HAK İLE BATILIN AYRILIŞ GÜNÜ?! (II)
Eklenme: 7/1/2021 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbetimizde; memleket sorunlarının en vahiminin batılı hak göstermek, hakkı da batıl ve yanlış göstermek olduğunu dikkat çekmiştim..

Bu minvaldeki felaket ve yanlışlığın Türkiyede devam ettiğini vurgulayarak, ilgili ve yetkilileri uyarmıştım...

Ve yazımızın son iki paragrafında şöyle seslenmiştik...

Bugünkü mevcut AK Partinin iktidarı ne yapıyor?..

Bunu soruyoruz.

Buna ne gibi bir çare arayışı içine girmiş?

Toplumu bu tür badirelerden kurtarmak için kurtarıcılığı niye üstlenmiyor?

Niye fiiliyata geçip de toplumu bu girdaplı badireden kurtaramıyor?

Hani millete söz vermiştiler?

* * *

İşte sohbeti böyle noktalamıştık...

Bugün de, aynı minval üzerine fikri mülahazayı ortaya koyup, sesleniyoruz..

Mevcut, hal hiçte iyi bir hal değildir..

Denir ya..

Vatan, Millet, Sakarya

Evet, kültürümüze mal olmuş bir slogan.

Hiç kuşkusuz ki, Vatan, Millet, Sakarya cümlesi içerisinde geçen ifadeler ciddiyete dayanmaktadır...

Ki, milli mücadelemiz Vatan ve Millet için yapıldı.

Sakaryayı da işgalci Yunanlıların elinden almak uğruna mücadele verildi.

O uğurda çalışan milli kahraman ve cihat anlayışı hala da milletin ruhi derinliklerinde yaşamaktadır.

Bugün her ne kadar zaman zaman alaylı olarak bu ifade kullanılıyorsa da bize göre onun yeri farklıdır..

çünkü, bu ifade o günkü milli mücadele kahramanlarının çalışmalarına karşı alaycı bir ifade olarak kullanılmıyor..

Bilakis, günümüzdeki siyasetin kendilerini kurtarıcı pozisyonunda gösterip yenik düşenler için, kullanılmaktadır...

Ve tabi ki, ülkeyi ve milleti talan ederken, Vatan, Millet Sakarya diye slogan atan, iki yüzlü, siyaseti sorgulamadır...

Soruluyor ya, hani Vatan, Millet Sakarya diyordunuz?...

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Yıllardan beridir tek parti, şeflik ve dipçik dönemi ile zihniyetinin bu millete ne kadar acılar çektirdiğini kimse inkr edemez.

Zira tarihin altın harflerle yazdığı gerçeklerdir; bu zülumkarlık...

Bunlar silinmez ve tahrif edilmez tarihi olaylardır.

Nitekim hala da CHP anlayışını temsil eden ve yıllardan beri lideri durumunda olan Kemal Kılıçdaroğlunun çırpındıkça batıyor siyaseti, vesayetçi anlayışı ortaya koymaktadır...

Anlayış, kendini daima zillete düşürüyor.

Dünkü yazılı medyanın manşet ve sürmanşetlerinde yazılan Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki haberler bunu ifşa ediyor...

Birinci haber olarak kamuoyuna yansıyan haberlerden biri...

YİNE ZIRVALADI, YALANDA ZİRVE YAPTI

Haber şöyle devam ediyor;

Yalanları seriye bağlayan Kılıçdaroğlu, dün zirveyi gördü.

Türkiyeyi Avrupanın en büyük kara para aklayan ülkesi ilan eden Kılıçdaroğlu, bununla yetinmedi, kendi ülkesine uyuşturucu, kumar, organ ve kadın ticareti yapıyor karası çalmaktan geri durmadı.

Yine çok satan bir gazetede yer alan bir haber!?..

MHP Lideri Bahçelinin açıklamalarına yer verilmiş..

Bahçeli diyor ki;

Kılıçdaroğlu, kendini rezil etti

Haber şöyle devam ediyor;

Devlet Bahçeli, Katar yalanı için CHP Genel Başkanına sert tepki gösterdi.

Tüm bunlar güncelliğini koruyan, yaşanmış olan gerçeklerdir.

CHP liderinin zirve yapan böylesine anlayışı bugüne münhasır değil...

Nerdeyse 50-60 yıldır böylesine yaftalar düzenliyor, ortaya atıyor, böylece kendini kurtarıcı bir siyasetçi olarak topluma enjekte etmeye ve satmaya çalışıyor..

Fakat toplumun beklentisi bu yönde değil.

Zaten CHP, onun lideri ve onların sekülar anlayışı yüzünden yıllardan beri bu millet, onlara suçluluk damgasını vurmuştur...

Bundandır ki, iktidar yüzünü göstermiyor, imkan vermiyor!?.

***

Halk deyimidir..

Denir ki İğneyi kendine, çuvaldızı karşındakine batır..

CHPnin fikri ve zikri malum!...

Peki ya, muhafazakr olarak geçinen siyasi partiler ve liderlerin hal-i durumu nedir?..

Ne yazık ki, sadra şifa verici değil...

İşte, 20 yıldan beri memlekete hizmet veren AK Parti iktidarı, Cumhurbaşkanı Erdoğanın çalışmasından başka ne gibi milli bir faaliyet ortaya konulabilinmiş ki?

Hangi bölgedeki milletvekilleri, CHP, eski Doğru Yol, eski ANAP siyasi partilerinin liberal anlayışından başka ne gibi bir üstünlük meziyetleri olmuştur?..

Kamuoyu bunu soruyor ve sorgulamaktadır da!?..

Peki sonuç!...

Ne hazindir ki, karşımıza kocaman bir Hİç kelimesi çıkmaktadır..

Var olan bir siyaset ve icraat varsa da inkr etmeyelim ki, o da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana aittir..

Onun çabasıdır, alın teridir ve hukuksal hakkıdır.

O olmazsa bu parti çoktan, yok olup giden siyasi partilerin kervanına katılmıştı!?..

Zaten böyle devam ederse de öyle inanıyoruz ki toplum seçimlerde bizim artık bu parti için yapabilecek bir şeyimiz yoktur deyip, başka kulvarlara yönelecektir...

Arkasını dönecektir...

Oyunu kullanır veya kullanmaz.

Kullansa da başka partiyi tercih eder!...

Ama olan yine bu millete olacaktır!.

AK Partinin etrafında çöreklenen AKPlilerin anlayışı, partiyi her gün biraz daha CHP veya HDPnin değirmenine su taşıyan araç haline getirmektedir..

Hatta diyebiliriz ki bölgemizde özellikle Diyarbakırdaki AK Parti içerisindekilerin çoğu eski HDPnin veya CHPnin mensuplarıdır.

Bunlarla ne yol aşınabilir ve ne de adım atılabilinir..

Herkes aklını başına almalıdır.

Bu sitemkarane kullandığımız ifadeler, cümleler, dostça uyarı durumundadır.

Üzülüyoruz..

Onun için de, bunları yazıyoruz.

Bugün devletin birçok kamu kurum ve kuruluşlarının başındaki yönetim kadrosu veyahut baş yöneticileri

Özellikle Diyarbakırımızda ve bazı ilçelerde

Zaman zaman bazı Kaymakamların çalışma şekillerini anlatırken isimlerini de deşifre ediyoruz.

Ama kime anlatırsın?

Ne yazık ki çalışmayanlar veya milletin işini savsaklayanlar, bugün git yarın gel gibi anlayışları zirve yapmışlardır...

Sadakatle, canla başla iş yapan bürokratlar meknlarından, makamlarından alınıyor, sıfatlar değiştiriliyor, başka yerlere gönderiliyor.

Biz bunları zaman zaman yazıyoruz.

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu Beyefendinin daima kulağını çınlatıyoruz.

Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül Beyefendinin kulağını çınlatıyoruz.

Bu bölgemizde, bu coğrafyamızda, bu Diyarbakırımızda ve ilçelerimizde size bağlı olan devletin önemli kurum ve kuruluşlarında samimiyet yoktur..

Tam aksine hasımlık vardır..

Onun için, lütfen buralarda kapsamlı bir inceleme yapılsın.

Teftişe tabi tutulsun.

Kimler ne yapıyor?

Görülsün.

Bir de kamuoyunu hakem kılsınlar.

Ve kamuoyuna sorsunlar.

Kamuoyu, birilerinin bu bölgede kendini bir yerlere getirebilmek için düzmecelerden ibaret olan ne gibi senaryolar yapılıyor, akı kara, karayı ak olarak nasıl gösteriyorlar?

Kamu vicdanı bunu çok iyi anlamaktadır ve gerektiği zaman da deşifre etmeye hazırdır.

Nerdeyse yüz yıldan beri CHPnin tahakküm anlayışından zerre kadar eksiltmeyen AK Parti iktidarı, zamanı gelince milletten hangi yüzle acaba bu bölgede oy isteyecekler?

Doğrusu merak ediyoruz.

Evet, yazımıza başlık olarak kullandığımız HAK İLE BATILIN AYRILIŞ GÜNÜ önemle bekliyoruz, şiddetle merak ediyoruz.

Ama hiç merak etmeyin.

O gün gelecek.

Hem de çok yakında gelecek.

Akifin dediği gibi;

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,

Siper et gövdeni, dursun bu haysızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın,

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

En derin saygı ve sevgilerimle.