BATI DÜNYASI, FİTNE UNSURLARININ BAŞUCUNDA! (II)
Eklenme: 11/29/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbet yazımızda çağımızın gerçeklerini kaleme almıştık.

Değerlendirmelerimiz, tamamıyla güncelliğini koruyan hadiselere dairdir...

Hiç kuşkusuz ki, dünyanın, özellikle emperyalist haçlı küfür dünyasının ittifak ettiği tek bir nokta vardır…

O da; İslam dinini ortadan kaldırıp, yok etmek...

İslam ülkelerinin zengin yer altı kaynaklarına hakim olabilmek…

Amansız ve acımasızca sömürebilmek..

İşte böylesi kirli bir ittifak içerisinde yürüyen bir batı dünyasıyla karşı karşıyayız…

Pek tabi ki kendi aralarında da çok büyük ihtilaf ve anlaşmazlık oluyorsa da, görüntü veriliyorsa da güçlü olmak için, dünya gücünü elinde tutmak için, hiç bir zaman dışa vurmazlar..

Tez be tez de kavgaya girmezler..

Kendinden olmayan ülkeleri, hele ki İslam dünyasını daha fazla nasıl sömürebiliriz yarışı içerisinde olurlar?

Zira onların bakış açısı İslam ülkelerinin ve İslam’ın ana kural ve kaidelerini ortadan kaldırabilmektir.

Onlar için bu proje gerçekten yıllardan beri devam ede gelen kirli bir ittifakın projesidir.

Bu plan ve projelerini çağlar boyu hayata geçirmeye çalışmışlardır..

Lakin pek başaramamışlardır…

Ama ne vakit ki Osmanlının son dönemine rastlanan olaylar, vuku bulan faaliyetler hasıl olunca, bu şer güçler rahatlıkla Osmanlının içine sızabildiler.

Ve Ulu Hakan Sultan Abdülhamit’in Yıldız Sarayına ajanlarını soktular..

Böylecede; yavaş yavaş Siyonist mason kirli kafalarla, ırkçılığa dayalı bölücü, yıkıcı, turancı akımlarla ittifak kurarak Osmanlıyı yıkmak üzere İttihat Terakki Partiyi kurdular.

Nitekim, 1908’de iktidarı ele geçirdiler.

1909’da da Sultan Abdülhamit’i iktidardan uzaklaştırabildiler.

Önce göz hapsi, sonra sürgün…

Daha sonra da devleti eline geçiren bu gafiller birer piyon ajan olarak faaliyete geçtiler.…

Ki bunlar içerisinde bilindiği gibi satılmış paşalar (yani maşalar) söz sahibi oldu.

Ama tümüyle batı emperyalizmiyle işbirliği yaparak, kocaman cihanşümul bir Osmanlıyı yıkabildiler.

O uzantının halada ne yazık ki devam ediyor olması elbette ki çok büyük bir gaflet olduğu gibi, tehlike arz etmektedir.

Ki bunun bariz delili önce 12 Haziran 2013’teki Gezi Parkı olayları oldu..

Başaramayınca daha sonra enva-i türlü hileyle içimizdeki hain ajanlarla işbirliği yaparak aynı yıl 17-25 Aralık olaylarını yaptılar.

Bununla da yetinmediler.

Bu kez, 15 Temmuz 2016 tarihindeki son zırvalamaları oldu.

Gözü dönmüş içimizdeki hainlerin bu oyunları rasgele oluşa gelen oyunlar değildir.

Tümü haçlı Siyonist ABD ve BM kriterleri üzerine harekete geçmiş olan içimizdeki satılmışlardır…

Müslüman ve milliyetçi olarak görünen hain unsurlar piyon olarak aktif görev almışlardır.

Bu hain unsurlar dün neydi ve ne yaptılarsa, bugün yine aynı tezgâh, aynı hileli oyunlarıyla yola çıkmaktadırlar..

Ne yazık ki bilerek veya bilmeyerek ki bize göre bilerek bu işi yapıyorlar.

Zira satılmışlar…

Gözü dönmüş, ihtiraslarına kapılarak esir düşmüş birer muhteris unsurlardır.

Bunlara ister FETÖ deyin, ister ulusalcılar deyin, ister Kemalist deyin, ister laikçi deyin, ister CHP’nin ana unsuru deyin, ister DHKP-C deyin, ister HDP/PKK deyin vs. vs. ne derseniz deyin.

Ortada büyük bir fitne var.

Bu fitnenin kökü batı dünyasıdır, Avrupa’dır, haçlı ve Siyonist emperyalizmdir.

Bu aktiflik dün devam ettiği gibi bugün de aynı hızla varlığını sürdürmektedir.

Görünen o ki, yarın daha da fazlası olabilir.

* * *

Bu itibarla sözü fazla uzatmaya gerek yok.

Bu millet artık kendi benliğine dönmelidir..

Özellikle yerini seçmeli ve belirlemelidir…

Büyük bir ittifak üzerine Kur’anın talimat ve direktifleri doğrultusunda hareket etmelidir…

Devletin başında olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm aktifliğini, düşünce ve stratejisini desteklemelidir.

Sevgili can dostlar.

Bunu da kesinlikle bilmiş olalım ki eğer Doğu Roma İmparatorluğu bugün tarihten silinmişse, o büyük devletin içimizdeki fitnelerin ve Bizans oyunlarının varlığıyla yok olup gitmiştir.

Aynı oyunlar, Osmanlıyı da yıkmıştır.

Ama Türkiye Cumhuriyeti uzantısı günümüze kadar devam etmektedir.

Bu zihniyetin temel unsuru da CHP’dir.

Diğer küçük teröre odaklanan, HDP, şu bu varsa da bu da CHP’nin gizliden gizliye talimat ve işaretleriyle var olabilmiştir.

Var olmaya da devam edecektir.

* * *

Bu itibarla diyoruz ki;

Dünkü yazımda da mevcut fitneleri ortadan kaldırabilmek için, toplum olarak, millet olarak, ümmet olarak gevşemememiz lazım, sinmememiz lazım, kabuğumuza çekilmememiz lazım.

Yeniden tarihimizi ihya etmek için, tüm var gücümüzle her şeyi göz önüne alarak gelişmeleri görmeliyiz…

İşte bunları ortadan kaldırabilmek için, “Enfâl” suresinin 39. Ayetindeki meal-i âlisine odaklanmamız lazım.

Bakınız bizleri nasıl uyarıyor.

“Ve artık (yeryüzünde) zulüm ve baskı kalmayıncaya ve insanların kulca yönelişleri bütünüyle ve yalnızca Allah'a adanıncaya kadar onlarla savaşın. Ama eğer direnmeyi bırakırlarsa (savaşmayı bırakın). Muhakkak ki Allah yaptıklarını hakkıyla görendir”

Bu fitneleri ortadan kaldırmak için, millet olarak, gayziyle, şiddetiyle, ciddiyetiyle karşılarına çıkmamız gerekir.

Zira “Âli İmran” suresinin 19. Ayetinde de belirtildiği gibi;

“Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır”

Bu İslam dinini de ayakta tutan milli birlik ve beraberliktir, milletin inancıdır.

Ümmet olabilmektir.

Dayanak noktası da milleti temsil eden, inançlı, imanlı, Müslüman bir Devlet Başkanı durumunda olan Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Allah mülkünü, izzetini, şerefini idame ettirsin diye dua ediyoruz ve gıpta duyuyoruz.

Unutmayalım ki bugün tüm ümmetin ve İslam coğrafyasının yegâne umut kaynağı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

En derin saygı ve sevgilerimle.