CÜZZAMLI TÜRKAN SAYLAN’IN YARDIMSEVERLİK ŞOVU! – 2 –
Eklenme: 4/24/2009 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar! Dün siz değerli okurlarım için Türkiyede sistemin ne kadar kapalı olduğunu.. Ve kimin elinin kimin cebinde olduğunu..Uşaklaşan bir derin devletin siyonist ve haçlı emperyalizmine ne tür entrikalarla hizmet ettiğini dilimin döndüğü kadar açıklamaya çalışmıştım. Ve bir ibret levhası olsun diye 'haber7.com' internet sitesinde yayınlanmış bir haberin az bir bölümünü sizinle paylaşmıştık. Bugün aynı haberin dudak uçuklatan mütebakisini size sunmak istiyorum. Ancak dün size ifade etmiş olduğum ayet-i kerimenin yüce mealine biraz daha geniş kapsamlı bir açıklama getirmek istiyorum. Ondan sonra da haberimize devam edeceğiz. Evet, Nemül Suresinin 48. Ayetinin yüce meal-i celilesinin açıklaması şöyledir: Zaten dün de yazmıştık. Bugün de hatırlatmak babında olsun diye tekrar o özetiyle beraber 49'üncü ayetin de açıklamasını daha geniş bir biçimde sizinle paylaşmak istiyorum. "O şehirde yeryüzünde bozgunculuk yapan ve ıslah için hiç de uğraşmayan dokuz kişi vardı. (48)" "Aralarında yemin ederek gece biz ona ve ailesine baskın verelim sonra da onun dostlarına ailesinin yok edilişinde bulunmadığımızı şüphesiz doğru söylediğimizi bildirelim dediler. (49)" İşte buyrun o günün faili meçhul cinayetlerini işleyen organizatör, komplo teoricilerinin hali ne ise, bugün de açıkladığımız gibi aynı karakteri bünyesinde yaşatan, küfrün, şirkin, belirsizliğin ve alçalışın dik alasını beşeriyet yaşamaktadır. Her zaman hatırlattığımız gibi devletlerin derin karanlıklarında yaşayagelen derin organizasyonlar o devleti eninde sonunda yokluğa götürmekte temel unsurdur.  Acımasız birer faktördur. "Kalpleri ve elleri fesada, bozgunculuğa kalkmış olan bu dokuz kişinin bir daha doğru yolu bulup islah olması imkansızdır. Bu yüzden Salih Peygamberin daveti ve hücceti (getirdiği delil) karşısında içleri daralıyordu, sıkıntı geliyordu onlara. Bu sebeple aralarında geceleyin oyunlar kurdular, tuzak hazırladılar, ne tuhaftır ki kurdukları kötü komplo ve çirkin oyuna rağmen, Allah adına antlaşmaya çağırıyorlardı birbirlerini. Buna göre Salih Peygamber (a.s.) ve ailesini sırf kendilerini Allahtan başkasına katılmamaya çağırdığı için öldüreceklerdi." Evet değerli okurlar! Demek, insanlığın dünkü kirlenme hali ne ise bugün de aynı o kirlenmeden hiç de geri kalınmıyor. "Bu dokuz kişinin bir yanlış ve batıl üzerine yeminleşmesi ve bir peygamberin ve ailesinin hayatına son vermek için tekasum (yeminleşmeleri) etmeleri çok garip ve tuhaf bir şeydi. Hem öldürecekler, hem de ölümünde bulunmadık diyecekler. Ve şüphesiz doğru söylemekteyiz diyeceklerdir. Karanlıkta öldüreceklerdi ve kimse onları göremeyecekti! Çok yüzeysel ve gülünç bir hiledir bu. Ama onlar kendilerini buna inandırıyorlardı ve yalanlarını doğru göstermek için böyle hileler düşünüyorlardı. Maksatları Salih Peygamberin ve ailesinin kanını dava edecek kimselerin elinden kurtulmaktı" Tıpkı bugünkü halimiz gibi "Evet, bu gibilerin özellikle doğru söylediklerini göstermeye çalışmaları tuhaf ve garip bir şeydir. Ama ne var ki insan ruhu sapıklıklar ve dönekliklerle doludur.. Gen ve karakterleri böyle çekiyor. Hele hele iman nuruyla aydınlanmazsa, donatılmazsa ve imanın çizdiği doğru yoldan gitmezlerse bu gibi sapıklıklara ve dönekliklere ve haydutlaşmaya dalarlar ve daha derinliklere de gömer giderler." Evet! Dünkü haberimizin devamına gelelim. "Çok ilginç ilişkiler ağını ortaya koyan süreç şu şekilde gelişti:

HİZBULLLAHA BASKIN 15 Kasım 2000de Hizbullaha yönelik operasyon düzenlendi. Örgütün o dönemdeki askeri kanat sorumlusu Abdullah Gülün, Cizre ilçesi Yasef Mahallesi Nehir Sokaktaki evine gizlenmiş cephanelikten Bixi, Diktiriyof, Kanas ve Kaleşnikof marka 99 adet uzun namlulu silah ile bu silahlara ait binlerce mermi ele geçirildi.

JANDARMANIN SİLAHLARI Jandarmanan silahları yine ETÖ sanıklarından dönemin Şırnak Jandarma Alay Komutanı Levent Ersözün (nam-ı diğer Sarı Levent) görevde olduğu, 2001 yılı ocak ayında Hizbullaha yönelik bir operasyonda 4 biksi, 43 kaleşnikof, 13 RPG-7 roketatar, 4 lav silahı ve çok sayıda çeşitli silah ele geçirildi. Yapılan incelemede silahların Jandarma envanterine kayıtlı olduğu tespit edilince silahlar teslim edilerek konu kapatıldı.

ÖNCE PKK KULLANMIŞ Hizbullahtan ele geçirilen silahları inceleyen Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarı ise 28 Ağustos 2001 tarihli Ekspertiz raporunda çok ilginç bilgilere yer verdi. Silahları ve mermileri inceleyen kriminal laboratuvar PKK saldırısı olarak kayıtlara giren olayların söz konusu silahlarla gerçekleştirildiğini tespit etti. Rapora göre askeri kanat sorumlusu Abdullah Gülden elde edilen silahlar daha önce de PKK eylemlerinde kulanılmış. Halen ETÖ kapsamında tutuklu bulunan Levent Ersöz, Arif Doğan, Atilla Uğur ve Cemal Temizözün bölgede bulunduğu döneme ait ilginç bulgular her iki örgütün de aynı kaynaktan beslendiğini ortaya koyuyor.

İŞBİRLİĞİN BELGESİ Öte yandan 13 Martta güvenlik birimlerine ifade veren gizli tanık M.B, "1993 1999 yılları arasında Cizrede Kuştepe isimli Hizbullah köyü kurulduğunu, buraya Albay Cemal Temizözün emriyle silah götürüp getirdiklerini, bu köyde Hizbullahçıların eğitildiğini" anlattı. Hizbullahtan elde edilen silahların kriminal incelemesine göre Hizbullah ve PKK aynı merkezden yönlendiriliyor ve lojistik destekleri aynı ekipler tarafından sağlanıyor. Bugüne kadar bölgede dile getirilen bu işbirliğinin resmi belgesi de ortaya çıkmış oldu.

İŞTE O EYLEMLER 1)10.06.1996 günü İdil İlçesi Bozburun Köyüne PKK tarafından yapılan silahlı saldırı. 2)11-12.07.1992 günü İdil İlçesi Yazman Köyü ile Ulak Köyü arasındaki patika yolda 47 DD 139 plakalı minibüsün PKK tarafından taranması. Mehmet GÜL, Şükrü YILDIZ ve Ali BOZAN bu olayda öldürüldü. 3)11.10.1992 günü İdil İlçesi Yüksekköy köyüne PKK tarafından yapılan silahlı saldırı. 2 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. 4)15.11.1992 günü İdil Oyalı- Yazman köyleri arasında bulunan patika yolda 47 AZ 411 plakalı minibüs PKK tarafından tarandı.  Minibüs sürücüsü Mehmen Emin AKPINAR öldürüldü. 5)10.06.1996 günü İdil Bozburun Köyüne PKK tarafından düzenlenen saldırı. 6)13.05.1994 günü saat 01.50 sıralarında, İdil Atakent Mahallesinde ikamet eden Selim KARAVOEŞin evi PKKlılar tarafından bomba atılması ve silahla taranması olayını müteakip, güvenlik güçleri arasında çıkan silahlı çatışma.. 7)25.08.1997 tarihinde İdil Kurtuluş Köyüne PKK düzenlenen saldırı. Evet.. İşte tüm bu eylemlerde, söz konusu silahlar kullanılmış.

SARI LEVENTİN KORKU İMPARATORLUĞU ETÖ Soruşturmasının kilit isimlerinden emekli Tuğgeneral Levent Ersöz söz konusu dönemin Şırnak Alay komutanıydı. Özellikle Atilla Uğur ve Veli Küçük ile bölgede görev yaptığı yıllar "Şırnak Korku İmparatorluğu" olarak anıldı. Bu bölgede lakabı Sarı Leventti. Yüzlerce kayıp olayı yaşandı. İddialara göre Silopideki meşhur BOTAŞ Karakolu onun döneminde ölüm mahzeniydi. Cesetler ise asit kuyularına atılıyordu. 2001de meydana gelen meşhur "Silopi Kayıpları" olayı Ersözün Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı dönemine denk geliyor. Levent Ersözün ismi Silopi Kayıpları davasında Veysel Ateş adıyla birlikte geçti. PKK itirafçısı Veysel Ateş en son 2005te Şemdinlide yaşanan bombalama olayında ortaya çıkmıştı." Evet! Türkiye böylesine kirli komplo teorileri içerisinde yüzerken ve bu masum halkı, özellikle bu yöre insanını birbirine düşürmekle büyük kişisel rantlar temin ederken, ABD ise demokratik kırmızı çizgiyi aşmamak için çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmaya devam ediyor İşte yeni seçilen ABD Başkanı Hüseyin Barack Obama bakınız yeni bir demokratik çağdaşlaşmaya imza atmakta her gün biraz daha ileriye doğru gitmektedir. Sayın Obama, ABDde bir ilke daha imza attı ve Beyaz Saray tarihinde ilk kez müslüman olan bir kadını, hem de türbanlı bir kadını danışman olarak atadı. ABD Başkanı Barack Obamanın danışmanlarından biri olan Mısır kökenli Amerikalı bir müslüman Dalia Mogahed atandı. İşte dünyanın süper ülkesinin Başkanının başörtülü danışmanı.. Türkiye'ye ders-i ibret olsun. Ama korkarım ki, Türkiye'nin Laikçi gizli münafıkları Obama'yı da ABD ve Dünya ülkelerine 'Başörtülü' danışman atadığı için 'gammazlasınlar'.. En derin saygılarımla