Sevgili okurlar
Bugünkü sohbetimizi, çağımızın en büyük limlerinden olan Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin, Mektubat isimli eserlerinden alıntılarla, ikmal etmek istiyorum.. O ki yaşamının her saniyesinde, aldığı her nefeste İslam ümmeti için mücadele veren bir lim!
*
Dönemin, jakoben, vesayetçi, tekçi, laik ve seküler anlayışı tarafından, davasından sürekli alı konulmak istenildi Zindanlara, sürgünlere, baskılara maruz bırakıldı Ama, bir nefes zamanı dilimi kadar zerre-i miskal fikrinden, zihninden, ruhundan ve fiziki bedeninden iman meşalesini ırak tutmadı Hep diri ve aydınlatıcı tuttu
*
Birliğe, dirliğe, kardeşliğe büyük önem veren ve bunu kaleme aldığı her mektubatında haykıran Üstad, 22. Mektubunda, Müslümanların ittifakı da, birliği de, dirliği de, Kuran-ı Kerimin ayetlerinde ve hükümlerinde, kamildir diyor.. Bu mektubu da iki faslı içermektedir.. Bakınız, İslam ümmetine Üstad Bediüzzaman Hazretleri nasıl da, ders-i ibret noktasında ayetleri de zikrederek, uyarmaktadır?
Birinci Mebhas..
Üstad burada, ehl-i imanı uhuvvete ve muhabbete davet eder.
Şöyle ki..
Müminler ancak kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin. Hucurat Sresi, 49:10.
Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluvermiştir. Fussılet Sresi, 41:34.
Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlere gelince, Allah iyilik yapanları ve iyi kullukta bulunanları sever. l-i İmrn Sresi, 3:134.
*
MÜMİNLERDE nifak ve şikak, kin ve advete sebebiyet veren tarafgirlik ve inat ve haset, hakikatçe ve hikmetçe ve insaniyet-i kübr olan İslmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı mneviyece çirkin ve merduttur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşeriye için öldürücü zehirdir. Şu hakikatin gayet çok vücuhundan altı vechini beyan ederiz.
* * *
Toplumu çökerten ve kemiren nifak ve şikak denilen hastalığın bertaraf edilmesi için, Üstad Bediüzzaman, Kurandan tedavi reçetesi sunuyor.. Bu öldürücü zehirden kurtulmak ve arınmak için, Hucurat suresinin 10. Ayeti, Fussilet suresinin 34. Ayetini ve l-i İmran Suresinin 134. Ayetini bize, hatırlatarak uyarıyor..
*
Bakınız, Mektubat isimli eserinin 22. Mektubunun Birinci Mebhasında, nasıl da bize sesleniyor
BİRİNCİ VECİH
Hakikat nazarında zulümdür.
Ey mümine kin ve advet besleyen insafsız adam! Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz msum ile bir cni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semvta işittirecek derecede bağıracaksın. Hatt birtek msum, dokuz cni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.
*
Aynen öyle de sen, bir hane-i Rabbniye ve bir sefine-i İlhiye olan bir müminin vücudunda, iman ve İslmiyet ve komşuluk gibi, dokuz değil, belki yirmi sıfat-ı msume varken, sana muzır olan ve hoşuna gitmeyen bir cni sıfatı yüzünden ona kin ve advet bağlamakla o hane-i mneviye-i vücudun mnen gark ve ihrakına, tahrip ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şen ve gaddar bir zulümdür.
*
İKİNCİ VECİH
Hem hikmet nazarında dahi zulümdür. Zira malmdur ki, advet ve muhabbet, nur ve zulmet gibi zıttırlar. İkisi, mn-yı hakiksinde olarak beraber cem olamazlar.
Eğer muhabbet, kendi esbabının rüçhaniyetine göre bir kalbde hakik bulunsa, o vakit advet mecaz olur, acımak suretine inkılp eder. Evet, mümin, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır. Onun için, nass-ı hadsle, Üç günden fazla mümin mümine küsüp kat-ı mükleme etmeyecek.
*
Eğer esbab-ı advet galebe çalıp, advet, hakikatiyle bir kalbde bulunsa, o vakit muhabbet mecaz olur, tasannu ve temelluk suretine girer.
Ey insafsız adam! Şimdi bak ki, mümin kardeşine kin ve advet ne kadar zulümdür. çünkü nasıl ki sen di, küçük taşları Kbeden daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhuddan daha büyük desen, çirkin bir akılsızlık edersin. Aynen öyle de,
*
Kbe hürmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İslmiyet gibi çok evsf-ı İslmiye, muhabbeti ve ittifakı istediği halde, mümine karşı advete sebebiyet veren ve di taşlar hükmünde olan bazı kusurtı iman ve İslmiyete tercih etmek, o derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek büyük bir zulüm olduğunu, aklın varsa anlarsın.
*
Evet, tevhid-i iman, elbette tevhid-i kulbu ister, yani imanın birlikteliği kalplerin birlikteliğini ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder, toplumsal kardeşlik birlikteliğini ister. Evet, inkr edemezsin ki, sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostne bir rabıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan, arkadaşne bir alka telkki edersin. Ve bir memlekette beraber bulunmakla, uhuvvetkrne bir münasebet hissedersin.
*
Halbuki imanın verdiği nur ve şuurla ve sana gösterdiği ve bildirdiği esm-i İlhiye adedince vahdet alkaları ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münasebetleri var.
Mesel, her ikinizin Hlıkınız bir, Malikiniz bir, Mbudunuz bir, Rzıkınız birbir, bir, bine kadar bir, bir.
Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz birbir, bir, yüze kadar bir, bir.
Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz birona kadar bir, bir.
*
Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kinatı ve küreleri birbirine bağlayacak mnev zincirler bulundukları halde, şikak ve nifka, kin ve advete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mümine karşı hakik advet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebt-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve itisaf olduğunu, kalbin ölmemişse, aklın sönmemişse anlarsın.
* * *
El hak.. Vaki mi başka bir söze gerek duyulsun Sanmıyorum, asrımızın allamesi Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri gibi, fikriyle, zikriyle, yaşam biçimiyle, ve İslam ümmetine miras olarak bıraktığı Risale-i Nur Külliyatının muhtevasıyla, İslam Davasına ışık olsun
*
Sevgili okurlar
Hep ifade ediyorum. Ve etmeye de devam edeceğim.. İnsanım diyen herkes.. İman şuuruna sahip her ferdin; mutlaka ama mutlaka Bediüzzamanın bıraktığı külliyata sahip çıkması gerekir Onu okumalı, öğrenmeli ve okutmalı.. çünkü her satırı vücuda sıhhat veren, ruhunu da kalbini de insani ve rahmani nurla ışıklandırıyor!
En derin saygı ve sevgilerimle.
Failed to load the video