HALİMİZİ ANLATAN SKANDAL!
Eklenme: 8/25/2011 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar. Şu son günlerde internet sitelerine düşen "yeni ses" kaydı.. Vahim, Ve çok çarpıcı "ifadelerin" yer aldığı ses kaydı ne yazık ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin başında uzun süre bulunan emekli Org. Işık Koşanere ait. Ki kendisine ait olduğunu tüm yazılı ve görsel medya adeta bir klişe olarak büyük puntolarla manşetlerine taşımışlardır. Gerçekten bu ülkeye, bu millete tarihi bir ayıp yaşatılmıştır bu hal-i durum. Affedilebilecek, sıradan bir hadise olmadığı gibi bir suç da değildir. Ağır veballi bir suç bu itiraflar silsilesi. Org. Koşanerin internet sitelerine düşen bu konuşması bana iki yıl önce Sayın Bülent Arınç beyin "tarihi nitelik" taşıyan bir sözünü hatırlattı. Bülent bey şöyle diyordu; "İyi ki bu generallerle bir savaşa girmedik, eğer savaşa girseydik Türkiye elden giderdi" Sayın Arınçın o günkü ifadesi " o gün için" belki yadırganabilecek tarafı olabilirdi; Ama bugünkü görülen manzara ve tarihe geçmiş gerçekler artık Bülent beyin bu ifadesi Türkiye kamuoyu için bir kaziye-i muhkeme haline gelmiştir. O kadar gerçek, o kadar bariz, o kadar berraktır ki "laf" söylenilemez. Hele, "arka çıkıp" gerekçeler sıralamak, abesle iştigal olur. Biz de diyoruz ki; İyi ki bu Ergenekon zihniyeti taşıyan Kemalist, laikçi, ateist anlayışa sahip kişilerin himayesine girip herhangi bir devletle savaşa girmemişiz. Allaha şükredip de ne mutlu bizlere demek gerekir. Medyada yer alan Sayın Koşanerin ağzından çıkan bu ifadeleri "demokratik düşünce kulvarına" sokamayız. Sokmamalıyız! Sokulumaz da.. Mutlaka, geniş çaplı bir istihbarat gerçeğiyle "olup biteni" ortaya çıkarmak gerekir. Vahim bir durum.

Yıllardan beri bu milletin bütçesinden, maliyesinden, vergisinden beslenip büyüyen bir kurumun hal pozisyonu bu ise vay halimize! Bakınız, dünden beri medyaya geçen Koşanerin ifadelerini özetleyelim; "Masum bir eri alnından vurduk. Bir tane karartı görülür. Başlar yine herkes basıldık diye ateş etmeye. Arkadaşımızı alnından vururuz. Vurduk mu? Evet, haberiniz var değil mi? Eğitim olmazsa bırakırsanız keyfine, masum bir erimizi başından vururuz. Kabahatli biziz" İşte bakınız, bundan daha büyük bir itiraf, daha büyük bir skandal, daha büyük bir kepazelik olur mu? Millet kimlere bel bağlamış şimdiye kadar? Anadolu insanı kuzularını bağrından alıp bunlara birer yiğit asker olarak gönderirken; ama eskiye yönelik diyorum bunu, bunlar alıyordu o becerikli evlatları, ana baba kuzularını kendi evine emir eri olarak kullanıyorlardı. Ama iyi ki o kalktı bugün o oy yok; ama başka türlü oyunlar var. Resmen ana baba kuzularını bir terör örgütünün hedefine adeta kurban olarak veren anlayıştan ne beklenir? Bundan daha tehlikelisi yıllar yılı bütçesiyle palazlanıp büyüyen bir kurum ne hazindir ki, kurumların başında olan zevat kendilerine tek bir hedef seçmişlerdir. O da, "milletin" değerleriyle oynayıp, tar-ü mar etmektir. Asker, Harp sanatı ile "meşgul" olması gerekirken, maalesef yıllarca "milletiyle" gizliden gizliye uğraşmıştır. Eğer harp sanatı işi o işin başında olsaydı kimsenin diyeceği yoktu. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en güçlü ordularından biri olabilirdi. Fakat bunu yapmadılar.. Kendi bünyelerine İslam düşmanlığını taşıdılar. Milletin yegane inancı durumunda olan yüce İslam dinine, Peygamber Efendimize, Kuran-ı Kerime düşmanlık beslediler. Bolşevizm, emperyalizm, ateizm ve mutlak bir inkarcılık zihniyetini millete "dayatmak" ve yaşatmak istediler. Bile bile, göz göre göre. Ama demişler ya "Gün gelir devran döner" Kainatın mutlak sahibi olan Allahû Teala hiç unutmayalım ki, Zül-intikamdır. Kudret pençesini zalimin ensesine vurur ve ilk dünyadaki gereken dersini verir. Ama sonradan anlayıp, pişman olmak o da akıl karı değil. Bilen ve düşünen bir insanın bunu yapmaması lazım. Onun için halimiz tam bir kepazelik. Bugün gazetesinin yazarlarından Erhan Başyurtun yazısına başlık olarak koyduğu ifade bana göre biraz daha hafiftir. Evet, halimiz tam bir kepazelik olmakla beraber tam bir rezillik içermektedir. Durum böyle olunca kamuoyunun bu son günlerdeki yegane düşünceleri ve beklentileri hükümetten, ne yapıp yapıp Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesine yenilik getirmesi gerekir. Aksi halde bu kurumun bünyesinde dönen çark ve dolapların sonu gelmez. Evet, terörle mücadeledeki halimizi darbeye teşebbüsten yargılanan subaylara destek için Genelkurmay Başkanlığını iki yıl erken bırakan Işık Koşanerin internete düşen sözleri ortaya koydu. "Işık Paşadan inanılmaz itiraflar" "Hantepeyi adım adım izledik, müdahale edemedik. Emir komuta birliğini sağlayamıyoruz İhadan (Heron) görüntü almak gibi bir nimet var. Koordine ediyoruz, Hantepede böyle oldu zamanında müdahale edemedik. Tim Komutanı silahını bırakıp kaçıyor Çatışma anında tim komutanlarımız mevziye silahını bırakıp kaçıyor. 2 terörist 30 askerimizi kaçırıyor. Yav rezalet! Biz bu eğitimi yapmamışız demektir. Sevk ve idare edememişiz. Karartı gördük, kendi askerimizi vurduk Böyle timi mimi sahip olmazsa orda bir tane karartı görür, tak diye ateş eder. Bir masum erimizi alnından pat diye vururuz. Vurduk mu? Haberiniz var mı? Var değil mi?" Bu ifadeden anlaşılan budur ki, bu ülke insanı bugüne kadar hep boşuna kürek sallamış can ve beden vermiştir. Bütçe havadan-sudan gerekçelerle çar-çur edilmiş, devlet içini kirli unsurlarla doldurmuş. Artık temizleme zamanı gelmiştir. Gerek Cumhurbaşkanımız Sayın Gül olsun, gerek Başbakan ve gerek hükümetin diğer üyeleri, iktidarla muhalefet yani devletle millet el ele verip bir an evvel kendi içini temizleyip önemli bazı kurumların bünyesine karışan fesat unsurlarını temizlemeye geçmelidir. Hiç zaman kaybetmeden... Halk bu tür kepazelikleri işitince gerçekten ümitsizleşiyor ve devlete güveni kalmıyor. Aslına bakarsanız bu kadar gaflete düşmek akıl kârı değil. Halkın elindeki en büyük keskin silah durumunda olan İslam dini bir mihenk taşıdır. Devletlerin ve özellikle İslam dünyasının bünyesinde yetişip büyüyen insanlar eğer İslamiyete inanıp İslamiyeti yaşıyorlarsa demek ki o kurum güvenilir ve bel bağlanır. Demokrasi ve cumhuriyet gibi anayasaya yerleşen kilit noktaların tam manasıyla kavram kargaşasını yapmadan güzel bir zemin hazırlayıp bu inanç paralelindeki insanlarla iş yapması gerekir. Yoksa ne idügü belli olmayan ve nereye hizmet ettikleri, hep kafalarda soru işaretleri olarak takılan bazı şahıslardan "devlet kurumları" arınmalı.. En derin saygı, sevgi ve muhabbetlerimle.