Sevgili okurlar
Bugünkü sohbetimize dahil olmadan önce, dün Ankarada yaşanan menfur terör saldırısını öncelikle, telin etmek istiyorum Yaralı polislerimize de acil şifalar diliyorum Tabi böylesi terör saldırısı ilk değil Yarım asırdır yaşana gelen; bir sorun ve terör! Hadisenin, Meclisin açılış gününe denk gelmesi manidardır Bu saldırı, Türkiyenin istikrarsızlığına ivme kazandırma gayretine dair emelleri olanların planıdır
İşte bu ve benzeri durumun, Ülkemizde ve İslam dünyasında yaşanmamasının, huzurun, istikrarın, birliğin ve dirliğin sağlanmasının; ümmet olabilme şiarından geçtiğini, bir kez daha bu vesileyle vurgulamak istiyorum
Ne diyoruz; sistem ve rejim yekn şekilde, batı orjinli anlayışların içimize enjekte ettiği, ırkçı, şoven, jakoben, vesayetçi, ideolojik, faşizan anlayışlar yüzünden; bizi bizden ettiler? Daha da ötesi, bizi birbirimize düşman ettiler?
***
Bakınız, bir önceki sohbetimizde toplum olarak, ümmet olarak en büyük mirasımız, Kuran-ı Kerimdir Ki bu miras, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)den gelmektedir demiştik... Ama gel gör ki son 1,5 asırlık zaman dilimi içerisinde, deyim yerindeyse bu mirası, çar çur etmek adına enva-i vesayetler oluşturuldu Batıya ve batıla odaklı operasyonel faaliyetlerle; hem ümmet şiarından, hem de Kuran ve Peygamber Efendimizin hadislerinden uzaklaştırıldık!
***
İşte bu hal-i perişanlık, Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasına ve Müslüman halka ağır veballer ve ağır faturalar olarak, yansıdı! Dünkü terör saldırısının yanı sıra, bugün İslam coğrafyasında, kan ve gözyaşı hkim? Ölen de Allah Ekber diyor, öldüren de... Peki, akan kandan beslenen, palazlanan, siyasal, sosyal ve ekonomik güç kazanan kim, elbette ki Siyonizmdir, elbette ki emperyalizmdir, elbette ki batıdır?!..
***
Eğitim diyoruz, öğretim diyoruz, ilim ve bilim diyoruz! Lakin, müfredatlarının tek bir sayfasında, satırında veya cümlesinde, Kuran ilmi yok. Fıkıh, tefsir hak getire Örf, det, gelenek, görenek ve bin yıllık tarihimiz dahil olmak üzere; öğretilmiyor İşte öğretilmediği içindir ki; ümmet olamadığımız gibi, millet de olamıyoruz çünkü aşılanan ırkçı ve ideolojik fikriyat ve düşüncedir... Bu da hizipleşmeyi, kutuplaşmayı körüklemektedir
***
Demem o ki bizim özümüze dönmemiz gerektiği gibi mirasımıza da sımsıkı sarılmamız lazım... Kuran ilmine, Fıkıh ve Tefsire odaklanmalıyız... Özellikle medrese eğitimini yaygınlaştırmalıyız çünkü ilmin bütünleşmediği bilim, sonuç getirici değildir... Toplumda kabulü de mümkün değil...
***
Bakınız, Diyarbakırımızda 8. Alimler Buluşması toplantısı gerçekleşti İki gün sürdü... Bir çok ilim ve akademik kariyer sahibi; duayen isimler hazır bulundu... İslam dünyasına seslendiler ve ortak paydaları şu oldu... Bugün hiçbir strateji, Müslümanların kanının akmasını önlemekten daha önemli değildir. Bunu önlemek, Müslümanların birlik olmasından geçer. Hiçbir mazeret, Müslümanlar arasında ihtilafları körüklemeyi meşrulaştıramaz.
***
İşte bu noktadan hareketle millet olarak, hem Kurana sarılmalı, okumalı. Hem de tefsir hem de fıkıh kitaplarını okumak lazım Ve diyorum ki Kuran rastgele mezarlıkta okunan bir kitap olamaz Cuma akşamları Yasin okuyup ölülere atfetmek için de inmemiştir... Kuran bir hükümler manzumesidir... Yaşamdır, toplumdur, ümmettir, ahirettir
***
Nisa suresinin 65. Ayetinin mealini zaman zaman sizinle paylaşıyoruz! çünkü, bu ayet rastgele bir ayet değildir. Yine Maide suresinin 44, 45 ve 47. Ayetleri de aynı paralellik arz etmektedir.
Tekrarında fayda görerek, aktarıyorum
44- Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler kfirlerin ta kendileridir.
45- Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.
47- Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.
Bilelim ki, önderimiz Hz. Muhammed (S.A.V), mürşidimiz de Kuran-ı Kerimdir.
***
Bakınız, Üstad Bediüzzaman Hazretleri Kurana sarılmak için İslam dünyasını nasıl da ikaz ediyor çağımızın İslam allamesinin mübarek sözlerini burada tekrarlıyoruz
Diyor ki;
Ey lem-i İslm! Uyan, Kurna sarıl, İslmiyete madd ve mnev bütün varlığınla müteveccih ol!
Ve Ey Kurna bin yıllık tarihinin şehadetiyle hdim olan ve İslmiyet nurunun zemin yüzünde nşiri bulunan yüksek ecdadın evldı! Kurna yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak, onun bu zamanda bir mucize-i mnevsi olan Nur Risalelerini mütala etmeye çalış. Lisanın, Kurnın yetlerini leme duyururken, hal ve etvar ve ahlkın da onun mnsını neşretsin; lisan-ı hlinle de Kurnı oku. O zaman sen, dünyanın efendisi, lemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.
Ey asırlardan beri Kurnın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallyı ihraz etmiş olan ecdadın evlt ve torunları! Uyanınız! lem-i İslmın fecr-i sdıkında gaflette bulunmak, katiyen akıl krı değil! Yine lem-i İslmın intibahında rehber olmak, arkadaş, kardeş olmak için Kurnın ve imanın nuruyla münevver olarak İslmiyetin terbiyesiyle tekemmül edip hakik medeniyet-i insaniye ve terakki olan medeniyet-i İslmiyeye sarılmak ve onu, hal ve harektında kendine rehber eylemek lzımdır.
***
İşte, Üstad Bediüzzaman Hazretleri 110 sene evvel nasıl da bizleri ikaz etmiş ve neler söylemiştir?
Bediüzzaman devamla diyor ki;
Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!
Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kurnın sabahında uyanınız. Yoksa, Kurn-ı Kermin güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.
Kurnın mecrsından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz. Yoksa, toprak gibi sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kurn-ı Kermin saadet ve selmet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana b-ı hayat olan, hakikat-i İslmiye sularını akıtınız.
O hakikat-i İslmiye sularıyla bu topraklarda iman ziyası altında hakik medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan madd ve mnev saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşaallah.
***
Sevgili dostlar.
Üstad Bediüzzaman, çağımızın en büyük allame-i cihanıdır... Üstadın bu uyarısı çok önemli ve de anlamlıdır. Zira Üstad Bediüzzamanı, sıradan bir din adamı olarak görmek ve saymak yanlıştır. çünkü veresetül Enbiyadır kendisi... Yani, Peygamberlerin varisidir. limler, veresetül Enbiyadırlar limler, Peygamberlerin varisleridir.
***
Bu itibarla, onları rehber kılmak lazım! Onların izlerini takip etmek gerekir Söylemlerini de kalbimize nakşetmemiz gerekir Beyin derinliklerine enjekte ederek, yaşamın her kulvarına sirayetini sağlamak lazımDiyorum ki, Müslüman olarak yapabileceğimiz tek vazife var... O da Üstad Bediüzzamanlar gibi İslam limlerini takip etmek, eserlerini okumak lazım... çünkü, Risale-i Nur, Kurandan fışkıran bir tefsirdir ve o tefsire sarılmak lazım.
Acizane tavsiyemiz, bundan ibarettir.
Kurana sarılmamak, hafife almak, Risale-i Nuru okumamak veyahut hafife almak, topluma yarar yerine zarar getirir ve ağır faturalar öderiz.
Bu itibarla aklımızı başımıza alalım ve Kurana sımsıkı sarılalım.
En derin saygı ve sevgilerimle
Failed to load the video