CHP ANLAYIŞI VE ANARŞİ!
Eklenme: 10/30/2013 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre dün cumhuriyetimizin 90. yılını kutladık.

Ve en çarpıcı olay da gerçek manada anılan bir cumhuriyet, cumhurun arkasında olduğu bir cumhuriyettir.

Öylesine bir cumhuriyettir ki geçmişe yönelik Osmanlı imparatorluğunun, yeryüzünde ne kadar ciddi bir devlet olduğunu bize anlatan, bildiren bir cumhuriyet.

153 sene evvel Avrupa ile Asyayı birleştirmeye teşebbüs eden Marmara projesinin uygulanması yalnız İstanbulu, Türkiyeyi değil, bütün dünyayı ilgilendiren ciddi bir projeydi.

Bu da çağdaş cumhuriyetçilik anlayışının bir gereğidir

İşte o proje, her nedense uygulamaya konulmayan ve merhum Sultan Abdülhamitin ömrünün yetmediği bir projeydi ki yeryüzünde dosta ve düşmana parmak ısırtıyordu.

İşte bahsettiğim proje dün uygulamaya konuldu.

9 seneden beri inşaatı devam eden ve Japonlar tarafından gerçekleştirilen proje, AK Parti iktidarı döneminde tam da 29 Ekim 2013 tarihine rastladı.

Elbette ki Sultan Abdülhamit gibi düşünen bir Başbakanın ürünü olarak dünyaya tanıtıldı.

Ama Sayın Başbakanın da dediği gibi Bu cumhuriyetin gerçek manası; CHPnin tek parti, dipçik ve şeflik anlayışıyla değil, cumhurun arkasında olan bir cumhuriyetin netice vereceğine inanıyoruz ve böyle bir cumhuriyete elbette ki sahip çıkıyoruz

Tüm bu gerçeklere rağmen, bakınız dün resepsiyonda devlet erknı bir araya gelirken ve kutlama töreninde, doğrusu tüm izleyicileri şaşırtan bir tablo, bir görüntü yaşandı ki CHP lideri ne kadar kinci, ne kadar ilkel bir düşünceye sahip olduğunu tüm kamuoyu nezdinde kendini ele verdi.

Herkesle bayramlaşan Kemal Kılıçdaroğlu, sıra Başbakana gelince yüz çevirdi ve görmezlikten geldi.

Sormazlar mı, bu ne hal Sayın Kılıçdaroğlu?

CHP, hep ilkel bir anlayışla mı yoluna devam edecek?

Yoksa medenileşme, çağdaşlaşma, insanlığa hizmet eden, barışı simgeleyen, geniş, müsamahakr bir anlayışla mı devam edecek?

Ama heyhat!

Dünkü o Cumhuriyet Bayramında yapılan resmi resepsiyonda Başbakan Recep Tayyip Erdoğandan yüz çevirmeniz, sizin ne kadar ilkel ve küçülme anlayışı içinde olduğunuzu gösteriyor.

Peki, İzmirdeki mitingde yağdırdığınız hakaretin sizi ve partinizi ne kadar küçülttüğünün farkında mısınız?

Bunları bir kenara bırakalım.

Bu Başbakan ve iktidarındaki Türkiyeye getirilen uğur, bereket, bolluk yeter de artar bile.

Bunu da bir kenara bırakalım.

Teknolojik olarak muasır medeniyet seviyesinde yürüyen bir dünyaya gösterilen dünkü Marmaray projesinin gerçekleşmesi

60 m suyun dibindeki derinlik içinde devlet erknıyla yürütülen, tüm İstanbulluları Üsküdar Kazlıçeşmeden karşı taraftaki Yeni Kapıya taşıyan tren vagonları.

Zerre kadar insanlık karakterini bünyesinde taşıyan bir insanın buna saygılı olması lazım.

Buna karşı siyaseti, particiliği, rakipliği bir tarafa bırakmalı.

Bırakın Başbakana yüz çevirmeyi, sarılması ve teşekkür etmesi gerekir.

Bu da bedevilikten medeniyete çevrilen bir asaletin ifadesidir.

Ama heyhat!

Ne çare ki Türkiyedeki particilik anlayışı ve hala 90 sene evvel Türkiyenin başına kirli çorap örmeye çalışan bir anlayış ki o anlayış, tek parti şeflik döneminin anlayışı.

CHPnin bu anlayışla yola çıkmasının sebebi de cumhurun arkasında bulunmayan bir cumhuriyetin projesi.

Kesinlikle İngiliz Lawrenceların, Lord Curzonların projesine inanan bir CHP anlayışıdır ki çağımıza uymayan ve ilkelliği simgeleyen bir görüntüdür.

* * *

Dahası var, sevgili okurlar.

Olayın diğer bir yüzüne bakıldığında, CHPnin gittikçe biraz daha medenileşme yerine ilkelleşmeye yürüdüğü görülecektir.

Bu ilkelliği temsilen yola çıkan CHP anlayışı, bu kez halkın birer temsilcisi durumunda olan üç bayanın başlarını örterek meclise gelmelerini kafasına takmıştır.

Her zaman bu köşede ifade etmek istediğimiz gerçek şudur ki bu milletin iradesiyle TBMMne gelmiş insanlar, bu milleti arkadan vurmamalı, milletin milli iradesine saygılı olmalıdır ki % 90ı Müslüman bir millet olma hasebiyle, elbette ki İslamın gerekleri ne ise bünyesinde taşımak zorundadır.

Eğer CHP anlayışı bunu sindiremiyorsa, içine çekemiyorsa ve isyan bayrağını asıyorsa, bu halk artık CHPye başka gözle bakmalı.

CHP böylesine kirlenme anlayışına sahip çıkıyorsa, halkla ne derece samimidir ve ne derecede halkın inancına saygılıdır?

Hatırlanacağı üzre Merve Kavakçının meclisten atılmasından 14 yıl sonra bu kez CHP, genel kurula başörtülü gelmek isteyen bayan vekilleri, bütün imknlarını kullanarak, engellemekle meclisi tehdit ediyor.

Aslında meclisi değil, tüm Türkiyeyi tehdit ediyor.

* * *

Bakın, ne diyorlar?

Dün de burada belirttiğim gibi CHPli Engin Altay ile Faruk Loğoğlu ve CHPnin kadın düşmanlığı ve başörtüsü alerjisi nüksetti, bu tutumun cevabını seçim sandığında halk verecektir diye basına akseden gerçekler arasındadır.

Mecliste başörtülü vekilin siyasi geleneklere uymadığını öne süren CHPli Loğoğlu, TBMMnin duruşuna sahip çıkacağız, bütün imknları kullanarak buna izin vermeyeceğiz.

Asla müsaade etmeyeceğiz dedi.

Loğoğlu, imknlarından ne kastettiği ve vekilleri nasıl engelleyecekleri sorusuna ise cevap vermedi.

Başörtülü Bayan Milletvekillerinin krizi toplumda bittiyse de bir türlü Mecliste bitmedi, daha da bitmiyor.

* * *

Dünkü yazılı medyada yer alan haberler şöyle;

AK Partili üç kadın milletvekili, meclise başörtülü geleceğini açıkladı.

MHP de BDP de, Bir sıkıntı yok dediler.

CHP ise hep aynı teranede direniyor.

Ve istiyor ki mecliste dahi bir anarşi ortaya çıksın.

İnanın, sevgili okurlar.

CHP, gerçekten bu millete karşı yapmış olduğu tarihi hıyanetini böylece tazeliyor ve ilkelliğini ortaya koyuyor.

CHPnin bu ilkel anlayışı, tıpkı Suriyedeki rejimin baskıcı ve zulüm saçan rejimle paralellik arz ediyor.

O nasıl dış devletlerin hegemonyası altında komünizmi ve Allahsızlığı simgeliyorsa inanın, CHP de eğer fırsat eline geçerse Suriyedeki baasçı anlayışın ve Iraktaki olayların dik alasını Türkiyede yaşatacaktır, diye inanıyoruz.

Bir yandan Cumhuriyet Halk Partisi diyor, Cumhurun partisi diyor.

Bir yandan da çelişkiye düşerek, cumhurla hiç alakası olmadığı halde cumhurla kavga ediyor.

* * *

Sonuç itibariyle diyoruz ki CHP anlayışı, tarih boyunca vatanın bölünmez bütünlüğüne, milli birlik ve beraberliğine karşı çıkmış, hep terör ve anarşinin körüklenmesine neden olmuştur.

Zira bir parti eğer halkın oylarıyla meclise girip, halkı temsil ediyorsa, o parti halkın tüm inancına da sahip çıkmalı ve saygılı olmalıdır.

Aksi takdirde kendini halka karşı hıyanetlikten arındıramaz.

Bunun da vebali çok ağırdır ve bu millet tarih boyunca bu tabloda kim olursa olsun, lanetleyecektir.

En derin saygı ve sevgilerimle.