HİZMET AŞKI MI, HİDÂT AŞKI MI?!!
Eklenme: 7/2/2012 12:00:00 AM

Evet, sevgili Söz okurları

Gerçekten ülkemiz siyasal alanda gittikçe anormalleşiyor.

Sayın Başbakan çok iyi niyetle terörü bitirme mücadelesi içerisindeyken, bir türlü o hususta herhangi bir gelişme kaydedilemiyor.

Ancak dünkü yazılı medyamızın sürmanşet ve manşetlerinde Başbakanlık Konutunda Başbakan ile Leyla Zananın görüşmesini taşıması Türkiyenin yeni gelişmelere ve gerçek demokratikleşmeye bir milat olarak kaydedilmiş ve ümit verici bir gelişme olmuştur.

Türk medyasının birinci sıradaki gündemi buydu.

Kürt sorununun çözümü için devreye giren Leyla Zana kamuoyunun merakla beklediği randevuya 10 dakika önce geldi.

Erdoğan-Zana görüşmesine Demokratik Açılımdan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da katıldı.

Başbakan Erdoğan, kendisi için Kürt Sorununu çözeceğine inanıyorum diyen Diyarbakır Milletvekili Leyla Zanayı Başbakanlık Resmi konutunda ağırladı. Yaklaşık 1,5 saat süren toplantıyı değerlendiren aydınlar Herkes elini taşın altına koysun. Görüşme çözüm için milat olsun mesajı verdiler.

Gerçekten bu olay bir gelişmedir hem de ümit verici bir gelişmedir.

Aslında Türkiye bana göre Leyla Zanayı tanıyamamıştır.

Leyla Zana bölgemizde asaletli ve çok değerli bir ailenin kızıdır.

Kötü niyetli bir insan değil.

15 sene gibi uzun bir süreç cezaevinde yatmasının sebebi de herhangi bir suç işlememişti, devletin tarihi ırkçılığa dayalı yanlış politikaları nedeniyle TBMMne seçildiği halde yemin merasiminde Kürtçe ifadeler kullanmaktan dolayı meclisten apar topar kolundan tutulup, cezaevine götürüldü.

Bakınız, bugünkü Türkiyede gelişen demokratikleşme manzarası, o günkü karanlık manzarayı adeta yalanlıyor ve inkr ediyor.

Ama zararın neresinden dönersen kardır misali Leyla hanım, bu düşünceyle elini taşın altına koymuş ve Başbakanlık kapısını çalmış, Sayın Başbakan ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile dünya kamuoyu nezdinde oturmuş.

1,5 saat gibi uzun bir süreyle karşılıklı olup bitenleri dile getirmişlerdir.

Türkiye için özellikle bu coğrafyamız için elbette ki inkr edilmez, yepyeni ter taze bir gelişme.

Kim ne derse desin, bize göre bu olay tarihi bir olaydır ve bir milat olarak kaydedilecektir.

Bu hususta özellikle Sayın Başbakanımızı tebrik ederken, Sayın Leyla Zanayı da candan kutlar ve bu yürekli atılımlarından dolayı başarılar dilerim.

* * *

Ama madalyonun diğer yüzüne bakıldığında yöremizde özellikle Diyarbakırımızda AK Partiye mensup il teşkilatları olsun, bazı milletvekilleri olsun, tutumları ve siyasi davranışları hiç de iç açıcı değildir.

Halk böyle siyasal gelişmelerden çok tedirgin ve şikyetçidir.

AK Partinin özellikle Başbakanımızın ülkemizin tüm kesimine yararlı bir siyaset icra etmesinde ümitlenen halk büyük salt çoğunluğuyla oy vermiş, bu partiyi yeniden iktidara getirmiş.

Ama ne yazık ki bu yöreden seçilen bazı milletvekilleri önceki dönemdeki milletvekillerinden kat kat daha fazla yanlış siyaset yapmaya demokratik uygulamalar çerçevesinde demokratik, yansız bir tutumla yola çıkıp, halkı temsil etme görevini yerine getirmesi gerekirken tam tersine, kamuya el atarak partizanca yanlı politika yürütmekten kendilerini bir türlü alıkoyamıyorlar.

Gh bu yana gh o yana.

Örneğin Dicle Üniversitesinin rektör seçiminde BDP yanlısı ve tüm aktifliğiyle sol görünümlü ve Diyarbakırlı olmadığı halde hiç sevilmeyen bir adayı desteklemeleri ve iki tane milletvekilimizin illa ki her ne pahasına mal olursa olsun bu adayın rektörlüğe getirilmesi için Cumhurbaşkanlığına kadar gidip başvurmaları doğrusu çok düşündürücüdür.

Hele iki gün önceki Dicle Üniversitesi Mezuniyet töreninde de iktidar partisine mensup hiçbir milletvekilinin hatta il başkanının bulunmaması bizi şu soruya sürüklüyor.

Bakınız, acaba kimler kimlerin yanında?

BDPye ve PKK örgütüne yakın bilinen insanların saf bağladığı yerde AK Parti milletvekillerinin de oraya destek vermeleri gerçekten partinin yörüngesinden, halkı inancı paralelinde değil başka yörüngeye kayması aşikrdır.

Her zaman dediğimiz gibi bu Başbakana yazıktır ve AK Partiye yazıktır.

AK Parti; muhafazakr, inançlı bir camiadan gelen oylarıyla AK Parti olmuştur.

Yoksa hizmet aşkıyla yola çıkıyorum derken hidt aşkına dönüştürülmesi yani hileye ve kişisel ranta dönüşmesi gerçekten düşündürücüdür ve Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol ilkesine terstir.

Hele hele DEDAŞ müdürlüğündeki dönen dolaplar, oynanan oyunlar ve bu oyunların aktörleri yine Diyarbakırdan milletvekili olarak seçilen bazı zevatın böylesine taraf tutmaları partinin ne siyasetine ne de şanına şerefine yakışır.

Yıllardan beri DEDAŞın bünyesine yerleşmiş, çöreklenmiş ve tüm geçmişleri şaibelerle geçmiş ve zaman zaman medyanın manşetlerine taşınmış rantiyeci bir kesimi orda tutması ve Müdür Nihat Nurbakiyi yerinden alıp kendi yakınlarını ve yandaşlarını oraya oturtturması bu partinin affedilmeyen ayıbıdır.

İnanın, sevgili okurlar.

Bu kurum yani DEDAŞ, yıllardan beri kişisel rant, usulsüzlük ve yolsuzluklarla dopdolu icraatları yüzünden defalarca kendi elemanlarını özellikle sayaç okuyanların mahkemelik olup, tutuklanmalarına rağmen hala da bu benim abimdir, bu benim yandaşımdır, bu benim aile dostumdur gibi düşünceler partinin ciddiyetini zedeliyor.

* * *

Halk, bir önceki siyasilerin icraatlarını beğenmedikleri için onları tekrar seçmemiştir, bırakın seçilmeleri listelere bile konulmalarına müsaade etmemiştir.

Onlar da zaman zaman böylesi gayriciddi tutumları yüzünden, kişisel rant ve çıkar veya yakınlarına yaranmak için çalışılmıştı; ama halk bunu tespit etmişti.

Bu antidemokratik tutum halkın infialine ve büyük tepkilere neden olmaktadır.

Hatta halk, zaman zaman bu tür siyaseti güden anlayışlara şöyle sesleniyor;

Lütfen, elinizi kamudan çekiniz. Partizanlığa veya yanlılığa dayalı siyaset yapmayınız, devlet dairelerinden milletvekilliği gibi şerefli bir sıfatınızı küçük düşürmeyiniz.

Siz eğer halkın teveccühüne mazhar olup, seçilmiş TBMMne gitmişseniz, hedefiniz bu yöre insanlarını ekonomiksel sıkıntılardan kurtarıp, devlet imknlarını buraya çekmeniz için seçilmişsiniz.

Aşsız, işsiz olan, fakru zaruret içerisinde kıvranıp dolaşan insanların geleceğini garantiye bağlamak için mücadele vermeye gitmişsiniz.

Hizmet aşkıyla yola çıkıp, milletvekili olarak Beni seçin diyen insanların, madalyonun yüzünü ters çevirip hidt ve hile oyunlarına girmemesi gerekir.

Bunu kendilerinize düstur ve ilke olarak tutmanız tüm kamuoyunun arzusudur.

Eğer DEDAŞ gibi bir kamu kuruluşunun bünyesinde şaibeler doğrultusunda nam veren insanlar kilit noktalara getirilmeye çalışılıyorsa halk bunu kabullenemez.

Hele hele 4 yıldan beri Dicle Üniversitesinin çok büyük süknetle tedrisat yapan bir yönetimle mücadele edip, ne idügü belirsiz insanları desteklemek için devletin önemli makamlarını zorlamaya çalışmak, doğrusu bu tutum da halkla ters düşmeniz demektir.

Size tavsiyemiz, halka karşı itibarınızı sarsmayınız, ciddi siyaset yapınız ve ciddi görevler sizin hedefiniz olsun.

Yoksa 4 sene gibi bir kısa süreç çok yakın biter.

En derin saygılarımla.