Sevgili okurlar.
Sohbet serimiz devam ediyor Ve bir kez daha haykırarak ifade ediyorum... Kuran her yönüyle Mucizat-ı Ahmediyedir Kuran-ı Kerim Hz. Muhammed (S.A.V)in Peygamberliğini tescilleyen bir delildir... Ve de kalbi üzerine vahiy olarak inmiş bir kitab-ı mübindir
***
Kuran salt İslam dünyası için, Müslümanlar için bir kurtuluş çaresi ve reçetesi değildir Yekn şekilde tüm beşeriyetin yegne kurtuluş çaresidir. Hz. Cibril-i Eminin telkiniyle, ahir zaman Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak inen ilahi manzumenin hitabı insana olmuştur
***
İşte bu hakikatle insanlığın yegne kurtuluş reçetesi Kurandır. Kuranın getirdiği hükümler, toplumsal barışı öncelemektedir Milletin ve devletin mutluluğunu önemseyen, sahiplenen ve ulvi şekilde değer veren başka da hiçbir semavi kitap yoktur. Semavi olmayan kitaplar da zaten insanlar vasıtasıyla yazıldığı için, hükmü zafiyetlerdir!
***
Demem o ki Kurn-ı Mucizül-Beyan, tek kelimeyle Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine inmiş ve insanlık için, beşeriyet için yegne hidayet kaynağıdır. Onu tanımayan, ona uymayan, ona iman getirmeyen beşeriyet denilen zümre, hiçbir zaman insanlıktan, şereften ve de haysiyetten söz edemez... İnsanlık cevherine layık olmayan birer tane maymun veya domuz karakterini taşıyanlar olur
***
Nitekim Kuran-ı Kerimdeki Maide suresinin 60. Ayeti bunu açıkça ifade etmektedir... Ayet mealen aynen şöyle sesleniyor
De ki: Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allahın lnetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.
***
İşte bakınız, Kuran nasıl uyarıyor ve nasıl insanlığı ikaz ediyor. 6236 ayetiyle Kuran-ı Kerim bizler için bir kurtuluş çaresidir, bir halaskar-ı ilahidir. Onun için Kuranla tanışmayan bir toplum, yalnızca geçici olarak bir maddi unsurla yaşıyor olması, onu ebedi kılmayacağı gibi, huzuru, güveni, istikrarı da sağlayamaz!
***
Ki o toplumlar kan ve gözyaşı içerisinde, zulmün, felaketin, fitnenin, fesadın, haramın, küfrün, ihanetin, kalleşliğin, cinayetin, gaspın, hırsızlığın, hilenin ve desiselerin batağında debelenip durur... Şuurunu kaybetmiş bireyler topluluğuna döner Her ne kadar orman kanunları desek de beşeriyetin kendilerince ikmal ettikleri kanunların içerisinde zülüm ve felaketi yaşarlar
***
Önceki yazılarımda da aktardım! Kuran-ı Kerime iman ettik, biz Kurana bağlıyız deyip hiçbir şerri hükme uymadan, sadece lafızda kalmak ne kişi için ne toplum için ne de onların yönetimini elinde tutan iktidar ve devlet nizamı için, bir kıymet-i harbiye olamayacağı gibi, söz konusu da olamaz!
***
Az önce ifade ettiğim gibi, Kuran-ı Kerim 114 sure ve 6236 ayetiyle bir bütünlük içerisinde, toplumsal birliğimiz, dirliğimiz, gücümüz ve iman meşalemiz için; ruhen ve bedenen yaşamamız lazım... Her satırı ve hükmü, toplumsal bir toparlayıcılık görevini icra etmektedir!
***
Beşeriyet, pusulasını ancak Kuranla düzeltebilir. Kuransız bir toplum hiçbir zaman bu dünyada da ahirette de Allahın insanlığa bahşetmiş olduğu insanlık şeref ve haysiyetine nail olamaz... Uzak kalır, canavarlaşır. Yamyam şeklinde; birbirlerini yerler!
***
Sonuç itibariyle, Kuran-ı Kerimin, bir hidayet kaynağı olduğu gerçeğini, hiçbir koşulda göz ardı etmememiz gerekir Ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak indiği gerçeğini de unutmamak gerekir
***
İşte bu perspektifte, iman meşalesini sürekli gür tutmamız lazım... Zerre-i miskal Müslümanlar olarak, inancımızdan taviz vermememiz gerekir Onunla amel etmeliyiz Hayat akışlarımızı da Kuranın hükümlerine göre biçimlendirmemiz gerekir ki sahil-i selamete kavuşabilelim
Aksi takdirde nedamet fayda getirmez. Kuransız bir toplum, kendini vahşi yaşam kulvarından kurtaramaz.
En derin saygı ve sevgilerimle.
Hayırlı Cumalar
Failed to load the video