DEMOKRASİ KAVRAMINI YANLIŞ KULLANMAK?!!
Eklenme: 7/8/2011 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar. Bilindiği üzre ülkede güncelliğini koruyan ve hiç gündemden düşmeyen, kamuoyunun 24 saatini meşgul eden iki ana konu var. Birisi; Maçlarda şike İkincisi; Seçilen muhalefet partilerinin yemin etmeme konusu Bu her iki konu gerçekten kamuoyunu çok rahatsız ediyor. Gerçi denilebilir ki; "Zaten Türkiyenin hali pür melali bundan ibarettir" El hak.. Bu oluşum ülkenin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Aslında, İkisinin de kökeni aynıdır. Çünkü, ürediği memba Ergenekondur.

* * *

Evet. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek devletimizin, ülkemizin, milletimizin günlük hayat akışlarının anahtarını elinde tutan Cumhuriyet Halk Parti zihniyeti, bilakayduşart (kayıtsız şartsız) milli egemenlik yerine kendini milli ihanet ve hıyanet unsuru durumuna sokmuştur. Ama ne çare ki, kimse bunu yüreklilik gösterip de gelen giden hiçbir siyasi platformda dile getirmiyor. Evet, geçmişe yönelik yakın tarihimiz bize tarihi gerçekleri tüm çıplaklığıyla göstermektedir. CHPnin devlet anahtarını elinde tutup, kurulan cumhuriyetimizi tüm fonksiyonlarıyla kendi batıl ve yanlış zihniyeti doğrultusunda kullanmıştır. Yanlış manalar vermiştir, ülkeyi yanlış yönlere yönlendirmiştir. Kültürel olarak, ahlaki olarak, ekonomiksel olarak, bilimsel olarak ülke için hiç ama hiçbir yarar kaydedememiştir. Kendine adet edinen bu çarpık ve badireli anlayışları yaşatırken ne hazindir ki, hep demokrasi kavramını kullanmıştır. Cumhuriyet kavramını kullanmıştır. Laiklik kavramını mecrasından çıkarmış, gizli siyon teşkilatların anlayışları paralelinde kullanmıştır. Bu nedenle bana göre ülke her gün biraz daha kaos, kargaşa ve krizlerle karşı karşıya kalıp kendini bir türlü sahili selamete çıkaramıyorsa bunun yegâne sebebi mucibesi CHPdir ve onun dayandığı derin karanlık odaklardır. Ve tabi ki gizliden gizliye oluşan encümen-i danışların karanlık kurullarıdır. İsrail politikasına dayanan gizli bir faaliyettin ürünüdürler. Hep bunu meşrulaştırmışlardır. Türkiyenin anayasası haline getirmiş ve kendini Mustafa Kemalin gölgesinde meşrulaştırmaya çalışmışır. Hâlbuki zihniyet apayrı bir zihniyettir. Kök olarak; kriz, kaos ve insan kanından nemalanma türü üzerine bina edilmiş yanlış bir siyasi anlayıştır. Allah bu memleketi, bu insanları, bu ülkeyi bu ne idügü belli olmayan karanlık oluşumların şerrinden korusun. Ülkenin bölünmesine neden olan yegâne teşkilat durumuna giren CHP anlayışı bugün artık fırsatı ganimet bularak ülkeyi kaos bataklığına sürerek bu kez Ergenekon ile bir işbirliği içine girmiştir. Partinin kilit noktalarına Suriye ve Iraktaki basçi zihniyetin misyonunu taşıyan üç beş tane Rafızi Nusayri veya yezidi, ateist, inkarcı bir anlayışı kendi içinde canlandırıyor, ruh veriyor ve ayakta tutuyor. İnanın terör odaklarından tutun, terör odaklarının birer arka bahçesi durumunda bulunan bazı siyasi partilerin bugünkü varlığı yine CHP anlayışına dayanmaktadır.

* * *

Her şeyden evvel, hiç iyi niyet yok. Her şeyden evvel, devlet ve ülke siyaseti yerine çok amaçlı kirli, tehlikeli bir ideolojiyi gütmekten başka bir şey hedeflemiyor. Bu ülkede demokrasi kavramını kalleşçe kötüye kullanan bir kesimin varlığı söz konusudur. Demokrasi adına, cumhuriyetçilik adına, insan temel hak ve özgürlükleri adına hukukun üstünlüğü gibi kavramları kendi ideolojisine alet ederek karanlık bir misyon doğrultusunda kullanarak ülke bir yerlere taşınmak isteniyorsa bu da kesinlikle CHP anlayışının bir neticesidir. Düşünün; CHP, Mustafa Balbay gibi inanmayan bir ateisti, ne idügü belli olmayan bir ideolojiye sahip olan ve Ergenekonun temel direksiyonu durumunda görünen Mehmet Haberal gibi insanları... Hatta Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaneri seçim listesinin başına getirip göstermeleri bu kirlenmenin ve kargaşanın göstergesi değil de nedir. Sevgili okurlar! Bu anlattıklarım ve kaleme aldığım hususlar rasgele dayanaksız anlatımlar değildir. Bu hususta söylediklerim ve yazdıklarımın % 90nı kesin delillere ve tarihi gerçeklere dayanmaktadır. Ve dayanarak yazıyorum. Gerçekten CHP zihniyetinin tümüyle olmasa bile çoğunlukla Yahudileşen İsrailoğullarının masonluk zihniyetine dayalı "Talmut" kitabının çarpık ve muharraf oyunları siyasetine dayanmaktadır. Ve buna da, Enternasyonal Sosyalizm adını veriyorlar. Aslında cumhuriyeti kuranların hedefi istiklal savaşını kazanan kahramanların ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesine getirmek doğrultusunda olmuş ise de başta İsmet Paşa olmak üzere kendi partisinin bünyesinde masonik kafalardan oluşan kimseler tarafından cumhuriyetin gerçek değerini yörüngesinden çıkarmış, inkâra ve kaosa dayalı bir anlayış paralelinde gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Gerçekleri görmezden gelmiş, halkın kamuoyunu yanlış yönlere saptırmaya çalışmış, bir çaba ve bir kuruluş durumuna girmiştir.

* * *

Bakınız sevgili okurlar, yegâne kitabımız olan Kuran-ı Kerimin El-Maide suresinin 13. ayetinin bir bölümünü burada sizinle paylaşmak isterken, bugünkü CHPnin ve lideri Kemal Kılıçdaroğlunun ve gerçekten BDPnin demokrasi ve hukukun üstünlüğü kavramlarını ne kadar çarpıtarak yörüngesinden, mecrasından çıkarıp topluma yutturmaya çalıştıklarını göstermek istiyorum. Bu yüce ayet bize bunların portresini açık ve net olarak bildirmektedir.

Yüce ayetin meali şöyledir; "İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik. Kalplerini de kas katı kıldık. Kelimeleri yani kavramları yerlerinden kaydırarak (tahrif) edip değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamalarını istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. Ey Muhammed, içlerinden pek azı hariç onların daima bir hainliğini görüyorsun yine de sen onları affet ve aldırış etme; çünkü Allah iyilik yapanları sever" Evet, sevgili okurlar. Gerçekten bu Ayet-i Kerimenin yüce meali bizi bugünkü sözde demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, cumhuriyeti, özgürlüğü, insan temel hak ve hürriyetini savunanların ne kadar samimi olduklarını anlatmaya yeter de artar. Kelimelerin mana değerini yerinden söküp atmakla, topluma hıyanet yapmaktan kendilerini kurtaramıyorlar. Ve böyle de olunca ülke kendini kargaşadan, kaostan, krizden ve sıkıntıdan kurtaramıyor.

* * *

Sevgili okurlar. Başınızı fazla ağrıtmadan İstiklal Marşımızın Şairi merhum Mehmet Akif Ersoyun Enfal Suresinin 46. ayetinin mana değerleri doğrultusunda yazdığı bir iki şiirini size hatırlatmakla yazıma son veriyorum. Bundan anlayan anlar, anlamayan da zaten anlamaz. Hani demişler ya; "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az" Evet, bu Ayet-i Kerimenin yüce meali şöyledir. "Birbirinize girmeyin ki, maneviyatınız sarsılmasın, devletiniz elinizden gitmesin" Evet, yani birbirinize girmeyiniz, aksi takdirde hüsrana düşersiniz, varlığınızdan ibaret olan devlet gücünüz elinizden çıkar gider. (Enfal Suresi 46. Ayet) Mehmet Akif şöyle diyor; "Sen, ben desen efrat (bireyler) aradan vahdeti kaldır (birliği kaldır) Milletler için işte kıyamet o zamandır Mazilerin mahşeri edvarı bütün gez (geçmişlere yönelik tüm dünyayı gez) Kanuni İlahi göreceksin ki değişmez Tarih, o bizim eştiğimiz kanlı harabe Saklar sayısız laht (mezar-mezar taşı) ile milyonla kitabe O taşlar ki binler parçadır üstünde zeminin Manayı perişanı birer nakşı cebini (alın yazısı) Her hûfre (mezar çukuru) bir ümmet şu yatanlar bütün kavimler Encame bu ahengi veren aynı sarancan Ey zairi avare (boş ziyaretçi) İşittin ya demek ki birmiş bütün milletlerin esbab-ı helakı (yok olma sebepleri) Ey milleti merhume, güneş battı uyansana Hala mı hükümetleri dünyaları sarsan seylapların sesleri, afakın enini Asara süren uykun için gelmeden ninni"

* * *

Evet, sevgili okurlar. Bakınız, Akif aynen böyle söylüyor. Güneş battı artık uyanman lazım, hala mı dünya devletlerinin morfinleştirilmiş politikalarıyla uyuşmuşsun, bir türlü uyanamıyorsun uyansana. "Bunların parlak nutukları seni sarsmış. Vahdetten (birliktelikten) eser yok, bir avuç halkın içinde Post üstüne hem kavgaların hepsi nihayet Hala mı boğuşmak bu ne gaflet ne rezalet" Evet, sevgili can dostlarım. Bu milletin yapması gereken neyse artık yapmalıdır. Aksi halde yanlışların, batılların, hıyanet ve ihanetlerin parlak makyajlı siyasetlerin varlığını artık idrak etmemiz lazım, tanımamız lazım, tehlikenin nerden geldiğini görmek için ufuklarımızı açmamız gerekir. Bunun yolu ise gerçekten yüce Kurandan geçer. Yine merhum Akif aynen şöyle söylüyor; "Doğrudan doğruya Kurandan alır ilhamı Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı" En derin saygılarımla. Hayırlı Cumalar...