AYASOFYA’DA SABAH EZANI!
Eklenme: 7/4/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Yıllardan beri ülkede var olan yanlış ve batıl düzen yüzünden inim inim inleyen halk, her alanda düzenin baskılarına rağmen yine de ayaktadır.

Dipdiridir…

Tarihini, geleneğini ve göreneğini yaşıyor.

Nerdeyse yüz yıldan beri din ve inanç hürriyeti elinden alınıp, batı emperyalizminin direktif ve kumandası altında yanlış uygulamalara tabi tutulan bu ülke insanı hala da geçmişini unutmamıştır…

Unutmuyor ve unutmayacaktır.

Eğer bu ülkede yıllardan beri terör odaklarının varlığı söz konuysa ki öyledir.

Kesinlikle bilaperva diyoruz ki bu oluşan bakteriyel unsurların kaynağı ülkedeki mevcut olan küfür ve inançsızlık bataklığıdır…

Buradan üremektedir.

Yıllardan beri inanan bir ümmetin beyinine ve körpe damağlı gençliğine milli eğitim sisteminin yanlış politikalarıyla enjekte edilen "batıl anlayış" neticesinde bu ülke artık pusulasını şaşırmış durumda.

Kozmopolit bir insan potansiyeliyle karşı karşıya kalan bu millet, yine de kendi benliğini hala da yitirmemiştir, tarihini unutmamıştır.

Mübarek Ramazan ayında, ülkenin en ücra köşesine kadar camiler teravih namazlarıyla, gece ibadetleriyle dolup taşmıştır.

Terörün karanlık tehditlerine rağmen, saldırılarına rağmen, bu millet aldırmamıştır, eyvallah dememiştir, hedefinden sapmamıştır.

Buna rağmen, ne yazık ki sistemi döndüren rejimin paslı çarkı artık zigzag yapmaktadır, yorulmuştur, paslanmıştır, bu millete bir hayır getirmiyor.

Terör odakları bu halkın, bu ülkenin, yakasından elini çekmiyor.

***

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ne kadar çaba gösteriyorsa da yüksek inanç gerçeğine rağmen, bir türlü terörün "kaosundan" ülkeyi kurtaramıyor.

Nerdeyse her hafta başı veya ortası illa ki bir yerlerde terörün canlı bombaları intihar saldırılarını gerçekleştiriyor.

Ama devlet ne yazık ki bununla mücadele yapmakta aciz düşüyor, milli güvenliğin sesi cılız çıkıyor.

Ne kadar asker, polis çaba gösteriyorsa da dağ, tepe, orman demeden operasyonlar yapıyorlarsa da bir türlü terörü imkânsızlaştıramıyor.

Neden mi?

Zira öyle inanıyoruz ki terörün arka bahçesi yine mevcut rejimdir, sistemdir, muhalefettir ve AK Parti iktidarı dahil olmak üzere gelen giden iktidarların bünyesindeki iki yüzlü, bukalemun tipli, değişik politikacıların varlığındandır.

Gâh o yana gâh bu yana..

Akşam parti saflarında yer alıyor, gece yarısı da terör odaklarıyla işbirliği içindedirler.

Tüm bunlara rağmen, Cumhurbaşkanı olsun, Başbakan olsun…

Halkına karşı, ülkesine karşı iyi niyet besliyor, var gücüyle terörle mücadele etmek isteniyor ise de ne yazık ki İçişleri Bakanlığı camiası ile Milli İstihbarat ve diğer bazı devletin istihbarı birimleri tam manasıyla büyük hareketlilik gösteremiyorlar.

Gösterseler dahi devletin dönen yanlış çarkı bunları da bir yere kadar götürebiliyor.

Gerisi meçhule doğru giden bir çaba, sonuçsuz kalmaktan kendini kurtaramıyor.

Bu halk yine iktidarın ve Cumhurbaşkanının iyi niyetine güveniyor, dimdik ayakta ve desteğini de esirgemiyor.

Zira böyle bir iktidarın çalışması ve Cumhurbaşkanının yüksek çabalarıyla Ayasofyanın 85 yıldan beri kendi kapılarına takılan küfür ve emperyalizmin kelepçerleri manen önceki gün kırıldı…

Kadir Gecesinin sabahında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in kontrolünde, Ezan-ı Muhammedi okundu.

Ve nihayetinde sabah ezanında “Es-Salatû ğeyrun minen nevm” güzel haykırışı Ayasofya Camisinin minarelerinden yükseldi.

Nihayet bu sesin yükselişini gördük.

Mutluyuz.

Kutlu olsun, mübarek olsun diyoruz.

Bunu da kesin olarak bilmeliyiz ki ülkemiz için, insanlarımız için, tüm ümmet için yeni bir paroladır, yeni bir takaddundur (ilerlemedir), yükseliştir, milletin inanç sesidir ve İslam’ın gür sedasıdır.

Artık ümit varız ki, bunun arkası gelecektir..

Küfrün, inadın, terörün, riyakarlığın, ekilen nifak tohumlarının artık devrine paydos deniliyor…

İslam’ın teru taze, nurlu yüzünü göreceğiz…

***

Ama bu da yetmiyor.

Mühim olan 1923’te Lozan Muahedesinde atılan kirli küfür ve nifak tohumunun kurutulmasıdır…

Zamanı gelmiştir ve geçmiştir bile.

Cumhuriyet dönemindeki Demokrasi adını kullanarak kendini ikmal eden Kemalizm’in, Laisizm’in, Seküler düzenlerin artık sonu gelmiştir…

Getirilmelidir de..

Yepyeni teru taze bir anayasa.

Ve kanunlar silsilesinin zincirleme yenilenmesine doğru yola çıkılması gerekir.

Bu da milletin iradesine bağlı olduğu gibi milli iradeyi elinde tutan iktidarın da başlıca görevlerinden ve atacağı tarihi adımlardan birisidir.

Hatta olmazsa olmazıdır.

Yoksa terör ateşi bacayı sarmış, bina yanıyor, binanın içinde mal var, servet var, ırz var.

Bu bacayı yangına teslim etmemek için, devletin gücünü kullanarak milli irade paralelinde hareketle yola çıkılarak, "yangın" söndürülmelidir.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Güneydoğu Anadolu’da bizim çok yakından tanıdığımız aileler, kabile ve aşiretler var.

Bundan 30-40 sene evvel evlerinde, köylerinde birer medrese, cami, cemaatler variken.…

Aynı o köyler, o kabileler, o aileler ne yazık ki ehliyetsiz feodal yapının eline geçmiş ve o feodal yapı devletin bazı imkânlarını kullanarak PKK’ya yönelik, sempatizanca çalışmaktadır.

Dahasını söyleyeyim.

Jiyan TV gibi kirli bir ekran.

24 saat devletin varlığına küfrediyor, iktidarı karalıyor, Cumhurbaşkanının şahsiyetine edepsizce saldırı düzenliyor.

Kandil’e bağlı PKK terörüyle aynı yolu seçmiş, birleştirmiş ve o kulvarda yaşarken, onun sahibini ve sponsorluğunu yapan bilinen bazı iş çevreleri AK Partinin kurucularından olup hala da partinin en zirve tabakasında söz sahibi.

Sormazlar mı?

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

İşte Jiyan TV.

İşte Alevilik.

PKK ve sahibi…

İsim, kimlik ve unvan değiştirmesiyle ne yazık ki kendilerini meçhul tutuyorlar.

Ve çok yakından bildiğimiz gibi iktidarı elinde tutan AK Partinin kilit noktalarında söz sahibidir.

İşte millet buna bir türlü mana veremiyor, halk ne yapalım düşüncesiyle beraber bir türlü kendine yön seçemiyor.

***

Sevgili okurlar…

Malumunuz üzre, bugün "arefe" günü..

Yarın da, Ramazan Bayramı…

Bu vesileyle, "Ramazan Bayramınızı" tebrik ediyorum..

En derin saygı ve sevgilerimle.