BÜYÜK SİYASİ İNHİRAF TOPLUMU NEREYE GÖTÜRÜR?! (IV)
Eklenme: 7/18/2022 12:00:00 AM

Sohbet serimiz devam ediyor!.. Ne diyelim, dert bir değil, bin değil.. Gerçekten toplumsal çile dolu dertler çok,,

Ve çözümsüzlük girdabı içerisinde..

Sorunlar yumak yumak halinde

Hele ki sorunların yarattığı toplumsal yaralar oldukça derinleşiyor

çünkü

Huzur yok.

Mutluluk yok.

Refah yok.

Ekonomiksel sıkıntı o biçim desen; gırtlağa dayandı..

Ahlaki çöküntüler diz boyu.

Tüm bunlarla beraber devail-i devliye denilen devletin önemli bazı kamu kurum ve kuruluşlarındaki keyfiyet

Hele ki bazı yöneticilerin keyfi davranışları..

Hepsi bir bütünlük içerisinde ülkede ve ülke insanında çok büyük tahribatlar yaratmaktadır

Dedik ya; sorunlar yumağı oldukça büyüyor.

Küresel olarak zaten daha vahim bir durum hsıl

Ki oldukça da büyüyor.

Zira İslam coğrafyasında İslam gerçeği yok.

İslamsız bir beşeriyetin varlığı ve idame edilmiş olması, hiç tartışmasız ki kinatın olağan hayat akışına aykırıdır

çünkü toplumları barışa götüren, insanlar arasında istikrarı ve huzuru sağlayan ve bunu temin eden tek unsur; İslam gerçeğidir

Varlıkları da; İslamın membaından geçer.,..

Bu tespitlerimizi her zaman söylüyoruz ve söylemeye devam ediyoruz.

Ama diyoruz ya; kime anlatırsın?

Bizi kanıtlayan, bizim söylediklerimizi belgelendiren oluşumlar, vakalar, hadiseler ardı arkası kesilmeyen felaketler, oldukça orta yerde cereyan ediyor!

Hani demişler ya; kasap et derdinde, koyun can derdinde!

Toplum ne halde yürüyor, nasıl yaşıyor, siyaset dünyamız nerelerde yürüyor, neden bahsediyor?

Politikacılarımız nasıl böylesine ağır ifadelerle birbirini eleştiriyor, hakaret ediyor?

Zıtlar hanesi!

Devlet kuşu kimin başına konacak? misaliyle yola çıkarsak

Mevcut hal bize bunları gösteriyor.

Zira siyasetin dilinde, ağzında sadece madde var, sadece çıkar var ve rantçılık oyunları var.

Halk da bundan çok muzdarip, çok ızdırap çekiyor.

çıkış arayışı içerisinde bir türlü istikamet belirleyiciyi bulamıyor..

* * *

Bakınız, sevgili okurlar

Diyarbakır Sözün bugünkü manşet haberi.. Pür dikkatinizi çekmiştir.. Ki yazıyı kaleme alırken, UZAY HABER televizyonumuzun, ana haber bülteninde flaş bir haber olarak dikkatimi çekti

Batmanın Gercüş ilçesi Kaymakamı Server Sinanoğlunun alkollü olarak araç kullandığı ve bir çocuğa çarparak ölümüne neden olduğuna ilişkin bir haber!

Haberin özeti şöyle

Batmanın Gercüş ilçe Kaymakamı Server Sinanoğlu, kendisine tahsis edilen kaymakamlığa ait resmi plakalı makam aracıyla tek başına Diyarbakıra gitmek üzere yola çıkmış Diyarbakırın Bismil ilçesinin Akpınar Mahallesindeki Özgürlük Bulvarı ile Bismil-Batman karayolunun kesiştiği noktada yer alan trafik ışıklarında Kaymakam Sinanoğlu, yolun karşısına geçmeye çalışan 13 yaşındaki Muhammet çelik isimli çocuğa çarpıyor.. çarpmanın etkisiyle aşırı hız sonucu kontrolden çıkan araç bu kez de kırmızı ışıkta duran araca çarparak ancak durabiliyor

13 YAŞINDAKİ çOCUK HAYATINI KAYBETTİ

Kazada Muhammet çelik ile kırmızı ışıkta duran aracın sürücüsü yaralanıyor. Küçük çocuk hastanede doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamayarak, hayatını kaybediyor. Diğer araç sürücüsü ise tedavi altına alınıyor Hafızlık eğitimi alan ve Kurban bayramı nedeniyle Diyarbakırdan Bismile dedesini ziyarete giden küçük çocuğa çarpan, Kaymakam Sinanoğlu ilk ifadesinden sonra önce serbest bırakılıyor.. Bir gün sonra, Başsavcı itirazıyla gözaltına alınıp tutuklanıyor. Şimdi cezaevinde.. İçişleri Bakanlığı da; açığa alıyor..

* * *

Haberin özeti böyle.. Vaziyet der demez, kültürümüze mal olmuş şu atasözünü akla getiriyor

İmam . yaparsa, cemaat ne yapsın? misali..

Bu sözle yola çıkarsak

Devletin kilit noktalarına getirilen bu tür insanlar

Yalnız bu kaymakam için de söylemiyorum.

Niceleri var, devletin birçok önemli makam ve mevkilerini ihraz edenler.

Bugünkü okullarda yetiştirilen gençliğin hepsi zaman içerisinde çeşitli üniversitelerden, fakültelerden diplomalarını alıp iş hayatına atılacaklar

Kimi kamuda, kimi özel sektörde

Peki, Devletin kutsal emanetlerini omzuna alan bu tür insanlar, eğer böylesine kamuoyu nezdinde hem kendilerini, hem makamlarını, hem de devletin ciddiyetini etkiliyorsa, tabir-i caizse sıfıra indirilebiliyorsa vay bu memleketin haline! demekten başka bir şey bulamıyoruz.

Bu yalnız mıdır?

Hayır..

Ki Deveye demişler; Boynun neden eğridir? diye!

O da cevap ermiş

Nerem doğru ki?

***

Öyle ya, yasama erkinde bulunan milletvekilleri sarhoş olarak milleti temsil ediyorsa

Efendim kaymakam o kutsal makamında alkolle oturuyorsa

Devleti temsil edenler veya milletin emanetini omzuna alıp yasama erki olarak meclise gidip milleti temsilen görev yapanlar birbirine galiz küfürler ediyorlarsa

Birisinden zerre kadar Allahın yolunda gitme tavsiyeleri çıkmıyorsa

Akla ilk gelen şu olur?

Dört günden beri sohbetlerimize başlık olarak kullandığımız ifade gelir..

BÜYÜK SİYASİ İNHİRAF TOPLUMU NEREYE GÖTÜRÜR?!..

Yaşananların bir ölçüde tescilini ifade ediyor bu cümle!

Kamu vicdanı noktasında, söylüyoruz.

Gerçekten bu ülkeye, bu memlekete siyaset ciddiyeti gerekiyor

Siyaset ciddiyeti nedir?

Elbette ki toplumun milli iradesini gerçek manada temsil etmek demektir

Toplumun bin yıllık tarihini, kültürünü, inancını, kitabını, peygamberini bilmek, okumak, toplumun körpe dimağlarına enjekte etmek demektir!

Alkolün ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmak demektir!

Kumarın ne kadar toplumsal bir zarar teşkil ettiğini söylemek demektir

Faizin ne kadar acımasızca ekonomiyi duraklattığını anlatmak demektir

Fuhuşun bir memlekette sektör haline getirilmesini irdelemek gerekir demektir!

Uyuşturucunun vs.

Daha neleri sayalım. İşte bunları ifade ediyor Siyaset ciddiyeti?

Ama nerde?

Hsılı kelam, memleketimizde her şey var amma tek bir şey yok.

O da, İslam!

İslam yok derken, bunu ciddi manada altı çizili şekilde, haykırarak söylüyoruz.

İslamın lafzı var ama özü yok, manası yok, yaşanan hali yok!

O paralelde İslamın boyasıyla kendini boyayan, muhafazakr olarak kendini topluma lanse eden gelen-giden iktidarların döneminde Türkiyede mevcut bulan ahlaki kirlenmeler, ne yazık ki tek parti şeflik ve dipçik dönemine bile rahmet okutuyor

Yani o kadar; tahribat yapılmamıştı..

* * *

Makyaj nifakı münafıkça icra edildiğinde, toplum görüntü itibariyle geçici olarak, aldanabilir.. Ki gelmiş-geçmiş muhafazakar iktidarların siyasi seyri hep böyle olmuşturToplumu geçici olarak, makyajlı kavramlarla kandırabilmişlerdir.. Ve bu kandırmanın mükafatı belli iktidarlığı getirmiştir.. Amma velkin kep düştü kel göründü misali gerçek yüz ortaya çıkınca, o aldatılan toplum gereken cezayı en ağır silleyle yüzlerine vurur. Ve onlara milli iradenin temsiliyetini içeren sandıkta, demokratik, milli yumruğunu indirir

***

Evet, sevgili dostlar.

Siyaseti, günümüzde yaşananları ve muhafazakr siyasetin iki yüzlü politikasına dikkat çekme adına

Sizi inandığımız, bağlı bulunduğumuz yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin Nisa suresinin 141. Ayetinin yüce mealine götürmek istiyorum..

Bakınız, Cenab-ı Allah bize şunu emrediyor;

Allah Tel bu ayetin mealinde münafıkları anlatıyor, insanlara ihbar ediyor. Münafıklar tarih boyunca müminleri gözetim altına almışlar, kontrol altına almışlar, attıkları adımları engellemek için küfrün dinozorlarına sarılmışlar.

Ama eninde sonunda hak tecelli ediyor, Cenab-ı Allah, imhal ediyor süre veriyor, ama ihmal etmiyor.

***

Bakınız, ayetin yüce meali aynen şöyle;

Onlar (iki yüzlülüğü tabiat haline getirmiş münafıklar) sizi gözetleyip durmaktadır. Eğer Allah tarafından size bir zafer nasip olursa, Biz sizinle beraber değil miydik? derler. Şayet inkrcılar zafer elde ederse, (bu defa da onlara) Sizi üstün gelmeniz için (müminlere karşı) desteklemedik mi? derler. Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verecektir. Ve yine (müminler imanlarının gereğini yerine getirerek üzerlerine düşeni yaptıkları takdirde) Allah, inkrcıların inananlara zarar vermesine asla fırsat vermeyecektir.

Eğer müminler bir zafer buldukları zaman, başarıyla kendilerini sahil-i selamete götürdükleri zaman, o münafıklar diyorlar ki biz de sizinle beraberdik, zaten biz yaptık bu işleri.

Ama kaybettikleri zaman bu kez inkrcılarla işbirliğine girerler.

Yani bukalemun gibi renk değiştirirler.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Yalnızca bu değil.

Türkiyedeki yapılan siyasi organizasyonlar, ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun, ne olursa olsun; hal-i lem meydandadır.

Şu bir gerçektir ki toplumun son birkaç yıldan beri oluşan siyasi oluşumların yüzünden kimliklerin yanlış teşhis edilmiş olması tartışılmazdır!

Toplum her şeyin farkındadır.

Ama ne var ki beklediğini yakalayamıyor.

çaresizlik içerisinde gününü gün eden böylesine siyaseti, istemeye istemeye alkışlıyorsa da..

Korkarım ki yakın geleceklerde toplum bu siyaseti alkışlama yerine tükürüğüyle boğacaktır.

Zira bugün AK Parti dönemi yalnız değil.

Yüz yıldan beri oluşa gelen bu siyaset durumu, dıştan organizeli olarak planlanmış, projelendirilmiş, Türkiyenin milli varlığını, birliğini, inancını, kültürünü, tarihini yok etme pahasına, hatta milletin varlığını hükmen yok etme pahasına oluşturula gelmiş bir hali yaşatmaktadır..

Hep kimlik gerçeğini değiştirerek, güzel yüzle milletin huzuruna çıkan bukalemun ruhlu ve yüzlü siyasileri, bu halk artık teşhis etmiştir ki yüz yıldan beri CHP anlayışına iktidarı teslim etmemiştir.

Ama yine de CHPnin milletin varlığına, bütünlüğüne karşı ne kadar tehlikeli siyasi bir anlayış olduğu gerçeği orta yerde ise de, siyasi nifak bünyesinde kök salmıştır.

Kendince milliyetçi geçinen, muhafazakr geçinen, dindar geçinen, ama sekülarist düzenden, Kemalizm anlayışından zerre kadar taviz vermeyen diğer siyasi partiler de günü geldiğinde, CHPnin akıbetiyle yüz yüze gelebilirler

Tarihsel bir noktada, siyasetin çöplüğüne atıverir bu millet!

Zira bu millet ciddidir ve karşısında ciddiyet istiyor.

Bu millet inançlıdır, karşısında inanç ve iman istiyor.

Bu millet Müslümandır, İslamın ana kural ve gerçeklerinin yaşatılmasını istiyor

Siyasi nifakla, kimlik değiştirmekle, milleti badirelere sürüklemekle hiç kimse bir yere varmamıştır, varamadığı gibi, hedefine de ulaşamamıştır.

Arkamıza dönelim, bakalım.

Lozan zaferinin başkahramanı olan İsmet İnönünün politikası, siyaseti nerede?

Kendisi nerede?

Partisi nerede?

Hiç bir şekilde milletten yüz görmemiştir.

Keza Demirelin Doğru Yolunun akıbeti de aynı?!

Ne oldu, nereye gitti?

O Demirel ki Dün dündür, bugün bugündür demişti.

Keza Turgut Özalla, Mesut Yılmazın ANAPının akıbeti de?!..

Kimse kusura bakmasın.

Onların hiçbirinin bugün esamisi yok.

Bazılarının adları rahmetle bile yd edilmiyor.

Ama millet yerindedir.

Millet yine bu ülkenin sahibidir.

Millet küfre taviz veren siyaseti istemiyor.

Mevcut siyasi organize bize göre hem de özellikle AK Parti iktidarında milletin gelişmesine, ekonomisine, yüce ahlaki değerlerine, inancına, kültürüne ve günlük hayat akışları içerisinde namus dairesinde çalışan vatandaşların ilerlemesine kesinlikle büyük engel teşkil etmektedir.

İnanın bunların baskıları olmasa, bu millet çok kolayca kendi yolunu çizer ve hedefine ulaşır.

Millet çalışkandır, gayretlidir, namusludur, inançlıdır, dürüsttür.

Ama ne yazık ki siyaset bu milletin gelişmesine adeta birer takoz durumundadır.

* * *

İnanmıyorsanız belediyelere gidelim, bakalım.

Vatandaşın bir ayda bitmesi gereken projesi 1 sene değil, 2 sene değil, 5 sene sürüyor.

En azı 3 senedir, en çoğu 5 senedir.

Tabi düne kadar, bu bölgede suçlama HDPli belediye başkanlarına yönelikti?

Ki bu tartışılmazdı..

Ama onlar gittikten sonra gelenin de onları aratması durumu millete ızdırap veriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğanın iyi niyetine, sadakatine, dürüstlüğüne dair hiçbir şüphemiz yok.

Amma velkin.

Keşke böylesine engel teşkil eden yamuk çalışmalara imza atan, münafık tıynetli insanlara el atmış olsaydı?

Hakikatin neşterini atabilseydi?!

Görün bakın o zaman ne güzel olurdu.

Ne irinler akardı..

Ve sonunda ülke toplumsal olarak güllük gülistanlık olurdu.

* * *

Bakınız, size sarhoş kaymakamdan örnek getirdim.

Sarhoş kaymakam ne ise sarhoş hkimleri de gördük, sarhoş savcıları da gördük, sarhoş milletvekillerini de gördük, sarhoş belediye başkanlarını da gördük

Bu millet beklenti içerisindedir.

Tavsiyemiz; siyaset kendine çekidüzen versin.

Aksi takdirde ülke, Allah korusun ikinci bir Irak, Suriye, Afganistan durumuna sokulabilir?..

Bizden dostane uyarı

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video