28 ŞUBAT’TA JİTEMİN JAKOBENLİĞİ!? (3)
Eklenme: 4/27/2012 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Malumunuz üzre;

Önceki gün meşhur 28 Şubatın istihbarat ve fişleme birimlerine yeni bir gözaltı oldu.

Bu ilahi kader tecellisi olmalıdır.

Ki her zaman Başbakanımızın vurguladığı cümle;

Men Dakka dukka...

İşte bu sloganının gerçek mahiyeti ortaya çıktı.

Yani kim kimin kapısını tıklarsa bir gün onun da kapısı tıklanır..

Sözün kısası, ifadenin mana değeri bu.

Sayın Başbakanın kullandığı;

Men Dakka dukka sloganı evvelki gün akşam brifingli generallerin başlarına geldiği gibi..

O dönemin Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanlığındaki fişleme birimlerinin başına geldi.

Yani yeni bir gözaltı

Düşünün, 15 yıl önce TSK bünyesinde oluşturulan 28 Şubatın temel hedefi ve ana stratejisi yüce İslam dininin varlığıydı.

Bu yüce İslam dinine inanan insanların, ama hangi platformda olursa olsun, ekonomisinden tut ahlaki değerlerine kadar, gelenek ve göreneklerine kadar, her şeyine ama her şeyine el atılmıştı.

Onlar için;

Mühim olan bu yüce İslam dinini, bu ülke insanının beyninden, kalbinden, ruhi derinliklerinden silip atmaktı.

Hainane düşünceleri gerçekten çok dehşet verici bir amaç taşıyordu.

Herkes kuru iftiralara maruz kalıyordu.

Özellikle Doğu ve Güneydoğuda bulunan insanlar "ya PKKlı, ya Hizbullahçı, ya Nurcu, ya Süleymancı veya da Kürtçü" gibi kirli iftiralara maruz kalıyordu, ama herkes.

çiğköfte yapan insanlar dahi eğer namaz kılıyorsa, yeşil sermaye diye hemen gammazlanıyordu.

* * *

Evet, düşünün 28 Şubat 1997den 2000li yıllara kadar Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde oluşan istihbarat birimi ve bu birim tüm askeri birliklere kadar uzanıyordu.

Özellikle en aktif çalışma hareketi Jandarma Genel Komutanlığındaydı.

Bu Genel Komutanlığa bağlı JİTEM örgütünün varlığı söz konusuydu.

Yani Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadeleydi.

Aka kara, karaya ak dediği zaman her şey bitiyordu.

Andıç, fişleme, Batı çalışma Grubu ile bu yörede de Doğu çalışma Grubunun kolları birbirine bağlıydı ve hedef aynıydı.

***

Bakınız, şu tarihi gerçeği dikkatinize sunmak istiyorum.

Hakkımızda yapılan fişleme!

Doğu çalışma Grubu tarafından Jandarma Genel Komutanlığı sözde istihbaratıyla fişlenen ailemiz dönemin DGM Başsavcısı Nihat çakar tarafından gözaltına alındı.

İki tane gencimiz Bingöl ili ile Diyarbakır arasında bulunan askeri bölgeden geçerken uğradıkları suikast sonucunda vefat ettiler.

Bu zulmü ve ihaneti bize yapanlar tam 12 yıl sonra aynı gecede o yalan ve iftiradan ibaret teşkil eden fişleme ve andıçların sahipleri, yaptıkları mezalimden dolayı önceki gün aynı saatlerde gözaltına alındılar.

İlahi kader tecellisi olmalıdır ki, işte yukarıda anlattığım gibi bunlar Men Dakka dukkayı hak ettiler.

Allah-ü tealla'nın 99 isminden biri olan El-Müntakim yani intikam sahibi olan yüce Allahın o geniş manalı isminin tokadıyla o istihbarat cuntası birimine bağlı 13 asker daha gözaltına alındı, 6sı muvazzaf, 7si de emekli.

Ve bunların başını da çeken dönemin Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma Başkanı Fevzi Türkeri..

Ki onun için BçG bünyesindeki Kriz Masası Kurulunu yönettiği iddia ediliyor.

Söz konusu birim, Psikolojik Harekt Dairesinde yürütülecek faaliyetlerden sorumluydu.

Üç numaraydı.

28 Şubat sürecinde aynı zamanda yargı ve medya mensuplarına brifing veren isim olarak tanınıyor.

Türkeri, 10 Haziran 1997 tarihinde 400 hkim ve savcıya verdiği brifingde Refah Yol hükümetinin laik cumhuriyete tehdit olduğunu iddia etmişti.

* * *

Evet, bu hain anlayışların emir ve komuta zinciri dahilindeki olanların ekseriyeti İslam dinine irtica diyorlardı.

O Nebi-i Zişan olan Hz. Muhammede (S.A.V) dahi "dil uzatma" cesaretini göstererek; "çöl bedevisi" diyorlardı.

Bu bölgede muhafazakr davasının savunucusu olarak bizi görüyorlardı ve kin besliyorlardı.

Brifingci Nihat çakar, bizi sorgulamak üzere 50den fazla dava açtı.

Ve nihayet oğlum Mehmet Emin Altındağa ailenize artık karışmıyoruz demesi üzerine o dönemin parasıyla 7 milyar lira civarında para almıştı ve o parayla bir Ford Mondeo araba satın almıştı.

Zenginleşme hevesi peşinde olan bu zat, Diyarbakır Söz Gazete ailesini ve Altındağ ailesini hedef seçmişti bu bölgede.

Bizi suçsuz görüp beraat eden mahkeme heyetini dahi suçlamıştı.

Bunun canlı şahidi Diyarbakır 4 Nolu DGM Başkanı Sayın Hkim Ali çağanın tespitleriyle bunu duyduk.

Bu kirli andıçlama fişlemesiyle bize suçlama getirmek isteyen Nihat çakarın marifetleri, hiçbir araştırmaya tabi tutulmadan, delil toplama araştırması yapmadan böylelikle devleti ve hukuku kötü yolda kullandı.

Sözde ERNK mührünü taşıyan bu karalama fişlemesinin oluşma sebebi emekli Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu'ydu.

Ki o değişik tarihlerde komutanlara yazdığı iğrenç iftiradan oluşan mektuplar fişlemelere "sebeb" oldu.

***

Buyrun bu karalama fişlemelerin küpürlerini sizlere sunuyorum.

Bu ibretlik levhalar;

Adalet Bakanlığına bağlı yeni Hkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna arz olunur, der ve saygılarımla yazımıza son veriyorum.

Ancak bunu da demeden geçmek istemiyorum.

Her nedense 12 yıldır bu Adalet camiası nezdinde çok muteber bir savcı olması hasebiyle (!) Nihat çakar hala da 12 seneden beri Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği görevini yürütmektedir.

En derin saygılarımla.

Hayırlı Cumalar.