MEŞHUR 28 ŞUBAT VE KOBRA YILANLARI?!
Eklenme: 4/13/2012 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Her zaman söylediğimiz gibi birliğimizi zedeleyen ittihadımıza mani olan mezalimin temelinde "fesat mezalim unsurlar" vardır.

Ve bu cümleyi ifade ederken vurgulayarak noktalıyoruz.

Hiçbir soru işareti veya herhangi bir virgül ve nokta koymadan direk olarak tarihi tespitlerimizi aktarıyoruz.

Yıllardan beri Türkiyeyi sarsan, insanlarımıza birer korku aracı olarak kendini gösteren, devletin şerefli üniformasını kirli amaçları doğrultusunda kullanan maymun iştahlı iblise adeta pabuç giydiren insan suretindeki el-hannas şeytanlar maalesef yaptıkları millete çok ağır fatura edilmiştir.

Ekonomisinden tut kültürüne kadar, dini inançlarına kadar, hür düşünce, hür konuşma, hür giyim-kuşama kadar baskı kurulmuş, jakobence dayatmalar uygulanmış, milletine kötü gözle bakmış ve hep devlet imknlarını bir demoklesin kılıcı gibi milletin üzerine sallamışlardır.

***

28 Şubat 1997deki karanlık hareket maalesef Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihi şerefli üniformasını, baskıcı fors olarak kullanmışlardır. Ve milleti inim inim inletmişlerdir.

çok hain planlarla İslamiyeti hor görmüşler, İslamın temel dayanakları olan Kuran, Ezan ve Hadislere inanmayı irtica gibi yaftalar yapıştırmışlardır.

1400 seneden beri bu milletin inandığı yegne kitap Kuran-ı Kerimin tüm emirlerini yasaklamışlar, yasaklarını da kasten uygulamaya koymuş, iblisane davranışlar günü gelmiş milletin kanına ve canına mal ettirmişlerdir.

Kobra yılanları gibi acımasız, ısırmalarıyla öldürücü zehirlerini toplumun her kesimine enjekte etmişlerdir.

Bu itibarla diyoruz ki, Allahın 99 isimleri içerisinde bulunan El-Müntakim isminin mana değeri zaman gelmiş yapılan kirli ve hain planlar karşısında dersi ibret olsun diye Allah, hesap sorma gücünü yürürlüğe sokuyor ve hainlerin, zalimlerin, edepsizlerin ensesine tokadını yapıştırıyor.

Ve Allahın El-Müntakim ismi hiç zaman kaybetmeden hak edilen intikamı milletin ahıyla alıyor.

Ama Allahın 99 isminin sonuncusu da unutmayalım ki, Saburdur, yani sabır etmeye dayanan ve büyük sabrı cemil sahibi olan Allahtır ve bununla daima gereken hükmü fermanı gereğince değerlendirecek, günü gelince enselerine Allahın eli yapışacaktır.

***

Tıpkı bugünkü gibi

Bakınız, dünden beri Türkiye genelinde 31 yere yapılan polis operasyonu kime karşı yapılmıştır, biliyor musunuz?

Elbette ki biliyorsunuz, bunu duymayan yok, Hindistandaki sağır sultan bile bunu biliyor.

Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı çevik Bir dhil olmak üzere ne kadar general veyahut alt düzeydeki yüksek rütbeli subaylar varsa, gözaltına alınmış ve sorgulanıyorlar.

İşte demişler ya; Allahın vurduğu sillenin sesi yoktur, bir vurdu mu devası yoktur.

İşte devasız olan, hak ettikleri manevi tokadı milletin iradesiyle yiyorlar.

Nazar değmesin, evlere şenlik!

İşte generallerimizin cezaevi ve gözaltı sayıları nerdeyse 400e yaklaşıyor, hem de Silivride.

Fakat hani o günler.

Aslında bize göre devletin bu tür uygulamaları ve hedeflenen evlere yapılan baskın, bize göre yetersizdir.

Her ne kadar 31 yere eş zamanlı baskın aslında çok geç kalmakla beraber, çok az nispi bir orandır.

28 Şubat 1997 tarihinden 2000li yıllara kadar, yapılan bu yasadışı üniformalı dayatmaların arkasında o günün siyasi aktörleri ve kilit noktaları da vardır.

Medyanın kalemşorları da vardır, iş çevresinin parasal güce sahip yalaka işadamları da vardır, subayından tut astsubayına kadar, askeriyeden tut yargısına kadar ve Milli Eğitim camiasına kadar, her cinsten tıpkı 27 Mayıs ihtilali gibi.

Nasıl ki 27 Mayıs ihtilalinde arka planda görünen kimlikler ne ise, oysaki ihtilal gerçekleştiği gün ön safına geçmiş olan İsmet Paşa ne yapmışsa o gün, 27 Şubattaki yargı mensupları, JİTEM ve MİT gibi çok çetrefilli unsurların varlığı söz konusudur.

O günkü yargıyı özellikle bu coğrafyamızda sıkıyönetim uygulamasıyla, Milli Güvenlik Mahkemeleri ve Cumhuriyet Başsavcıları da kendilerini bu suçtan hiçbir zaman arındıramazlar.

***

Devlet kapsamlı bir hareketle yola çıkıp, bunların köklerini kazmak suretiyle, köküne bilimsel olarak inmesi lazım.

28 Şubat Diyarbakırımızda JİTEMin 7. Kolordudaki İyi çocuklardır diyen generallerin ve komutanların ve onların başlıca simsarlarının varlığı söz konusudur.

Cemal Temizöz ile Yüzbaşı Ali Osman Calasın, Yunus Nebiler, Albay Eşref Hatipoğlu, Mecit Korkut, Fikret Demirtaş gibi 7. Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanları durumunda olan o günkü komutanlar Reha Şatana ve Erhan Tavşancılar gibi.

Bunların tümü o günün şartlarını zorlamışlar ve çok kötüye kullanmışlardır.

1997 ile 2000 yılları arasında Tavşana kaç, tazıya tut misali karma bunaltıcı bir politika güdülmüştür bu yöremizde.

O günün DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nihat çakar, Bölge Valisi Gökhan Aydınerinden tut, dönemin MİT Bölge Başkanı Cemal Uzgören'e kadar. Rafız bir mezhebe mensup, kinci, kobra yılanlarının haddi hesabı burda yoktu.

Bir de Diyarbakırlı olup onların safına geçen nice yalaka ve hainlerin varlığı söz konusuydu.

Biz o gün, özellikle Diyarbakır Söz ailesi olarak bu yörede çok büyük iftira ve yaftalara maruz kaldık, ama bugüne kadar ne kadar diretmişsek de daha Türkiye beklediğimiz hedefi yakalayamamıştır.

Dönemin 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt, Asayiş Bölge Komutanı çetin Doğan, 2000li yıllarda 7. Kolordu Komutanlığının rütbesini alan Doğan Temel Paşa dhil olmak üzere bu memlekette faili meçhul cinayetlerin odak noktaları bunlardır.

***

Fazla lafı uzatmayalım.

Hükümet, özellikle Sayın Başbakanımız, bu hususta uyanık olup, artık olayların üzerine gideceklerine kesinlikle inanıyoruz.

Bunların yaptıklarının yanına kar kalmaması için artık devlet elini kolunu ve paçalarını sıvazlayarak yola çıkmıştır.

çıkması da gereklidir.

Bunlar Türkiyenin başında, en tehlike saçan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde yaşaya gelen bu tür gayricidd, askeri dayatmalardır.

Artık devlet, kimsenin karakaşına, kara gözüne bakmadan bunlara hak ettiği dersi vermesi lazım.

Şairin dediği gibi;

Elbette bir gün doğacak şemsi hakikat

Hep böyle mi kalacak zulmeti lem

Elbette ki bu zulmeti lem, karanlık olgu devam etmeyecektir.

Sevgili okurlar!

Sonuç olarak merhum Mehmet Akif diyor ki;

O nuru gönder ilahi asırlar oldu yeter

Bunaldı milletin afakı bir sabah ister

Bu millet hep böyle temenni ediyor ve devamla haykırarak şöyle diyor;

Dinim İslam, kitabım Kuran, imanım Haktır

Bu uğurda can vermek ebedi yaşamaktır

Üç beş tane satılmış beyinsizlere bu millet artık pabuç bırakmayacaktır.

Hayırlı Cumalar.

En derin saygılarımla