“BENİM MİLLETİM BİRLİĞE KOŞACAK”!!
Eklenme: 12/20/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, her gün güncel olayların nabzını tutarak konuştuğu her platformda milletini ümitlendiriyor, güven veriyor, sevgi ve mutluluğu milletle paylaşmak istiyor.

Ama tüm bunlara rağmen keza keder ve üzüntülerini de dile getirerek, halkla paylaşıyor.

Gerçekten bugüne kadar bu halk hiçbir siyasi lidere tam manasıyla güvenmediği halde, tam tersine öylesine inanıyoruz ki halk büyük bir ciddiyetle, samimiyetle Erdoğan’a güveniyor, mefkurelerine sahip çıkıyor, düşüncelerini mana derinliklerine yerleştiriyor ve bağrına basıyor.

Zira nerdeyse bir asırdan beri devlet çarkını yanlış yöntemlerle döndürmek isteyen bu siyaset, batıl ve yanlış bir rejimin hegemonyasından kendini kurtaramıyor…

Ve bu siyasi anlayışlar gerçekten milleti canından bıktırmıştır.

Ama Erdoğan öyle değil.

Erdoğan, henüz 62 yaşındayken, 80 milyon insanın yükünü omzuna taşımış, bırakın yalnız 80 milyonu, tüm Ortadoğu İslam ümmetinin yükünü omzuna almış, sırtlayarak taşımaktadır.

Bu ciddiyet, bu kutsallık boşuna değildir.

Devletin başında bulunan bir devlet büyüğü olma hasebiyle, gerçekten milletine güven vermektedir…

Her şeyden evvel milletin milli iradesini temsil eden mevcut parlamentodan daha fazla bir Cumhurbaşkanı olma hasebiyle, tüm sorumlulukları göğüslemiş ve halkıyla paylaşarak yoluna devam etmektedir.

Yorulmuyor, yılmıyor, davad geri çekilmiyor.

Bu nedenledir ki halk, yanında olmayı kendine en kutsal görev telakki etmektedir.

Ama ne yapacaksın?

Türkiye’nin hali pür melali ortada…

Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze dek, hatta daha gerilere dönüp bakarsak, 1908’lerden 1923’lere kadar…

Tüm bu dönemde olup biten ihanetler, dış mihrakların kiraladığı taşeron, maymun ahlaklı siyaset anlayışına dayanmaktadır..

Böylesi tinetli bir anlayışla karşı karşıya kalmış bir toplum, nihayetinde kurulan bir cumhuriyetten çok büyük ümit beklerken, ne yazık ki milli bir cumhuriyet olmaktan daha fazla, "dış mihrakların" emir komutasında, faaliyet göstermiştir…

Özellikle İngilizlerin direktif ve talimatları doğrultusunda kurulan bir rejimin, bir sistemin adı “Cumhuriyet”.

Milli faziletten uzak bir “Cumhuriyet” olmuştur..

Zira kurulduktan sonra beraberinde ülkeye terör, kavga, kargaşa, kan ve gözyaşlarını getirmiştir.

Ne yazık ki günümüze dek bu kanlı sistem bu millete çok ağır faturalar ödetmiştir.

* * *

İşte Erdoğan…

Gençliğinden bugüne kadar bunu çok iyi bir şekilde kavramış, fark etmiş, bir dava olarak kendine ilke edinmiştir..

Stratejisini ona göre çizmiş ve bugün nerdeyse 14 yıldan beri bu mücadeleyi vermektedir.

Halkın dualarıyla Allah da ona yardım ediyor.

Ki bu mücadelede tüm dünya keferetül fecerelerine karşı ümit ediyoruz ki; başarılı olacaktır.

Hatta bize göre başarmış durumda.

İçteki düşmanları tamamıyla çok kolay olarak görüntülemiş, sezmiş, biliyor.

Ona göre tavrını alıyor ve dik duruyor…

Batıla karşı de meydan okuyabiliyor.

İçerdeki satılmış taşeronlarla…

Ki bazıları maymun kılıklı, bazıları da tilki ve çakal karakterini taşıyan halk düşmanlarıyla karşı karşıya hükmen çarpışmakta olduğunu herkes biliyor.

“Bu içteki çakal ve maymun tinetli, iki ayaklı yaratıklar ne yapıyorlarsa yapsınlar, kesinlikle onların yaptıkları yanlarında kar kalmayacağına inanıyoruz, güveniyoruz ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı yalnız bırakmıyoruz” diyen halk, her saat, her dakika başı kendisinin işbaşında olduğunun bilincindedir.

“Türkiye’nin ne olacağı belli değil” görüntüsü veriliyor ise de; "Bu ülke bizim, bu devlet bizim" anlayışıyla yola çıkan bu halk, artık devletle iç içe çalışıyor.

***

Batı emperyalist keferelerinin hıyanetleri paralelinde kurulan batıl bir rejim…

Bu batıl rejimin millete yıllar yılı yutturdukları laikçilik anlayışı…

Atatürkçülük ve Ulusalcılık, bilmem Ergenekonculuk vs. vs. gibi yanlışlarla milletin kaderiyle oynamış ve hala da oynamak isteyen komite canavarları inşallah başaramayacaklar…

Halk bunları çok iyi tanıyor, biliyor ve daha da bilecek ve tanıyacaktır.

Onların hileli oyunları varsa, Allah’ın da kesinlikle daha güzel tezgâhları vardır, onları o tezgâhların içinde sıkıştırıp boğacağını biliyoruz.

* * *

Bakınız, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, önceki gün Trabzonspor’un yeni stadının açılışıyla beraber, birçok yatırımın açılışını yapmak üzere Trabzon’a gitmişti.

Erdoğan, büyük bir kitleye karşı şunları söyledi;

"Bugünkü programımız çok daha farklıydı.

Bugünkü eğlence faslını bir kenara koyduk.

İnşallah bu eğlenceleri farklı bir zamanda yaparız.

'Acımıza gölge düşürmeyelim' dedik.

1,5 yıldır süren yoğun terör eylemleri nedeniyle sevinçlerimizi ağız tadı ile yaşayamıyoruz.

Terörle mücadelemize kesintisiz ve kararlı şekilde devam ederken, yatırımlarımızı yapmaya, projelerimizi hayata geçirmeye, hedeflerimize doğru yürümeye devam edeceğiz.

Salı günü Avrasya Tüneli'nin açılışını yapacağız.

İstediğiniz kadar terör estirin, bu milleti asla bölemeyeceksiniz.

Ben inanıyorum ki onlar teröre koştukça benim milletim birliğe koşacak, daha güçlü olacağız”

***

Evet, sevgili okurlar.

İşte bu millet böylece tarihi günlerde şeref ve izzetini korumaya devam edecektir.

Ne kadar çatlak sesler ortaya çıkarsa çıksın, ne kadar maymun ve tilki ahlaklı, iki ayaklı yaratıklar darbe teşebbüsüne soyunurlarsa soyunsunlar, bu millet; onları tükürüğüyle boğabileceği günleri bekliyor.

Maymunlaşmış bir ahlaka sahip olan ana muhalefet partisinin siyasetinin iflas etmiş olduğu, her gün biraz daha kendini kanıtlamaktadır.

* * *

Bakınız, ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri’deki askere karşı canlı bomba eylemini gerçekleştiren teröristlere karşı Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yle birlikte kamuoyu karşısında nefretini dile getirdi ve teröre karşı herkesi birlik ve beraberliğe davet etti.

Dün ise tam tersine “bu eylemler, Cumhurbaşkanının başkanlık girişimine karşı yapılmış eylemler olabilir” diye terörü savunabilecek kadar budalalık içerisine girmiştir.

İşte her gün değişik manzaralarla karşılaşan bu millet, artık böylesine insanların ciddiyetine inanmadıkları gibi, siyasetlerine de politikalarına da inanmıyor.

Zira her konuştuğunda mutlaka bir iki şişe devirmiş olmalı ki onun için böyle konuşuyor diye düşünüyoruz.

Yoksa ayık kafayla bir lider iki günde bir değişik fikirler ortaya koymaz.

İşte milli kültürden yoksun rejimin sözde aydınları ancak böylesine konuşabilir.

Yani dün ne söylediyse, bugün farkında değildir.

Daha doğrusu ağzından çıkanı kulağının duymayacağı kadar budalalaşmış bir siyasetle karşı karşıya kalmak zorunda kalıyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.