KORKUTAN TARİHİ TEHLİKE! (II)
Eklenme: 9/29/2014 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki yazımda da yine bu köşede açıklamaya çalıştığım temel gerçek ve ana strateji; “Boğuyor âlem-i İslam’ı bir azgın fitne…” üzerineydi...

İşte bu fitne, her halükarda kendini ele veren dünya emperyalizminin IŞİD terörü üzerine ittifak etme şeklidir.

Bakınız, sevgili can dostlar.

Çağdaş, sözde medeni, demokrat dünyanın her halükarda yeryüzünde mevcut olan terör odaklarıyla mücadele etme girişimi hiç kuşkusuz ki, farklılık arz etmektedir.

Ama ana tema hep aynıdır..

Dikkat ederseniz, "sözde medeni dünya" diyorum ve "sözde ittifak" diyorum.

Zira haçlı ve Siyon emperyalist dünyanın emperyalistleri başta ABD, Birleşmiş Milletler, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Çin, hatta İran dahil olmak üzere IŞİD terörü deyip de başka bir şey demiyor.

Akılları sıra Türkiye’yi bu bataklığa sürükleme düşüncesindedirler.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da dün işaret ettiği gibi “Bütün dünya IŞİD terörü deyip başka da bir şey demiyor”

Orada bir ittifak içerisinde odaklanırken, her nedense PKK’yı, DHKP-C’yi, Hizbullah’ı ve çok büyük önem taşıyan ve hep tehlike arz eden diğer terör odaklarını görmezlikten geliyor.

Onların failiyet ve terörüne, adeta kulaklarını tıkamıştırlar.

Hatta IŞİD’i öylesine bilemişler ki planlı bir proje olarak öncelikle Musul’u ele geçirmesi sağlanmıştır. Ki buradaki silaha, askeri güce ve paraya sahip olsun.

Bir taşla çok sayıda kuşu vurma misalı..

Planda, Türkiye konsolosluğuna el koyup, 49 konsolos elemanını rehin almak..

Ki bu rehineler üzerinden Türkiye çok büyük ölçüde tehditler aldı.

***

Dikkat edilirse..

Herkes Musul sonrasında IŞİD, Bağdat'a yöneleceğini bekliyordu.

Burayı işgal etmek için.

Ama her nedense büyük belirsizlikler içerisinde davranan IŞİD, Bağdat’a doğru yürümedi, Maliki’ye karışmadı.

Öncelikle Erbil’i hedef aldı, daha sonra Peşmergelerle biraz çarpıştı, ondan da vazgeçti, direk Yezidileri hedef aldı.

Yezidilerden sonra bu kez Suriye’ye girdi.

Şuan çarpışma yoğunluğu Suriye’de odaklanmış durumda.

IŞİD bugün, Suriye’nin Kuzeybatısında bulunan Kürt bölgelerine ve hatta Türkiye’nin hududuna yaklaşma cesaretini gösteriyor.

Kobani denilen bölge, tümüyle olmasa bile büyük bir çoğunlukla Yezidileri barındırıyor.

Bu da önem taşıyan apayrı bir düşünce…

PYD, BDP ve Kandil dahil olmak üzere PKK’nın tümü büyük bir ittifak içerisinde Suriye’ye girmek ve IŞİD’le çarpışmak için büyük bir çaba göstermiş durumda.

Hala da o mücadeleyi vermeye devam ediyor.

***

Herkes Kobani deyip duruyor.

Bizim aldığımız tarihi bilgilere göre “Kobani ismi yanlış bir telaffuzdur”

“Kobani” değil de asıl Kürtçe ismi “Kubinê”dir.

“Kubinê”, bugünkü Batman ilçesi Beşiri’nin eski ismidir.

Bu eski isim Kurtalan’la Batman arasındaki bir yörenin adı olan “Garzan”ındır.

“Kubinê” Kürt Yezidilerinin en çok bulunduğu bir coğrafyadır.

Ve eski Kubinê’nin Yezidileri burada rahat edemediler, inanç bakımından kendilerini deşifre ettiler.

Kürt ama Müslüman olmadıkları deşifre edilince, bölge halkı bunlardan rahatsız oldu.

Onları bünyesinde barındırmayan “Beşiri” ve “Garzan” aşiretlerinden dolayı tamamıyla bunlar Suriye’ye yerleştiler.

Ve bugün “Kobani” denilen bölgeye taşındılar.

Buradan taşınan Kürt Yezidiler, o ismi de beraberlerinde götürdüler.

“Kubinê” şimdi Beşiri oldu, eski tren istasyonunun bulunduğu Kubinê’yi Suriye’ye taşıdılar.

Devlet Demiryolu istasyonuna da “Garzan” adı verildi.

Şimdi bu isim Suriye’ye insanlarıyla beraber taşındı.

 “Kobani” diyorlar, bu yanlış bir telaffuzdur, “Kobani” değil “Kubinê”dir.

O yörenin 60–70 yaşındaki insanları bunu çok iyi bilmektedirler, tarihi bir gerçektir.

Olayları tersyüz edip de politik oyunlara dönüştürüp, insanlarımızı başka yönlere yönlendirmek bize göre yanlıştır ve olayları tersyüz etme ayıbının taşınmasıdır.

* * *

Yapılan bu proje, haçlı ve Siyon emperyalizminin Türkiye üzerine kurduğu bir oyun projesidir.

ABD’nin ve İsrail’in bu ittifakının ana çizgisi Türkiye’yi Suriye’deki IŞİD bataklığına sürüklemek ve Esed rejimiyle çarpıştırmaktır.

Esed olsun veya IŞİD olsun, Türkiye bu bataklığa kendini düşürdüğü zaman, içten vurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalır..

Bugünkü dünyanın hedefi ve ana stratejisi; Türkiye’yi içine sindirmeme olayıdır.

Özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 senelik Türkiye’yi her gün biraz daha büyüterek, bir yere getirmesi haset ve çekemezlikleridir.

ABD, 17 ve 25 Aralık hedefi ile Gezi hedefini tutturamadı, bu kez IŞİD’i ileri sürüyor..

Ki Türkiye’yi Esed rejiminin kucağına itebilsin.

Bu bir projedir.

Bunun gerçekleşmesi için de büyük iştahla uğraşan BDP ve Kandil de aynı paralelliğin başucunda rol oynamaktadırlar.

Türkiye, Suriye’ye girerse kesinlikle içten önemli terör odakları rahat durmazlar, Türkiye’yi ve hükümeti yıkmak için içten vurmaya çalışırlar.

Hedef ve beklenti de zaten odur.

Ama hükümetin özellikle Cumhurbaşkanının bunun farkında olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Onun için Cumhurbaşkanı dün şöyle seslendi;

“Ey dünya!

Siz niye IŞİD üzerine koalisyon ittifakı kuruyorsunuz da başta PKK olmak üzere diğer terör odaklarını görmezlikten geliyorsunuz ve onlarla olan mücadeleyi arka plana atıyorsunuz?”

Gerçekten bu soruya, bugün yeryüzünde haçlı ve Siyonist ittifak cevap veremez.

Nitekim Yalçın Akdoğan da dün Mardin’de Tüsiad tarafından düzenlenen konferansta sert bir dille BDP’yi, PKK’yı ve Kandil’i eleştirmişti.

“Mademki Suriye’deki Kürtleri düşünüyorsunuz, samimi iseniz, siz gidin IŞİD’le çarpışın, hükümet size yol verir, hükümetin IŞİD’le ne ilgisi var, demek ki ABD’nin isteği doğrultusunda uygulama gerçekleşsin diyorsunuz”

Buna da kimse bir türlü mana veremiyor.

Gerçekten Türkiye ve İslam coğrafyası, formül bulunamayan öylesine denklemlerle karşı karşıyadır ki anlaşılması zor.

“Kimin eli kimin cebinde” belli değil.

* * *

Akif’in birkaç mısrasını aktararak, sohbetimize son verelim.

“Bekleyip durduğumuz züppelerin tavrı nedir?

Geldi bir tanesi akşam hezeyanlar kustu

Duruyordum bereket versin edepsiz sustu

Bir selamet yolu varmış, o da neymiş mutlak

Dini kökten kazmak sonra evet Ruslaşmak

O zaman iş bitecekmiş

O zaman kızlarımız şu tutundukları gayet kaba pek manasız örtüden sıyrılacak sonra da erkeklerden

Analık ilmini tahsil edecekmiş zaten

Müslümanlık o sebepten bu sefalette imiş

Ki kadın sosyete bilmezmiş, esaretteymiş

Din için millet için iş görecek alçağa bak

Dini pamal edecek milleti Ruslaştıracak”

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Söylenmesi gereken çok da fazla bir şey yok.

Zaten tüm çıplaklığıyla her şey orta yerdedir.

Allah bu memleketin ve milletin sonunu hayreylesin.

Gerçekten bu fitne çok büyük bir fitnedir.

Fitne; ABD başta olmak üzere tüm haçlı ve Siyonistlerin, İslam dünyası üzerine her gün biraz daha azgınlaştırma fitnesidir ve yok olma kavgasıdır.

Oyun, aynı oyundur.

Kürtçe bir atasözümüz var.

“Siu se kelame herçenı, teb li ser dara hermenê”

“Ayının otuz üç kelimesi var, hepsi de armut ağacı üzerine odaklanan sözlerdir”

Tıpkı sözde ittifaklı dünyanın ittifakı da Türkiye’yi içten vurma ve yok etme planı gibidir.

En derin saygı ve sevgilerimle.