DEVLET MİLLETİNE TUZAK KURAR MI?
Eklenme: 1/21/2010 12:00:00 AM

Bilindiği üzere dünkü yazılı ve görsel medya yine çarşaf çarşaf geçmişe yönelik darbeci cuntanın bu milletin başına ördükleri çorap, kurdukları hegemonya, hazırladığı yıkıcı faaliyet ve kurdukları tuzaklara ilişkin haberler vardı. Vahim ve ürkütücü!. Bakınız Zaman gazetesinin 1. sayfasına. Manşette şöyle bir haber: Ankara Barosuna kayıtlı 400 Avukattan suç duyurusu! "HUKUKÇULAR KAFESİ KIRIYOR" başlıklı manşet gerçekten kayda değer tarihi bir tespit. O muhabirin beynine ve yüreğine kurban dememek elde değil. Haber şöyle devam ediyor: "Evrensel hukukçular platformu üyesi 400 Avukat millete komplo eylem planlarını yargıya taşıdı. Devlet tuzak kuramaz! Denilen şikayet dilekçesinde planları yapanların 13 ayrı suç işlediğine dikkat çekiyorlar. Yetkilileri göreve çağıran Avukatlar illegal örgütleri ortaya çıkarmaya çalışan yargı mensuplarına yönelik baskı ve tehditleri de kınadı."

Evet, sevgili okurlar. Yıllar öncesinde bu bölgedeki faaliyet gösteren Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde oluşa gelen illegal tuzakçı, baskıcı, komplo teorici sahtekâr jakobenlerin mevcudiyetini yazmıştık. Öylesine yazmıştık ki herkesin kulağına bir küpe olarak takılı kalmaktadır. Ama Türkiyede şöyle bir hegemonya hâkimiyeti var, kanunlar daima hakkın ve adaletin yanında değil güçlünün lehine çalışıyor. Meslek taasubu ve üniformanın dokunulmazlığı, siyasetin ve politikacının yalakalığı bu memleketin başına bir felakettir. Fitne, bozgunculuk ne varsa dayanak noktası burasıdır. Yani yalakalık, korkak bezirgânların varlığı, elit tabakanın mevcudiyeti, meslek taassubu ve üniformanın dokunulmazlığı. Dünkü köşemde başlık olarak demiştim ki: "HAK İLE BATIL ARASINDA İNSAN HUKUKU" ve bu başlığa uzun uzadıya açılım getirmiştim. Bu açılımın son bölümünde Jandarma Genel Komutanlığının bir hileli tuzaktan ibaret alçakça bir fişleme, yalan ve dolanlarla dolu SÖZ Gazetesi ailesi hakkında alçak ve iğrenç bir fişlemenin varlığınından söz etmiştim. O yazının orijinal metnini küpür olarak siz değerli okurlarımıza sunmak istiyorum. Net ve açık olarak okunabiliyor. Bunun yanı sıra o sürece yönelik JİTEMin, Kolordunun, DGM Başsavcısı Nihat Çakarın ve eski Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlunun illegal organizatörlüğü ile bize karşı hazırladıkları tuzak bayağı örgütsel bir çete hareketinden ibarettir. Biz bunu defalarca yazdık çizdik. Hakkımızı aradık ama maalesef mevcut yalaka medyanın tufanına tutulduk. Özellikle Doğan Medya Grubu ile Cumhuriyetin yalaka kalemleri ile karşı karşıya kaldık. Ama zaman geldi devran geçti, Türkiyedeki mantar gibi yeryüzüne çıkan hadiseler, olaylar, tuzaklar, illegal mafya tipi çetecilik bizim 10 sene evvel yaşadıklarımız bugün Türkiye genelinde yaşanmaktadır. Yargısından tut, medyasına ve politikacısına kadar herkes aynı olayları yaşamaktadır, görmektedir ve devlet bugün bununla mücadele vermek zorunda kalmıştır.

Evet, sevgili can dostlarım. Kirlenmenin, alçalışın, yalancılığın, iftiranın ve edepsizliğin böylesine zannetmiyorum dünyanın hiçbir yerinde tarih kaydetsin. Ahmet Altan dünkü köşesinde "ASKERLİĞİ KALDIRIN" diyor. Ve devamla şöyle diyor. "İş bizim ordu böyledir canım, kendini memleketin sahibi sanır dalgacılığının çok ötesine geçmiş durumda. Her halde hepsi değil ama Generallerin büyük çoğunluğu hastalanmış gibi gözüküyor. Neredeyse her yıl darbe planı hazırlıyorlar. Bizim bugün yayımladığımız darbe planı bugüne dek görülenlerin en kapsamlısı, binlerce sayfadan oluşuyor. Her aşaması en ince ayrıntısına kadar hazırlanmış."

İşte buyurun sevgili okurlar. Bzim de söylediklerimiz TSKnın kutsal şahsiyeti maneviyesine yönelik değildir. Bünyesinde türeyen darbeci cuntaların, akşamcı şişe devirenlerin, dansçı generalleri kastediyoruz. Bu milletin dinine, inancına, Kuranına karşı laikçilik adına ellerinden gelen her ihaneti işleyenleri kastediyoruz. Keza kamunun birçok kurum ve kuruluşlarında tümü olmasa bile böylesine rastlanabilir.

Yukarıda dedik ki, Devlet milletine tuzak kuramaz; ama ya kurarsa ona ne denilir? Tek kelime ile ona sahtekârlık, alçalış ve iğrençlik denir. Tabii ki bunları yapanlara.. Kusura bakmayın sevgili okurlar! Beni mazur görmenizi istirham ediyorum; ama başta ben olmak üzere bu yöre insanının gerçekten acıları çoktur ve yaraları derindir.. Hele hele karşımızda işlemeyen bir hukuk sistemi de varsa o daha baş ağrıtıcısıdır. Ben huzurunuzda Genelkurmay Başkanına net olarak sesleniyor ve diyorum ki: Sayın Başbuğ Paşam, 1998 ile 2000 yılları arasındaki bu yörede resmi üniformasını kötüye kullanan, çıkar rant uğruna illegal mafya türü çete kuran mensuplarınıza ne diyorsunuz? Mevcut elimizdeki bu belgelere ne cevap veriyorsunuz? Lütfen kamuoyunu aydınlatmak için çıkın bir şeyler söyleyin. Ya da yüreklilik gösterin savcılıklara benim için suç duyurusunda bulunun ve deyin ki "Mehmet Ali Altındağ bize ve TSKya iftira ediyor, şahsiyeti maneviyesini küçük düşürüyor." O zaman yargının gerçek terazisinde karşılaşırız. Yoksa bir o yana bir bu yana demagojik beyanatlarla kimseyi ikna edemezsiniz. Şeyh Edip Alinin Osman Gaziye şöyle bir tavsiyesi var: "Önce milleti tanıyın ki devlet olabilesiniz." Keza Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin beyi de göreve davet ediyor ve diyorum ki: Sayın Bakanım 1996dan 2000li yıllara kadar Diyarbakırda Devlet Güvenlik Mahkemesi görevini üstlenen Nihat Çakar hukuku, adaleti, devleti hiçe sayarak yasa dışı keyfi sorumsuzluklar içerisinde suç işlemiştir. Ve bu insan mevcut HSYKnın himayesi altında 10 yıldan beri Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğini yürütmektedir. Bu şahsiyet gerek bizim, gerekse de bir çok vatandaşın canını yakarak JİTEMin kilit noktaları ile işbirliği yapmıştır. İnanmıyorsanız, müfettiş gönderin o günkü arşivlere baksın. Tıpkı faili meçhul cinayetlerin özel savcıları gibi araştırıp-soruştursun. İşte size bir kaç tarihi belge..

***

Buyurun Belge 1. T.C Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7. Kolordu Komutanlığı Diyarbakır "Gizli ve Kişiye Özel" damgalı belge. 8 Haziran 1998 tarihli belge. İstihbarat No: 3590-021-98/AS.İstihbarat (021) Konu: Ele Geçen Doküman Hakkında Piyade Kurmay Kıdemli Albay Kurmay Başkanı Vekili Kolordu Komutanlığı Adına

Belge 2. T.C Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı Sayı: 1998/826-BAK. MUHABERE 08 Haziran 1998 tarihli belge. İl Merkez Jandarma Komutanlığına Diyarbakır İmza: Nihat ÇAKAR Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Yazının içeriği şöyle başlıyor. 05 Haziran 1998 tarihinde Seyeda Mahallesi (8261) de bir GKK timi ile BTÖ elemanları arasında çıkan çatışma neticesinde, çatışma mahallinde BTÖne ait ele geçirilen belgelerde adı geçen şahıslar ve telefon numaralarıyla ilgili gerekli soruşturmanın yapılarak Başsavcılığımıza bildirilmesi, Rica olunur.

Belge 3. T.C Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı Tarih: 11.06.1998 Sayı: 1998-837 BAK. MUHABERE DGM Nöbetçi Yedek Üyeliğine Diyarbakır Anılan iki sanığın vekili Avukat Emrullah Kaya imzalı 11.06.1998 tarihli gözaltına alınmaya ilişkin itiraz dilekçesi ekte sunulmuştur. 05.06.1998 tarihinde Seyeda Mahallesi (8261) geçici GKK timi ile Bölücü Terör Örgütü elemanları arasında çıkan çatışma neticesinde çatışma mahallinde Bölücü Terör Örgütüne ait ele geçirilen belgelerde Altındağların Bölücü Terör Örgütüne 350 bin Mark yardımda bulunmaları nedeniyle 10.06.1998 tarihinde gözaltına alınmış oldukları, gözaltının usul ve yasaya uygun olduğu bu sebeple yapılan itirazın reddine karar verilerek, bu hususta verilecek kararın Başsavcılığımıza gönderilmesi talep olunur.

Belge 4. "Gizli ve Kişiye Özel" 16 Eylül 1999 Dünkü sunduğumuz belgenin aynısını bugün küpür olarak size sunuyoruz.

Evet, sevgili okurlar. Bizi mazur görün, ama Türkiyenin gerçeği bu. Bu gerçeği dile getirip kamuoyuyla paylaşmak bizim başlıca görevimizdir. Şeref ve izzetle bunu göğüslüyoruz. Bir sonraki yazımızda da üzerime ittifakla kurdukları tuzağın ve kendi aralarında hazırladıkları sahte belgenin sahteciliğiyle ilgili belgeleri kamuoyuna sunacağım Hedefimiz, ülkemiz güllük gülistanlık, hayırlı ve bereketli bir ülke. Taşıyla, toprağıyla, insanıyla mübarek ve tertemiz bir ülke olduğu halde yıllardan beri devletçe kurulan illegal tuzakların fişlemenin, darbeci çeteler tarafından karşı karşıya kalan bir coğrafya artık gaflet uykusundan uyanmalıdır. Meşru ve demokratik zeminde artık hak arama zamanı gelmiştir. Geçmek üzeredir. Saygılarımla.