“KIŞKIRTAN GÜÇ HALİNE GELEN CHP”
Eklenme: 7/3/2017 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bugünkü yazımıza başlık olarak kullandığımız, “KIŞKIRTAN GÜÇ HALİNE GELEN CHP” ifadesi, Cumhurbaşkanımızın CHP’ye karşı kullandığı bir ifadedir.

Ve gerçekten yerli yerinde bir ifade olmakla beraber, "iyi düşünen, iyi gören, iyi söyleyen ve her vicdanı rahatlatan" bir tespit…

Cumhurbaşkanının bu tespitlerine katılmamak mümkün değildir.

İnanın, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanının bu tespitleri bize göre CHP’nin "kirli ve zararlı anlayışını" ifade etmede, deveden kulak bile değil.

Çünkü, CHP’nin karakteristik olarak kuruluş amacı ve bu kuruluştan sonra takip ettiği stratejik gerçek, zerre kadar ülkemizin lehine, menfaatine yönelik olmamıştır…

Hep ülke zararına çalışılmış olduğu gibi ülkemizi hallaç pamuğuna çeviren iç kargaşanın temel sebeplerden biridir…

Vuku bulan olayların kışkırtanı da yine CHP’dir ve CHP liderinin temel anlayışıdır.

Zira CHP ne yaparsa yapsın, slogan olarak kullandığı o altı okun ana stratejisi; “İmanın altı şartına” karşı faaliyet göstermektir..

İnanan insanımızın, inancına atılan birer okturlar..

Ki, inkârcılıktır ve müstevli emperyalist ülkelerine taşeronluktur…

Onların plan ve projelerinin Türkiye’deki baş temsilcisi de, CHP ve onun temel felsefesidir.

Gerçekten, CHP'nin ana akımını, kökünden öğrenmek istiyorsak sayın Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Risale-i Nur ile ilgili 5 ciltlik ansiklopedisine bakmamız gerekir…

Sayfadan sayfaya okuyup, delilli, tespitli ve belgeli tüm tarihi gerçekleri öğrenebiliriz…

Nitekim, Cumhurbaşkanının söylemleri, Sayın Prof. Dr. Akgündüz’ün tespitlerini bir bir kanıtlıyor.

CHP’nin kuruluş şekli, adalete inanmamaktır…

Halkımıza karşı adaletli davranmamaktır…

Bu tespiti, kanıtlayıcı delili 1924’ten 1950’lere kadar ve hatta günümüze kadar, "olup-bitenler" bir bir ortaya koymaktadır.

CHP neyi dayatıyor?

Emperyalizmin taşeronluğunu dayatıyor.

Oyun oynuyor, gerçekleri ters yüz ediyor.

Zulmün, inançsızlığın ve adaletsizliğin başına “Adalet” külahını giydiriyor.

Hâlbuki tamamıyla içi boş…

Gâh solcu oluyor, gâh sosyalist oluyor, gâh Marksist oluyor.

Gâh inançlı FETÖ’cü oluyor.

Şeriatçı oluyor.

Zamana ve zemine göre senaryo hazırlıyor, senaristleri belirliyor ve sahneye konuluyor.

Baş aktör de, Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

CHP artık ne yaparsa yapsın, dikiş tutturamıyor.

Çünkü halk artık inanmıyor.

Ama ne var ki Türkiye’de mevcut oluşa gelen olaylar, olup bitenler, her halükarda iç açıcı değildir.

Terörün varlığından ve şiddetinden muzdarip olan halkımız, gerçekten bir arayış içinde çıkış yolunu arıyor.

Ama bulamıyor?

Ortalık girift.

Zifiri karanlık.

Arap saçına dönen terör olayları, insanı arzu etmediği bazı tehlikeli olaylara götürmüyor değil.

Bakınız, CHP solcu bir kuruluş.

Gerektiği yerde Atatürkçülük, Laikçilik, yani seküler bir tavırla yola çıkıyor, halkla ters düşüyor.

Hem de halkın alın terinden devlet bütçesine vermiş olduğu vergilerin sayesinde, o bütçeden nemalanıyor, maaşlarını alıyor, bütün sosyal haklarını alıyor.

Ama tam tersine bu millet ne diyorsa o millete rağmen, olayları tersyüz ediyor, millete rağmen milleti kışkırtıyor.

Hem de milletin, ülkenin, hükümetin üzerine karanlık güçleri kışkırtıyor.

Ülkeyi hangi amaçla nereye götürüyor?

Tabi ki belirsiz.

Bu solcu anlayış, ulusalcıların anlayışıdır.

Gâh ulusalcı oluyor, gâh Kemalist oluyor, gâh FETÖ’cü…

Kemal Kılıçdaroğlu, solcu bir lider.

Bakıyorsun Vatan Partisi’nin lideri Doğu Perinçek de solcu.

Hem de sosyalist…

Ne idüğü belirsiz bir solculukla yıllardan beri ülkeyi oldukça karıştırıyor.

Adeta bir fitne unsuru durumuna gelmiş birisi.

O büyük partinin yani ana muhalefet partisinin solcu lideri, yargının kararlarını beğenmiyor ve günlerdir yollara çıkmış halkı kışkırtıyor ve “Adalet istiyorum” diyor.

Öbür solcu lider, yani Doğu Perinçek ise..

O ne diyor;

“Son elli yıl içerisinde Yargı altın devrini yaşıyor…”

Ne yaman çelişki…

***

Star Gazetesinin yazarı Ahmet Taşgetiren’in 28 Haziran 2017 tarihli yazısında açık bir şekilde yazıyor.

Gerçekten Ahmet Taşgetiren’i tebrik ediyorum ve her zaman olduğu gibi takdir ediyorum.

Dobra dobra ve ülke gerçeklerini esirgemeyen bir yazardır.

İmanın gerçek gücüne dayanarak fikriyatını kaleme döken birdir…

Bu münasebetle bugünkü yazımızın bir bölümünü Sayın Taşgetiren’in 28 Haziran 2017 tarihli yazısına ayırarak size aktarmak istiyoruz.

Ki harfi harfine kendisine aittir.

* * *

Bakınız, Sayın Taşgetiren şöyle diyor;

“PERİNÇEK YARGIYI NİYE ÖPTÜ?” başlıklı yazısının devamı aynen şöyle;

Ekşi Sözlük'te şöyle yazılmış:

“Bir Doğu Perinçek beyanı. Bu adamın olayını çözdüğümüz gün hayatın anlamını da çözeceğiz.”

Doğu Perinçek'in o sözleri üzerine, her nasılsa hiçbir çevre tarafından yeterince üzerinde durulmayan sözleri üzerine yazılıyor bu ifade.

Ulusal Kanal'da gazeteci Rafet Ballı'nın sunduğu Çıkış Yolu programına katılıyor Perinçek, ve "Türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor" diyor.

“Düğün değil bayram değil” türünden bir şaşkınlık doğuyor.

Bir solcu lider “Adalet” diye yürüyor, bir solcu lider “Yargının altın devri”nden söz ediyor.

Perinçek şaşkınlığı izale etme babında bu defa Twitter hesabı üzerinden devam ediyor:

“1970’lerde Denizleri idam eden yargıdan, bugün 70 bin FETÖ ve PKK mensubunu tutuklayan yargıya geldik. Yargının altın devri değil de ne? 12 Eylül 1980’de 650 bin devrimciyi gözaltına alan ve tutuklayan yargıdan, bugün 70 bin FETÖ ve PKK mensubunu tutuklayan yargıya geldik. Dün binlerce Türk subayını ve Vatan Partisi yöneticilerini hapislere atan yargıdan, 70 bin FETÖ ve PKK mensubunu tutuklayan yargıya geldik. Perinçekleri ve Başbuğları tutuklayan yargıçlar ve savcılar, bugün Silivri’de yatıyor. Yargının altın devri değil de ne?”

***

“Altın devri” söylemini burada da bırakmıyor Perinçek, devam ediyor::

Darbe girişiminin ardından yargıdaki ‘FETÖ’ gerekçeli ihraçlara dikkat çeken Perinçek şunları yazıyor: “FETÖ bağlantılı 4 bini aşkın yargıç ve savcının görevine son verildi. Yargının altın devri değil de ne? Yargıtay ve Danıştay’dan toplam 300’ün üzerinde Yüksek Yargıç FETÖ bağlantıları nedeniyle temizlendi. Yargının altın devri değil de ne? Ergenekon dönemi iddianamelerine günümüz savcıları “Çöp Tenekesi” diyor. Yargının altın devri değil de ne? Dün FETÖ mensubu yargıçlar yargılıyordu, bugün Cumhuriyet yargıçları onları yargılıyor. Yargının altın devri değil de ne?”

Türkiye’nin terörle mücadelesini ‘varlık yokluk savaşı’ olarak niteleyen Vatan Partisi lideri şöyle devam ediyor: “Haksızlık yok mu, elbette var. Onları gidermek için biz de çaba sarf ediyoruz ancak Türkiye çok kritik bir mücadele veriyor. Bu süreçte yapılan haksızlıklar görmezden gelinebilir. Zaten cezaevindekilerin tamamı PKK’lı ya da FETÖ’cü. 70 bin kişi içerideyse haksızlığa uğrayan 700 kişi yoktur. Şu an yargı tarafsız ve ‘Ak Parti’nin yargısı’ tartışmaları yersiz. Hakimler ve savcılar cumhuriyetin hakimleri ve savcıları.”

***

Kanun hükmünde kararnamelerle işlerinden atılanların da ‘terör örgütü üyesi’ olduğunu öne süren Perinçek, akademisyenler için “Bir kısmı terör örgütünün üyesi, bir kısmı da yetersiz olduğu için işten atıldı” diyor.

Olabildiğince geniş verdim Perinçek'in farklı mecralarda yer alan sözlerini...

“Türk yargısı altın devrini yaşıyor.”

Bu hiç kuşkusuz anlamlı bir çıkış.

Perinçek bu sözleri, “Acaba devletten tasfiye edilenlerin yerine Perinçek'in adamları mı sızıyor? Tasfiye kararları, FETÖ adı altında bütün dindar kadroların devletten tasfiyesi boyutunda ve Perinçek'in kripto adamları eliyle mi yapılıyor?” sorularının ortada dolaştığı bir zamanda söylüyor.

Bizim camia, aslında Perinçek'in tavırlarına duyarlıdır, daha çok da tepkilidir, çünkü Perinçek'in sürdürdüğü bir ideolojik mücadele vardır, ama bu sözlerini nedense görmedik. Neden acaba?

“Türk yargısı”na “Altın devir” ödülü veren Perinçek'in son hamlesi şu; Aydınlık'tan okuyalım:

“Vatan Partisi MEB düzenlemesine karşı harekete geçti: Zorunlu mescid yargı yolunda. Vatan Partisi düzenlemenin iptali için Danıştay ve AYM'ye başvuracak.”

Anlaşılan Perinçek'e göre Milli Eğitim altın devrini yaşamıyor.

Bence Perinçek'in “altın devri yaldızlaması”nın altındaki malzemenin karatını doğru ölçmekte yarar var.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bakınız, Türkiye nereden nereye geliyor ve fitne unsurları bakın nasıl Türkiye’yi karıştırıyor?

Bir lider, hem de solcu lider.

Hem de Anamuhalafet lideri.

“Adalet istiyorum” diyerek yürüyor.

Öbür solcu lider, yani Vatan Partisi lideri Okları nasıl devletin ve milletin ciğerine saplama görüntüsü ortadadır.

Buna gülelim mi ağlayalım mı bilemiyoruz?

Yorum siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.