ADALETİ ADAVETE DÖNÜŞTÜRMEMEK GEREK
Eklenme: 3/29/2010 12:00:00 AM

Evet, sevgili dostlar. Bugünkü sohbetimizi merhum Mehmet Akif Ersoyun toplumda fesat ve bozgunculuk çıkaranlar hakkında El-Bakara suresinin 11 ve 12. ayetinin yüce mealinden esinlenerek bestelediği birkaç mısrasını sizinle paylaşmak istiyorum. Bu her iki yüce ayetlerin meali şöyledir: "Onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde biz ıslahattan (güzel şeyler yapmaktan) başka bir şey yapmıyoruz derler, uyan iyi bil ki onlar var ya asıl müfsit bozguncuların ta kendileridir; lakin farkında değiller" Çünkü idrak edebilme kabiliyetine haiz değiller de ondan.   Yani şuursuz insanlar. Yani şuurlu bir beyinden yoksun kimseler Evet, sevgili dostlar. Akif bu Ayet-i Kerimeye binaen yaşadığı Osmanlının son dönemlerindeki tespitlerini dile getirmek istemiştir. Ama o tespitler o günün anlamını nasıl anlatıyorsa inanın günümüzde yaşanmakta olan bozgunculuk, fesat ve nifak tohumları o günlerden daha kat be kattır. Bu nedenle daha konuya girmeden evvel siz değerli okurlarımızla paylaşmak üzere başta Türkiye olmak üzere tüm İslam dünyasına Üstat Bediüzzamanın deyişiyle seslenerek diyoruz ki; "Uyan ey lem-i İslam, Kurana sarıl İslamiyete maddi ve manevi bütün varlığınla müteveccih ol, yönel ve ey Kurana 1000 yıllık tarihinin şehadetiyle hizmet eden ve İslamiyet nurunun yeryüzünde naşiri bulunan yüksek ecdadın evladı ve torunları Kurana yönel ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mucize-i manevisi olan Nur Risalelerini okumaya ve mütaala etmeye çalış. Lisanın Kuran ayetlerini âleme duyururken hal ve tavır ve ahlakın da onun manasını neşretsin. Lisanı halin ile Kuranı oku o zaman sen dünyanın efendisi âlemin reisi ve insaniyetin vasite-i saadeti olursun. Ey asırlardan beri Kuranın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem mevkii muallâyı (en yüksek makamı) ihraz etmiş olan ecdadın evladı ve torunları, uyanınız lemi İslamın fecri saadetinde gaflette bulunmak katiyen akıl karı değildir. 500 senedir yattığınız yeter artık Kuranın sabahında uyanınız yoksa Kuran-ı Kerimin güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir." Bakınız sevgili okurlar. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Türkiyede olup bitenleri görmekteyiz. Deyim yerindeyse bu milletin ve bu ülkenin varlığına ve bütünlüğüne yönelik adeta çaprazına ateş edilmek isteniyor. Öylesine gizliden gizliye ülke varlığına yönelik tahripler ve bozgunculuk yapılıyor ki akıllara durgunluk veriyor. Yıllardır dost görünüp düşman muamelesini yapan ve ülke bütünlüğüne karşı hain planlar tezgâhlayan bozguncu fesat unsurları gün gittikçe çoğalmaktadır. Hem de devletin önemli bazı kurumlarının bünyesinde oluşa gelmişlerdir. Sözde kurtarıcı olarak kendini tanıtan Türkiye kamuoyuna lanse etmeye çalışan onca acubelerle artık devlet bile başa çıkamamaktadır. Milli irade bile cılız kalmakta. Kimin eli kimin cebinde olduğu belli değil. Sahneye konulan karanlık senaryoların senaristleri maalesef varlığımızı ve coğrafya bütünlüğünü tehlikeye sokmuş durumda, tabiri caizse uçurumun kenarına getirmeyi başarmışlardır. Her ne kadar milli iradeyi elinde tutan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı bir şeyler yapmaya çalışmak istiyorlar ise de ne çare ki çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Önlerine büyük engeller konuluyor ve duraklamalarına neden oluyorlar. "Keşke bu iş daha önceden olsaydı" diye bugün herkes hayıflanmak zorunda kalıyor. İşte bu kimliksiz maceraperest besleme unsurları bugün çağdışı olan bir Anayasanın değişimine engel teşkil etmektedirler. Oysaki gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri olsun, gerek dünya ve Türkiye kamuoyu olsun büyük bir ekseriyetle bu anayasayı değiştirmekten yanadırlar. Devletin bu ülkenin muasır medeniyet seviyesine ulaşabilmesi için mutlaka Türkiyenin demokratikleşmeye, büyük değişimlere doğru gitmesi gerekir. Genel kanı budur. Zaman gazetesinin dünkü 1. sayfasında şöyle bir haber vardı.

"16 HUKUK DERNEĞİ SİVİL ANAYASA İSTEDİ" Haber devamla şöyle diyor. "İstanbul Barosuna kayıtlı Avukatların oluşturduğu Hukuk Dernekleri Platformu Anayasa Değişiklik Paketine destek verdi. Dün düzenlemeleri değerlendirmek üzere toplanan 16 Hukuk Derneği değişiklik paketinde eksik bulundukları ve eklemek istedikleri önerileri kamuoyuna açıkladı. Platform adına konuşan Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, taslağı mini Anayasa olarak nitelendirdi. Düzenlemeleri 82 Anayasasının değişmesine yönelik bir adım olarak gördüklerini vurgulayan Çalışır, geçmişi darbe ve muhtıralarla dolu bir toplumun böyle bir eşiği yakalamasının umut verici olduğunu kaydetti." Haberdeki anlatılan olay gerçekten Türkiyenin bir nabız yoklamasıdır. Hani diyorlar ya, "ya herro ya merro" bu iktidar için ve milli irade için bir ölüm kalım mücadelesidir, olmazsa olmazıdır. Türkiye eğer bu anayasanın değişime yönelik radikal bir biçimde tedbir almazsa bir daha ebed müddet böylesine bir şansı yakalayamaz. Zira "Görünen köy kılavuz istemez" misali her şey bütün çıplaklığıyla orta yerde, kim haindir kim maindir artık her şey bilinmektedir. Zaten kendilerini ele vermekten başka kurtuluşları da yoktur. Evet, Türkiye artık adaleti istiyor adaveti değil. Beklenen adalette 82 Anayasasının bünyesinde bulunan ihtilalcilerin bozguncuların, darbecilerin adaleti değil, gerçek manada insanın temel hak ve özgürlüğüne sahip çıkan AİHM sözleşmesi gereği paralelinde bu hukuk dışılığa artık son verilmelidir. Onun için bu nedendir ki merhum Akif "La tufsidu fil ardi" Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın meali paralelinde şöyle yola çıkmıştır. İnanın ki şiir olarak ifade ettiği mısraların anlamı çok kapsamlıdır. Bakınız ne diyor merhum Akif? "Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti Şimdi imiş zan eder mutlak şu müthiş ayeti Ey vatansız derbederler ey deni kundakçılar Milletin az çok duran bir dini bir namusu var Şimdi nevbet onların yansın da onlar öylemi Tarumar olsun bütün bir Müslümanlık âlemi Ey hayâ namında bir hissin vücudundan bile pek haberdar olmayan Yüzsüz hayâsız bak hele arkasından taklak ettin en deni bir şöhretin Düştü takken çıktı cascavlak o kel mahiyetin Bir külah kapmaksa şayet bunca hırsın gayesi Hem bütün dünyayı ifade eyle hem müslih görün    Kendi ırzından cömert olmaksa mutadın eğer" Evet, sevgili okurlar. Akif burda Türkiyenin coğrafyası ve ülke bütünlüğü üzerine oynanmak istenen senaryoların ucuz kahramanlarının portresini çiziyor. Demek istiyor ki, ey biçare kimliksiz insan sen namusundan cömertlik yapıyorsan bari milletin namusuyla oynama. Sen Türkiye toplumunun iffet ve namus timsali olan örtüyü ve kadının iffet ve namusunu istemiyorsan açık ve net olarak kimliğini ortaya koy, kendi ırzın ve namusunla oyna milletle değil. Bu millet ihtilalcilerin darbecilerin mafya türü gladyonun istek ve arzularına hiçbir zaman evet dememiştir ve bundan sonra da demez. Bir güruh müptezel kimliksizlerin bazı yanlış mezhep sapmaları gölgesinde devlet kurumları arasında yargı gibi seçkin kurumun gölgesinde kalkıp 82 darbeci dayatmacıların Anayasasıyla yönetmek istemelerinin sebebi fi tarihin hak etmedikleri makama gelip yerleşmesinin koparılmasını elbette ki istemezler. Onun için 12 Eylül darbesinin Anayasası onları adeta koruma ablukasına almıştır. Ebed müddet kendilerinin orda kalması gerektiğini sanıyorlar. Hayır hayır hiç de heveslenmesinler. Artık miad dolmuştur. Onlara hiçbir zaman bu millet fırsat tanımaz. En derin saygılarımla.