DAHA NELER OLACAK?!
Eklenme: 4/14/2017 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, iman gücüyle tüm diktatör feodal Avrupa’nın keferetül fecerelerine seslendi.

Hem de yüksek gür sedasıyla seslendi.

Öyle inanıyoruz ki Erdoğan’ın her seslenişi Haçlı emperyalistleri titretiyor, sarsıyor ve korkutuyor.

Bu iman gücü, ne yazık ki bugüne kadar Türkiye’de kendini gösterememiştir.

Ancak Erdoğan’dan başka…

***

Erdoğan, haçlıların kirli emperyalist, sömürgen anlayışına diyor ki;

“Artık yeter.

Siz dünyayı kandırdınız, dünyayı sömürdünüz, küfrünüzle dünyayı kirlettiniz.

Artık size geçit yok.

Türkiye, eski Türkiye değil, yepyeni bir Türkiye’dir.

Bu yeni Türkiye’nin başında sizi temsil edebilecek taşeronlarınız yok, piyonlarınız yok, size köle olabilecek hain yok.”

Türkiye’nin zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan vardır.

Allah’ın izniyle üç gün sonra da Cumhurbaşkanı yerine Devlet Başkanı olacaktır.

Geç de olsa yepyeni bir ruh direnişe geçecek...

Bundandır ki Erdoğan şöyle diyor;

"Bunlar geliyor, bakıyor ki boğazın altından Marmaray geçiyor, adamlar şaşı görmeye başlıyor.

Bakıyorlar ki Avrasya Tüneli geçiyor boğazın altından, 'Ya Türkler bunu nasıl yapar?'.

Bakıyorlar ki körfez geçişini yapmışlar, 'Olmaz ya' diyorlar.

Bakıyorlar ki Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılmış, 'Ya nasıl oluyor bu.'

Olur, olur, bal gibi olur.

Daha neler olacak.?"

***

Öylesine inanıyoruz ki Referandum’un hemen sonrasında haçlıların bel bağladığı tarihi Bizans’ın büyük Dünya kilisesi olarak kullandıkları Ayasofya bu kez müze halinde değil, tümüyle Cami olarak açılacak...

Büsbütün Türkiye orada olacak...

Yani bir Fatih dönemi başlayacak...

Cuma namazında Erdoğan, devlet başkanı sıfatıyla hutbeyi okuyabilecek durumdayken...

Hutbeyi okuma görevini Diyanet İşleri Başkanına verecek.

İşte Avrupa, tüm bunları içine sindiremediği gibi elbette ki Erdoğan’ı da içine sindiremezler.

Tüm Avrupa medyasının dergi ve gazetelerinin Erdoğan’ın aleyhinde iftiralı, yalanlı, propagandalarıyla hatta İsviçre’deki PKK’ya yaptırdıkları o kirli miting, büyük posterini göstererek şakağına silah dayatarak “Erdoğan’ı öldürün” demeleri, Erdoğan’ın dile getirdiği her şeyin bir ifadesidir...

Bunlar, Avrupa’nın gerçek yüzünü gösteren tarihi gerçeklerdir.

Avrupa Birliği’nin gösterdiği ahlaksızca kışkırtmadır ve kinci bir terördür.

Avrupa bu sakim, illetli, hastalıklı elleriyle dünyayı rehin alarak, kirli virüsünü saçmaya çalışıyor.

Ama kesinlikle Allah’ın vaadi yaklaşmıştır...

Ahd ve misak-ı ilahi sonuna kadar yürüyecektir ve nurunu tamamlayacaktır.

Ne yazık ki bu hususta çok geç kaldık.

Keşke Cumhuriyetin kuruluşunda bulunan komite ve masonik lobi olmasaydı, Erdoğan gibi aslı, esası, kökeni, mezhebi, hasebi temiz insanlar olmuş olsaydı.

İnanın ki o zaman ne CHP’nin tek partili dönemi gerçekleşecekti, ne şeflik ve dipçik dönemi gerçekleşecekti, ne de sahte, şişirilmiş balon kahramanlar türeyecekti.

Ve ne de İsmet İnönü gibi bir din düşmanı devletin başına geçecekti.

Ama ne yazık ki kader-i ilahi o zaman böyle tecelli etmedi, Türkiye’nin böyle bir imtihandan geçmesi gerekti ki ezeli kudret 90 yıllık zehirli bir geçmişi bize tattırdı.

Erdoğan’la bu halk artık gurur duyuyor...

O’nu bağrına basıyor ve hayat boyu kendine lider olarak kabul etmiştir, etmektedir ve edecektir.

Keza Türkiye’ye bir devlet lideri olması hasebiyle, tüm Ortadoğu İslam ülkelerinin de yegâne ümidi olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Öyle inanıyor ve ümit ediyoruz ki Erdoğan’ın kalbinde saklı bıraktığı tüm gerçekleri pek yakında uygulayacaktır.

* * *

Evet, Erdoğan; hastalıklı Avrupa’nın projesini çok net görüyor ve net okuyor.

Ama Erdoğan olmadan evvel de Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri, Avrupa'yı adeta temsil eden tek parti şeflik ve dipçik devrinin son senelerinde şöyle haykırmıştı.

Diyor ki;

“Ey Avrupa!

Sen, sağ elinle sakim ve dalaletli bir felsefeyi tutmuşsun.

Ve sol elinle sefih ve muzır (zararlı) bir medeniyeti tutup dava ediyorsun.

Ki beşerin saadeti bu ikisi ile geçerlidir diyorsun.

Senin bu her iki elin kırılsın ve şu iki pis hediyen senin başını yesin ve inşallah yiyecektir de.

Ey küfür zehrini insanlığa dağıtıp neşreden (yayan) bedbaht Avrupa’nın kirli ruhu!

Acaba hem ruhunda, hem vicdanında, hem aklında, hem kalbinde, dehşetli musibetlerle musibetzede olmuş ve azaba düşmüş bir adamın cismiyle zahiri bir surette, aldatıcı bir zıynet ve servet içinde bulunmasıyla, insanlığa saadet ve mutluluk mümkün olabilir mi?

Ona mesut ve mutlu denilebilir mi?

Aya!

Aklını başına al ey Avrupa!

Görmüyor musun ki bir adamın cüz’i bir emirden, bir halden mey’us (ümitsiz) kalması ve vehmi bir düşünceden ümidi kesilmesi ve ehemmiyetsiz bir işten inkisar-ı hayale (hayal kırıklığına) uğraması sebebiyle, tatlı hayaller ona acılaşıyor.

Şirin vaziyetler, onu bilakis tazip edip, ona elem veriyor.

Dünya ona dar geliyor, zindan oluyor, halbuki senin şeametli uğursuz kalbinin en derin köşelerinde ve ruhunun ta esasında dalalet ve sapıklık darbesini yiyen ve o dalalet cihetiyle bütün emelleri kesintiye uğrayan ve bütün emelleri ondan neşet eden bir biçare insana hangi saadeti, hangi mutluluğu temin edebiliyorsun.

Acaba zail, geçici ve yalancı bir cennette cismi bulunan ve kalbi, ruhu cehennemde azap çeken bir insana mutlu denilebilir mi?

İste sen biçare beşeri (insanoğlunu) böyle baştan çıkardın, kandırdın, aldattın, kendine sömürge olarak gördün ve ele geçirdin dünyayı.

Yalancı bir teknoloji mutluluğu içerisinde tüm insanlığa cehennemi bir azap çektiriyorsun.”

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bediüzzaman’ın Avrupa ülkeleri hakkındaki bu tespitleri 90 yıl önce olmuştur.

Ama ne yazık ki Türkiye’yi kuran anlayış, maalesef onları önceden bilmeleri gerekirken, tam tersine Avrupa’nın huzuruna iliklerini kapatarak kapılarını çalarak, yıllar yılı kapıkulu gibi kapılarında ülkemizi beklettiler.

Avrupa Birliği’ne giriyorum diye fesat ve yanlış bir hayalle milletimizi beklettiler.

Ve nihayet Erdoğan, bunların gerçek kimliğini ortaya çıkardı ve iman gücüyle meydan okuyor...

Okumaya da devam edecektir.

Esasen Türk tarihine geçebilme gerçeği bu olmalıdır ki gerçek muzaffer komutan, birileri değil Erdoğan olmalıdır ..

Allah’ın izniyle olacaktır da.

Bu millet artık şuurlanmış, köleliği kabul etmez!..

Hele hele Avrupa’nın, hain taşeronların kışkırtmalarına hiç inanmaz.

Elinin tersiyle hepsine lanet okur ve rezaletlerini yüzlerine de vurur.

Ama halkımıza acizane tavsiyemiz; Batı dünyasının “Hayır” çekme tavsiyelerine aldanan CHP ve liderinin veya FETÖ’nün veya PKK’nın taşeronluğuna inanmasınlar...

Tam tersine “Hayır” yerine “Evet, Evet, Evet” diye sandıktan büyük bir potansiyelin çıkmasına seferber olmalıdırlar...

Ki bunun da oluşacağı inancı içerisindeyiz...

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar