LAİKLİK ADAM OLMAK MIDIR? (II)
Eklenme: 9/2/2022 12:00:00 AM

Hayır!.. Hiç de adam olmak değildir.. Ki dünkü yazımda, soruya yanıt noktasında kapsamlı analizde bulundum Ve bu sözün sahiplerine de hodri meydan deyip, buyurun sizin belirlediğiniz bir ekranda bu mevzuyu tartışalım.. Hatta alayınız gelin, ben tek başıma, karşınızda olmaya hazırım!.. Bir mesajım da, laiklik adam olmaktır savunmasında bulunan zevata bir kaç soru da ikmale getirerek, cevap istemiştim..

***

Henüz iki çağrıma da yanıt almış değilim.. Bekliyoruz.. Ki bir kaç gün, sohbet serimize aynı başlığı kullanarak yanıt isteyeceğim Verirlerse ne ala.. Vermezlerse, biz buradan hakikatleri haykırmaya devam edeceğiz.. Ve diyeceğiz ki; sizler birer devşirmesiniz, inanç noktasında, İslami kimlik bazında, sizler dış orjinli içteki piyon kriptolarsınız

***

Dünkü yazımda laikliğin ne anlam taşıdığını, kelime itibariyle Türkçe olmadığını ifade ettim.. Hiçbir şekilde lügatimizde yer almayan bu kelimenin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasasında yer alması, hukuki yönde bir gerçekçiliğe sahip midir?! Sanmıyorum.. Kaldı ki Anayasamız bir bütünlük içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi dili olan Türkçe ile yazılmıştır Nasıl oluyor da yabancı bir kelime ithal edilip, Türkçeye uyarlanarak, Anayasanın dibacesine sokuluyor?!

***

Laiklik kelime itibariyle dinsizlik demek değil midir? Halk bu iken, lügatçe, telaffuzca Türk dili o kadar dar bir kalıba ve düşük kelime haznesine sahip olduğu için mi; laiklik kelimesi, Anayasada yer aldı.. Eğer ki, Türkçe kelime olarak Anayasada yer alsaydı, açık ve net bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Laiktir cümlesi yerine, Türkiye Cumhuriyeti Dinsizdir demek gerekiyordu?!

***

Gerçekçi olmak gerekirse!.. Buradaki arıza-i durum şunu söyletiyor insana.. Utanma belasına milletin dikkatini de çekmemek için, kurnazca kelime oyunu ve libasıyla dinsizlik yerine Laiklik kelimesi tercih edilmiştir.. Nitekim birçok Müslüman ülkelerin de Anayasalarında La din kelimesi yerine El-almaniyeti kelimesi kullanılmıştır

***

Kelimeye biçilen libas; bilimsellik anlamını taşıyor(!).. İngilizcede kullanılan kelime karşılığı ise secularism. Bu da demektir ki dosdoğru bir kelime olarak bir toplumu dinsizleştirmek için, bu çerçevede kavram hilesiyle kelimeler kullanılıyor

***

Sormak gerekmez mi?!..

Mademki Atatürk, laiklik adam olmaktır demişse ki yalandır, kökü yoktur, uydurmadır.

Bu uydurmanın patent sahibi de İlker Başbuğdur.. Onun, uydurmasıdır diye düşünüyoruz. Anayasaya yerleştirilen laiklik kelimesi, büyük yüreklilikle açıklamak gerekiyorsa, herkes açıklasın ne anlam taşıdığını?!.

Zigzaglı yollarla değil, net olarak kamuoyuna çıksınlar ve desinler ki bu devlet dinsizdir tabi devlet=millettir dolayısıyla millet de dinsizdir desinler.

Yürekleri varsa, çıkıp hakikati itiraf etsinler Ki böyle bir yürekleri de yoktur.

***

Öyle tahmin ediyorum ki bu kelimeyi telaffuz eden, en yüksek promilde alkol alan, aklı yerinde olmayan, cahil ve hadsiz kişilerdir Ki bunları bir bir isimleriyle deklare etmeye de gerek yok.. Denir ya bilen biliyor Gerçek şudur ki ne kadar laikçi, Atatürkçü, demokrat ve çağdaş geçinen siyasi bürokratlar varsa

Hele ki, medyanın birçok kalemşorları dhil olmak üzere..

Pek tabi ki ulusalcı, vesayetçi bazı askerler dhil olmak üzere

Bunlar, Türk siyasetinin içinde yıllardan beri toplumu kandırarak siyaset adına kendini teşhir eden megalomanyaklardır

Bize göre hepsinde akli dengesizlik söz konusudur

Densizlik vardır.

***

Sevgili okurlar

Ben iktidar partisi olan AK Partinin yerinde olsam hemen meclisten bir karar çıkarıp başta Doğu Perinçek dhil olmak üzere ne kadar inançsız, laikçi, Atatürkçü geçinen, İslam dinini benimsemeyenler, alay edenler her kim ise hepsini Akıl Hastanesinde rehabiliteye alırdım

çünkü şuur kaybı yaşıyorlar

Aldıkları yüksek dereceli alkolün etkisiyle, akıl yoksunu olmuşlar

çünkü akılları olsaydı, İslama inanacaklardı ve İslam ve Müslümanları alay konusu etmeyeceklerdi?!

Şu Doğu Perinçekin edepsizliğine bakın, şımarıklığına bir bakın ya!.

Hadsizliğin dibi..

Ne kadar ahmakça, şımarıkça, konuşma ve benzetmede bulunuyor..

Şimdiye kadar yaptığı konuşmaları, tavır ve hareketleri nerdeyse herkes görmezlikten geliyor?

Demek ki yaptığı her şey yanına kar kaldığı için, şımarıklığın da dibine vurarak, bu kez Bodrumda, akıl tutulmasıyla Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)i hedef alıyor..

Edepsizce alay konusu edip, kendi siyasi mücadelesiyle kıyaslıyor

Bakar mısınız Perinçekin ağzından dökülen salyaya?

Neymiş?

Mekkede tebliğde bulunduğu zaman kaç kişi Hz. Muhammede biat etti? Bir yılda ancak 40 kişiyi buldu. Biz hiç olmazsa 40 bin kişiyi bulduk. Hz. Muhammedden çok ileri bir noktadayız. diyor..

Böylesi zırvalamalar ancak Perinçekin krı olabilir.

Ama bizi ve kamuoyunu düşündüren odur ki nasıl olur da kendisi de kendi itirafıyla Rafız Kızılbaş bir anlayışa sahip veyahut daha ötesinde bir dinsizlik anlayışına sahip bir müşrik olarak, AK Partiyle işbirliği yapıyor?

AK Parti yıllardan beri onunla bir dostluk anlaşması, barış anlaşması yapmış gibi görünüyor.

Ama inandığımız ve bağlı bulunduğumuz yüce Kuran-ı Kerimde MÜŞRİKLERLE İŞBİRLİĞİ YAPMAYIN diye ilahi ferman söz konusudur

Ve AK Parti buna ne cevap verecek bilmiyoruz?

Ben bunu espri olsun diye söylemiyorum, şakasız olarak söylüyorum..

Bize göre Türkiye için en önemli konu ve zaman geçirmeden, tez elden hemen büyük bir akıl hastanesi kurması lazım.

Sıradan aklını yitiren insanlar için değil.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi böylesi siyasi, bürokrat ve ulusalcı geçinen, hatta Atatürkçü ve laikçi geçinen kimlikleri tedavi etmek için, acil ve ivedi bir şekilde büyük bir akıl hastanesi inşa edilmelidir?

Ve bu akıl hastanesinde verilecek ilaç da onların inanmamalarına rağmen onlara Kuran dinletmek için güzel sesli hafızlar her sabah ve her akşam birer aşr-ı şerif okuması lazım

Hadis-i Şerifler öğretilmeli

Belki laikçi sarhoş kafaları düzelebilir.

Yoksa, zırvalamaya devam edecekler?!

Biri çıkıyor Atatürkü istismar ediyor.

Ötekisi Atatürkün dokunulmazlık zırhına bürünüyor?..

Diğeri çıkıyor, Atatürk demiş laiklik adam olmaktır.

Öbürü çıkıyor diyor ki;

Mekkede tebliğde bulunduğu zaman kaç kişi Hz. Muhammede biat etti? Bir yılda ancak 40 kişiyi buldu. Biz hiç olmazsa 40 bin kişiyi bulduk.

Buna tek kelimeyle şöyle cevap veriyorum

Cevabül ahmaki essükt

Ahmağın söylediklerine verilmesi gereken cevap sükt kalmaktır.

çünkü ne cevap verirseniz verin, o kadar şımarır ve kendisini adam sanır

Laikçi olduğuna göre de adam olması lazım(!)

Ama bir türlü de adam olamıyorlar.

Türk siyaseti, Türk anayasası ne yazık ki bunlara geçit vermiştir?

Demokrasi adı altında konuşma hakkı tanımıştır

Allah encamımızı hayreylesin.

Bakınız, burada Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin çok güzel vecizelerinden birkaç veziceyi sizinle paylaşalım..

Böylece, yazıya son noktayı koyalım

Bediüzzaman Hazretleri 27 Mart 1909da Volkan Gazetesinde 10. Makalesinde şöyle demiş;

HAKİKATİN SESİ

Şöyle devam ediyor;

Tarik-i Muhammedi (A.S.M), yani Hz. Muhammed (S.A.V)in yolu şüpheden, hileden, madrabazlıktan münezzeh olduğundan şüphe ve hileyi işaret eden gizlemekten de uzaktır.

Hem de o derece azim ve geniş ve muhit bir hakikat bahusus bu zaman ehline karşı hiçbir cihetle saklanmaz.

Bahri umman (büyük okyanus) suyu bir testiye saklanmaz.

İslam hakikatinde olan ittihad-ı muhammedinin Hz. Muhammedin etrafında birleşmek cihet-ül vahdeti tevhid-i ilahidir.

Allah birliğine doğru yürümektir.

Bunun temelinde yatan yeminli sözleşme de imandır.

Bunun müntesipleri, ona intisap edenler tüm İslam dünyasıdır, bu İslam dünyasının nizamnamesi, sistemleri ve anayasaları da sünnet-i ahmediyedir.

O anayasanın temelinde yatan kanunlar, yasalar, toplumda güzellikleri yaşatmak, kirli ve kötülükleri de söküp atmaktır.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle devam ediyor;

Yaşasın Şeriat-ı Ahmediye.

Hz. Muhammedin getirdiği şeriat, kelam-ı ezeliden geldiğinden ebede kadar devam edecektir.

Nefs-i emarenin istibdad-ı rezilesinden (rezil zulmünden) selametimiz, İslamiyete istinat ile olabilir.

O hablul metine temessük iledir.

Allahın kopmaz ipine sarılmakla olabilir.

Ve hakiki hürriyet de orada aranır.

Tekrar söylüyorum.

Cevabül ahmaki essükt

Ahmağın söylediklerine verilmesi gereken cevap sükttur.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video