KÜRT BÜYÜKLERİNDEN VECİZELİ SÖZLER! (II)
Eklenme: 10/1/2014 12:00:00 AM

Evet, sevgili SÖZ okurları

Değerli, can dostlar.

Dünkü sohbetimizin paralelinde bugün yine aynı tarzda daha geniş çaplı can alıcı konuları ele alacağız.

Yani 110 yıl önce Bediüzzaman Hazretlerinin Şamdaki Cami-ül Emevi de irad etmiş olduğu hutbenin muhtevası ve ondan iki sene önce, yani 1909da Volkan, Serbesti ve Mizan isimli bu üç gazeteye vermiş olduğu röportajda, 31 Mart 1909daki Selanik dönmelerinin yapmış olduğu bir senaryo ile ayaklanan harekt ordusu askerlerine karşı yapmış olduğu konuşma metnini aynen aktarıyoruz.

Ey şanlı asakir-i muvahhidin! (Ey tevhit dinine mensup olan şanlı asker!)

Ve ey bu millet-i mazlumeyi ve mukaddes İslamiyeti iki defa büyük tehlikeden tahlis eden (kurtaran), muhteşem değerli kahramanlar!

Cemal ve kemaliniz (mükemmeliyetiniz ve gücünüz) intizam ve inzibattır, muntazam bir ordu şeklidir.

Bunu da hakkıyla en müşevveş (karışık) bir zamanda gösterdiniz ve hayatınız, kuvvetiniz itaattir.

Sizin yaşamlı gücünüz, her şeyden evvel komutanlarınıza itaat etmektir, başkaldırıp yanlış harekete girmemektir.

Bu meziyet-i mukaddeseyi (kutsal üstünlüğünüzü), en ufak amirinize karşı bile gösterdiniz.

Otuz milyon Osmanlı devletiyle (o gün otuz milyondu Türkiye), üç yüz milyon İslamın (İslam dünyası da üç yüz milyondu) namusu ve korunması sizin içinizdeki ihtilaf değil, ittifak ve itaatinize bağlıdır.

Sancağınız, tevhid-i ilahi sizin cesaretli ve yürekli gücünüze bağlıdır.

Sizin o mübarek elinizin gücü de birbirinize itaattir ve disiplin ruhudur.

Sizin zabitleriniz (komutanlarınız), birer müşfik (şefkatli ve merhametli) babalarınız durumundadır.

Kuran, Hadis ve hikmet tecrübesiyle sabittir ki haklı amirinizin emrine daima itaat etmeniz farzdır.

Malumunuzdur ki otuz üç milyon nüfus, yüz sene zarfında böyle iki inkılbı yapmadı.

O itaatten neşet eden hakiki kuvvetiniz, umum millet-i İslamiyeyi medyun-u şükran eyledi (size teşekkür etmeye zorladı).

Bu şerefi hakkıyla teyit etmek, komutanlarınıza karşı itaatkr olmanızdır.

İslamiyetin namusu da o itaatkrlıktadır.

Müşfik pederlerinizin durumunda olan zabitlerinizin şefkat ve merhamet kucağına sığınınız.

Şeriat-ı Garr bu şekilde emrediyor.

Zira zabitler (komutanlarınız) birer Ulül emirdirler.

Vatan-millet menfaatinde hususen askeri disiplin paralelinde Ulül emir olan büyüklerinize itaat farzdır ve kaçınılmazdır.

Şeriat-ı Muhammedinin (s.a.v), muhafazası da ancak bu disipline edilmiş ruhla gerçekleşebilir.

Ey tevhit inancına mensup olan askerler!

Fahri lemin, kinatın yegne önderi Efendimiz (s.a.v)in fermanını size tebliğ ediyorum.

Disiplininizi bozmayın ve itaatkr olun ki şeriatın hükümlerini tatbik eden Ulül emre itaatkrlık farzdır.

Sizin Ulül emriniz ise komutanlarınızdır.

Askerlerin ocağı, cesim ve muntazam bir fabrikaya benzer.

çarkların biri intizam ve itaate serkeşlik etmekle, çalışmamaya girerse o fabrika tümüyle alt üst olup, yok olmaya mahkmdur

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Üstat Bediüzzaman Hazretlerinin, Kürdistanın Sarp Dağlarından, Van-Hakkari Dağlarından çıkıp İstanbula gitmesi, Sultan Abdülhamit zamanında olmuştur.

Onun gidiş gayesi de yine bu coğrafyada birer ilim ve irfan dağıtan Medresetzzehra adlı büyük bir üniversite kurmasıydı.

Bu yöre insanını, bir cehlistanın zifiri karanlığından çıkarıp imanın ve İslamın parlayan nurunu kazandırmak ve memleket için, ülke için birer tane uygun, ağır başlı, Allahtan korkan bir neslin yetiştirilmesiydi.

Ta o günlerde böylesine düşüncelerini irat etmiştir ve halkı İslamın ana çizgisine davet etmiştir.

Yine Kürtlerin büyük ulemalarından Molla Ahmed Cizrnin Divanının ikinci beytinde Hz. Muhammed (s.a.v)e Kürtçe şöyle diyor;

Ervah-ı mukaddes (Kutsal ruhlar), şeb-i kadran teduxazın (kadir gecelerinde seni istiyorlar)

Nura teye misbah, dıkendili haram da

(Senin ruhun, mescidül haramda yanan kandillerin birer lambası ve aydınlatıcısıdır)

Demek istiyor ki sen olmazsan kinat söner gider.

Sen o Peygamberlik vasfıyla kinatı aydınlatırsın ya Resulullah.

Yine o büyük Üstat Molla Ahmed Cizr şöyle diyor;

Mim matlai şemsa, ehed ayine sıfat kir

Senin isminin başındaki Mim harfi, bir mucize olarak Allahın sıfatlarını kendinde gösteren bir ayinedir.

Lamıh jı arap berkı lıfahhari acem da

Doğduğun yer olan Arap Yarımadasından Acemistan denilen İran kisrasının saraylarına yansıdı

* * *

Evet, günümüzdeki Kürtleri yanlış felsefeyle, batık ve batıl ideolojilerle, İslam anlayışından uzaklaştırmaya çalışan dünya emperyalist baskıcı anlayışı, ne yazık ki bugün bu yörede, bu coğrafyadaki masum insanların kanını çok ucuz buluyor, acımasızca kan döktürüyor.

Ta ki petrolü ele geçirebilsin diye.

Şeyh Ahmed Xan ise şöyle diyor;

Hınd selewatan hem

Li Resul me y ümm

Kinat içerisinde varlığını gösteren bütün salvat ve selamlar, ümmi olan Peygamberimize olsun.

Ji paş hamd selewatan

Ev çend kelime ne ji luxatan

Salvat ve selamdan sonra değişik lügatlerden biz birkaç kelimeyi pekiştirerek telif etmek istiyoruz.

Bu da Kürtlerin okul çağındaki çocukları için

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Anlaşılan budur ki Kürdü olsun, Türkü olsun, Arabı olsun, Acemi olsun, yüce İslam dinine mensup olan nice büyük ulemanın varlığı tarih boyunca söz konusu olmuştur.

Bu millete, hatta tüm insanlığa hizmet etmek üzere İslama davet etme amacıyla, hep İslam kültürüne yönelik büyük anlatımları vardır.

Bu yüce insanların ve onlardan daha öncekiler gibi, Selahattin-i Eyyubilerin kahramanca haçlı küfür emperyalistleriyle çarpışarak, İslam davasını neşretmişlerdir ve yaymaya çalışmışlardır.

Biz de o büyük insanların birer evlat ve torunları olarak aynı yollarını izleme mecburiyetindeyiz.

Eğer o insanların yollarından saparak, başka bilinmeyen meçhullere doğru yol alıp gidersek, milletçe pusulamızı şaşırmış oluyor, kıblemizi kayıp ediyor, emperyalizmin mezalim pençesinden kurtulamıyoruz.

Ve nitekim bugün Afganistandan tut, Pakistana kadar, Libyaya kadar, Iraka kadar, Mısıra kadar, Suriyeye kadar bugünkü acımasız emperyalist Keferetül fecerelerin petrol üzerindeki yapmış olduğu kavga, işte bu coğrafyaları tümüyle esaret altına almış durumdadır.

Aklımızı başımıza almamız gerekiyor.

Siyasi çıkar uğruna yola çıkan bazı ideolojik karanlıklara bu milleti daha ne zamana kadar süreceklerini bilmiyoruz.

Yalnız, öğrenmek için de merak ediyoruz.

Zaten konuşmalarından da herkes kendini ele vermektedir.

Uzağa gitmeye de hiç lüzum yok.

Bu toplum, Müslüman olma hasebiyle hiç zaman kaybetmeden aklını başına almalıdır ve İttihad-ı Muhammedi etrafında saf tutmalıdır ve o davaya sımsıkı sarılmalıdır.

Aksi takdirde yok olup gitme tehlikesi kaçınılmazdır.

En derin saygı ve sevgilerimle.