Vaki değil sulhun salahiyetini sağlaması.. İkmali ve getirisi, zillettir, gaflettir, sonucu da felakettir Toplumların çimentosu, özüdür, inancıdır, dini değerleridir, yerli ve milli kimliği ile kültürüdür.. Ecdadından gelen medeniyetidir.. Eğer ki bir millet kendi kimliğini inkr ve asimilasyona biat edici yaşam biçimine meyil ederse, işte o zaman tefrika başlar Nitekim, ülkenin hal-i pür melali orta yerde cereyan ediyor..
***
Ne gençlik, ne onu yetiştiren nesil!.. Özellikle son bir asırlık döneme bakıldığında, nesillere ilişkin yerli ve milli bir kültürün enjekte edilmesi, yaşatılması ve onu, aba ecdadın medeniyetiyle donatma, dinini, inancını, ibadetiyle buluşturan, bir anlayış ve eğitim sistemi yok!.. Olmadığı için de, hem kendi içimizde yakıcı, yıkıcı tefrikalar, şirret ve terör belasının ağır faturalarını ödüyoruz, hem de Cenab-ı hak Kahhar ismiyle bize muamele ediyor..
***
Seller, depremler, yangınlar!.. çığ felaketi Hepsi ilahi bir cezalandırmadır.. Yarım asırdır, PKK terör örgütü ve diğer terör yapılarının, döktüğü kanlar.. Felaketlerin, afetlerin ve tefrikaları zincirleme yaşıyor olmamız, hiçbir şekilde rastgele oluşan olaylar değildir.. Temeli ve ana kaynağı, İslamsız bir toplum olma yolundaki zilletliğimizdir.. çünkü, inanç yoksunluğu ve yoksulluğu var..
***
Eğitim müfredatımız ortada.. Topluma, gençliğe, nesillere Hadis ilmi okutuluyor mu? Hayır.. Tefsir ilmi okutuluyor mu? Hayır.. Akaid ilmi okutuluyor mu? Hayır.. Okutulan, dikte edilen Batıla ve batıya endeksli bir eğitim.. Bilmem Laikçilik, bilmem Kemalizm.. Dinden uzak, kupkuru bir milliyetçilik..
***
İşte Andımız! Yıllar yılı, bu nesile okutuldu.. Bugün ülke nüfusu 84 milyonu aşmış durumda.. Her medeniyetten, her ırktan, düşünceden, insan var.. Sormak istiyorum, Ne Mutlu Türküm diyene sözü, ırkçılığa ve kavmiyetçiliğe dayandığı gibi, tekçi, vesayetçi bir anlayışın da hükmünü ortaya koymuyor mu?!.. Aynı zamanda ırkçılıkların da körüklenmesine, neden olmaktadır
***
Hep ifade ediyorum!.. Ülke ve millet olarak, tarihsel medeniyetimizin, inancımızın, kültürümüzün, Cenab-ı hakkın emri, Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammedin(S.A.V) rehberliğinde, kendimizi yeniden filizlendirip, dal budak salmamız lazım.. Herkes, aklını başına almalı.. Bu ülkeye, bu millete izzetle, şerefle hizmet edilmeli?!
***
Özümüze yüzümüzü çevirmeliyiz!.. Aba ecdadımıza yönelmeliyiz.. Osman Gazilerin ve Fatihlerin evlatlarına vermiş olduğu nasihatlerin, muhtevasıyla hemhal olmalıyız?!.. Türkiye, bugün bunları artık icra etmek zorundadır. Yüz seneden beri Laisizmle geçinen ülkenin tarihsel gelişimi noktasında, bırakılan mirası büyütmediği gibi sürekli küçültmüştür Kendiyle kavgalı bir yaşam ve kültürün cenderesinde, vesayetlere mahkm edilmiştir
***
Demem o ki; denenmiş denenmez hakikatiyle yola çıkarsak, bu rejim, bu sistem, Laisizm veya Kemalizm anlayışları millete bir şey kazandırmamıştır, bundan sonra da kazandıramaz O yüzden, bizi biz yapan, ümmet eden Kuran-ı Kerimin ipine sımsıkı sarılmamız ve onu yaşamamız gerekiyor
***
Nitekim, Kuran-ı Kerimin l-i İmrn suresinin 103. Ayeti mealen şöyle buyuruyor;
Hep birlikte Allahın ipine (Kurana) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allahın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte Onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size yetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
* * *
Yaşadıklarımız noktasında, bu ayetin uyarısı yetmez mi?
Bize göre yeter de artar bile Yeter ki aklımızı başımıza alalım.
Aksi halde karakteristik olarak maymunlaşma hali başlar, domuzlaşma hali başlar.
Her inanan Müslümanın buna mutlaka uyması lazım.
çünkü Kuran, Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak indirilmiş ve bizim için yaşam medeniyeti ve biçimidir?
* * *
Bakınız, çağımızın büyük allamesi Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir lim olarak bizi nasıl da uyarıyor?
Yaşananlara dair ders veriyor..
Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, all bir uzvun reçetesi, ittib-ı Kurndır.
Azametli, bahtsız bir kıtanın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslmdır.
Eğer biz toplum olarak millet olarak bunlara kulağımızı tıkarsak gaflet ve dalaletten kendimizi arındıramayız
Hani bir söz var; Mezardaki ölülere seslenilmez!
Onun için; kendimizi o hale sokmayalım.
***
Kuran-ı Kerimin Neml suresinin 80. Ayeti de aynı minvalde bizi uyarıyor;
Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
Deyim yerindeyse Kuran, toplum olarak kulağımızın pasını silmek istiyor.
Kasas suresinin 59. Ayetinin yüce meali bakınız ne diyor;
Rabbin, ülkelerin merkez yerlerine, kendilerine yetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe oraları helk edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helk etmeyiz.
Bu ayetin son cümlesinin mefhumu muhalifi diyor ki;
Size Peygamberler geldiği halde yola gelmiyorsanız, helk olmayı hak ediyorsunuz.
Nitekim depremlerle, yağmurlarla, sellerle karşı karşıya gelen bir ülke haline geldik.
Kendimize gelmemiz, Allaha yönelmemiz gerekmiyor mu acaba?
En derin saygı ve sevgilerimle.
Hayırlı Cumalar
Failed to load the video