Cuma akşamı Uzay Haberde yayınlanan Analiz programında Diyanet İşleri
Başkanlığının piyango haramdır fetvası konuşuldu.
çok sayıda vatandaş arayarak bununla ilgili sorular sordular. Bu ilgi
vatandaşlarımızın kafasının ne kadar karışık olduğunu gösteriyor.
Gerçi Araştırmacı yazar M. Ali Altındağın açıklamaları oldukça doyurucu idi.
Maide Suresi, 3. ayet fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı.
Bu ayeti kerimede açıkça fal okları diyerek şansa dayalı kısmet arama
yöntemlerini kapsıyor
Ancak vahşi kapitalizmin yaşandığı bu süreç te ne derseniz deyin insanımızın
odaklandığı nefsi, dünyevi hırs ve ihtiraslar oldukça fazladır.
Bu uğurda haramı helal etmek için her türlü arayışa sürükleniyor insanlar. En
ufak lehte bir kırıntıyı bile büyük delilmiş gibi öne sürebiliyor.
Bir vatandaşımız maaşımızı da bankadan alıyoruz o halde o da haram sayılmaz
mi? diye sor du.
Bir diğeri haram para ile fakir fukaraya yardım ya da cami yapımı gibi sadaka ı
cariye yapılabilir mi sorusunun cevabını öğrenmeye çalıştı.
Nahl Suresi, 116. Ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Dillerinizin yalan yere
nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. çünkü Allaha karşı
yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allaha karşı yalan uyduranlar kurtuluşa
ermezler
Tüm bu arayışlar ve istediği lehte cevabı alma telaşı günlük hayatımızda
yaptığımız haramların üstünü örtme çabasıdır.
Bu çaba vicdan azabından kurtulma çabası olarak algılanmalı. Kuran ı Kerimdeki
açık olan haram ve helal ile ilgili ayetleri açıktır.
Ancak buna da imkan ve kabiliyetimiz yok ise vicdan muhakemesi yapmakta
fayda vardır.
Haram ile helalin kıstasın da İnsan vicdanı esas tartıdır.
çünkü Allah (c.c) insan fıtratının vicdan terazisi üzerine kurmuştur.
Yaptığımız fiil veya eylem vicdanımızı acıtıyor ise haram veya günahtır.
Vicdanen acıtan hiçbir şey helal olamaz. Bilmeden yaptığımız yanlışlar dahi
içimizi huzursuz eder kalbimizi baskılar.
Allah müminlere sürekli tövbe etmeyi emreder.
Ola ki bilerek ya da bilmeyerek harama günaha bulaşabilir vicdanımızın terazisi
bozulabilir helal olan haram ile değişebilir ve vicdanımızda bize uyarı veremez
olur.
Günümüzde hemen herkes bilgisayar teknolojisinden faydalanır. Biz sürekli anti
virüs programı kullanır sık sık bilgisayarımızı virüslerden arındırmak için
resetleriz.
İnsan oğlu sürekli şeytanın virüs saldırısı altındadır. Şeytan sürekli fıtri olarak
tertemiz olan kalbimizi vicdanımızı saptırmak kendinden olmayanı
kendisininmiş gibi hissettirmek için virüsler göndererek bizi programımızdan
saptırmaya çalışır.
Bunu önlemenin tek yolu sık sık tövbe etmektir.
Kasas Suresi, 67. ayet: Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde
bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.
En büyük ve güzel tövbe anti virüs programı uygulamaya benzer olan nasuh
tövbe ve namazdır yani Allahın zikridir.
Nisa Suresi, 17. ayet: Allahın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet
nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte
Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet
sahibi olandır.
Şimdi başı namazdan kalkmayan 3 ay sürekli oruçlu ve her yıl umre yapan ama
vicdanı sakat, iftiracı, yolsuzluk yapan, kumpasçı haramzade hatta cami yaptıran
adamalara nereye koyacağız diye soracağınızı tahmin ediyorum.
Evet bu tür insanlar maalesef var.
Nisa Suresi, 27. ayet: Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca
gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler.
Bu türler şeytanın emirlerini yani virüs programını aynen kabul etmiş,
vicdanlarını köreltmiş kişilerdir. Helal haram kavramaları bir birine karıştırmış ve
ölümü ötelediğini zan etmiş zavallı insansı mahlukatlardır.
Bunlar kendilerini kandırırken haşa Allahı da ikna etiklerini zannederler.
Asr ı saadeten örnekler getirirler, Emevi dönemine ait fetvaları güncelleyerek
bu günahı bertaraf etiklerini düşünürler.
İnsanoğlu yediği ve giydiği hariç hiçbir şeyin asıl sahibi değildir. Bedenimiz dahi
emanettir, zarar vermek te günahtır.
Her türlü yolsuzluk sapkınlık çarkı içinde haram ve şehvet kapılarını ardına
kadar açan sözde cübbeli, cübbesiz din bezirganları maalesef itibar görmeye
devam ediyorlar.
Haram hallerini canlı canlı yayınlayıp din adına oluşturdukları sapkın kavimleri
aratmayan görüntülerle Müslüman halkımızın evlatlarını günaha davet
ediyorlar.
çevirdikleri televizyon dizilerinde gayri meşru çocuk sahibi olmayı mübah
gösterip zinayı meşrulaştırma gayreti açıkça ifşa edilmektedir.
Zaten zinanın kurumsal olduğu piyango gibi haram yoldan zengin olma
sanatının kutsandığı bir düzende yaşıyoruz maalesef.
İllegal kumarhane sayısı o kadar çok ki artık baş etmek mümkün olmuyor. Zaten
imkanı olan kumar için yavru vatanın yolunu tutuyorlar. KKTC maalesef bir
günahlar ülkesi olma yolunda koşar adım ilerliyor.
İlimize gelince; Kumar had safhada, fuhuş aldı başını gidiyor.
Günlük haftalık aylık tefecilik ve faiz esnaf ve çiftçi ekonomisini sürüklüyor.
Hele eski tarım bakanımızın şehrimize kazandırdığı yegane biricik gurur verici
tek yatırımı olan Hipodrom halkımızı kumar ve ganyan batağına sürüklemiş
durumda.
Yatırım bu ya tüm ülkeye yaymaya çalıştı . Kumar yayılsın ganyancılar daha çok
kazansın diye. O ganyan bayilikleri için ne rüşvetler döndü haddi hesabı yok
inanın.
Gençlerimizin çoğu bu sayede kumara alıştı.
Ganyan oynamayan yok gibi.
At yarışı ve ganyan evleri yıkmaya devam ediyor.
Onca yıldır bakanımızın halkımıza kazandırdığı tek şey işte bu
Bu yatırımdan kimler ne kazandı ne aldı ne verdi bilememiz mümkün değil.
Bunun sorumluları öbür dünyada rabbine elbet hesap verecek.
Hesaptan kurtulmak isteyen var ise; Hem Tövbe etmeli, hem de halkımız dan da
derhal özür dilemeli. Unutulmamalı ki Rüzgar Eken, fırtına biçer
Gerçek saadete ne ganyan ne de piyango da aranmalıdır,
Kurannın ve Peygamber Efendimizin sözlerini nurlu gözlerimizle okuduğumuz
zaman gerçek saadete kimin tarafından itildiğimizi anlar, Ve Onu minnetle
anarız.
Küfrün süngüsü gerçek iman dolu bir göğsü delip geçebilir, ancak içinde ki
imanı söküp atamaz