ÇARPIK SİSTEMLERİN AHLAKEN ÇÖKÜŞÜ?! (2)
Eklenme: 1/31/2012 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbetimizde yazı uzun olmasın diye kısa keserek devamını bugüne aktaracağımız ifade etmiştik.

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yıllardan beri çarpık sistemlerin sayesinde, enva-i alanda ciddi manada ahlaken çökmüş olması nedeniyle. hep badireler geçirmiştir..

Ve bela hallerle, bugünlere gelmiştir.

Deyim yerindeyse “kör-topal” milletin toplumsal bir inanç paralelinde büyük bir dayanışma sonucu hakla batılın mücadelesini vere vere bugüne kadar gelmiş; ama ne çare ki bir türlü dikiş tutturamayan bu sistem ülkenin gelişmesini, milletin dayanışmasını hep köreltmiştir ve  engel olmuştur.

Bu engellemenin de temel sorunu CHP’nin altı oklu amblemin rejimidir.

Her zaman söylüyoruz, Türkiye’nin hiçbir sorunu yoktur.

Ne Kürt sorunu, ne Arap sorunu, ne din sorunu, ne dil sorunu.

En büyük sorun inkârcı, küfre dayalı, sosyalist, Marksist deccaliyet sisteminin bu ülkede hükümran olmasıdır.

Söz sahibi olması, konuşabilme şansının verilmesidir.

İnanın putçuluğa dayalı hiç bir sistem Ortadoğu ülkelerinde ve İslam ülkelerinin hiçbir yerinde yer alamaz, dikiş tutturamaz.

Amma bu da bir gerçektir ki bugüne kadar yaptığını yapmıştır.

Büyük bir bürokratik ve antidemokratik hukuk dışılık gibi dayatmalarını hala da sürdürüyor.

Yoksa bu ülke tarih boyu kardeşçe birbirine omuz vererek, birlik içerisinde inandıkları kıbleye doğru durmuş ve saf bağlamış bir millettir.

İnanıyoruz ki, eğer bu küfür madrabazlığına dayalı altı oklu rejimden olmamış olsaydı her gün biraz daha dev adımlarla ilerleyerek ülkemiz bir yerlere gelmişti.

Ama ne çare ki;

1923’ten günümüze dek arkasında cumhurun bulunmadığı bir cumhuriyetle bu memleket yönetilmiştir.

Böylece, ülkenin, milletin dayanışma gücünü zayıflatmıştır, yıpratmıştır ve bu şekilde daha da yıpratmaya devam ediyor.

Bakınız, 1993’lü yıllarda Doğru Yol ile  CHP yapmış oldukları koalisyonlu hükümetle, iktidar olunmuştu.

O iktidar döneminde; Adalet Bakanlığı gibi kilit bir bakanlık CHP’ye verilmişti.

Art arda iki CHP’li bakan kesintisiz olarak Adalet Bakanlığı’nı yürütmüştü.

Bu tarihi pırıl pırıl bakanlığı Adalet terazisiyle yönetilmesi gerekirken, bu iki bakan sayesinde, "ideolojik" bir ağın içerisine çekilmiştir.

Değişik, ideolojik maceralarla savcı ve yargıçların atamalarını sağlamıştır.

Böylece;

Hukuk dışı uygulamalar, bariz bir şekilde sırıtan yanlış bir ideolojiye varlık göstermiştir.

Yanlı kararlar adalet erkinde ne hazindir ki hep o günden bugüne sırıtmaktadır.

Bu halk hala  o dönemin, "kötü ve ahlakı erozyonunu" unutmuyor ve unutamaz da!

Hatırlayın;

Sabih Kanadoğlu’nu..

Keyfi bir müdahaleyle Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için 276 oy olması gerekirken birden bire orta yere çıkıp içtihad (?!) yürütmüş, cumhurbaşkanının seçilebilmesi için 367 oy dayatmasını gerçekleştirdi.

Öbür yandan bariz bir şekilde tarafgirane verilen kararlar ve birçok masum insanın inim inim inletilerek tutuklatılmaları ve cezalandırmaları..

Hepsi zincirleme olarak devam ede geldi.

* * *

Bu nedenle dünkü sohbetimizin sonlarında bugün daha detayına inerek “Deniz Feneri Savcılarının Tahrifatları Tescillendi” haberini size aktaracağımızı söylemişktik.

İşte o haber..

“Evrakta tahrifatla suçlanan Deniz Feneri soruşturmasının eski savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkındaki iddianame tamamlandı”

“Soruşturma iznini HSYK vermişti”

“Zahit Akman ile Zekeriya Karaman’ın avukatlarının HSYK’ya yaptığı şikâyet Deniz Feneri soruşturmasında yaşanan hukuksuzlukları gün yüzüne çıkarmıştı.

Mahkeme şüphelilerinin mal varlıklarına el konulma talebini reddetmesine rağmen söz konusu savcıların mahkemenin kararını kapatarak el koyma işlemini gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı.

HSYK ikinci dairesi şikâyet üzerine dosyadan el çektirilen Türkaslan, Yaren ve Tamöz hakkında soruşturma izni vermişti.

Bu tahrifat işi ana muhalefet partisi CHP’nin istediği şekilde hareket edilmiş.

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın neredeyse her hafta Ankara Adliyesi’ne giderek Deniz Feneri soruşturmalarının eski savcısı Türkaslanla görüştüğü deşifre olmuştu.

Bu görüşmelerde ikilinin neler konuştuğu bilinmiyor; ancak ikilinin bu kadar sık sık bir araya gelmiş olmaları eski savcının CHP’nin istekleri doğrultusunda dosyayı tekâmül ettiği kuşkularına yol açmıştı.

CHP’li Kart’ın soruşturmanın eski savcılarından Nadi Türkaslanla çok yakın bir ilişkiye sahip olduğu biliniyor”

Daha neler yok ki.

Evet, sevgili okurlar.

Bu keyfilik, bu antidemokratik işlem, hele hele yargı gibi bir yeri can damarından vurmuştur.

Memleket buna dayanamaz.

Bu bir gerçektir ki, zulmün ve mezalimin sonu daima derin çukura yuvarlanıp gitmektir.

Dünkü Star Gazetesinin sürmanşetten yazdığı şöyle bir haberi okuduk;

“ESKİ DOSTLARIM BENİ KURTARIN!”

Kim diyor, Hüsnü Mübarek!

Yani,

Kendini kadim bir varlık olarak zanneden zalim Mübarek meğerki hayal kuruyormuş?.

Hitlerin, Musolinlerin, Troshkilerin, Bushların velhasıl, tüm küfür ve putçu dünyanın dost olarak bildiği liderlerine sesleniyor..

Diyor ki;

"Beni kurtarın....."

İlmikli kafa Hüsnü Mübarek görüntüsü ortada.

Mübarek eski dostları arasındaki Sarkozy, Berlusconi ve Bush’un da bulunduğu dünya liderlerine mektup göndererek kendisini idamdan kurtarmalarını istiyor..

Eşi Suzan Mübarek de dondurulan hesaplarını açtırmak ve paraları Avrupa'ya götürmek istiyor..

Boşuna demiyoruz zalimin sonu icra ettiği  "zulümle" çukur ve bataklıktır.

Kendi akıttığı kanda; bogulmaktır.

***

Beri yanda;

Muhterem Kürt siyasetçi ve aydın dostumuz Kemal Burkay şöyle diyor;

“PKK’NIN İÇİNDE DERİN DEVLETİN GÜÇLÜ BİR ELİ VAR”

Bu haber ciddidir ve dayanaklıdır.

PKK’nın ajan olmakla suçladığı Burkay, “Bana iftiralar attılar, ben de PKK’yı teşhir etmeye karar verdim” diyor.

Burkay ekliyor;

“Öcalan kameraların önünde PKK’yı yedekte tutmak istedi.

PKK’nın içinde derin devletin güçlü bir eli var ve provokasyonlar için fırsat kollayan son eylemler bu grupların işi..”.

Yine Burkay diyor ki;

“PKK şimdi kendi JİTEM’ini üretti”

AK Parti’nin fikir ve strateji mutfağındaki önemli isimlerden Grup Başkanvekili Mahir Ünal Bugün’e konuştu.

Siyaset, dış politika ve PKK konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı.

* * *

Yürekli olan bir İslam dünyası hiçbir zaman yüreğini ve inancını müptezel pis şeylere değiştirmez.

En derin saygı ve sevgilerimle.