Allah(c.c)nın tüm evrenleri kapsayan kainatın mükemmel ahengidir islam.
İçindeki düzen, sistem ve muntazam diziliminin bütünün ve ilminim birleşimine
verilen addır aynı zamanda.
Allah ilminin dinidir islam.
Müslüman ise buna iman etmiş insandır.
Hz. Muhammed Nur mağarasında iken Hz Cebrail ondan okumasını istedi.
Bu tebliğ anında kendisine verilmiş herhangi bir yazılı metin yoktu!
Öyle ise neyi okuyacaktı Allahın Resulü?
Bu günkü yazımızın amacı buna cevap bulmak değil elbet.
Ancak o günden sonra tüm kainat Allahın yeni mesajı ile aydınlanmış islam dini
çığ gibi büyümüştü.
İlim ve medeniyet çığırı açmış yer yüzü Allahın sözü olan Kuran ile kurtuluşa
ermişti
Gelelim günümüze
Bu gün islam tarihinde Tüm Müslüman ülkelerde kuran-ı kerimin en çok
basıldığı dönem.
Hacca ya da umre yapanlar bilir Suudi devleti herkese Kuranı kerim hediye eder.
Yine islam tarihinde hafız kuran dediğimiz yani kuranı ezberlemiş insan sayısı bu
dönem hiç olmadığı fazladır.
Hatta hafızlık artık bir meslektir ve maddi karşılığı vardır.
Etrafımızda bu tür sıfatlarla anılıp dünyevi pay sahibi olan epey zevat vardır.
Bunlar ayrıca itibar görmekte, sevilip sayılmaktadır.
Kuran kursları, ilahiyat fakülteleri dini okular dolup taşmaktadır..
Cemaatler, tarikatlar, dini sivil toplum kuruluşları tüm Müslüman ülkelerde
oldukça fazladır.
Tüm bunlara rağmen ne yazık ki Müslümanlığın ve islam dininin en zor
dönemleri yaşanıyor bu yüz yılda.
Peki neden?
İslam dini bilim düşmanı, adaletten uzak, baş kesen zülüm eden, fakir ve
fukaralığa sebep olan bir din olarak algılanıyor maalesef.
Müslüman ülkelerinin hali ise içler acısı durumda ne yazık ki.
Bu ülkeler her bakımdan dünyanın en geri kalmış bölgeleri.
Müslümanlar kurtuluşu sözde Avrupa medeniyetinde görmektedir.
Oraya ulaşmak için denizlerde boğulmayı göze almaktadır.
Batı medeniyetine cennete koşar gibi yürümektedir.
Aslında Avrupa medeniyete mi koşuyorlar yoksa adına Müslüman ülke dediğmiz
diyarlardaki zülüm, adaletsizlik, eğitimsizlik, açlık ve islama aykırı hayat ve
ahlaksızlıktan mı kaçıyorlar belli değil.
Açık kabul edelim biz müslümanlar olarak Kuran ilimden, irfandan, ahlaktan
yoksun bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Buna sebep Hz. Muhammedin okuduğu İslam dini değil, kendi çıkarımıza göre
düpedüz uydurduğumuz dindir.
Peki İslam nasıl kaybeder, bu asırda medeniyet savaşını asıl kaybedeni kim?
İslam dinine iman etiğini zan eden Müslümanların haline bakalım.
Yüzyıllardır bir asrı saadet özlemi ve çabası içinde olan müslümanlar kuran ve
sünetten uzaklaştı.
Müslümanlar yeni dünya düzeninde kaybedenler sınıfında yerini almaya devam
ederken hiçbir gayri müslim için islam cazip bir inanç sistemi olarak algılanmıyor
artık.
Bunun sebebi ne kuran nede islam.
Sebebini müslümanlar kendilerinde aramalıdır.
Hindular, yamyamlar, Budistler , putperestler bile medeni ve ileri dünyanın
birer argümanı haline geldi.
O halde bugün yaşadığımız dine gerçek İSLAM diyebilir miyiz?
Cahiliye döneminden kalma adet ve inançlarımızı serpiştirdiğimiz ve vaz
geçmediğimiz ahlak gelenek ve göreneklerimizi islam dini kılıfı altında
yaşadığımızı unutuyoruz.
Kuran ve sünnetteki islam anlayışından ne kadar uzaklaştığımızın farkında
değiliz.
İslam diye yaşadığımızı zan etiğimiz ve kapalı kozamızdaki sahte algılarımızı din
diye yutturmaya çalışıp kendi kendimizi kandırmıyor muyuz?
Öyle ki Kurandaki islam ile atalarımızın dini olan geçmişimizden getirip
bırakmadığımız zerdüştlük, mecusilik, Şamanizm, putperestlik dinleri arsında
durduğumuz mesafe nedir.
Bir tık daha gitsek imandan olacağız adeta.
Irkçı tazvirat ve emellerimizi islam kılıfına sokuyoruz ve bunu da islami hedef
haline getiriyoruz.
Peşinde koştuğumuz gayri islami mevkurelerimiz bize asr-ı saadeti geri mi
getirecek?
Kafamıza göre uyguladığımız bu yeni din anlayışı müslüman ülkelerindeki zulmü
mü bitirecek?
Müslüman çocuklar Avrupaya ulaşmak için denizlerde artık boğulmasına engel
mi olacak?
Müslüman ülkeler de hak adalet eşitlik sağlanacak, Kuran hükümleri adil
uygulanacak, aç açıkta kimse kalmayacak Hz. Ömerin adaleti geri mi gelecek
sanıyoruz?
Elbette hayır
Aslında bıraksalar atamızın dinine koşacağız dünya saltanatı adına
Tıpkı Buzağıyı rab edinen Musanın kavmi gibi.
Bunca nimete rağmen sabır etmemiş ve ve küfre dalmıştı.
Baksanıza Arabistan da putlaştırılan saraylara ve krallara.
Ha keza İranlılar Mekkeye koşar gibi hac yapmak için necef yollarına düşüyorlar.
Kisranın özlemi içinde yanıp tutuşuyorlar
Ülkemizde Gök tengri neredeyse yeryüzüne inecek ve sema yapacak gibi.
Bölgemiz aşağı kalır mı bundan!
Zerdüştlük heykelleri ve kutsal kitapları olan avesta her yerde ve herkesin
elinde.
Biraz daha gitse Laleşe hac seferleri başlayacak gibi.
Dinimizin içine soktuğumuz ve atalarımızın dininden kalma ahlak ve yaşam
felsefelerimizi ardımızda bırakmadığımız sürece gerçek manada iman etmiş bir
Müslüman olamayacağız.
İslam kainat dini olarak kimsenin korumasına ihtiyaç duymadan Rabimizin zikri
olarak kainata kadar yeryüzünde kalmaya devam edecek.
Atalarının inanç ve mitolojik putları peşinde koşan ve buna din diyenler
gerçekten iman etmiş sayılır mı?
Bunun cevabını Kuran-ı Kerim hafızları, Deist ilahiyatçılar, tarikat liderleri,
cemaat alemeleri asla veremez.
Eğer Müslüman olarak Ummi olan Hz.Muhammed (s.a.v)in neyi okuduğunu
anlayıp kavrayamazsak daha çok asır kaybederiz.
İslam devletleri içinde de savaş, kan, acı, açlık, sefalet ve cehalet bitmez..
Müslümanlar, kendilerine gelmez ise Asr-ı Saadet yerine avrupa medeniyeti
peşinde durmadan koşmaya devam eder
Vesellam