BİR AVUÇ YAHUDİ NELER YAPIYOR?! (III)
Eklenme: 11/30/2023 12:00:00 AM

Sevgili okurlar..

Denir ya, hal-i lem orta yerde cereyan ediyor.. Yer küresinde, oluşan, gelişen, yaşanan haller, tüm çıplaklığıyla kendini ifşa ediyor.. İşte İslam dünyası.. Piyon, devşirme, kukla, batılın ve batının emir eri kesilen liderlerin yönetiminde, zilleti yaşar hale geldi.. Vahim bir girdap içerisinde..

*

Milletler ümmet olabilme şiarıyla düştükleri ve düşürüldükleri girdaptan kutulmaya çalışsa da.. Ne yazık ki, kifayetsiz kalıyor.. O İslam hakikatlerini, Kuran-ı Kerimin şuurunu ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)in şefaatine bir türlü ulaşıp, yakalayamıyor.. Nedeni de; kendi içine ekilen nifak tohumlarındandır..

*

Zira İslam ümmet demektir.? Ki Kuran buna hep dikkat çekmiştir.. Peygamber Efendimiz de, Hadis-i Şeriflerinde bunu zikretmektedirDer ki; Müminle diğer bir mümin vücudun bir parçası gibidirler.. Eğer ki, vücudun bir uzvunda hastalık vaki olursa, o vücut bir bütünlük içerisinde tüm uzuvlarıyla o acıyı hisseder ve yaşar..

*

El muminu lil muminu kel bünyanil marsus.. Yani; Mümin, müminin kardeşidir. Birbirine kenetlenmiş bir millettir.. Örülmüş bir duvarın birer tuğlalarıdırEğer ki bu örülen duvardan bir tuğla alırsanız, o duvar yıkılmaya mahkm olur.. Ama o tuğla yerinde sabit kalırsa, sıvası da badanası da sağlam ise; ne o duvar yıkılır, ne de inşa edilen binası!.. Hadis işte böyle bir benzetmede bulunuyor

*

İslam ümmeti de İslam dünyası da böylesi bir teoriye sahiptir.. Mademki Hadis-i Şerif böyle bir benzetmede bulunuyor.. Ve biz de hem inanıyoruz hem de benzetmeye devam ediyorsak, o zaman bu dağınık halimiz nedir? Demek ki; sürekli o duvardan, inşaattan tuğla çekiyoruz! Dış etkenlere karşı, savunma gücünü göstermiyoruz!?

*

Yoksa, bugün İslam dünyası bir ümmet şiarıyla birlik içerisinde olmuş olsaydı; bir avuç Yahudinin haddine miydi ki Gazzeye kan kusturması.. Bakar mısınız, İsraile! Bir avuç Siyonist Yahudi.. İslam dünyasının göbeğinde, Müslümanları vahşice ve sapkınca katlediyor.. İnsanları işkenceden geçiriyor.. Ama İslam dünyası, olup-biteni sinema filmi gibi izliyor..

*

Ayette ve Hadis-i Şerifteki İslam tanımı ve Müslümanların ümmet olabilme kriterlerine göre, bu hal kabul edilebilir mi? Ne mümkün? Ne sineye çekilebilir, ne de sessiz kalınabilir? Önceki yazılarımızda da değinmiştik; sükt kesilmek, kabullenmek, zilletlikten öte bir haldir? çünkü İslam dünyası bir bütündür.. İman şuurunu içerir.. Mükemmel bir mimariyle, ciddi, ihlaslı ve imanlı bir şekilde inşa edilmiş bir binadır.. Her şeyiyle muhafaza altına alınmıştır..

*

Hep ifade ederim.. İslam dünyası örf, det, gelenek, görenek, aba ecdat kültürü mutlaka yeniletmesi gerekiyor. Ki her şeyden evvel orta yerde Kuran-ı Kerim vardır İlahi bir kelamdır.. Fani ve ebedi dünya için insanı, doğru yoldan şaşırtmayan bir iman meşalesidir Allahın kelamıdır.. İnsanları doğru yola sevk ediyor Kötülükten çekinmeyi ve uzak durmayı emreder, iyiliklere ve güzelliklere de meyil eder

*

Belki cümlelerimizde tekrarlar vardır.. Her yazımızda aynı temasda bulunuyorsak da, özünde hakikatin ifşasıdır.. Bugün, Kuran fiziksel olarak cilt olarak kabul görür hale gelinmiştir Nitekim, duvara da asılıyor, mezarlıkta da okunuyor. Ama heyhat; içtihatına yönelik yok Hükümleri göz ardı ediliyor Hal böyle olunca da Kuran hiçbir şekilde bize sahip çıkmaz

*

Kaldı ki Kuran diriler içindir, ölüler için değil Kuran sadece ölülere okunmak, geçmişlere Cuma akşamları Yasin okuyup da teslim etmek için indirilmemiştir. Kuran emir ve yasaklar zincirini anlatıyor, gösteriyor ve öğretiyor bize. Demek ki Kuran ipine sımsıkı sarılmamız lazım.. Kuranın Hadisteki diğer adı da Hablullahil Metindir. Allahın kopmaz bir ipidir. Bu kopmaz ipi muhafaza etmek ve ona sarılmak Müslümanların varlık nişanesidir

*

Mademki o nişane Müslümanlara düşüyor. Öyle ise Kuranın nurlu hakikatlerine ve gösteren yolundan şaşmamamız, sapmamamız gerekir.. Emir ve yasaklarına uymalıyız Kuran hüküm ve adalet kitabıdır. İnsanları cezalandırıp affetme kitabıdır. Bunu özünden, mecrasından çıkarmak kimsenin haddine değildir.. Dar bir çerçevede tutmak da Bu söylemlerimiz, aktardıklarımız bir vaaz değildir, birer hakikatlerin yüksek sesle dile getirilmesidir.. Bilimsel bir paylaşımdır.

*

Hangi tefsire bakarsanız bakın Hangi fıkıh kitabına bakarsanız bakın Kuranın mecrası bir bütün olarak ayrıdır. Bugünkü toplumun girdiği yörünge de ayrıdır. Bu ayrım ne yazık ki Kuranı bizden uzaklaştırdığı gibi küstürmüştür de Bu uzaklaşmayı ve bu küskünlüğü gidermek, kendimizi affettirmekle mümkündür.. Onu da, ümmet olabilme şiarıyla ve iman şuuruyla, gerçekleştirebiliriz..

*

Bilelim ki Kuran, ilahi bir hukuk kitabıdır, bir ibadet kitabıdır, bir ahlak kitabıdır, bir ticari, sosyal, içtimai birlikteliği anlatan ilahi bir kitaptır. Kuran, ilahi hükümler silsilesidir.

Kuran, şeriatı ortaya koyan ve onunla hüküm veren ilahi bir manzumeler silsilesidir.

Bu itibarla biz bu şekilde Kurana sarılırsak, Kuran bizden uzak durmaz! Biz, Kuranın içindeki emir ve yasaklarla beraber, hüküm ve adalet kitabı olarak gerçeğini yaşarsak, Kuran her daim bize sahip çıkar Ve biz de Kuranla yaşamış oluruz.

İşte o zaman da değil bir avuç Yahudi..

Yedidüvel gelse de küfür dünyası hep birlikte bize saldırsa da kayadan toz almış gibi hiçbir şey yapamaz..

Ne İsrail, ne ABD ve ne de AB

Yeter ki ihlaslı ve imanlı olalım

Aksi takdirde her şey gerçek dışı bir yaşam hali alır ki kimse bunu sineye çekemez

Kuran da kabul etmez

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video