Sevgili okurlar
Dünden devam diyoruz... Ki dün uzun uzadıya, Kuran-ı Kerimin önemine ve hakikatlerine dikkat çektik... Yeryüzünü nurlandıran, beşeriyete medeniyet getiren Kuran-ı Kerim, en son semavi kitaptır
Cibril-i Emin vasıtasıyla, Allah Tel, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak inen dördüncü kitaptır.
Tevrat, İncil, Zebur ve en son; Kuran-ı Kerim.
Bu itibarla Kuran-ı Kerim, önceki o üç semavi kitabı ilga etmiştir
Yani, hükümsüz bırakmıştır.
Dolayısıyla beşeriyetin tümü sosyal ve toplumsal adalet dengesini muhafaza etmek için, insanlığın birbirine zulmetmemesi için, sapasağlam bir toplum yaşamı için herkes Kurana sarılmalıdır
Ve Kuran hükümlerine göre hareket etmelidir.
***
Hiç kuşkusuz ki; Kurana iman Hz. Muhammed (S.A.V)e imandır
Ona inanmamak, pek tabi ki Peygamber Efendimize de inanmamaktır.
Hal böyle olunca da beşeriyet içerisinde dinsizlik denilen bir olgu kalmaz
Ümmet iman şiarına sahip olur
***
Demek istiyorum ki...
İnsanlığın görevi Allahı tanımaktır
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)e inanmaktır...
Kurana göre de yaşamını dizayn etmektir
Aksi halde, başıboş bir hale gelir ki o beşeriyet vahşileşir
Aralarına tefrika girer
Şiddet, terör, cinayet, kan, gözyaşı, fitne alabildiğine yaşanır
Ahlaksızlık denilen küfrün ve dalaletin enva-i şirretliğiyle, varlık gösterir
***
O yüzden Kuran ne diyorsa onu yapmak ve ona inanmak gerekir Kuranın bir ismi de zikr-i hkimdir. Yani hikmetleri ifade eder İçinde hikmetler barındıran Kuran hükümleri, yaşamı da biçimlendirir Bir medeniyettir, kültürdür, değerler manzumesidir Kuran-ı Kerim! Varlığı da hükümleri de kıyamete kadar geçerlidir... Kuransız yaşayan, gelişen toplumlar mutlak bir cehaletten kendilerini kurtaramazlar, koruyamazlar... İlla ki helak olurlar
***
Zira Kuranın her ayeti bu minvalde uyarmaktadır! Daha önce de örnek verdik, Kurandan ayetler... Ki Nisa suresinin 65. Ayeti dediklerimizi tescilliyor
Ayetin yüce mealini tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum.
***
Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
Sevgili dostlar.
Bu ayet insanlığın Allaha yaklaşabilme hali için Kuran-ı Kerimin hükümlerine sarılmak gerektiğini söylüyor.
Bu itibarla biz de diyoruz ki Kuran-ı Kerimin ne gibi emirleri varsa her Müslüman yerine getirmelidir.
Yasaklanan ne varsa da Müslüman kendini ondan uzak tutmalıdır.
Güçlü bir İslam ümmeti olabilme hali, her ailenin kendi evinde süslü bez torbalarda Kuranı saklayıp asmak değildir
Bilakis, Kuranın içeriğini okuması, bilmesi ve onunla amel etmesi gerekiyor.
Kurana dört elle sarıldığımız müddetçe Kuran bizi sahipsiz bırakmaz.
Müslümanlar Kurandan uzak durmaktan kendini, hangi koşullarda olursa olsun, daima sakındırmalıdır.
Kurana sımsıkı sarılmak lazım, kaçmak değil.
Okumak lazım, okutmak lazım ve hükümleriyle amel etmek lazım
Bu itibarla her zaman bu sohbetlerimizde anlatıyoruz.
Nisa suresinin 65. Ayeti ile Maide suresinin 44, 45 ve 47. Ayetleri de bunu zaten ifade ediyor.
Maide suresinin 44, 45 ve 47. Ayetleri mealen aynen şöyle buyuruyor;
44- Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler kfirlerin ta kendileridir.
45- Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.
47- Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.
Bunlardan başka diğer ayetler de mevcuttur.
Zaten Kuranın tümü bunu dile getiriyor, kanıtlıyor.
Fazla uzun olmasın diye yazımızı burada kısa kesiyoruz.
En derin saygı ve sevgilerimle.
Failed to load the video