FİTNELER VE HURAFELER UNSURU AĞIR BASINCA!?
Eklenme: 12/14/2022 12:00:00 AM

Halk deyimiyle, denir ya; dünya ateş yerine döner.. Ki mevcut hal kendini bu minvalde ifşa ediyor.. Bakınız bir haftadan beridir 6 yaşındaki bir kız çocuğuna yapıldığı iddia edilen cinsel istismar mevzusu gündemde.. Büyük bir infial var.. Tabiri yerindeyse; yer yerinden oynamış gibi İktidara mensup bakanlar ise büyük bir telaş ve kaygı içerisinde, oturdukları koltuk sallantıda!

***

Mevzu, adli ve idari işlem noktasında nereye varır; onu bilmem! Ki onu yasalar çerçevesinde mahkeme neticelendirir.. Mağdur var mı, suçlu var mı, iddiaların hakikati nedir? Ona bir şey diyemem.. Ama küçük kızın üzerinden, sinsi ve kirli bir operasyon fitne ve fesat odaklı tertiplemek isteyenlerin, mal bulmuş mağribi gibi hücuma geçtiklerini ifade edebilirim.. Nitekim kör ve karanlık, kirli atmosferden nemalanan vesayetçi anlayış; siyaset devşirme gayreti içerisinde

***

Dün buradan ifade ettim.. Toplumu bu batağın girdabına sokma adına; enva-i operasyonlar tertipleniyor.. Ve ne garip ve hazindir ki bunu da fütursuzca kurtarıcılık ve demokrasi adıyla yaptıklarını ifade ediyorlar.. Daha gayriahlaki bir duruşla, Milli İradenin temsiliyetiyle bunu icra ettiklerini söylüyorlar.. Peki hakikatte öyle mi? Hayır..

***

çünkü, zıt bir kutup var.. O da müesses nizamın oluşturduğu Devlet ile Millet anlayışı arasındaki uçurumun varlığıdır.. Mevcut sistemde rol oynayan siyasetin madrabazları, ne devletle ve ne de milletle samimi ve ihlslı bir anlayış içerisinde olmadıkları gibi Onların müsebbip oldukları, fitne, fesat, hurafeler yüzünden de; millileşilemiyor?

***

Vesayetçi anlayışın argümanları daha bir ağır basıyor.. Yüce İslam dininin ana kural ve kaideleri özellikle batıla ve batıya odaklı hurafelerin ikmaliyle; geriye bırakılıyor Nerdeyse İslamın ana hakikatleri hurafe diye adlandırılacak hale geldiğini görüyoruz!!..

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Yüce İslam dininin Kuranda belirtmiş olduğu ana gerçekler, kasıtlı olarak tersyüz ediliyor.

İslamla yaşayan bir ülkenin tarih boyunca, 1400 seneden beri yaşana gelmiş gerçekler silsilesi hurafelere galebe çalıyor

Köhne kafalı bir medya silsilesinin kirli anlayışları yüzünden hakikatlerin üzerine şal çekiliyor..

Samimi olmayan iktidarlar da onlara adeta çanak tutuyor

Peşkeş ettirircesine toplumun birçok kesimlerini, onların hurafeleri doğrultusunda şaibe altında bırakıyor

Yanlışlar ve hurafeler silsilesi gerçekler yargısız infazla linç ediliyor..

Tarihi hakikatler de hurafe olarak adlandırılıyor ve nerdeyse yok edilmeye çalışılıyor.

* * *

Evet, yıllardan beri söylüyoruz.

Ki iki gün önce medyamızın Genel Koordinatörü Ömer Büyüktimurun hazırladığı Kainatta İnsanın Rolü programında da, ülkenin gündemini meşgul eden evlilik yaşıyla alakalı, değerlendirmemi şöyle yapmıştım..

Demiştim ki:

çocukların hadd-i büluğa (ergenlik çağına) girmesi erkekler için ihtilamdır, yani ıslak rüyadır.

Bu hal, erkek çocuğa da olabilir, kız çocuğuna da olabilir.

Şafii mezhebine göre erkek çocuğu için 15 yaş hadd-i büluğdur

Kız çocuğu için ya ihtilamdır, ya da det haline girmesi ve görmesidir...

Tüm bu fıkhi ve ilmi gerçeklere rağmen İsviçreden ithal edilmiş hukuk sistemine Medeni Hukuk adı verilmektedir

Bu Medeni Hukuk(!) ise hiçbir şeye yer bırakmaz

Peki, İslam hukuku..

1400 seneden beri İslam ümmetini örnek olarak gösteren İslam Hukuku Manzumesi söz konusu iken, İsviçreden ithal edilmiş yanlış yamalak, batıla endeksli hukuk sistemi milli ve yerli olabilir mi?!..

Kaldı ki; Medeni Hukuk adının verilmesi

Sormak gerekmez mi?..

Tüm cihetleriyle insan temel hak ve özgürlüğünü bünyesinde yaşatan İslam hukukuna nasıl bir ad veriyorsunuz

Ya da medeni diye bir tanım getirebiliyor musunuz?

Ne yazık ki; hakikatler vaki iken, hurafelere odaklanmış gidiliyor

***

İşte yaşanan ve yaşatılan halden dolayı; yazımıza çok anlamlı bir başlık kullandık

FİTNELER VE HURAFELER UNSURU AĞIR BASINCA!?

Ne yazık ki insan temel hak ve özgürlüğünü temsil eden dini hakikatler bu vesayetin hkimiyetiyle yok sayılıyor

Kayboluyor.

Bizim düşüncemize göre bundandır ki Türkiye hala da bir türlü gerçek manada insan temel hak ve özgürlüğünü temsil eden çağdaş bir hukuk sistemini ikmale getirememiştir İsim var, kavram anlamlı ama gel gör ki; işleyiş boş

Ne var ki İslam hakikatlerine hem gözlerini, hem kalbini hem de aklını kapatıp, batıla, hurafelere açan anlayışa İslam Hukuku veya İslam Kanunlarını içeren manzumeye ne dersiniz, dediğinizde! Köhnemiş zihinleriyle çağdışı, Vahşi ve Karanlık(!) diye söylenip durur..

İlahi hukuka köy ve çöl kanunu diyor

Batıla ve bireye özgü hukuka ise medeni libası giydiriyor

Gel de haykırma!

* * *

Bir haftadan beri medyada, özellikle sol medyada, siyaset leminde dillere destan olmuş, 6 yaşındaki çocuğa yapılan istismar meselesinin bir türlü ardı arkası kesilmiyor.

Denir ya, Siyaset dünyasına malzeme çıktı?

Özellikle muhalefete!

Ve onların rotasında giden medyanın kalemşorları

Mal bulmuş mağribi gibi; meselenin üzerine çullanmış vaziyetteler

Herkes, genellemeyle zehrini akıtıyor

Ana hedef İslam..

Oysaki bu mesele bireysel bir meseledir.

Bir aileyi ilgilendiren bir meseledir.

Gerçeği veyahut gerçek dışı ne ise ancak bunu yargı sonuçlandırır.

Yargıyı etki altına almak maksadıyla medyanın manşetlerine büyük puntolarla taşınan bu mesele bize göre sıradan bir mesele olmaktan çıkarıldı..

İşin içinde çok büyük kasıt ve kirli bir senaryonun icrası var.

Hem de siyasi kasıtlar.

Geçenlerde de bunu kaleme almıştım.

28 Şubatı gerçekleştiren Şeyh Ali Kalkancı (!), Fadime Şahin olayı

Menderesin idamına neden olan Köpek ve Bebek yaftaları

Bunlar da bize göre rastgele yaşatılan hadiseler değil

Ne var ki tarih tekerrür eder gerçeğiyle, bize göre iktidar bu hususta kendini savunamıyor, olabilecekleri idrak etmiyor..

Özetle, kamuoyu nezdinde yenik düşüyor..

* * *

Türkiyede her Allahın günü yaşanan suçlar silsilesinin haddi hesabı yok.

Gemi azıya vurmuş durumda

Devletin resmi önemli kurum ve kuruluşlarında yaşanmakta olan; rüşvet olayları, bazı suç dosyalarını temel gerçeğinden çıkarıp suçsuz hale getirilmesi gibi meseleler

Evrakta sahtecilik, ya da tahrifat gibi organizasyonlar..

Hele hele demokratik hür bir Türkiyede fuhuş sektörünün vahim şekilde işlem görerek varlık göstermesi

Tüm bunlar inkr edilemezdir.

Dedik ya fuhuş sektörü

Öylesine acımasızca çalışıyor ki akla ziyan bir hal..

Daha ergenlik çağına ermemiş nice kızlar fuhuş sektöründe, kadın tüccarlarına satılıyor

Mahkemelerde yaşları büyütülüyor..

12 yaşında, 13 yaşında, 14-15 yaşında dahi olsa 18 yaşını bitirmiş gibi gösteriliyor..

Bilahare fuhuş sektörü tarafından peşkeş ediliyor.

Peki devlet bunları görmüyor mu?

Siyaset olup bitene vakıf değil mi?

Ya medya grupları bunu çok iyi bilmiyor mu?

Kim ne derse desin; görüyor da, biliyor da, duruma da vakıftır..

Ama işine geldiği gibi takılıyor

***

Sormak gerekmez mi?

Bu Türkiyenin ayıbı değil midir?

Niye medya bunların üzerine gitmiyor?

Niye CHP ve Kılıçdaroğlu bunları göz ardı ediyor, görmezlikten geliyor?

Birileri yanıt versin

***

Bugünkü, Diyarbakır Söz Gazetesinin manşet haberi dikkatinizi çekmiştir..

UYAP şifresiyle dolandırıcılık..

Haberi, özetle aktarmak istiyorum..

Detayı manşette ve 9. sayfasında yer alıyor

İbret verici bir haber!

Özetle..

Türkiye genelinde bankaya olan kredi borçlarını ödeyemedikleri için üzerinde haciz, icra ve rehin kararı bulunan kişilere ait lüks otomobillerin üzerindeki rehin kararlarını Lice Adliyesindeki bir yazı işleri müdürünün UYAP şifresiyle kaldırdıktan sonra araçları satışa çıkaran dolandırıcılık şebekesiyle ilgili dava Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada hazır bulunan sanıklar suçlamaları kabul etmedi.

Savcılığın talebi üzerine UYAP uzmanı bilirkişilerce hazırlanan raporda, işlemlerin İmzalandı-onaylandı-dağıtıldı şeklinde usulüne uygun yapıldığı, bu işlemlerin şifresiz gerçekleşmesinin mümkün olmadığı bildirildi. Sahte olarak oluşturulan tescil evraklarında yer alan 63 aracın ihale alıcısı görünen kişinin bu araçlardan 47sini noterliklerde satışını kendisiyle irtibatlı diğer sanıklara yaptığı ifade edildi.

***

Yaşanan bu hale ne diyebiliriz!?

Bu, Adalet Bakanlığının, hukukun üstünlüğü açısından bir ayıp içermiyor mu?!

Rezalet durum..

Namuslu, şerefli, haysiyetli, vicdanını dinleyen, yasaların amir hükümleri doğrultusunda görev üstlenen hkim ve savcılarımızın sayesinde, bu olayın gün ışığına çıkarılması; takdire yaşandır..

Kamuoyu adına teşekkür ediyoruz.

***

Her zaman bu köşede belirtmeye çalıştığımız gibi, elbette ki Adalet Bakanlığımızın bünyesinde aşağıdan yukarıya kadar çok değerli hkim ve savcılarımız vardır. çok değerli personel vardır. Bunlar olmazsa zaten bunlar yakalanamaz. Ama unutmayalım ki namuslu vatandaşların da bu hususta çok büyük rolü vardır ki yakalıyor ve şikyet ediyor.

***

Bundan birkaç yıl önce yine Diyarbakır Adliyesinde Başsavcı Durdu Kavakın bir çaycısı uyuşturucu dosyalarının suçlularını aklandırmak için kahvelerde o dosyaların pazarlamasını yaparken deşifre oldu..

O zamanın parasıyla 70 bin lira üzerinde yakalanmıştı.

O çaycı Kemale hiçbir şey olmadı..

Kemale verilen ceza Hakkariye sürülmek oldu..

Ama işi organize eden arka plandaki insanlara hiçbir şey olmadı.

Zincirleme sayarsak daha çok şeyler ortaya çıkacak.

Ama hepsini bir kerede ortaya koymak için henüz erkendir.

Allah nasip ederse bu yazı serimiz devam edecektir.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video