ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİYLE GELEN YENİLİKLER NE OLABİLİR?
Eklenme: 4/19/2017 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Önceki gün Sayın Cumhurbaşkanının Beştepe’de millete karşı her zaman olduğu gibi çok güzel ve ümitlerle dolu bir konuşma yaptı.

“Sizin sözünüzün üzerinde söz, Kararınızın üzerinde karar yoktur” diyen bir Cumhurbaşkanı…

Sayın Erdoğan bu beyanıyla özellikle yakın tarihimiz boyunca bu halkın “Cumhuriyet, Demokrasi, Hukukun üstünlüğü, Milli irade” gibi kavramlarla aldatılmış, yanıltılmış, sömürülmüş bir toplum haline getirildiği gerçeğine dikkat çekmektedir..

Pek tabi ki, portreyi çiziyor ve bu hakikatleri de halkıyla paylaşmaktan da çekinmiyor.

Her zaman olduğu gibi bu son Anayasa Değişikliğiyle ilgili de halkın isabetli vermiş olduğu karara dayanarak, yola çıkmaktadır.

Milletin paralelinde, yürümektedir…

Yıllardan beri “Demokrasi, Hukukun üstünlüğü” adı altında yönetilmiş bir toplum, ama hiçbir isabetli yönetimle tanışmamış bir halkın duasını kazanan bir Cumhurbaşkanı artık…

Halkın karşısındadır, halka söz veriyor, ümitler dağıtıyor ve “Daha neler olacak?” diyor.

Öyle ümit ediyoruz ki onun söylediği “Daha neler olacak?” ifadesinin altında, Türkiye’nin geleceğine yönelik büyük bir berraklıkla yeni aydınlık pencereler açılacaktır.

İnandığımız yüce İslam dininin meşalesiyle yola çıkan Cumhurbaşkanı, yepyeni bir Türkiye’yi halkına vaad ediyor..

Ve inşa edecektir…

Hem de dosta düşmana ibret olsun diye…

Şimdiye kadar ihmal edilmiş, halktan saklanmış milli değerler çerçevesinde yeniden tarihin, inancın ve kültürün gerçek yüzünü halka götürecek ve halkını 7’den 70’ine kadar o yüce değerlerle tanıştıracak ve donatacak ümidindeyiz.

Şimdiye kadar tabulaştırılmış batıl mefhumlar, putlaştırılmış sistemin tağuti zorbalıklarını kökten sildirebilecek bir imanla, bir izanla sil baştan yeni bir Türkiye inşa edeceği inancındayız.

Yani Fatih’lerin, Yavuz’ların, Ulu Hakan Abdülhamit’lerin taşıdığı misyonların gölgesinde yepyeni bir Türkiye’yi oluşturacak?

Nasıl Türkiye’ye bir lider olma şansını kazanmışsa, tüm İslam dünyasının ve Ortadoğu’nun da manen ve hükmen bir lideri durumunda olduğunu ispatlayacaktır.

Zira yüce Allah’ın kaza ve kaderine inandığı gibi, çok büyük bir iman gücüyle mücadele etmektedir…

Bugüne kadar halkın hak etmediği yanlış uygulama zincirlerini kırarak, halkı batıl ve tağuti sistemin mezaliminden, hegemonyasından kurtarıp, imanla İslam şuurunun adaletini getirecektir.

Nasıl ki Başbakanlığı zamanında BM toplantısında “Dünya beşten büyüktür” sloganıyla dünyaya meydan okuduysa..

Ki Yüce Allah da onun yolunu açmıştır…

Bugün de dünyayı elinde kukla gibi kullanmak isteyen o beş ejderhanın karşısına yeni bir Osmanlı medeniyetiyle "dik" duracaktır…

İşte bu kudretli iman gücüyle, Türkiye'yi dünyaya tanıştıracak ümidindeyiz.

Bize göre yapılacak çok şey var.

Ama bunların en çarpıcısı ve her şeyin başında gelen tarihi bir gerçek vardır ki o da Ayasofya’nın Cami’ye çevrilmesi olacaktır…

Bir Cuma günü tüm Türkiye’nin oraya davet edilerek, milletce Cuma Namazını kıldırma yeniliğini ümit ediyoruz ki, dünya kamuoyu karşısında gerçekleştirecektir.

Zira gençliğinden bugüne kadar takip ettiği üstün siyasi misyon, inandığı ve kucakladığı bir davadır ve o dava da Osmanlının 624 senelik hükümranlığını sürdüren bir İslam medeniyeti davasıdır.

Bu millet, gerçekten İslam’a susamış durumda.

İslam’ın gerek fıkhi meseleleri olsun, gerek ilmihal meseleleri olsun, gerek Hadis ve Ayetlerin yüce muhtevası olsun ve gerek helal-haramı birbirinden ayırt etme hususu olsun, insanların temel inanç özgürlüğü olsun, İslam kardeşliği olsun ve devletin temelindeki en önemli olan eşitlikler olsun, hepsini birer kazanım olarak halka verecektir…

Ve halk, bu misyonla yola çıkacak, devletine güvenecek…

Yeni bir Türkiye halkı olunacak.

* * *

Halkı Allah yolundan saptırıp, tarih boyunca Kur’anını ellinden alan, körpe damağlı nesli Kur’an öğreniminden uzaklaştıran, hıyanet sisteminin de devri artık kapanacaktır.

Yepyeni bir iman, İslam ve Kur’an gerçeğini beynine ve kalbine yerleştirebilecek bir nesil ortaya çıkacaktır.

Bu itibarla Erdoğan, 2002’de kurduğu AK Parti liderliğinden, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanıncaya kadar ve bundan sonra da devlet başkanı sıfatıyla halkın karşısına çıkmaktadır.

Halkın ona vermiş olduğu desteği hiçbir zaman hafife almaz düşüncesindeyiz.

Şimdiye kadar gelen giden bazı siyasi partilerin, özellikle muhafazakâr geçinen siyasi partilerin liderleri gibi hareket etmez.

Gerçek kimliğini göstermekle şöyle diyor;

“Ben halkın hâkimi değilim, halkın hadimiyim (hizmetkârıyım) ve halkımın milli iradesi paralelinde hizmetinde 24 saat ayaktayım..” İşte böyle düşünen Cumhurbaşkanımıza da dua ediyoruz ve o'nu bağrımıza basıyoruz.

Seksen milyon insan da artık onu kucaklayıp koruma altına almış durumdadır.

Yüce Allah da “Ey Erdoğan kulum, yürü ben senin arkandayım” diyor.

Keza birçok İslam büyüklerinin de duasını almıştır.

Mağdur ve biçare insanların da duasını almaktadır.

Evet, o mağdur, biçare ve mustazaf insanların duası birer zırh-i ilahidir.

O zırh, Erdoğan’ın etrafında var olduğu müddetçe, Erdoğan’a zeval gelmez diye düşünüyoruz.

Ve her zaman bu sütunlarda sizinle paylaşmak istediğimiz bir gerçek var.

O da Gavs-ı Geylani’nin duasıdır.

Gavs-ı Geylani diyor ki;

“Fe inneke mahrusun bi aynil inayeti”

“Sen Allah’ın inayet gözü altında korunmaktasın”

Allah seni korur ve batıl anlayışların şerrinden de seni muhafaza eder diye dua etmekten başka bir diyeceğimiz yoktur.

En derin saygı ve sevgilerimle.