"ERGENEKON BENİ SORGULADI"
Eklenme: 11/28/2008 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

İki günden beri yeniden kirli Ergenekon çetesi Türk medyasının gündeminden düşmüyor.

Yazılı medya birinci sayfalarını sürmanşetlerle Ergenekon, Tuncay Güney, MİT ve 1995te öldürülen Mardin il Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özdenin eşi Tomris Özdenin sözleriyle süslüyor.

Bunlar gerçekten yüreklilikle üzerine gidilmesi gereken vakalardır.. Bana göre medyaya düşen yegane görevdir.. Ve ön plana alınması gereken konuların başında gelmektedir.

Zira memleketin yokluk ile varlık meselesidir..

Hükümet ve Başbakan bu olayı hafife almayıp yüzeysel olarak görmezse daha derinden derine inilebilir.

Derin devletin en odak bataklığına kadar girilebilir.

Tabi ki; hani o yürek, hani o ciddiyet?

Ne hazindir ki yıllardan beri terörün ortalığı kasıp kavurduğu Türkiyeyi bir türlü gelen giden hükümetlerin hiçbirisi doğru bir mecraya oturtamamıştır. Ciddiyet göstererek olayların üzerine gidememiştir.

Zira giderse zülfiyare dokunmuş olur ki ucu çok derinliklere gider.

Ama ne çare ki böyle bir şey söz konusu değil.

Bu haliyle, bu gidişatla gidilirse Ergenekon davası, Şemdinlinin akibetine uğrar..

Ki şuan birileri mevzuya çomak sokmaktadır.

Nitekim Şemdinli davası gibi şimdiden yargılamada müdahaleler başladı.

Ki hakim ve savcı değişiminin başlandığı söyleniyor..

Şimdi de yeni iki savcının atanması söz konusu.

Bize göre bu Dereyi geçerken at değiştirmeye benzer.

Bu da hiç olayın ciddiyetine yakışmaz.

Yoksa AK Parti hükümeti bu seçim sath-i mailinde (eğik düzeyinde) Cumhuriyet Halk Parti lideri Deniz Baykalın yapay bağnazcılık yaparak İslamın malı olan türbana ve mescide gösterdiği samimiyetsizlik gibi Ergenekon davasınada mı böyle bakıyor.

Eğer bu iktidar da CHP gibi Dostlar alışverişte görsün diye Ergenekonu söz konusu ediyorlarsa ondan da bir şey çıkmaz.. Ergenekon davası da evlere şenlik olur..

Bu seçimlerde olmasa bile gelecek genel seçimlerde bu halk kesinlikle bu her iki partinin gayri ciddiliğine karşı yeni arayışlara girecek ve büyük bir alternatif parti kendine seçecektir.

* * *

Evet!

Ergenekon Beni Sorguladı başlıklı bugünkü sohbetimizin ana stratejisi Ergenekon melanetinin rezaletini yeniden detayıyla kaleme almak. Ve köşeme taşımaktır.

Ergenekon beni sorguladı ifadesi, Taraf Gazetesinin dünkü manşetinin ifadesidir.

1995te öldürülen Mardin il Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özdenin eşi Tomris Özdene ait bir cümle..

Taraf gazetesindeki haber şöyle:

Cinayetten bir yıl sonra Ergenekon zanlıları bir odada beş saat boyunca sorguladı beni diyen Tomris hanım şöyle devam ediyor:

Bana programa çıkacaksın dediler.

 Ergenekon savcılarına ifade verdikten sonra eşini kimin öldürttüğünün nihayet ortaya çıkacağına inanan Özden, Ergenekon sanığı Ü.Oğuztan ve şüphelisi T.Güney tarafından Flash TVye çağrılıp sorguya çekildiğini söyledi.

Veli Küçük Paşa Devredeydi

Programa çıkartmak yerine beni bir odaya kapadılar. Cinayetle ilgili bildiklerimi sordukları dört beş saat boyunca Veli Küçük Paşayla birkaç kez telefonda konuştular.

Tarafın haberi özetle böyle..

Dünkü Radikalin haberi ise aynen şöyle

MİT: Tuncay Güney, kayıtlı haber kaynağı değil

Mehmet Eymurun Muhbiri miydi? başlıklı haber şöyle devam ediyor:

MİT, Güney konusunda eski Kontr Terör Merkezini işaret etti. Gözler bu merkezin yöneticisi Eymürde

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), ifadeleriyle Ergenekon Terör Örgütünün ilk defa ortaya çıkmasına neden olduğu dile getirilen ve sahte haham olarak da tanınan Tuncay Güneyin MİT elemanı olarak Türkiye İran Masasında çalıştığı yönündeki haberi yalanladı. MİTin, Sabah Gazetesinde çıkan haber ve belgeye dair açıklamasında, Tuncay Güney kayıtlı bir haber kaynağımız değildir. O dönem şüpheli faaliyetlerinden dolayı üzerinde çalışılan bir şahıstır. ifadeleri yer aldı.

Dünkü Yeni Şafakın sürmanşeti büyük puntolarla Şaban Arslanın haberi şöyleydi:

Zokayı Fena Yediler

MİT Kontr-terör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, teşkilat adına çalıştığı belgelenen Tuncay Güneyle ilgili olarak Ergenekona mesaj yolladı.

Eymür, kendi hazırladığı intrent sitesinde Tuncay Güney yetenekli birisi. Ekibinizin içine başarılı bir şekilde sızmış. İpliğinizi pazara çıkarmış. Zokayı fena yemişsiniz. Geçmiş olsun. Gerisi teferruat dedi.

Sabah Gazetesi ise dikkat çeksin diye büyük puntolarla ve kırmızı harflerle MİTten İlginç Cevap başlıklı haber vermiş.

Nedir o cevap biliyor musunuz?

İşte MİTin cevabını sizinle paylaşalım(!)

MİT, Tuncay Güney için kayıtlı haber kaynağımız değil derken tartışmalı Kontr-terör merkezinin 1997de lağvedildiğini açıkladı.

MİT burada çelişiyor. Bir yandan Tuncay Güneyle ahbap-çavuş muhabbeti yaşamışken, öbür yandan da tartışmalı kontr-terör merkezinin lağvedildini söylüyor.

Yani, demek daha önce Türk milli istihbaratı bu tartışmalı Kontr-Terör Merkezini bünyesinde yaşatmıştır.

İşte buyrun ayıklayın bakalım pirincin taşını.

Kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermeye çalışan MİT, maalesef bugün olmasa dahi, bir gün bu yetmiş milyon önünde geçmişe yönelik yaptıkları hukukdışı, antidemokratik karanlık mezalimi ve acımasız fişlemenin hesabını verecektir.

Bu halk, bu millet, kirlenmenin, ahlaksızlığın edepsizliğin, karanlık senaryoların, vurdumduymazlığın tek bir tanesi de hiçbir zaman unutmaz, unutmayacak ve eninde sonunda birilerinden hesap soracaktır.

Eden bulur misali, kim ne yapmışsa defteri amel misali Allahın tescil defterinde kayıtlı olduğu gibi, bu milletin de hiçbir zaman tescilinden sildirilemez.

Biz, kimin ne yaptığını çok iyi bilenlerdeniz.

Evet, Tomris hanımın Ergenekon Beni Sorguladı sözünü kanıtlayarak teyit ediyorum.

Evet! Ergenekon beni de sorguladı. Hem de iki tane babayiğit evlatlarımla birlikte sorguladı.

Hem de Diyarbakır Jandarma İstihbarat Bölge Başkanlığı bünyesinde..

Yani JİTEMde....

Elli yıl boyunca bu halkı, bu yöre insanını Kürdüyle, Türküyle, inançlısıyla, inançsızıyla sorgulamıştır, fişlemiştir, aşağılamıştır ve bugünkü devlete çıkan fatura hep geçmişe yönelik o günlerdeki ekilen zehirli rüzgarın bugün kesilen faturasıdır.

Bağnaz, iradesiz, karakter yoksunu bazı eli kalem tutanları bile para karşılığında kandırarak önemli mesleklerinden aldırıp inanan nur cemaatin arasına sokmuşltur.. Ve her aileyi tümüyle nurculukla, tarikatçılıkla, bağnazlıkla fişlemiştir ve onun karşısında yer ve mekan edinmiştir.

Kilit noktalara getirilmiştir.

O günleri yaşayan canlı tarih şahitleri Diyarbakırda doludur. Günü gelir olduğu gibi böyle parmaklarımızı basa basa kamuoyuna onları deşifre edeceğiz.

Evet, 22 Haziran 1996 akşamı tesislerimize yapılan iğrenç saldırı sonunda 8 10 masum vatandaş hunharca katledilmiştir ve  bunun yapılmasına PKK süsü verilmiştir.

Oysa ki orada canlı tarih bize bunu gösterdi ki orada üç beş PKK militanı taşeron olarak kullanılmıştır.

Hem de Kontrgerilla denilen Ergenekonun gizli çeteleri tarafından yapılmıştır.

Evet, Mayıs 1998 ayının başlarında aynı madrabazlıkla, aynı edepsizliklerle resmiyeti kullanarak kendi çıkar ve rant karşılığında yine bizi hedef seçmişlerdi.

Bir yandan devlet beni ve ailemi koruma altına alırken, öbür yandan Ergenekonun kirli ve gizli çeteleri tarafından İran yanlısı Hizbullah örgütünün taraftarı ve finansörü olarak göstererek bizi sorgulamıştır.

Bundan bir şey tutturamayınca tam onbeş gün sonra alçakça bu kez PKK örgütüne Mark yardımı yaptığımız ileri sürülmüş ve iki çocuğumu gözaltına almışlardır.

O esnada bununla yetinmemişler 90 ila 100 arasında Diyarbakırlı ve Güneydoğulu işadamlarını JİTEMin merkezi olan Jandarma Alay Komutanlığında sorgulamışlardır.

Ne koparsam kardır misali yaptıklarını yaptılar, birçok vatandaşın canına kıydılar, bir çok insanları acımasızca yok ettiler.

Biz bunları yazdık, çizdik, Şemdinli olayına kanıtlayıcı dosya olarak belgelerle mahkemeye sunduk ve mahkeme nezdinde kabullendi.

Resmi adli dosyalarına girerek kabul buyuruldu.

Öbür yandan Büyük Millet Meclisine aynı dosyayı sunduk, ifadeyi verdik. Bu hükümet mertlik göstererek verdiğim ifadeyi Meclis gündemine bile getiremediler.

Çünkü hatır mı vardı, katır mı vardı bilemiyoruz.. Ama en önemli olan korku vardı, titreklik vardı, yüreksizlik vardı.

Ve bu arada davayı soruşturan, iddianameyi hazırlayan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya mesleğinden atıldı. Meclis Soruşturma Komisyonunun birçok üyeleri bu son seçimlerde aday bile gösterilmedi.

Yani bu işi ele alan ve hakkında evrak tanzim eden o günün milletvekilleri ne AK Parti  tarafından ve ne de Başbakan  tarafından himaye edilmediği gibi; Milletvekili adayı bile gösterilmediler.

30 Haziran 1996da ise Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına aynı meyanda tüm detaylarıyla, tomar tomar belgelerle dosya hazırlayıp şikayet dilekçemizi ekleyerek sunduk. Uzun bir müddet dosya raflarda mı bekledi diyelim, her ne ise dosyaya görevsizlik kararı verildi. Askeri savcılığa gönderildi. Askeri savcılık da bir seneden fazla yanında beklettikten sonra; görevsizlik kararı vererek hiç bir şey olmamış gibi.

Velhasılı kelam, DGMden kalan Diyarbakırdaki savcılık dosyayı ele alıyor ve takipsizlik kararı veriyor.

Onbeş gün içerisinde itirazımız neticesinde dosya Malatya Ağır Ceza Mahkemesine gidiyor ve akıbeti hala da belli değil.

Netice bilemiyoruz hangi derin kuyuya indi ise bugüne kadar birşey bize intikal etmedi. Biz her halukarda beklenti içerisindeyiz ve şikayet dosyamızı yeniliyoruz..

Ergenekon davasını üstlenen Silivrideki mahkemeye gönderiyoruz.

Davacıyız.  Ergenekon davasına müdahil olmak istiyorum.

Burada yazamadığım veyahut yazmak istemediğim birçok isimler vardır. Bu isimler o günün şartlarına göre resmiyetin kilit noktasındaki şahsiyetlerdir.

Jandarma Başçavuşu Ali Kayadan tutun da, o günün MİT Bölge Başkanı Cemal Uzgörüne kadar ve o günkü Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıttan tutun da 2000li yıllardaki Korgeneral Temel Doğana kadar..  Ve o aradaki il Jandarma Alay Komutanlığında ve Bölge Komutanlığında görev yapan bazı jandarma albaylar, binbaşılar ve yüzbaşılar.

Çoğu şimdi emekli ise de birçokları da hala vazife başındadırlar.

İşte onun için Ergenekona müdahil olmak istiyorum.

En derin saygılarımla