ÇÜRÜK SİYASET VE YANLIŞ POLİTİKA ÜLKEYİ ÇÖKERTİR!(IV)
Eklenme: 4/14/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.
Hakikatten, güdümlü siyaset ve yanlış politika; ülkeyi çökmeye mahkûm kılıyor.
Her zaman bu köşede ifade etmeye çalıştığım gibi…
Ülkelerin; bütünlüğü, birlikteliği, sağlam zeminde oturtturulması, sağlam dayanaklara dayandırılabilmesi için, çürük siyasetle değil mutlaka sağlam bir siyasetle yola çıkılması gerekir.
Yanlı, bukalemun politikalarla değil gerçek politikalar üretilmelidir.
Devletlerin ömrü ne kadar uzun olursa olsun, yolda ne kadar mesafe kat edebiliyorsa etsin…
Sağlam siyaset, şaibesiz politika, illaki milli irade kontrolü altında olmalıdır.
Aksi halde, doğru yoldan saparak istikametini bozar.
İşte böylesi devletlerin yönetimleri de, hiçbir zaman uzun ömürlü olamaz.
O devletlerin ömrü kesinlikle kısalır.
Tarihi birer ilke ve prensip olarak bildiğimiz gerçek şudur ki;
İstikamet ve dürüstlüğünü koruyan toplumların ömrü tam gün olur.
İstikametini bozup, zig-zaglı yollara düşen toplumların ömrü ise yarım gün olur.
Hiç kuşkusuz ki burada çok önemli ve derin mana çıkarılabilinir.
Geçmişe yönelik sağlamlığını koruyan devletler dünyaya hükümran olmuştur.
Çürük siyasetle yönetilen devletler daima yarım gün ömürle yetinmişler ve tarih sayfalarında silinip gitmişler.
***
Toplum İslam terbiyesiyle, kültürüyle, ahlakıyla, kendini donatarak yola çıkarsa, uzun mesafeyi kat eder, uzun ömürle yaşar.
Aksi takdirde istikametini bozarsa, dürüstlüğü elden kaçırırsa, dayanak noktası ahlak ve İslam terbiyesi değilse vay haline!
Tıpkı bugünkü karşı karşıya kaldığımız, Avrupa Birliği ahlakından ithal edilmiş, ne idügü belirsiz yasalar….
Ve bu yasalarla yönetilmekte olan Türkiye!..
Zaten herşeyiyle kendini ele veriyor.
Sizinle paylaşmak istediğim bu gerçeği yüce kitabımız Kur’an vurguluyor.
Nitekim “Hûd” suresinin 112 ve 113. ayeti de bu tezimizi kanıtlıyor;
112. ayet mealen şöyle diyor;
“Sen dosdoğru emrolunduğun gibi hareket et, beraberindeki tevbe edenler de aşırı gitmeyin çünkü O yaptıklarınızı görür”
113. ayet ise;
“Zulmedenlere yönelmeyin, yoksa size de ateş dokunur, sizin Allah’tan başka yardımcınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz”
Evet, bu emir Efendimiz (s.a.v)’e ve beraberindeki tevbe edenleredir.
Onlara bir iman meşalesidir ve hükümdür.
* * *
Bakınız ayet ne diyor;
“Sen dosdoğru emrolunduğun gibi hareket et”
İşte, Hz. Peygamber (s.a.v), bu emrin dehşetini ve önemini çok iyi hissetmişti.
Hatta bir gün sahabelerle meclis-i nebevide otururken duygulanarak, şöyle buyurduğu rivayet edilir;
“Beni Hûd suresi ihtiyarlattı”
Buradaki istikamet; değerli yerinde hareket edip, hiç sağa sola sapmamaktır.
Şu halde, istikameti tutmak için sürekli bir uyanıklığa ve ebedi düşünceye ihtiyaç vardır.
Burada siz değerli okurlarımızın ve tüm kamuoyunun dikkatlerini bir noktaya çekmek istiyorum.
İstikametten sonra gelen emir; kusur ve eksikten uzaklaşmak ile ilgili değil.
Haddi aşıp, tecavüzle ilgili bir emirdir.
Zira dosdoğru yürümek emri ve bununla birlikte şart olan vicdan uyanıklığı ve takva başta gelir.
Ve en çarpıcı gerçek de odur.
Bu ayetten sonra gelen diğer ayette şöyle buyuruyor;
“Zulmedenlere yönelmeyin, onlarla birleşmeyin, yoksa size ateş dokunur”
Bu ayetin yüce meali bize şunu gösteriyor;
Yeryüzünde güç ve kuvvet sahibi olmuş, Allah’ın kullarını baskı ve sindirme ile ezmiş, Allah’tan başkalarına kul etmeye çalışmış nice zalim, zorba ve diktatörler vardır..
İşte siz bunların zulmüne dayanmayın, güvenmeyin ve yönelmeyin.
Çünkü sizin onlara yönelmeniz, yeryüzünün en büyük kötülüğünü normal kabul etmeniz ve bu büyük günaha ortak olmanız yüzünden, aynı onlar gibi size de ateş dokunacaktır.
Bu sapıklığın cezası budur.
Sizin Allah’tan başka yardımcınız da yoktur, sonra yardım da göremezsiniz.
Bu gibi hallerde dosdoğru emrolunduğu gibi hareket etmek, elbette ki çok zor bir şeydir.
Bunun için birçok yardıma ihtiyaç vardır.
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Bakınız.
Meşhur Osmanlı şairlerinden Ziya Paşa şöyle diyor;
“Muin-i zalimin erbab-ı denaettir.
Zalimlerin yardımcısı alçalışın ve mağlubiyetin erbabıdır”
“Köpektir zevk alan sayyad-ı bê insafa hizmetten…
Zalim avcının zulmünden zevk alan ancak av köpeği olabilir”
Gerçekten, anılan iki ayeti kerimenin yüce mealleri paralelinde bulunan merhum Ziya Paşanın bu şiiri de bilenler için çok dikkat çekicidir.
Toplumsal bir manzumedir, bir simgedir, bir akıldır, bir ders-i ibret olmalıdır.
Gerçekten zalimlerin yardımcısı her zaman zalimlerle beraber haşr olunur, alçalır ve toplumun lanetlerine maruz kalır.
“Sayyad-ı bê insaf” denilen insafsız avcının avından da zevk alan ancak köpektir.
Bu tarihi bilimsel bir gerçektir.
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Ana başlığımız olan “ÇÜRÜK SİYASET VE YANLIŞ POLİTİKA ÜLKEYİ ÇÖKERTİR” manası bundan ibarettir.
Devlet, yönetim, iktidarlar…
Her nerede olursa olsun, hangi coğrafyada ve hangi ülkede olursa olsun.
Onların taraflı, kirli ideolojik anlayışları gölgesinde devletleri yönetemez.
Aksi takdirde döner, gelir, sahiplerinin ayaklarına dolaşır.
Hani demişler ya; “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner”
Siyasiler için, iktidarlar için, muhalefetler için bu söz geçerlidir.
Hiç kimse Allah’ın kâinat içerisinde var edip, yürütülen değişmeyen kanunlarından kendini kurtarılmış olarak görmesin ve inanmasın.
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Başınızı fazla ağrıtmadan sadedimize gelelim.
İktidar partisi olan AK Partinin bu ülkede 13 seneden beri yapmış olduğu hizmetler.
Özellikle o dönemin Başbakanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’den tut, bugünkü Başbakan muhterem Ahmet Davutoğlu’na kadar.
Ülkeye vermiş oldukları hizmet inkâr edilemez.
Gerçekten, anılan bu her üç şahsiyetin; insani karakteristik olarak inanmış, sağlam, değerli birer devlet adamı olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Kişiliklerine hiçbir diyeceğimiz yoktur.
Amma velâkin bunu da hiç unutmayalım.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bazı bakanlıkların bünyesinde yapılan usulsüzlükler, yolsuzluklar, rüşvet, adam kayırma gibi uygulamaları adeta birer fitne unsuru durumuna girmiştir.
“Nereye el atarsan, elinde kalır” misali.
Özellikle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker’in Bakanlığı bünyesinde uygulanmakta olan “Arazi Toplulaştırma” hareketi.
Gelecekte bölgede çok büyük bir fitne unsuru olarak, anarşi ve kargaşaya neden olacağı mukadderdir.
Öyle bir hal almıştır ki bu yasa gölgesinde devletin hazine arazileri birilerine peşkeş edildiği gibi…
Köylülerin yaylak, kışlak, otlak olarak bilinen meraları da, meralık vasfından çıkarıp önce hazineye geçirme gayretlerinin de, büyük bir fitne unsuru haline gelmiş olduğu aşikârdır.
İhale ettiği firmalar arasındaki danışıklı dövüş ile çevredeki bazı güçlü ve zorba anlayışlarla işbirliği içine girerek arazileri başkasının eline verme gibi tehlikeler söz konusudur.
Elimizde bulgu ve belgeler var.
Burada Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’e kamuoyu nezdinde seslenerek diyoruz ki;
Diyarbakır İl Mera Komisyonu Başkanlığının 29. 01. 2013 tarih ve 2 sayılı kararına istinaden 11.07.2013 tarihinde cins tahsisi ile Maliye hazinesi adına tescil edilmiştir.
Yapılan tescil işlemi sonrasında bölgenin en tehlikeli, şaibeli, zorba olarak bilinen bazı şahısları 6292 sayılı kanunun himayesine sığınarak, vasfı değiştirilen köylünün merası hazineye dönüştürülüp onlara satmak üzere zemin hazırlanmıştır.
Böylece daha nice köylülerin meraları vasfından çıkarılıp “geçici olarak hazineye” diye gösterilmiş ve bölgedeki birçok şaibeli insana peşkeş ettirilmiştir.
Bu da sebepsiz zenginleşmeye yol açmaktadır.
Kamuoyu soruyor…
Devlet nerededir?
Bakanlık nerededir, ne iş yapıyor?
Nasıl oluyor da bu İl Mera Komisyonu Başkanlığı keyfi olarak serbestçe bu antidemokratik, hukuk dışı uygulamayı, hem de kanunlaştırarak, yani 6292 sayılı kanuna uydurarak, bu edepsizliği icra edebiliyor?
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’e suç duyurusu olarak bunu sunmak istiyoruz.
Gerçekten Maliye Bakanlığı gibi ciddi bir bakanlığın böyle ciddiyetsiz işlemlere göz yummayacaklarının da inancındayız.
Zira Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, bildiğimiz, tanıdığımız kadarıyla çok dürüst, sağlam bir aileye mensup biridir.
Bu dürüst kişiliğini, birilerinin uğruna, hatırına feda etmemekte olduğunu düşünüyoruz.
Duyumlarımıza göre vatandaşlar, birer dilekçe halinde, makamlarına müracaat da etmişler ve etmeye devam ediyorlar.
Bu dosyalara el koymak için acilen Bakanlıkça müfettişlerin gönderilmesi gerekir.
Yoksa Sayın Mehdi Eker’in Bakanlığı olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki işlemlere bu halkın güveni yoktur ve inanmıyor da.
En derin saygı ve sevgilerimle.