İSLAM DÜNYASINDAKİ DEVLETLER VE DERİN YAPI!
Eklenme: 8/12/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere bugün İslam dünyasının düştüğü badire hiç de iç açıcı değildir.

Özellikle Türkiye, Suriye, Mısır, Libya, Tunus ve diğer Kuzey Afrika ülkeleri ile Irak, Afganistan ve Sovyet Sosyalist Rusya’nın tarih boyu boyunduruğu altında yaşayan Türkî cumhuriyetler ve Kafkasya’daki Müslüman toplulukları…

Hele hele Arap Yarımadasında bulunan devletçiklerin başındaki gah cübbeli, gah kravatlı Masonik kafaların yaptıkları işlerin tümünün başarısızlıkla neticelenmiş olması dikkat çekmelidir.

Ve iyi düşünen, tefekkür eden, nur-i imanla donatılmış akıl sahibi olan herkes, öylesine düşünmelidir ki yüce İslam dini çok büyük bir azınlık içerisinde, çok kısa bir süreçte, neredeyse dünyanın üçte birine hükümran oldu.

Hem de 23 yıl içerisinde ve oldukça da yayıldı.

Medine’den Şam’a, Şam’dan Ermenistan’a, Kafkaslara kadar, Avrupa’nın İspanya’larına kadar ulaşıldı.

Tarık bin Ziyad’ın fethedip kurduğu Emevi Devletinin 400 senelik hükümranlığı sonrasında bugün esamisinin okunmaması…

Tüm bunlar sıralandığında, derin ve kapsamlı düşünce neticesinde anlaşılan budur ki geçmişin alın terinden dökülen şüheda kanlarından, İslam diyarlarının her bir karış toprağının şehit kanıyla yoğrulmuş olmasına rağmen, bugün tüm dünyanın en geri kalmış ve küçülmüş birer ülke haline gelen İslam dünyasının bu hali pür melali nedendir?

Sorusuna düşünen insan cevap ararken, verilecek cevap tek kelimeyle şu olmalıdır.

Fütuhat-ı İslamiye neticesinde Konstantiniyye’ye kadar uzanan o yüce İslam güçleri Fetih Suresinin nasr-ı mübiniyle, her gün biraz daha dünyanın en ücra köşesine kadar yayılabilmiş olmasının sırrıdır.

İşte o Fethin paralelinde, Enfal ve Tevbe surelerinin içinde taşıdığı iman meşalelerinin parlamasıdır.

Konstantiniyye ismini taşıyan, Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti olan İstanbul’a kadar uzanmış, fetih üzerine fetihler kaydedilmiş ve her gün biraz daha yüce kahramanlıklar artmışken, son yüz yıldan beri, ne oldu da İslam dünyası bu hale düştü?

400 senelik Emevi devletinin yıkılışıyla İspanya’nın haçlı çizmeleri altında inim inim inleyen o büyük ecdat olan Müslümanlar bugün nerede?

Viyana kıyılarına kadar at koşturan ve tevhit inancıyla İslam bayraktarlığı yapan o kahraman orduların bugünkü üç beş tane baldırı çıplak, kendini bilmez, megalomanyakların elinde küçüldükçe küçülmeye devam ediyor İslam dünyası, özellikle Türkiye.

Yüzyıldan beri, yani Osmanlının yıkılışından sonra devletin bünyesine yerleştirilmiş başta Selanik dönmeleri olmak üzere faşizan, ırkçı, kendine jön Türk adını kullandıran hainler, ne yazık ki devletin derinine kadar yerleştiler.

Osmanlı mirası olan, şüheda kanıyla yoğrulmuş bu topraklar küçültülmüş, İslam dini arka plana atılmış, İslam kültürü inkârcı kültürle değiştirilerek yozlaştırılmış bir kültür haline gelmesinin yegâne sebebi; devletin derinliğindeki kirli ve karanlık oluşumlardır.

Türkiye gibi Osmanlıdan ayrılıp birer devletçik haline getirilen milletler ve o ülkelerin derin odaklarından oluşan köleler, ajanlar, ne yazık ki milletin adını kullanmış ama milletin misyonunu taşıyamamıştır.

Milli şuur, milli inanç, milli dayanışma ruhu, ne yazık ki artık bugün bulunamıyor.

Her Allah’ın günü bu kutsal toprakların üzerinde masum insanların kanları haksız yere dökülüyor.

Dökülen kanlar karşılığını bulamıyor.

Devleti yönetenler ve demokratik parlamenter sisteme dayalı parlamentonun, kendi kişisel rant, makam ve mevkilerinden başka düşündükleri hiçbir şey yok.

Anadolu insanı; Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle ne yazık ki büyük tedirginlikler içinde kıvranıp durmaktan kendini kurtaramıyor.

Her Allah’ın günü devlet vücudunun bir parçası koparılıyor ve küçüldükçe küçülüyor.

Bunun sebeb-i mucibesi nedir ve ne olabilir?

* * *

Evet, yıllar yılı toplumun zihnini bulandırarak, ustaca, batılı hak olarak göstererek, zulmü adalet olarak öğreterek, küfrün, nifakın, şikakın vesair edepsizliğin varlıklarını oldukça meşrulaştırarak, batıl, yanlış, tağuti ve putperest ideolojilerle, toplumu yönetmek isteyen bu derin yapı hem Anadolu insanımızı hem de inandığı ve bağlı bulunduğu yüce İslam dinini aşağılayarak, kendilerini bir yerlere getirmeye çalışmışlar.

Patronlarından almış oldukları görevi yerine getirmeye çalışmışlar ise de bir türlü hedeflerine ulaşamamışlar.

Yapılan karanlık derine dayalı mezalim onların yanına kar kalmamıştır.

Zaman gelmiş hak ettikleri şamarı yemişlerdir.

Ama bilenlere…

Hani demişler ya; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az”

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Türkiye’de bugün doğusuyla, batısıyla, Anadolu’nun iç kesimiyle terör kol geziyor, insan kanı dökülüyor.

Siyasilerin yapabileceği hiçbir şey yok.

Neden?

İktidar iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışıyor ise de muhalefet kötü niyetiyle bırakmıyor.

Tarih boyu iktidarların iyi niyet defterlerine tescil edilmesin diye daima muhalefet engel koyuyor.

Kendi aralarında bile kin var, nefret var, hakaret var, kavga var.

Türkiye’nin hali bu iken, dışarıdaki Masonik üstatların kullandıkları maşa oldukça aktif.

Ama devlet, sadece o maşaları görüyor, maşayı tutan eli görmüyor.

Gizlenen derin gücü görmüyor, görmezlikten geliyor veya bile bile yutmaya çalışıyor.

Bu millet bütçesiyle, vergisiyle, memuruyla, askeriyle tüm varlık güçlerini kullandığı halde, devletin önemli kurum ve kuruluşlarına hizmet verdiği halde, yine de ekonomisinden tut kültürüne kadar, kamu huzuruna kadar, refah ve mutluluğa kadar, bir arpa boyu değer kaydedilmiyor.

Devleti elinde tutup yönetenler bunu çok iyi biliyor, tanıyorlar da.

Ama yapabilecekleri hiçbir şey yok.

Zira eski tarihimizden beri oluşa gelen o yiğit kahraman ecdatların iman anlayışı yoktur ve arasak da bulamıyoruz.

Tarihin derin sayfalarına yerleştirilmiş kahraman ecdatlar, hep bir akideyle, bir inançla ki onun adı tevhit inancıdır.

Ümmetçilik misyonudur.

Hz. Muhammed (s.a.v)’e yüce intisap olmasıdır.

İşte tarih boyunca hep böyle devam ede gelen o üstün meziyetler, ümmetin her kesiminde geçerliydi, mevcuttu.

Tarih boyunca gelip giden Peygamberler silsilesinin son halkası olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in bi’setinden sonra insanlık medeniyetle tanışmıştır.

Ama bu da o yüce Peygamber (s.a.v)’in getirmiş olduğu ilahi vahyin içinde bulunduğu tevhit inancıdır.

Günümüzde nice “keferetül fecereler” inançsız ve derin odakların maşaları, yıllar yılı bunu milletin sinesinden yok etmeye çalıştılar.

Beyninden iman meşalesini silmeye çalıştılar.

İslam medeniyetine Arap, Bedevi medeniyeti dediler.

Ve kendileri ne yazık ki Kemalizm, Sekülarizm, Sosyalizm, Ergenekonizm’le vs. vs…

Milletin içinden çıkıp, milleti içten vuran nice hain oluşumlar oldu.

Onun için geri kaldık ve bu hale düştük.

O zaman Müslüman, inanmış bir ümmet yalnız yeryüzünün bir coğrafyasıyla yetinmiyordu.

Yalnız bağlı bulundukları bir kıtada değil, yeryüzünün tümü ümmetin ülkesiydi, bölünmez bir parçasıydı.

Batı haçlı emperyalizm ile Siyonist emperyalizmi bunu çok iyi fark etti.

İslam dünyasının içine derin karanlıkları kurdurdu ve ne yazık ki bizi parçalamak için attıkları adımla başarılı oldular (!?)

Bunu da kaydetmeden geçmek istemiyorum.

İktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma partisi ne yazık ki 13 seneden beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu hakkındaki politikayı yanlış tuttu.

Türkiye için büyük problem ve karanlık bir yapı olan Kürt sorunu, ne yazık ki aynı bölgeden olan ehliyetsiz, yanlı ve ne idüğü belirsiz olan ve partinin kilit noktalarında bulunan bazı kişilerin yanlış yönlendirmeleriyle iktidarın bu politikası da iflas aşamasına geldi.

Ve bu sorun daha da büyüyecek gibi geliyor bize.

En derin saygı ve sevgilerimle.