Değerli SÖZ okurları!
Hiç tartışmasız ki;
Bölge insanımız olup biten şiddet ve terör sarmalına artık yeter diyor…
Attığı tek çığlık var…
Huzur istiyoruz..
Barış istiyoruz..
Kardeşlik istiyoruz…
Nerdeyse yüz yıllık geçen zaman dilimi içerisinde Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde "kaotik, inkâr ve asimilasyona" dayalı anti-demokratik uygulamalar had safhasına ulaşmıştır.
Sayısız olaylar, skandallar, yolsuzluklar, terör olayları son safhaya ulaşırken, tabiatıyla bundan meydana gelen kanlı olaylar ve gaili meçhul cinayetler her şeyin başını çekiyor.
Söndürülen ocaklar, dul kalan gencecik hanımlar, yetim bırakılan çocuklar…
Tüm bu keyfi, antidemokratik, baskıcı dayatmalar içerisinde kıvranıp duran Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanı gerçekten hasretle barışı bekliyor, kardeşliği yaşamak istiyor.
Ama bu barış ve kardeşlik de bir terör örgütünün veyahut terör örgütünü destekleyen bir siyasi oluşumun adıyla ve diliyle değil, inançlı ümmet ve İslam anlayışını bünyesinde taşıyan toplumun ana faktörü durumunda olan insanların vasıtasıyla olmalıdır.
Yüz yıldan beri yanlış, baskıcı antidemokratik yasaları uygulayan siyasi oluşumlar, 2000’li yıllara kadar hatta 2002 yılına kadar bu ülkeyi büyük acılar içerisine sokmuşlar ve nerdeyse çözülmesi ve formülü bulunmayan karanlık düğümlü denklemleri ülkenin ve milletin başına musallat etmişlerdir.
***
Hiç kuşkusuz ki…
Oluşan kaotik ortamı kendisine rantta düşüren kesimler de var.
Usulsüzlükler, yolsuzluklar, rüşvet, adam kayırma, hırsızlık ve resmi evraklarda sahtecilik yaparak kendini meşrulaştırmaya kadar uzanan silsileli şahsiyet ve olaylar...
Tüm bu olumsuzluklar ve çıkara dayalı işlemler yapılırken, mutlaka dayandıkları nokta da terör olaylarının gölgesidir.
Oy toplamak için, halkın özellikle köylülerin oyunu almak için terör örgütünün savunucusu durumunda olan bir siyasi oluşumun gölgesinde hareket ediyorlar.
***
Söz Gazetesi; kuruluşundan beri her zaman tüm bu olumsuzlukların, skandalların, usulsüzlüklerin ve resmi evrakta sahtecilik yaparak yersiz kazanç ve haksız zenginleşme unsuruna karşı, mücadele vermiştir.
Gayri ahlaki kişilerin "maskelerini" düşürmüştür.
Bunlara ilaveten memleketin, insanlarımızın namusuyla, şeref ve haysiyetiyle oynayan, beyaz kadın ticareti yapan şebekelerin takipçisi olmuştur ve günü gelmiş suçüstü yapmıştır, kamuoyuna deşifre ederek, yetkili mercilere teslim etmiştir.
Bunlarla beraber bölgede yaşaya gelmekte olan nice faili meçhul cinayetlerin peşine düşmüş ve meçhul olan failleri malum durumuna çevirmiş, deşifre ederek güvenlik ve yargı birimlerine yardımcı olmuştur.
Lafı fazla uzatmayalım.
Söz Gazetesi; tüyleri ürperten, parmakları ısırtan, insanları şok eden yeni bir skandalı ortaya çıkarmıştır.
Ki haber gazetenin birinci sayfasında genişçe yer almaktadır.
İlimizin Yenişehir Belediyesine bağlı Sarıyatak Köyünün sözde muhtarı olan Mehmet Ali Ataş'ın, sahte yollarla bu muhtarlığı nasıl elde ettiğini, gözler önüne seriyor.
Hem de Mahalli İdareler Müdürlüğü dâhil olmak üzere Kaymakamlığı ve Valiliği de ikna ederek(!), kaşla göz arasında bu skandalı, bu yolsuzluğu yaptıklarından söz ediyor.
Acaba sormazlar mı?
Bunca sahte evrak işleyen bir insan, devletin veyahut yetkililerin hiç bir araştırma yapmadan, kaşla göz arasında Muhtarlık yetkisini vermesi doğrusu düşündürücüdür.
* * *
Bakınız bu muhtar, nüfusu yetmediği için yakın köylerden sahte nüfus kaydı düzenleyerek, kendi beş hanelik köyünün nüfusuna kaydetmiş, böylece seçmen sayısını yükselterek kendine oy verdirmiştir.
İş bittikten sonra, aynı insanları yine eski nüfus kaydına geri aldırtmıştır.
Beş hanelik bir köy iken 2010 yılında on üç hane olarak göstermiş ve nüfus potansiyelini civar köylerden artırarak kendi köyüne kaydetmiştir.
Kendi yakın hısım akrabalarının nüfus miktarı yetmediği için, nüfusun yüzde yetmişini civar köylerden temin etmiştir.
Yani Muhtarlık, aile şirketi gibi!
Köyün merasından tutun da toplulaştırma skandalına kadar, çok büyük yolsuzluklar yaptığından söz ediliyor.
Ne yazık ki bunu da, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vasıtasıyla yapmış...
Savcılık, Valilik veya Kaymakamlık, kime görev düşüyorsa…
Bu yazdıklarımızı şikâyet kabul ederek, olaya el koymaları gerekir.
Yoksa bu skandal oldukça yayılacaktır.
SÖZ GAZETESİ