CHP + CHP = FİTNE = KATLİAM VE GENEL CİNAYETLER! (II)
Eklenme: 9/12/2013 12:00:00 AM

Değerli okurlar.

Dünkü bu köşedeki yazımızda belirttiğim gibi "katil, cinayet ve soykırım" gibi ölümlerin temel nedeni fitnelerdir.

Fitne olmadan hiçbir zaman ne cinayetler olur, ne de soykırımlar?

Zira toplumlar genel olarak "barış, sevgi, dayanışma, kardeşlik" alışverişi içerisinde bulunmak isterler.

Bu nedenle günlük ticari hayat akışları olsun, kültürel olsun, ahlaki olsun, inanç olsun, her ne olursa olsun, illa ki geleceğini garantiye bağlamak için mutlaka barış ister.

Bu itibarla fitne olmayınca, barış kaçınılmazdır.

Lakin fitne unsurları varlık gösterip söz sahibi olunca orda her şey bitmiş demektir.

Enva-i şiddet, çatışma kan ve gözyaşı kaçınılmaz olur.

***

Onun için;

Toplum ve devletler "fitne" yapısına karşı her daim uyanık olmalıdır.

Peki, fitneler nasıl tespit edilir, nasıl anlaşılır ve bununla toplumsal mücadele nasıl gerçekleşebilir?

İşte mühim olan gerçek de buradaki mücadeledir.

Ne mutlu o toplumlara ki bilimsele dayalı böylesine fitneleri tespit edebilsin ve mücadeleyle barışı sağlayabilsin?

Zeki ve akıllı, önünü gören, basiret gözünü her daim açık tutan, yani kalp gözüyle olaylara bakan toplum, fitne engiz unsurları her zaman anında tespit eder ve ortadan kaldırmayı sağlar.

Bu da devleti elinde tutan dirayetli ve samimi siyasilerle mümkün olabilir.

Siyasilerin aktifliğiyle gerçekleşebilir.

çünkü bir toplum, milli irade gerçeğini herhangi bir siyasi unsura teslim etmişse, yani devleti elinde tutanlara teslim etmişse, mutlaka o zevat, toplumun emrine girip, bütün istek ve arzularına amade olması lazım.

***

Bugün yeryüzündeki fitne unsurlarının görüntüleri bellidir.

Özellikle Ortadoğu da.

İslam ülkelerinin başına gelenler orta yerde.

Yaklaşık yüz-yüz elli yıldan beri ülkemizin, milletimizin başına gelen, bir türlü içinden çıkamadığımız fitne unsurlarının varlığını kimse inkr edemez.

Milletimize, ülkemize ve devletimizin başına bela olan bu fitne unsurlarının kaynakları da bellidir.

Hiç kimsenin meçhulü de değil.

Gün gibi aşikr ve her şey su yüzüne çıkmıştır.

Nerden baksan bu fitneler yüz küsur seneden beri, yani 1908li yıllardan günümüze dek!

II. Meşrutiyetin kuruluşuyla, Sultan Abdülhamitin tahttan indirilmesiyle, kocaman cihanşümul 624 senelik ömre sahip bir devlet çok kısa bir süreç içerisinde yok olup gidiyorsa işte bunun üzerine durarak, derin düşünmek lazım ve toplumsal, kapsamlı bir araştırmaya girmemiz gerekir.

* * *

Evet, kökü ve dayanağı dış mihraklara bağlı olan İttihat Terakki Cemiyetinin üç paşası, hiç şüphesiz ki kendilerine "sütten çıkmış ak kaşık" gibi lekesiz bir görüntü vererek, Sultan Abdülhamiti müstebit, zalim bir devlet adamı olarak topluma lanse edip, kötüleyerek böylece devleti ele geçirdiklerini biliyoruz.

Ama nasıl?

Tamamıyla ırkçılık fitnesine dayanarak, jön Türkçülük düşüncesiyle Türkiyede bulunan Yahudi unsurlarıyla işbirliği yaparak, deyim yerindeyse tebdili kıyafetle, münafıkça, hep sureti haktan kendilerini göstererek, yola çıkmışlardır.

Hatırlarsak, Sultan Abdülhamitin tahttan indirilişi ile Balkan Savaşı yaşandı.

Balkan Savaşından sonra da I. Dünya Savaşı.

Daha sonra da Şarki Anadoluda Ermeni Hadisesiyle 1918deki Mütareke ve Fransanın Sevr kasabasındaki antlaşma ile İstanbul işgali, İngiliz ve diğer müstebit, işgalci devletlerin milli mücadele hareketiyle Türkiyeyi terk etmek zorunda kalan bu hain işgalci devletler tabii ki rahat durmadılar.

Gizliden devletin bünyesine nifak tohumları yeşerttiler.

Yani kendi adamlarını, onları aratmayacak, kendi siyasetlerini idame etmeleri için mason localarından tutunda, CHP gibi fitne saçan siyasi unsurlarına kadar, bir bütünlük içerisinde hareket ettiler.

Ve bu meyanda milli mücadele sayesinde kurtulan Türkiye, 1923te cumhuriyeti kuranlar, cumhuriyeti halkın iman ve izanları paralelinde değil, milli mücadele unsurlarına rağmen milletle ters düşerek, Türkiyenin her coğrafyasında, özellikle Şarki Anadoluda çok büyük fitne unsurları saçtılar.

İşte bu fitnelerin başını çeken, Evvelallah (!) CHP anlayışı olmuştur ve onu yöneten şeflik ve dipçik unsurları olmuştur.

Dünkü yazımda belirttim gibi yaratılan fitnenin en önemli başlığı, Toplumu dininden uzaklaştırma engizisyonluğudur.

* * *

Dün buradan Bakara suresinin 217. ayetinin yüce mealini aktarmıştık.

Tekrar ifade edersek;

Fitne öldürmeden daha şiddetlidir, daha beterdir

Bu hakikatle; fitne olmadan savaşlar olmaz, ölümler olmaz, cinayetler gerçekleştirilemez.

Bu gerçekleşen fitnelerin başlangıcı da dünden beri anlattığım gibi CHP anlayışıdır.

Zira tarih bu gerçeğe damgasını basmıştır.

Eğer bugün terör varsa, çözüme yönelik içinden çıkılmaz bir hal yaşanıyorsa.

Bilinmelidir ki bunun kökeninde yine CHP anlayışı vardır.

* * *

İslamın Mekkede yayılmaya başladığı zaman Efendimiz (s.a.v)e inanan birçok Müslümanlar oradaki müşrikler tarafından, özellikle yeni yeni Müslüman olan, İslama girenlerden İmar bin Yaser ve ailesi, Hz. Bilal-i Habeş'i, Habbab Bünulert ve Hz. Suheydler gibi İslama inanan büyük sahabelerin başını çekenleri dininden, inancından vazgeçirmek için, geri çevirmek için insanlık dışı işkence yapmışlardı.

Hatta bu işkencenin başını çeken Hz. İmarı ateşle kızartılmış demir parçalarıyla vücuduna yapıştırarak, dininden vazgeçirmeye çalışmışlardı.

Burada bu hadiseyi anlatmak sayfalar ve ciltler ister.

Biz bunu özetleyerek şöyle diyoruz.

Tek kelimeyle, gerek Türkiye olsun, gerek Mısır olsun, gerek Suriye olsun, gerek Irak olsun, her neresi olursa olsun.

Ortadoğu İslam ülkelerine yıllardan beri reva görülen zulüm, işkence, terör, açlık ve toplumsal cinayet ve dökülen kanlar.

Hepsinin temelinde inançlarından vazgeçirme, haçlı ve Siyonizm adına yapılan çalışmalar yatmaktadır.

Özetle belirteyim ki bu yakın tarihimiz boyunca, yani yüz, yüz elli yıllık bir çalışma sonucunda itiraf etmekle belirteyim ki;

Küfür sistemleri, başta Türkiye olmak üzere kiraladıkları hain münafıkları kullanarak, parti kurdurabilmişlerdir.

Irkçılık unsurlarını yeşertmişlerdir.

Mezhepçiliği, dinsizleştirmeyi hep ön planda tutmuşlardır.

Bunun da başını çeken, bu devlete hkim olmak isteyen, bu yüz yıl içerisinde CHP anlayışı söz konusudur ve ona bağlı masonik kafalardır.

Bu masonik kafalar ise gıdasını Kemalizmden, laikçilikten almışlar ve almaya devam ediyorlar.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Özellikle Osmanlıyı yıkan anlayış, İttihat ve Terakki Cemiyetini kuran Movizlerle, Lavranslarla, Lord Gürzonlarla işbirliği yapan anlayışlar olmuştur.

Tarih açık ve nettir.

Yalnız, yalan söyleyen tarih değil, dış unsurların gerçek yazmış olduğu tarihler konuşuyor bugün.

Türkiye Cumhuriyetine yıllardan beri hkim olmak isteyen anlayış, inkrcılığa dayalı CHP anlayışıdır ve onun paralelinde ırkçılığa dayalı bölücü unsurlardır.

Gerek jön Türklerden tutunda bugünkü sözüm ona Kürtçülük edasıyla kendini gösteren bazı odaklara kadar.

Bize göre tüm bunların varlığı ve dayanak noktası 1924te kurulan bir anayasa ve bu anayasanın bünyesinde barındırdığı askeri vesayet ve bu askeri vesayetin idamesi ile oluşan masonik kafalar ve masonik ırkçı Ergenekon paşalar ve bu paşaların devlet üzerine kurdukları hegemonya.

İşte çağımızın ve bugünkü yeryüzünün temel fitne engiz unsurları bunlardan ibarettir.

***

Sevgili okurlar!

Türkiyeyi, Ortadoğuyu adeta Cengiz Han zamanına sokmuşlardır.

Yani yaklaşık 800 sene evvel Moğolistandan gelen İslamiyete daha girmeden evvel Tatarların başını çeken Cengiz Hanın orduları nasıl Bağdatı ve Ortadoğu İslam ülkelerini kana buladı.

Bugünkü İslam dünyasında kat be kat Cengizin fitnesini çoktan geçmiştir.

Ama her halükarda.

Allah sonunu hayır getire.

Şeyh Ahmed-i Cizrelinin 400 sene evvel yazmış olduğu divanından bir beytin yarısını Kürtçe olarak sizinle paylaşalım.

Zaman bu ahd-i Cenk Engiz-i Cengiz

(Zaman savaşçı, kan akıtıcı Cengizin zamanına dönüştü)

En derin saygı ve sevgilerimle.