“ELHAMDÜLİLLAH BEN ŞERİATÇIYIM”!?
Eklenme: 11/14/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi dünyanın gözü ABD'deki "Başkanlık" seçimindeydi.

Seçimleri Trump kazandı..

Ama, ABD derin bir sarsıntı içerisine girdi…

Daha doğrusu sarsılıyor.

Trump ve seçimleri protesto etmek için Hilary Clinton yandaşları sokaklara dökülmüş vaziyette..

Gösteriler, yürüyüşler yapılıyor..

Ki, bir kişi hayatını kaybetti…

Gerginlik büyük…

Clinton ise seçim mağlubiyetinin faturasını FBI direktörü James Comey’e kesti.

Tüm bu olup-bitenlerin karşısında günümüzdeki yerküresi, ABD ve batı dünyası “sahte demokrasi” kavramını kullanmasıyla hükmen yenik düşmüştür...

Her ne kadar maddeten silah ve para gücü varsa da dünya kamuoyu vicdanında mağlup olmuşlardır…

Zira zulmediyorlar.

Çünkü zalimdirler.

Küfür ve inkârcılık isnat etmekle beraber, onların küfrü artık her gün biraz daha artıyor ve zulme çeviriyor.

İnancımıza göre küfür devam ederse de zulüm devam etmez.

Bugün emperyalist, haçlı ve Siyonist dünya inkârcı kâfir olmakla beraber, teknolojisi baş döndürücüdür.

İlerlemesi de inkâr edilmez.

Ama velakin; tüm bunlara rağmen, yeryüzünde herhangi bir barışı getiremedikleri için, toplumlar arasında bir sulh-u umumiye yanaşmadıkları için, İslam dünyasını kendilerine bir yem kutusu gibi gördükleri için, küfürden zulme geçmişlerdir.

Usulen zulüm, daima zalimin ömrünü de kısaltır.

“El küfru yedumu ve-zzulmü la yedu” kaidesince küfür devam etse de zulüm hiçbir zaman devam edemez.

Zira bize bunu hatırlatan da yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimdir…

“İsra” suresinin 4, 5, 6 ve 7. Ayetleridir.

Bakınız, ayetlerin meali aynen şöyle;

“4- Biz İsrailoğullarına kitapta (Tevrat'ta) hükmettik ki: “Muhakkak ki siz yeryüzünde iki defa fesat (bozgunculuk) çıkaracak ve küstahça böbürlenip azgınlık yapacaksınız!

5- Nihayet bu iki bozgunculuktan birincisinin vakti gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar(sizi yakalamak için) evlerinizin arasına kadar sokuldular. (Bu,) yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.

6- Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik ve sayınızı daha da çoğalttık.

7- Eğer, iyilik ederseniz, kendiniz için edersiniz, eğer kötülük ederseniz, o da kendiniz içindir. Çıkaracağınız diğer (ikinci) kargaşaya ilişkin cezanın vadesi gelince üzerinize salacağımız başka saldırganlar acınızın yüzlerinize yansımasına yol açarlar. İlk seferinde gelenlerin yaptıkları gibi Mescid-i Aksa'ya girerler ve ele geçirdikleri her şeyi yerle bir ederler”

Bazı müfessirlerin tefsirlerine göre ayette geçen ikinci sefer Milattan Önce 168. Yılda Beyt-i Maktasın Romalılar tarafından, ya da Milattan sonra 70. Yılda Kitus tarafından yakılıp yıkılmasını ima etmektedir.

Kudüs ise Milattan sonra 638 yılında Hz. Ömer (r.a) tarafından fethedilmişti.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

“İsra” suresinin İsrailoğullarının, yani Siyonist emperyalizminin tarih boyu insanlığa ve tevhit inancına karşı yapmış olduğu mezalim, onların yanında kar kalmamıştır.

Bozgunculukları nedeniyle ilahi intikam olarak onlara dönmüştür ve hak ettikleri şamarı yemişlerdir.

Görünen odur ki bu Ayet-i Celilelerin o tarihteki küfür emperyalizminin insanlığa yapmış olduğu mezalim onlara bir kar sağlamadığı gibi günümüzdeki aynı emperyalist küfür dünyasının tümü mustazaf, fakir, güçsüz İslam ülkelerine karşı da aynı hareketin tekrarı gibidir.

Bize göre bu küfürden mütevellit olan zulmün tekrarı ümit ediyoruz ki günümüzdeki batıl olan sistemlerin tümüne geri dönecektir.

Zaman gösteriyor ki bu geri dönüşün başarısı da Türkiye’nin eliyle olacaktır.

Zira Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başında Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan vardır.

Erdoğan’ın dünü ne idiyse bugünü de aynıdır, yarını da aynı olacaktır.

Erdoğan, hiçbir zaman inanç misyonundan zerre kadar taviz vermemiştir ve bundan sonra da vermeyecek düşüncesindeyiz.

İnşallah bu tağuti düzenlerin artık bundan sonra fazla sürdürülemeyeceğine kanaatimiz sonsuzdur.

Ben burada siz değerli okurlarımızla Sayın Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki, yani daha genç bir siyasi bürokrat iken, onunla Aziz Nesin arasında meşhur Ceviz Kabuğu programında yapmış olduğu konuşma videosunun metnini özetlemek üzere paylaşmak istiyorum.

Tarih: 22 Kasım 1994.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan programın yöneticisi Hulki Cevizoğlunu telefonla uyararak şöyle konuşuyor;

“Programınızda benimle ilgili Aziz Nesin bir ifade kullandı ve dedi ki: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı “Ben şeriatçıyım” diyor.

İşte böyle diyenlerin olduğu Türkiye’de filan ….. onları yetiştirenler…… İmam Hatip Okullarına saldırılar …..

Aziz Nesin kendisinin aydın olduğunu söylüyor.

Tabii aydınlığın tarifini de karanlığın tarifini de anlamak mümkün değil.

Bu nasıl aydınlık ki “Ben şeriatçıyım” diyen insana kalkıp bundan rahatsız olduğunu ifade ediyor?

Bu Türkiye’de halkın yüzde 99’ü Müslüman’dır derler.

Bilmiyorum Aziz Nesin buna katılır mı katılmaz mı?

Ve Aziz Nesin “Ben dinsizim” demekle maruf (bilinen) birisidir.

Az önce de nitekim Allah’a inanmadığını falan da söylemiştir.

Biz onun Allah’a inanmamasından rahatsız değiliz, bu anlayışa karşı bizim de düşüncelerimize saygı duymasını isteriz.

Ben şahsen Aziz Nesin’in “Ben şeriatçıyım” derken neden bu ifadeyi kullandığımı öğrenmesini, okumasını isterim”

Erdoğan şöyle devam ediyor;

1985 yılının baskısı Meydan Larousse’nin 2. Cildinin 769. Sayfasındaki açıklamayı okuyor.

İslam dininin şeriat olduğunu söylüyor ve devam ediyor.

Müslüman kimdir?

İslam dinine inanan insan demektir.

Elhamdülillah ben Müslüman’ım dediğime göre Elhamdülillah ben şeriatçıyım deme hakkına da sahibim.

Şimdi Nesin “Ben dinsizim” deme hakkına sahip oluyor da “Ben Müslüman’ım, ben şeriatçıyım” deme hakkına ben niye sahip olmuyorum?

Aziz Nesin hemen cevap veriyor;

“Anayasaya aykırıdır da onun için”

Şeriatçılık anayasaya aykırıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin laik olduğunu yazar.

Ya anayasayı değiştirirsiniz ki yakında galiba değiştirilecek ve onun yerine şeriat girecek.

Öyle görünüyor.

Ya da anayasaya uyarsınız, hem şeriatçı hem laik olunamaz ve bu mümkün değildir."

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Aziz Nesin, yakın tarihimiz boyunca Türk medyasının içinde ne kadar bozguncu, fesat, fitne bir unsur olduğunu kendi ağzıyla kendisi kanıtlamaktadır.

Her ne kadar bu dünyadan göçüp gitmiş ise de bize göre Aziz Nesin hala da o küfrüyle, inançsızlığıyla bilinen birisi olduğu için, hem de kamuoyunun dualarından mahrum olduğu için, Allah bilir ya cehennemin esfelis-safiline doğru yuvarlanıp gitmektedir.

Kendine cehennemde dahi bir yer, bir mekân bulamaz, hep ateşin alevleri arasında yuvarlanıp takla atıp gitmeye mahkûmdur.

Çünkü kendi ağzıyla şeriat düşmanlığı yapmıştır.

Şeriata inanmayan Allah’a da inanmaz.

Zaten kendisi de “Ben Allah’a inanmıyorum” diyor.

İşte mevcut tağuti sistemin küfür mezaliminin himayesine girmiş nice küfür çetelerinin tezgâhından geçmiştir.

Ama unutmayalım ki yazımızın başında ifade etmeye çalıştığımız gibi “İsra” suresinin 4, 5, 6 ve 7. Ayetlerinin hükmü önceden sabit olduğu gibi günümüzde de sabittir ve kıyamete dek sabit olacaktır.

Ve kendine gelemeyen emperyalist küfür ve zulüm güçleri, bugün artık sıra onlardadır.

Onlar bizimle uğraşırken, hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığını içlerine sindiremezlerken, akıbet onlara döner ve onların yakasından tutar ve hak ettiği şamarı yiyeceklerdir.

Velev ki ne kadar FETÖ terör odakları onlara yardımcı olsa bile ve onun gibi mevcut düzenin tarih boyu düzenbazların varlığı onlara piyonluk yapsalar bile havadır, boşunadır.

Artık günü gelmiş, zamanı geçmiştir bile.

İlahi kader bunu tecelli edecektir ve bu işin başkumandanı da öyle inanıyoruz ki Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

Zira gençliğindeki taşıdığı imanı bugün daha yetkili ve salahiyetli olduğu halde, sorumluluğu daha büyük olduğu halde, o inançtadır, o misyondadır ve o imanı taşıyor.

Dua ediyoruz, Allah yar ve yardımcısı olsun.

Yüce Allah’tan onun için uzun ömür diliyoruz.

En derin saygı ve şükranlarımızla.