda da MHP
nedeni ile halk AK parti-MHP ittifakına sıcak yaklaşmaz ise ikinci turda Kürt
oyları CHP-SAADET ittifakına kayabilme ihtimali olabilir.
Afrin savaşının ve genelde Suriyedeki olayların gidişatı muhtemelen seçim
sonuçları üzerinde kalıcı bir etkisi olur.
Afrinden gelebilecek ÖSOnun uygunsuz görüntüleri ve sivil can kayıplarının
yaşanması Ak Parti için güneydoğuda bir handikap olarak dururken, muhtemel
bir askeri başarının da Sayın Recep Tayyip Erdoğan için seçimde kesin bir zafer
olacağı muhakkak.
Ancak önümüzdeki haftalarda yaşanacak olan Nevroz bayramında Diyarbakır
halkının duruşu ve katılımı HDPnin kaderini belirleyecek olan en belirleyici
gösterge olacaktır.
Ama şimdilik Recep Tayyip Erdoğannın kendi kendisi ile yarışacağı bir seçim
olarak duruyor.
Gerisi teferuat.
Bekleyip göreceğiz