BEŞ YÜZ SENEDİR YATTIĞINIZ YETER! (II)
Eklenme: 6/3/2022 12:00:00 AM

Sevgili okurlar

Dünden devamla sohbetimizi sürdürüyoruz!.. Yazı başlığımız yerini koruyor.. çünkü bu ifade, çok yönlü anlamlar içeren, tarihsel bir vecize sözdür.. Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretlerine aittir..

Son asrın müceddidi olan Üstad, bu ifadesiyle İslam ümmetini tefrikadan, bölünmüşlükten, kirli ırkçılıktan, İslamsız bir ümmet vasfına düşmemek için uyarıyor..

Ve şöyle sesleniyor

İşte, ey ehl-i Kurn olan şu vatanın evltları! Altı yüz sene değil, belki Abbasler zamanından beri, bin senedir Kurn-ı Hakmin bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kurnı iln etmiş bir milletsiniz, bir ümmetsiniz. Milliyetinizi Kurna ve İslmiyete kala (siper) yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz, müthiş tehcümtı (acımasız küfür dünyasının saldırılarını) def ettiniz.

***

Nitekim yüce Kuran-ı Kerimin Maide suresinin 54. Ayeti de bizi şöyle uyarıyor

Ey iman edenler!

Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki Allah onları sever, onlar da Allahı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kfirlere karşı güçlü ve onurludurlar.

Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allahın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir..

***

Değerli okurlar..

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu yüce ayet-i kerimenin sırrına binaen tüm İslam dünyasını bu minvalde uyarıyor..

çünkü yüce İslam dininden yüz çevirip Sekülarizm adı altında İslamı yok etmeye çalışan, Bolşevizm rüzgrına kapılarak, tüm toplumu İslami gerçeklerden uzaklaştırmakla bir yere varacağız diye düşünen İttihat Terakki Cemiyetinin uzantısı durumunda olan mevcut sapkın bir sistemin varlığıyla yetinmeye çalışmak gaflet ve delalettir

Üstad ayet-i kerimeyi şöyle yorumluyor..

Ve diyor ki;

Şu müsbet fikr-i milliyet, İslmiyete hdim olmalı, kala olmalı, zırhı olmalı; yerine geçmemeli. Yani müsbet milliyetçilik fikri İslamiyetin yerine geçip de İslamiyeti devre dışı bırakmak değil, belki İslamiyetin hizmetkrı ve koruyucusu olmalıdır.

çünkü İslmiyetin verdiği uhuvvet (kardeşlik) içinde bin uhuvvet (kardeşlik) var; lem-i bekada (öbür dünyada) ve lem-i berzahta (berzah leminde) o uhuvvet (kardeş) bki kalıyor. Onun için, uhuvvet-i milliye (milliyetçilik anlayışı) ne kadar da güçlü olsa, onun bir perdesi hükmüne geçebilir. Yoksa onu onun yerine ikame etmek, aynı kalanın taşlarını kalanın içindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o elmasları dışarı atmak nevinden ahmakane bir cinayettir.

***

Demek istediği; İslamiyetle yetinmemek, İslamiyeti arka plana atıp ben milliyetçiyim, milliyetçilik İslamiyetten üstündür gibi bir anlayış kökten çöküştür, çürümüşlüktür, ırkçılıktır, mutlak bir kavmiyetçilik taassubudur.

Milliyetçilik güzel bir şey ama İslamiyetle birleşme halinin yaşamasıyla değer bulur?!

İslamiyeti milliyetçilik adı altında toplumdan uzaklaştırmak, o topluma hıyanettir ve Bolşevizmdir.

Malum Üstad, geçmişe yönelik yüz yıl önce esaret halinde Risaleleri bu minvalde yazdığı için, Afyon Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklanıp, yargılandı

Yargılanırken mahkeme heyetine hitaben aynen şöyle konuşur

Benim devletime, milletime, vatanıma karşı herhangi bir yanlışım olmaz. Ben gençlerin kalbi derinliklerine, beyin ve vicdanlarına iman gerçeklerini enjekte etmek istiyorum

Bu itibarla şöyle sesleniyor;

Bir tek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslm memleketi olan bu vatanda Bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, lem-i İslmın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum. Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur. Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki Bolşevikler olsun. Bu iman düşmanlarına karşı mücahede açan dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim için mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız, el birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin imanına, Allahın birliğine hizmet edeyim.

* * *

İşte, sevgili dostlar.

İttihat Terakki Cemiyetinin bir uzantısı durumunda olan devrimci (!) tek parti şeflik ve dipçik döneminin, küfür ve inkrcılık anlayışını kastederek, bunları ifade ediyor.

CHPnin 1940-1945li yıllarda Milli Eğitimin, yani maarifimizin başına getirdiği Hasan Ali Yücelleri hatırlarsak!

1918lerde İstanbulu istila eden müstevli işgalci İngilizlerin uzantısı durumunda olan ve milleti İslamiyetten uzaklaştırma halini gerçekleştiren CHP anlayışını kastederek, onları Bolşevik baykuşlar diye adlandırıyor.

Neden derseniz!?

Zira hal-i lem meydanda.

Bin senelik kültürüne, tarihine, aba ecdatlarının terbiyesine, duygularına bağlı olan bir milletin evlatlarını, devrimcilik ve kurtarıcılık adı altında İslamın ana çizgilerinden uzaklaştırmaya çalışan hıyanet şebekelerinin uydurmalarına karşı o büyük Üstad bu milleti uyarmıştır.

Eserleriyle beraber hala da uyarmaya devam etmektedir.

Onun için yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi;

İşte, ey ehl-i Kurn olan şu vatanın evltları! Altı yüz sene değil, belki Abbasler zamanından beri, bin senedir Kurn-ı Hakmin bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kurnı iln etmiş bir milletsiniz, bir ümmetsiniz. Milliyetinizi Kurna ve İslmiyete kala (siper) yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz, müthiş tehcümtı (acımasız küfür dünyasının saldırılarını) def ettiniz.

Bu şekilde haykırarak toplumu uyaran Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şiddetle mevcut sistemin varlığına karşı ilmi ve iman esaslarına dayanarak mücadelesini verirken, üstünkörü olarak, mücadelesinde yüzeysel geçmemiştir.

Hepsini kaleme alarak kitaplaştırmıştır

Ümmeti, İslam gerçeklerinden uzaklaştırmamaya çalışmıştır.

Hele ki kötü kavmiyetçilik şımarıklığına bürünmüş İslamsız bir Türkçülük adını kullanarak İslama düşmanlık besleyen insanları hedef almıştır.

Bundandır ki diyoruz ki;

Evet, mevcut müesses nizam bu milletin malı değildir.

Yerli de değildir.

Milli de değildir.

CHPnin artık bu tarihi sapkınlığını ortadan kaldırıp ter taze, milletin ruhuna hitap edebilecek gerçek manada İslama sahip çıkan kimseler, bu milleti yönetsin.

Ne kadar bu millet, bu halk, gelen giden muhafazakr partileri dahi seçmişse, hep bu hasretten dolayı seçmiştir.

Ama bakıyor ki heyhat!

Bir türlü bunu yakalayamayan, sistemin kılına bile dokunamayan gelen giden bu partiler, ne yazık ki milletin fikrine sahip çıkacaklarını söylemişlerdir, vekleti almışlardır ama gerçekleri icra etmekten uzak durmuşlardır.

Onun için son birkaç yazımıza bu başlıkları kullanmak zorunda kaldık.

EUZU BİLLAHİ MİNEŞŞEYTANİ VESSİYASE!?

BEŞ YÜZ SENEDİR YATTIĞINIZ YETER!

Bu başlıklarımızı da Üstad Bediüzzamanın Risale-i Nur Külliyatından Mektubat isimli eserinden alarak sizinle paylaşıyoruz..

Bakınız, Üstad şöyle devam ediyor;

Asyada uyanan akvam (kavimler), fikr-i milliyete sarılıp, aynen Avrupayı her cihetle taklit ederek, hatt çok mukaddesatları o yolda feda ederek hareket ediyorlar. Hlbuki her milletin kamet-i kıymeti (boy ölçüsü) başka bir elbise ister. Bir cins kumaş bile olsa, tarzı ayrı ayrı olmak lzım gelir. Bir kadına bir jandarma elbisesi giydirilmez. Bir ihtiyar hocaya tango bir kadın libası giydirilmediği gibi, körü körüne taklit dahi çok defa maskaralık olur. çünkü,

Evvel: Avrupa bir dükkn, bir kışla ise, Asya bir mezraa, bir cami hükmündedir. Bir dükkncı dansa gider, bir çiftçi gidemez. Kışla vaziyeti ile mescid vaziyeti bir olmaz.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar

Failed to load the video