CUMHURBAŞKANINDAN KARARLI MESAJ!
Eklenme: 3/17/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde 22. Muhtarlar toplantısı vardı…

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Muhtarlara hitaben konuşurken, "teröre ve destekçilerine" karşı kararlı mesajlar verdi.

Mesajında ana başlık olarak şöyle diyordu…

“Diz çökecekler”

Erdoğan, “Terörü maşa olarak kullanmak ve masumların kanları üzerinden hesap görmek isteyenler Türkiye’ye diz çöktüremeyecekler” derken, konuşmasının devamında Türkiye için en büyük tehlikenin "terör ve terörün destekçileri" olduğunu söyledi.

Tüm dünya kamuoyunun dikkatini bu noktaya çeken Cumhurbaşkanı, yerden göğe kadar haklıdır.

Gerçekten, Türkiye’nin hem içten, hem de dıştan, her zaman, ülkeyi zor duruma sokmak isteyen terör belasını birinci tehlike olarak gören Cumhurbaşkanı, PKK’yı terör örgütü olarak göstermekle beraber, hatta daha fazlasıyla tüm terör örgütlerinin arkasında duran gizli destekçi odakları da hedef olarak gösterdi.

Zaten en önemli tehlike de budur.

Görünen terörist ve militanlardan daha fazla, görünmeyen arka plandaki maddeten ve manen gizliden gizliye teröre destek veren, nerde olursa olsun, hangi platformda görünürse görünsün, Sayın Cumhurbaşkanımız bunların tümüne kamuoyunun dikkatini çekmektedir.

Yıllardan beri, devleti içten ve dıştan kemiren kirli paralel yapıdan tutun da, devletin derin terör muammasıyla beraber bazı medya kalemşorlarına kadar, devletin önemli bazı kurum ve kuruluşlarına kadar, kendi kimliklerini gizleyerek “Saman altından su yürütürcesine” devleti içten vuranlar da Cumhurbaşkanının dikkatinden kaçmamıştır.

Zira Cumhurbaşkanının her konuşmasında “leb dediği gibi leblebi” olduğu işaretlerini veriyor.

Özellikle paralel yapının devletin kilit odaklarında halen bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı, bu yönde Meclisin; gerek iktidar, gerek muhalefet olsun, HDP hariç üç partinin de bir araya gelip bu hususta diyalog kurmayı da dünkü konuşmalarında ısrarla vurguladı.

HDP dışında Mecliste bulunan 3 partinin de “terörle mücadelede” yapılması gerekenler konusunda bir arada hareket etmelerinin ısrarla üzerinde duran Cumhurbaşkanının, önümüzdeki günlerde polisin bünyesinde bulunan paralel yapının üzerinde durarak çok önemli mesajlar vereceğine inanıyoruz.

Zira görünen odur ki bir Cumhurbaşkanının çalışması ve tehlikeli odaklara kamuoyunun dikkatini çekmesi ile hükümetin çalışma stili ortada.

Hükümetin terörle yapmış olduğu bu samimi çalışmalarını gözden düşürmek için özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki polisin terör odaklarına prim verircesine çalışması çok dikkat çekicidir.

Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakından takip edip gördükleri, Valiliklerin, Kaymakamlıkların ve Emniyet Teşkilatının bünyesinde bazı kirlenmeleri hissediyor olması gerekir ki hep dikkati paralel yapının gizli çalışmasına çekiyor.

* * *

Bakınız sevgili okurlar.

Dün yazılı medyanın bazı sürmanşetlerinde büyük puntolarla yazılan dikkat çekici haberler..

Yeni Akit’in sürmanşetinde şu haberi gördük;

“Fetocu polislerin Bağlar ihaneti..”

Bu başlık altındaki haberde, vatandaşların yakılan bazı araçlarını gösteren resme de yer verilerek şöyle deniliyordu;

“Diyarbakır Sur ilçesinde büyük bir hezimete uğrayan terör örgütü PKK, Bağlar ilçesini çatışma alanına çevirdi.

Bağlarda sokağa çıkma yasağı ilan edilmeden nokta bazlı operasyon planlandığı bilgisini fetocu polislerin terör örgütüne sızdırdığı ortaya çıktı.

Teröristlerin bazı araçları ateşe vermesi sonrasında olaya müdahale etmeye çalışan güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Bir polis şehit düşerken, 10 polis de yaralandı. Çatışmada 3 terörist öldürüldü. Diyarbakır Emniyeti PKK’ya bilgi sızdıran fetocu polisleri arıyor”

Demek bu haberden anlaşıldığı gibi bazı Emniyet güçlerinde ve devletin bazı kurum ve kuruluşlarında paralelci unsurlar var ki mücadele bu nedenle zaman zaman ağırlaşıyor.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Diyarbakır halkı bir yandan terör belasından kurtulmak isterken devlete sığınmak için arayış içerisinde iken ve nereye gidecekleri şaşkınlığına rağmen…

İşsizlik, açlık, fakru zaruret gibi sorunlar baş döndürücü bir şekilde devam ediyor...

Diyarbakır’da işsizliği körükleyen nedenleri ortadan kaldırmak üzere İSTİHDAM yaratmak isteyen ve aktif çalışan, inşaat sektöründeki bazı şirketlere darbe vurmak üzere şehir içi trafik polisleri sudan bahaneler ararcasına kum nakliyesini yapan kamyon şoförlerini adeta pusuya düşürmek üzere pusu kuruyorlar..

Sivil kıyafetlerle saklanıyor ve kamyonları Seyrantepe semtindeki karayolları kantarına götürerek, tonajı bahane edip ağır bir biçimde ceza yazıyor.

Bu itibarla şoförler dün basını arayarak dertlerini anlatmak zorunda kaldılar.

Gerek yazılı, gerek görsel basın bunları görüntüledi.

Bu uygulamalar kamuoyu nezdinde kasıtlı olarak algılanmaktadır.

Zira yapılan bu uygulama rastgele tüm firmalara ve kum taşıyan tüm nakliye kamyonlarına yönelik değil, özellikle seçilmiş plakalar ve firmaları hedef almış durumda.

Yıllardır böylesine uygulamalar yokken, ansızın devlet halkı terör örgütlerinden kurtarma mücadelesi verirken ve Diyarbakır halkı, terörle mücadele etmekte başarı gösteren devletin yanında yer alırken, böylesine uygulamaların, yani inşaat İSTİHDAMINI engellemek maksadıyla trafik polislerinin bu uygulamaları anlamlı görünmektedir.

Kamuoyu diyor ki “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”

Bir yandan halkı teröristlerin elinden kurtarıp terörle mücadele veren devlet, diğer yandan istihdamı körükleyen polis de adeta yeniden terörün kucağına itme çabasında.

Halkı işsiz, güçsüz bırakmaya çalışan polisin böylesine ibretli çalışmalarına doğrusu bir türlü anlam verilemiyor.

Hayrola nedir bu hareket?

Yani aç, sefil, işsiz güçsüz kalan Diyarbakır halkı…

Nerdeyse 3,5 aydan beri her taraf kapalı olup 5 kuruş para kazanamayan insanlar var.

Devlet şefkat ve merhamet elini uzatmak isterken öte yandan da paralel anlayış, devletin ve iktidarın böylesine merhametli, şefkatli çalışmalarına engel teşkil etmektedir.

Bir yandan devlet faizsiz kredisinden tut, zarar görenlere yardımlara kadar devletin uzanan elini, gayretkeş(!) trafik polisi tam tersine çevirip hukuk dışı uygulamalara geçiyor.

Eğer inşaat sektörü de bu piyasadan elini çekerse, işsiz güçsüz kalan şoför olsun, inşaatta çalışan personel olsun ve diğer kum ocaklarında çalışan potansiyel olsun, hepsi şapa oturur ve der demez polisin bu uygulamalarına karşı hükümete de artık nefret gözüyle bakma zorunluluğu hisseder..

Ve kameralara açıklamalarda bulunan bazı nakliyeci şoförler izlediğimize göre şöyle diyorlardı;

“Bir yandan hükümet istihdama teşvik ediyor, bir yandan da trafik polisi bu hükümetin uygulamalarına engel oluyor.

Yani durup dururken şimdiye kadar şehir içi trafik ekipleri böylesine uygulamaları gerçekleştirmemişlerdi de şimdi her nedense ansızın gelip şoförlerin kamyonlarını yoldan çevirip “Sen ağır tonaj taşıyorsun” bahanesiyle halkı çalışmalarından bıktırıyor.

Bundandır ki Güneydoğu halkı, özellikle Diyarbakır halkı, “Nereye gidelim” diye kendi kendine mırıldanıp duruyor.

***

Yalnız bu değil…

Gerçekten devletin Diyarbakır’da diğer bazı kamu kuruluşları bünyesindeki özellikle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı müdürlükler bünyesinde çalışan bazı bürokratlar…

Tabii Bakan Sayın Faruk Çelik’in döneminde değil de Mehdi Eker’in döneminden kalan kalıntılar…

Hala kendine çekidüzen verememişler, sakat işler yapıyorlar.

Sahte, yanlı raporlar hazırlıyorlar ki daha önce defalarca bunu yazdık çizdik.

Özellikle “Toplulaştırma yasası” bünyesinde yapılan anti demokratik hukuk dışı uygulamalar diz boyu…

Hele hele Diyarbakır SGK Bölge Müdürlüğü’ne gelince…

Halka, yani sigortalılara çok ağır yük yüklerken, suçüstü yakalandıkları halde, hiç de yüzleri kızarmıyor.

İtiraz eden vatandaşlara karşı “Vallahi kusura bakmayın bizim tahakkuk memurumuz eski “Yeni TL” olarak algılamış onun için bu rakama iki sıfır fazla atmış’’

“İşte düzeltiyoruz”

Bu skandalı önümüzdeki günlerde siz değerli okurlarımıza ve tüm kamuoyuna deşifre edeceğimize dair söz veriyoruz.

Başınızı fazla ağrıtmayalım.

Bugünkü yazımızda dile getirmek istediğimiz üç başlıklı konu…

1- Trafik polisinin işgüzarlığı…

2- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı İl ve İlçe Müdürlüklerinde yapılan uydurma raporlara binaen yapılan yolsuzluklar…

3- SGK’daki yapılan kirli işlemler, hem de yüz kızartıcı ve skandal olarak algılanan olaylar…

Kamuoyu özellikle bu üç konunun üzerinde durulmasını istiyor.

Ve ilgili makamların, bu yazılarımızı ihbar kabul ederek bakanlıklardan müfettiş talep edebilirler.

Yani Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle diyoruz ki “Yapılanlar yapanların yanında kar kalmasın”

En derin saygı ve sevgilerimle.