BÜYÜK SİYASİ İNHİRAF ÜLKEYİ VE DEVLETİ NEREYE GÖTÜRÜR?! (II)
Eklenme: 7/25/2022 12:00:00 AM

* * *

Dedik ya; yalan söyleyen tarih utansın!..

Aynen de öyle..

Bakınız Merhum Sultan Vahdettinle alakalı tarihi bir vesika önümde!

Hem aslı, hem de alafranga harflerle nakledilen müdafaaname beyannamesi..

Son sahifesini bugün sizinle paylaşmak istiyorum

Sultan Vahdettinle alakalı, şu ifadeler yer alıyor

İlk olarak tarafımızdan gün ışığına çıkarılan bu vesika ile, tarih muhakemesindeki dosyasına Onun ifade ve müdafaası da idhal edilmiş oluyor. Hala da bu mazlum insan hakkında ulu orta yazıp söylemeye devam edecek olan varsa, kendi bilir!

Maruz bulunduğu her türlü şüpheden beridir. Bilhassa Ali Kemal Vakasından sonra bu tehlikenin katiyyeti münakaşa götürmez bir hale gelmişti. Hiç kimsenin niçin ölmeyip de kaçtığını ileri sürerek Onu vatan ihaneti ile suçlandırması akıl ve mantık işi değildir.

Kuva-yı İnzibatiye ise güya İngilizleri aldatmaya mtuf bir vazaadan başka bir şey değildi.

İzmite kadar gönderilmiş ve gemiden çıkmalarına müsaade edilmemiş olan birkaç yüz askeri ile M. Kemal Paşaya karşı hiçbir müessir hareket yapılamayacağını hesap edememek, değil Sultan Vahideddin gibi cinfikirli bir kimseden, normal zek sahibi herhangi bir adamdan da beklenilmez.

Sultan Vahideddinin Şeyhülislam Dürrizdenin meşhur fetvasından dolayı da ittihamı caiz görülemez. Bunun için M. Kemal Paşanın en yakın mesai arkadaşlarından Fevzi çakmak Paşanın B.M.M.ne ilk iltihakında Meclis Kürsüsünden söyledikleri bu iddianın en beliğ bir cevabıdır. Fevzi Paşanın bu konuşmasında Sultan Vahideddinin hakkını teslim eden birçok beyanı yanında bir de şu cümle vardı:

Malumunuz vechile o fetva İngiliz süngüsü ile alınmış.

Şu bariz gerçeklere rağmen Onu mesul addeden ve hakkında en ağır ithamları ileri süren M. Kemal Paşanın gerçekler yerine kendince makul bir maslahat peşinde koştuğu şüphesizdi. Bu maslahat, hiç şüphesiz yeni rejim hesabına Onun şahsı ve makamına aid korku ve endişelerden doğuyordu. Yoksa o devrin içinde yaşayan herkes gibi M. Kemal Paşanın da Onun dsitan dürüstlüğü vatanseverliği ve masumiyetinden haberdar olmaması imknsızdı. Ama ne yapalım ki hikmet-i siyaset böyle gerektirmiştir. Bunu anlamak kolaydır da asıl, bu yalanları yarım asır sonra bile gevelemekten vazgeçmemek anlaşılır şey değildir. Bu da olsa olsa aynı korku ve endişenin devamını ispat ve ifade eder.

***

Gel gelelim, CHPnin bugünkü genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun, geçmişe yönelik nice mecazi kahramanlar gibi kendini seçim sath-ı mailinde kahraman olarak ilan ederek yeni bir oluşum arıyor olması oldukça dikkat çekicidir.

Kılıçdaroğlu, hayat boyu bu partide baş kalmakta ısrarcı!

Bu yetmiyormuş gibi Türkiyenin başına da siyasi bir lider olarak geçmek istiyor.

Ama heyhat!

Ne yapacaksın?

Tüm bu haliyle beraber ne partisine bir şey vermiştir, ne kendisine, ne de Türkiyeye.

Ama ne hikmetse partinin başında!

***

Kılıçdaroğlu dün, Lozan Anlaşmasının (hezimetinin) sene-i devriyesi nedeniyle yayınladığı mesajda, ne derseniz var!.. Tabi yalan söyleyen tarihin rotasında!?..

Lozanı bir hezimet faciası değil de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurtarıcı tapusu olarak savunuyor

Methu senasını öve öve bitiremiyor..

Lozan hezimetini de zafer olarak gösteriyor

Öyle ki bugünü bayram, resmi tatil günü olarak ilan edelim diyor..

Yaşananlara bakıp, hakikatleri karşılaştırdığınızda siyasetin ne kadar tezat bir rotada yürüdüğünü görmemek mümkün değil

çünkü siyaset dili bir türlü doğruları konuşmuyor

Gerçekçi davranmıyor

İllaki yanıltıcı, şaşırtıcı ve kandırıcı, yarım yamalak dille algı üreterek toplumu yanıltıyor

Oysaki bırakın tarihi okumayı.

Yeter ki aktan karadan haberi olan, li okulunda bile okuyup mezun olan insanlar dahi şu Lozan Zaferi diye lanse edilen anlaşmanın gerçek dışı hareket olduğunu, Türkiyenin dünü, bugünü ve yarını için büyük facia olduğu gerçeğini görür

Zira Memalik-i İslamiye denilen İslam coğrafyasının katbekat yüksek meblağını İstanbulu elini-kolunu sallayarak işgal eden İngilizlerin süngüleri altında Lozan Zaferdir diye imza atıldı

Hiç kimse hakikatlerin üzerine şal çekip, kıvırmasın

Yalan söyleyip de siyasette kendini idame etme şeklinden vazgeçilmelidir artık.

Gerçekleri görmek lazım

O gerçekleri görüp de halkla paylaşmak da bize göre insanlığın en büyük görevlerinden birisidir.

Keza Kılıçdaroğlunun da başta gelen görevlerinden birisi de hakikatleri ifade etmesidir

Lozan Zaferi (!) İngilizlerin süngüsü altında gerçekleştirilmiştir.

Zafer değil, hezimettir..

Sahada kazanılanın, masada geri verilmesidir

Hezimete zafer libası giydirmek, tamamen iftiradır, hakikati gizlemektir!

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video