MEVCUT SİSTEM BİR FİTNE UNSURU MU (IV)
Eklenme: 6/16/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.
Bilindiği üzere Türkiye, 7 Haziran Genel Seçimlerinden sonra yeni bir siyaset atmosferine girdi.
Sandık, koalisyon dedi.
Seçmenler bize göre net bir tavır koyamadılar.
Veyahut da iyi niyetle iktidar partisine bağlılığını yenilemek istediler ise de o atmosferi yakalayamadı.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, özellikle Diyarbakır’da, gerek İl ve İlçe teşkilatlarının çalışma hantallığı olsun ve gerekse adayların listesi olsun…
Adeta seçmenleri hayal kırıklığına uğrattı.
Deyim yerindeyse sandık tamamıyla sahipsiz bırakıldı.
AK Parti il ve ilçe teşkilatlarının atadıkları sandık müşahitleri ve sandık başkanları, tümüyle olmasa dahi “İstisna kaideyi bozmaz” misali oy kullanma havasını çok değiştirdiler.
HDP’li elemanlar, deyim yerindeyse militanca çalışıp çok rahatlıkla seçmenlerin oylarını sahipleniyordu.
AK Parti’nin, gerek milletvekili adayları olsun, gerekse il ve ilçe teşkilatları olsun…
Sandığın kaderini adeta karşı tarafa teslim etmişlerdi.
İster bilerek, ister bilmeyerek.
Vatandaşın, özellikle yaşlı insanların, hele hele okur yazarlığı olmayan insanların oylarını açık ve net olarak başkaları kullanıyordu.
Ve hepsi de HDP’ye gidiyordu.
AK Parti’nin müşahidi, sandık başkanı büyük bir suskunluk ve görmezlikler içerisindeydi.
Vatandaş bunu göre göre yutuyordu.
Çünkü kim sesini etseydi, oradan sağlıklı çıkamazdı.
Dayak vardı, tehdit vardı.
Sözde sandık başlarında Polisin varlığı bir kere hayaldi, sadece görüntüydü, bir şey yoktu.
Yaptığımız araştırmalara göre de, bu coğrafyada bilerek yapılan işler gibi geliyor.
Doğu ve Güneydoğu Teşkilatlarından tut, Ankara MKYK’sına kadar, partinin diğer önemli mevkilerindeki zevatın çoğu, her ne kadar iktidarın varlığından, nimetlerinden, imkânlarından faydalanmak için orada görünüyorlar ise de kesinlikle ruhen, kalben, fikren HDP’li insanlardır.
Devlete çok yakın insanlar dahi listelerin tanziminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu coğrafyasının bazı insanları parti teşkilatlarının içinde büyük yetki ve söz sahibi olduklarından dolayı AK Parti burada kaybetti.
Kimse suçlamayı ne Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, ne şuna ne buna yüklemesin.
Parti teşkilatının karim insanlarının etrafındaki dinazorca çalışan bazı kirli anlayışlar yüzünden halk küsmüş, oy vermemiş.
Oy verenler de sahipsiz kalmışlar ve böylece Doğu ve Güneydoğu, özellikle Diyarbakır Ak Parti’nin önceki seçimlerinde yüzde 35’lik veya yüzde 40’lık bir oy potansiyeli civarında ise de bu yüzde 14’e indirildi.
Liste şaibeli bir liste ve Genel Merkez’deki listeyi hazırlayan ve söz sahibi olan insanlar ne yazık ki bazı adamların listeye alınması, büyük rant karşılığında yazılmış olması da halk arasındaki dedikoduya sebebiyet vermiştir.
Mehdi Eker, üç dönem üst üste milletvekili iken iki dönem yani 8 sene bakanlık yaptığı halde, Diyarbakır’ın hiçbir kesiminde hiç de sevilmediği halde, ısrarla Bakan yapılması ve onun gibi diğer isimler mesela Haşim Haşimi gibi, Fazıl Hüsnü Erdem gibi daha neler neler…
Bu tür isimleri listeye koyup, seçmenlerin karşısına çıkarmaları bize göre AK Parti için çok büyük kayba neden olmuştur.
Deneyimden geçen, ısrarla AK Parti’ye gönül bağlayan muhafazakâr insanlar, hayat boyu ümidini Ak Parti’ye bağlamış, dünün Başbakanı bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hep güvenle baktıkları halde, ne yazık ki umduklarını bulamadıkları için, o paraleldeki insanları değil, ne idügü belirsiz nice devşirmeler rant ve çıkar için partide ön plana alınmış olması en büyük nedendir.
Başlıca Ak Partinin kurucuları tarafından bilinmelidir ki bu halk, emanetini verirken özellikle inandığımız ve bağlı bulunduğumuz yüce Kur’an-ı Kerim’in Nisa suresinin 58. Ayetine dayanarak, AK Parti’ye güven sağlamak istemiş ve o yüce emanetini ehline teslim etmiş olma düşüncesiyle yola çıkmışlar ise de…
Fakat bu son seçimlerde “Emanetlerinizi ehline teslim edin” mealindeki ayetin yüce manasıyla AK Parti ters düşmüştür ve AK Parti o emaneti ne yazık ki ehil olmayan insanlara vermek istemiş, halk da farkına varmış.
Böylece oyunu vermek istememiştir.
Eğer böyle giderse, “Eski tas, eski hamam” düşüncesinden vazgeçilmezse bu potansiyele yine oy verilmez.
İktidarda 12 yıl boyunca seçmenler, her şeyi siyasilerden daha fazla net görmüş durumda olduğu halde, ne yazık ki geçen 12 yılda hiçbir zaman seçmenlerin düşünceleri doğrultusunda hareket edilmemiştir.
Bu nedenle biraz tarihten ibret almak gerekir, diye dostça tavsiyede bulunuyoruz.
En derin saygı ve sevgilerimle.