LAİK CUMHURİYET NEDİR?! (II)
Eklenme: 11/3/2022 12:00:00 AM

Aslında çok şey içermektedir?.. Ki dünkü sohbetimizde, kısmi olarak, Laik Cumhuriyet Nedir? açılımını yapmıştık Dilimizin döndüğü, kalemimizin yazdığı, bilgi ve birikim, biraz da akademik açıdan, analizde bulunduk.. Tabi Laiklik ayrı Cumhuriyet ayrı birer kavram, anlam ve tanımdır.. İki kavramın özüne baktığınızda, iki zıt kutup olarak karşımıza çıkmaktadır.. Gerek akademik yönde olsun, yani bilimsel.. Gerekse de tarihsel işleyiş ve uygulamada olsun Birlikte aynı safta yer aldıklarında; vahim bir tefrikaya dönüşmektedir..

***

Toplumu bölen, millet ile devleti hasımlaştıran totaliter bir akıma dönüşmektedir..Ne hazindir ki; işte bu zıtlar akımının yaratıcısı olan tekçi ve vesayetçi, darbeci anlayış kendini Anayasada dokunulmaz kılacak şekilde konumlandırmıştır..Ki bu konumlandırmanın, toplumu temel değerlerinden ıraklaştıran anlayışı körüklediğini dünkü sohbetimizde ifade ederek, dikkat çekmiştik Ve Laiklik denilen kavramın, Türkiyenin hiçbir şekilde yaşam ve varlık karakterine uygun olmadığı gibi, batı ve batıla endeksli, dış orijinli bir projenin diktesidir, demiştik

***

Bugüne gelirsek.. Sohbetimizi aynı minval üzerine, kurgulayacağız.. Tabi daha kapsamlı bir boyut kazandırarak, önem arz edici tarihsel örneklerle, mevzuyu genişletmek istiyorum.. çünkü, son 1.5 asırlık zaman dilimi içerisinde, İstiklal, İstikrar ve İstikbal yönünde yaşanan tüm olumsuzlukların, temel nedenlerine baktığımızda; bu zıt kutuplar hanesini oluşturan Laiklik ve Cumhuriyetin birlikte, uygulanır olduğunu görüyoruz..

***

Nitekim, bugünkü İslam Dünyasının geçmişine bakıldığında.. Özellikle yakın tarihimizde; haçlı ve siyon emperyalist akımın organize ettiği kirli plan ve projelerin fütursuzca, şuursuzca, büyük bir zafiyetler zinciri içerisinde, İslam dünyasında hayat bulup, yaşatıldığını görmekteyiz Ki görünen köy kılavuz istemez.? Hal-i lem orta yerde cereyan ediyor Herkesin de malumudur

***

çünkü sürekli zihinler, yönetimler kavram kargaşasıyla, asimile ediliyor.. Tarihsel kimliği, inancı, kültürü, medeniyeti dejenere ederek, hafızalardan sildiriyor.. Toplumlar zihin bunalımı içerisinde, kaosun, kargaşanın, şiddetin, öfkenin batağına sürükleniyor.. Nitekim İslam dünyasına genel itibariyle bakıldığında, bugün ümmet şiarından eser kalmadığı gibi; kardeş kardeşi öldürüyor, katlediyor, hatta soykırıma uğratıyor

***

İşte bu hakikatleri görmek lazım.. İnkra yatılamaz Vicdanı ve izanı yerinde olan, aklıselim sahibi her kişi ve toplumlar olup-biten bu gerçeklere karşı, üç maymunu oynayamaz Görmedim, duymadım, bilmiyorum diyemez.. ABD, Avrupa ve tabi ki Siyonist İsrail.. Fiili olarak; dün işgalcilerdi, bugün içimizde oluşturdukları devşirme ve piyonların sayesinde, her türlü emellerini milletimize ve devletimize, dayatarak uyguluyorlar..

***

Sultan Abdulazize yönelik suikastta iki bileğinin kesilmesi.. Sultan Abdulhamidin şeytani operasyonla tahttan indirilmesi.. Osmanlı İmparatorluğunun hiç yoktan 1. Dünya Savaşına sokularak, yenilgiye uğratılması.. Tüm bunlar elbette ki sıradan gelişen olaylar değildir.. İslamsız, ırkçı, faşizan ve şoven bir anlayışın tahakkümüyle Osmanlının lağvedilmesinden sonra- İslam dünyası başsız kaldı.. Hele ki 1924te Hilafet-i İslamiyenin lağvedilmesi.. Padişahlığın son bulması.. 5 milyon 500 bin kilometre karelik coğrafyadan, 780 bin kilometrekarelik alana sıkıştırılması hali, İslam dünyasına yönelik, tarihsel yıkım operasyonlarıydı

***

Tüm bu yıkımlar yetmiyormuş gibi, Cumhuriyet sonrası milli iradenin temsiliyet alıp güçlendiği her dönemde, vesayetçi, totaliter masonik kafanın üreticileri sahne alıp ihtilallerle, gelişmeye, büyümeye, İslamın dirilişine ket vurup durdular.. 10 yılda bir darbe, 5 yılda bir muhtıra.. Adnan Menderes ve İki Bakanın şehit edilmesi.. Velhasıl; tüm bunlar Fransız patentli ama bizde dinsizliği ikmal eden, Laiklik kavramının getirdiği vahim sonuçlardır..

***

Genel itibariyle, yaşananlara bakıldığında olan kime oldu?.. Elbette ki, İslam ümmetine oldu.. Türklere oldu, Kürtlere oldu, Araplara oldu.. Zira bunlar tarih boyunca İslam kardeşliğiyle birbiriyle bütünleşmiş, değişik dil, değişik renk ve değişik coğrafya olmasına rağmen bir bütünlük içerisinde, ümmet şiarıyla birlik olmuşlardır.. Osmanlı İslam imparatorluğunun hükümranlığı altında yaşamış, bir İslam gücünü teşkil etmişlerdir.. İşte o güç, dedik ya değişik kavram kargaşalarıyla dağıtıldı.

***

Peki, Cumhuriyet kuruldu da ne oldu? Elbette ki kurulan Cumhuriyet genel tanımıyla, özü itibariyle fazilettir, izzettir, şereftir.

Daha çok yüce manaları taşıyan bir kavramdır. Ama cumhuriyete getirip laiklik kavramı da ek yapıldığı zaman, işte o zaman tarihsel zehir zikredilmiş olunuyor.. O anlamlı cumhuriyetin yüce manaları, tamamen tarumar oluyor? Cumhursuz bir cumhuriyet haline geliyor.. Ki bu da, sadece CHPnin taşıdığı mutlak bir istibdadı ikmale getiriyor.. Zulüm ve ülke çıkarlarını birilerine veya bir yerlere peşkeş ettirme hareketi haline dönüşüyor..

***

Yani, her şey tersine dönüyor.. Kavramlar 180 derece anlam değişikliğine uğruyor.. Zıtlar kavramı, üstünlük kazanıyor Keyfiliğe dayalı zülümkarlıklar oluşmaya başlıyor.. Ülke insanları, ülke çıkarları, açık ve aleni şekilde bazı batıl ve yanlış anlayışlara peşkeş edilir hale geliniyor Tarihin derinliğine bakıldığında 1925ten 1950lere kadar CHP anlayışı büyük bir tahakküm anlayışını bu millete dayattığı gibi, devletin işleyiş damarlarının en kılcalına kadar nüfuz edici oldu

***

Nitekim çeyrek asır içerisinde Türkiye insanı enva-i zulme mahkum edildi. Asmalar, kesmeler, sürgünler, baskılar ve ekonomiyi sıfıra indiren yoksulluk! Hele ki, ahlaki çöküntülere de zemin hazırlatan uygulamalar.. Bugünkü Türkiyeyi bu hale getiren etkenlerin tohumu o günlere aittir

Sormazlar mı?

Hani o 5 milyon 500 bin kilometrekarelik coğrafya nerede?

Cevap yok

İsmet İnönü; I. ve II. İnönü zaferinin unvanını alan bir Osmanlı Paşası

Aman maşallah, nazar değmesin(!)

Evlere şenlik demekten başka bir şey diyemiyoruz.

Gerçekten hani o I. ve II. İnönü zaferi nerede?

Mustafa Kemal Atatürk hiç yok!

Nerdeyse zaferler hep İnönüye geçti (!)

Sonrasında 1940larda eğitimin başına getirilen Hasan Ali Yücel..

Ki neidüğü belirsiz bir insan, kanı nerden gelmiş hiç kimse bilmiyor.

Mahlta bir kanı mı taşıyor?

Yani kanı karışık mı?!

Dini tedrisatı kaldırdı

Kuran hükümlerini uygulamadan kaldırdı

İslamı bir kenara bıraktırdı.

Ve hepsinden daha fazlasıyla kasıtlı olarak İslam dünyasını, İslam coğrafyasını başsız bıraktılar.

çünkü Osmanlıyı yok ettiler.

Başsız kalan İslam dünyası böylece kolaylıkla bölük pörçük hale getirildi..

Birer devletçik ihdas edildi

Bu devletçiklerin başına da gizlice eğitilmiş, kanları karışık, neidüğü belirsiz, Londranın veya Fransanın, Parisin veya ABDnin her ne ise eğittikleri piyonlar getirildi?!

İslam dünyasının başına bunlar geçti

İşte Irakın halini görüyorsunuz.

İşte Suriyenin apayrı bir yıkım ve çöküş hali ortada..

Afganistan, Pakistan, Hindistan, Yemen, Kuzey Afrika

***

Bize göre en çok dikkatimizi çeken de şu Suudi Arabistanın nasıl ABDyle işbirliği içerisine girdiği?..

İslam dünyasının Mescid-ül Harama, Medine-i Münevvereye hac ve umre ziyareti için gitmesiyle oluk oluk akıtılan paralar onların kasalarına giriyor?

Onlar da büyük bir gayretsizlik ve kansızlık içerisinde haçlı ve siyon emperyalistlere, bu paraları peşkeş ediyorlar.

Der demez bunlar insanın kanına dokunuyor.

Peki ya bizim burası?

Mevcut sistem, mevcut yönetim, mevcut gelen giden iktidarların çabaları ne gibi bir verim verdi acaba?

Evet, cumhuriyetin 99. Yılındayız.

İki ay sonra yüzüncü yıla giriyoruz.

Elimizdeki maddi ve manevi sermayemiz nedir? sorusuna cevap arıyoruz.

Ancak ne var ki elde ettiğimiz bilgilere göre, araştırıp derleyip topladığımız bilgilere göre karşımıza çıkan kocaman bir hiç geliyor?

Neden mi?

Zira ekonomiye bakıyorsun, sıfıra sıfır elde hiçbir şey yok.

Biz burada ana muhalefetin lideri Kılıçdaroğlunun diliyle konuşmuyoruz.

İçimiz yandığı için konuşuyoruz.

Tarih boyunca bu ülkenin, bu vatanın karış karış şüheda kanlarıyla yoğrulmuş bir toprağa sahip olduğumuz halde; bugün özümüzü yaşayamıyoruz.

Ülke insanımızın bundan yüz yıl önce yetiştirdikleri medrese ulemaları, talebeleri, büyük ilim ve irfanla okuyup memleketine ahlak dersi veren, ekonomi talimatını öğreten, helali haramı insanlara tanımlayan, ayırt eden o muazzam seçkin ahlaka sahip olan bir eğitim sistemi ne yazık ki bugün yoktur..

Öyle bir gençlikle karşı karşıyayız ki her türlü kötülüğün batağında?

Devlet yetiştirmiyor ki okulların etrafındaki uyuşturucu satıcılarını toplasın.

Onlarla mücadeleye bile yetişemiyor devlet.

Peki, hiç mi düşünce gayreti siyasilerde bulunmuyor?

Bu memleket daha ne zamana kadar siyasi kavgalarla veya anayasaya yerleştirilmiş laik cumhuriyet kavram kargaşasıyla debelenip duracak?

Bu hal, bu memleketi nereye götürecek acaba?

7 ay sonra seçime giriyor ülkemiz.

Şimdi seçim sath-ı mailine girmiş durumdayız.

Ancak iktidardaki zevat, muhalefetteki zevat ve altılı masadan tutun da cumhur ittifakına kadar.

Hele hele bu cumhur ittifakını yönlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğandan daha fazlasıyla MHP lideri Devlet Bahçelinin parmak sallayarak bağırıp çağırmaları bir türlü netice vermemiştir.

Bundan sonra da bir yere varılacağını düşünmüyorum.

Cumhur ittifakını da zedelemiş durumda olduğunu görüyoruz.

Allah encamımızı hayreylesin.

Bundan sonra da Laik cumhuriyet gibi safsata, bölücü kavramlardan da ülkemizi korusun diye dua ediyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video