29 MAYIS KONSTANTİNİYYE’NİN FETHİ!? (II)
Eklenme: 5/31/2022 12:00:00 AM

Sevgili okurlar..

Söze dünden devamla nerde kalmıştık diyerek başlıyoruz.. Ki yazı başlığımız yerini koruyor

Konstantiniyye

Yani İstanbul..

Nam-ı diğer, İslambul..

Açılımı ise; İslamın bol olduğu yer

Haçlı emperyalizmin, Doğu Roma İmparatorluğunun yıllar yılı işgali altında olan Konstantiniyyeyi, Osmanlı evlatlarından 21 yaşındaki, Fatih Sultan Mehmet Han fetih ediyor

Bizans İmparatorluğunu mağlup ediyor

Ve İslam bayrağını Konstantiniyyenin surlarında dalgalandırıyor

O bayrak ki, al kırmızı rengini şühedaların kanından, ay yıldızını da, kana yansıyan gökyüzünden alıyor

İ-ila-yı kelimetullah uğruna İslam ordusunun kahraman erleri fütuhatı gerçekleştiriyor.

Ki bu fütuhat yeryüzüne yayıldı

İslamın Allah Ekber nidaları Avrupanın ortalarına kadar yankılandı

Adriyatik Denizinden çin Seddine kadar

O yükselen nida-i ilahi, insanlığa bir kurtuluş çaresi ve reçetesi oldu

Yeryüzünde yepyeni bir çağ açtı

Sahabe-i kiram da 639 yılında Bizans İmparatorluğunun elinden Diyarbakırı aldı

Surlarını zorlayarak, içeri girdi

Ve bu fetihle, İslam bayrağını surların üzerine dikti

Diyarbakırın fethi, İslamın Anadoluya yayılmasında ilk pencere oldu..

Allah Ekber nidalarıyla İslam Anadoluya, Azerbaycana, Kafkasyaya kadar yerleşip, genişledi, büyüdü

Bu fetihten 814 yıl sonra da Konstantiniyye fethedildi..

Bugün, İstanbulun 569. yılının fütuhatını milletçe kutluyoruz.

İnanan bir toplum olarak, ruhi ve kalbi derinliklerde bu fetihleri, bayraklaştırarak anıyoruz.

Bunu inanan 84 milyon insan her ne kadar yapıyorsa da ne var ki, heyhat demekle yetiniyoruz.

Neden mi?

Zira o fetih ruhu, o i-ila-yı kelimetullahın gerçek anlamı, başta Türkiye dhil olmak üzere İslam dünyasındaki varlığı, ne hazindir ki söz konusu değil

Fiilen yaşanmıyor..

Terk-i diyar edilmiş bir haleti ruhiyenin içerisinde; batıla ve batıya odaklanıp gidiliyor

İşte, Haremeyn-i Şerifeyni bünyesinde barındıran Suudi Arabistan..

O devletçikte İslamın zerre-i miskal fütuhatı yaşanmıyor

Bize göre yeniden bu milletin İslam fütuhatına ihtiyacı var.

Fiili silahla değil.

Nasıl ki haçlı emperyalizmle, Siyonist emperyalizmi I. ve II. Dünya savaşından sonra silahlı çatışmaya son verdiler.

Onunla başaramayacaklarını anlayınca da sinsice fikri ve ideolojik olarak eğitim şekline soktular.

Beyinlere ve kalplere küfür sistemlerini enjekte edebildiler.

İslam dünyasının gençliği bugün hangi silahlı savaşa girebilecek acaba?

Doğrusu merak ediyoruz.

Zira İslam anlayışının varlığı akide olarak pek öngörmediği için kimse sahip çıkmıyor.

Sekülar kirli siyaset, imanlı beyinlere set çekmişlerdir.

Batıl anlayışlarla asimile etmiştir

Gençliğin gerçekleri görme basireti kapatılmış durumda.

Bugünkü insanlarımız büyük bir heyecanla o fütuhatları anarken, fiiliyatta o hareketlilik yaşanılmıyor

Kimse kusura bakmasın.

Hani o Kürtler ki kahraman ecdatlarından olan Selahaddin-i Eyyubi nerede, onun bugünkü torunları olan Kürtler nerede?

Hani o 1071de Roma İmparatorluğunu mağlup edip Anadoluya İslamı sokan Alparslanlar nerede?..

Onun bugünkü torun ve ahfatları durumunda olan Türkler nerede?

Hani o aba ecdadı durumunda olan 21 yaşında Konstantiniyyeyi fetheden o Fatihler nerede?

Doğuda Rafızi ve Şia akidesine sahip olan Safevi devletinin Şahismailini mağlup eden ve tekrar dönüp Avrupaya at koşturan Yavuzların ruhu nerede?

Bugünkü kahraman mücahit ecdadın evlatları durumunda olan bu memleketin evlatları nereden koşuyor?

Neden bahsediyoruz, biz de bilmiyoruz?

Yüz, yüz elli yıllık siyaset, beyinleri kirletmiş, ruhları bulandırmıştır.

Büyük uğursuzluklar, ekonomiksel sıkıntılar yaratmıştır.

İnanan bir ümmetin arasına tefrika, bölücülük fitnesini sokmuştur

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Dertler çok ağır, yaralar çok derin.

Ama ne yapacaksın?

Dönelim özeleştirimizi kendimize yapalım.

Ve diyelim ki;

Ey Türkler!

Ey Kürtler!

Ey Araplar!

Ey Acemler!

Neredesiniz, ne yapıyorsunuz?

Gerçekten İslamiyeti kabul ediyor muyuz, etmiyor muyuz?

Ediyorsak, bu küfür bataklığına saplanmış halimizi neyle izah edebiliriz?!

Eğer inanıyorsak, o zaman şu kirli siyasetin bataklığıyla mücadele etmeliyiz

Fikrimizle, düşüncelerimizle, malımızla, kalemimizle mücadele edelim.

Bu kirli bataklıktan kendimizi kurtaralım.

Bakınız, Yeni Şafak Gazetesinin deneyimli kalem sahibi sevgili dostumuz Yusuf Kaplan dünkü yazısında ne diyor?

Türkiyenin özellikle sekülar aydınlarının fetihle işgali karıştırdıklarını biliyorum. Fetihle işgali karıştıran Müslüman bir toplumun aydınının zihni işgal altındadır, iğdiş edilmiştir, diyorum.

Bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Bu ülke Batılı emperyalistler tarafından fiilen işgal edilemedi ama zihnen işgal edildi. Bu ülkenin sözüm ona aydınları celldına şık edildi.

Ne yazık ki o işgaliyet devam etmektedir.

***

Sevgili okurlar.

Bu söz gerçek bir sözdür.

Biz de doğruya doğru diyoruz.

Mevcut halimiz, bu söylediklerimizi tamamıyla onaylıyor.

Dünkü sohbetimizde ifade ettiğim cümleyi tekrardan aktarmak istiyorum

çünkü, tarihimizi, kültürümüzü, inancımızı, örf det, gelenek ve göreneklerimizi, sermayemizi, ekonomimizi, şeref ve haysiyetimizi, ahlakımızı bir çırpıda yitirmiş durumdayız. Bunun temel dayanak noktası da mevcut sekülar Kemalizm anlayışıdır.

Böyle olunca da ülke güdümlü bir siyasetle yönetilmiş durumda.

Bunun içindir ki Üstad Bediüzzaman diyor ki;

EUZU BİLLAHİ MİNEŞŞEYTANİ VESSİYASE

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video